Uluslararası anlaşmalar bağlamında Türkiye`de katılımcı demokrasi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1970'li yılların sonlarıyla birlikte refah devletinin bir kriz içerisinde olduğu konusuna yaygın görüş birliği bulunmaktadır. Bu durum devletin sorumluluk ve yetkilerinin kısılmasını, küçülmesini ve yeni bir mantıkla yeniden yapılandırılmasını öngören neoliberal politikalarla aşılmaya çalışılmıştır. Neoliberalizm 1980'li yılarla birlikte hakim paradigma haline gelirken,; iktidarın kamu, özel sektör ve sivil toplum ortaklığında bölüşülmesi suretiyle çok aktörlü, katılımcı ve demokratik bir yönetimin sağlanacağını iddia eden yönetişim mantığı çerçevesinde devletin yeniden yapılandırılmasını gerekli hale getirmiştir.Yönetişim yaklaşımı çerçevesinde merkezden yerele yetki ve kaynak artırımı yoluyla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi demokratikleşmeyle ilişkilendirilmektedir. Bir yandan temsili demokrasinin kurumlarına olan ilginin ve güvenin azalması diğer yandan ise ulus devletin meşruiyetinin sorgulanması katılımcı demokrasi teori kuram ve pratiğinin yeniden gündeme gelmesini sağlamıştır.Bahsi geçen paradigma değişimi dünyada yaşanan gelişmelere paralel olma iddiasını taşıyan Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Reformu gibi somut yasal değişiklikler vasıtasıyla Türkiye'nin gündeminde de gözlenebilmektedir. Ayrıca yerel demokrasiye ve katılım hakkının düzenlenmesine yönelik birtakım uluslararası metinler bulunmaktadır. Araştırma; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Ek Protokolü, Avrupa Kentsel Şart I ve II'yi kapsamaktadır Çalışmayla; belirlenen metinler ve yapılan reform üzerinden Türkiye'de katılım hakkının nasıl düzenlendiği, katılıma yönelik ne gibi mekanizmalar üretildiği, katılımın hangi toplumsal aktörlerle ve hangi meşru yöntemlerle sağlanabildiği konularının incelenmesi amaçlanmaktadır.Anahtar kelimeler: Katılımcı demokrasi, yerel demokrasi, yerel yönetimler, katılım There is a wide agreement among scholars that the welfare state is under an on-going crisis since the end of 1970s. States have tried to overcome this crisis through neo-liberal policies, which support decrease in state responsibilities and authorities, downsizing of the state, and reorganization of the state with a new logic. Neo-liberalism has become the dominant paradigm by 1980s. It necessitates reorganisation of the state in the framework of the logic of governance that claims a multi-actor, participatory and democratic government would be ensured by sharing the power among the public, private and civil society. The governance approach has been associated with democratisation on the basis of empowerment of local governments through authority and resource transfers from the centre to the local. Two argumentations have led to discussions on participatory democracy theories and practices: decrease in interest and trust in representative democracy institutions, and challenges put on the legitimacy of the nation-state. This paradigm shift is equally observed in Turkey through legislative changes such as reforms on public administration and local governments, which claims to be in line with the worldwide developments. Additionally, there exist international texts in order to regulate local democracy and the right of participation. The research covers European Charter of Local Self-Government and its Additional Protocol, European Urban Charter I and II. The study aims at analysing how the right of participation is organised in Turkey through the determined texts and reforms, which mechanisms are created regarding participation, by which social actors and legitimate tools participation is ensured.Keywords: Participatory democracy, local democracy, local governments, participation
Collections