Osmanlı mâliyesinde mâlikâne uygulamasının taşra yönetiminde bir usûl olarak kullanımı: XVIII. yüzyılda Adana Sancağı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
XVIII. yüzyılda Osmanlı mâliyesinde boyutları gittikçe geniş bir alana yayılan `İltizâm` sisteminin, taşra idârî-mâlî organizasyonunda ne gibi değişimlere ve dönüşümlere yol açtığının analiz eden `Osmanlı Mâliyesinde Mâlikâne Uygulamasının Taşra Yönetiminde Bir Usûl Olarak Kullanımı: XVIII. yüzyılda Adana Sancağı` başlıklı tezin ana kaynağını Mâliyeden Müdevver defterler, Başmuhâsebe Kalemi defteri ile Şer'iyye Sicilleri oluşturmaktadır.Tezde özellikle iki husus üzerinde durulmuştur. Birincisi, XVIII. yüzyılda Osmanlı mâliyesinde meydana gelen değişimlerin, taşra yönetim mekanizmasında ortaya çıkardığı farklılıklar, Adana sancağı kapsamında ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna göre, bölgede tespit edilen dirlik, tahvil ve mâlikâne alanları sayesinde, taşra yöneticilerinin yetki alanları tespit edilmiştir. XVIII. yüzyılda mâlikâne uygulamasıyla birlikte ilk defa evrensel gelişmeye uygun olarak batıda modern devletin ortaya çıktığı süreçte yapılan gibi, doğrudan merkezî bir yetkiyle merkezileştirme yoluna gidilmiştir. Bu uygulama, eskiden timâr sistemi içinde kalan gelirlerin yani tevcih edilen yöneticilere toplanma ve kullanım hakkı bırakılan gelirlerin hazineye intikalidir.Tezde yer alan ikinci husus ise, XVIII. yüzyılda Osmanlı taşrasında görülen yönetici karmaşası ve kimlik değişiminin ortaya konulmasıdır. Bu dönemde hem dikey -zümreler arası- hem de yatay -mekânda- hareketlilik artınca, örf mensuplarının niteliği değişmiştir. Artık idârî/askerî yönetici sınıfın dahil oldukları gerçeklik değişmiş, devşirme sistemi tek kaynak olmaktan çıkmıştır. Reâyânın kul kadrolarına geçiş süreci olarak da değerlendirilen bu dönemde yeni kanunlar ve uygulamalar olmamasına rağmen yöneticilerin kimliği farklılaşmış, taşranın fiilî yöneticileri, artık yönetici sadece seçkinler arasından değil a'yân ve eşrâf arasından gelmeye başlamıştır. Bu bağlamda mâlikânecileri ve mâlikânecilerin görevlendirdiği mukâta'acı, pare mültezimi ve der-uhdecilerin kimlikleri belirlenerek, bu dönemde kuralları uygulayacak olan yeni insan tipi üzerinde durulmuştur. Bu yeni insan tipinin birinci özelliği; geleneği yadsımaları yani devlete kafa tutabilmeleridir. Kısmen ilk özelliğe tezat oluşturacak şekilde ikinci özelliği ise; sorumlu ve düşünen insan tipinde olup, devletten kendilerini sorumlu tutmalarıdır. The main achieve materials used for the thesis, titled `The Employment of Manor Practice in the Ottoman Financial System as a Method: The Case of Adana Sanjak in the XVIIIth Century` which is analyzing the changes and transformations caused by the farming (`İltizam`) system whose scope was increasingly expanding in the Ottoman financial system in the XVIIIth Century and spread to a wider field in the administrative-financial organization of the country, are Mâliyeden Müdevver Classifications, Başmuhâsebe Kalemi Classifications and the Ottoman Court Records (`Şer'iyye Sicilleri`).Two important issues were particularly analyzed in the thesis. Firstly, the differences led by the changes experienced in the Ottoman financial system in the XVIIIth Century within the system of the administrative organization of the country were unveiled with particular reference to the case of Adana Sanjak. Accordingly, the hinterlands and jurisdictions of country officers were identified via tracing areas of dirliks (estate), bonds (tahvil) and manors (mâlikâne). For the first time in the Ottoman history, in line with the universal developments and parallel to the emergence of modern state in the West, the financial system was centralized by directly using central authority in the implementation of manor practice in the XVIIIth Century. In fact this practice was the transfer of revenues previously collected and used by the privileged administrators within Timar System to the treasure of the central state.The second important issue analyzed in the thesis is to reveal both the complexity observed in the hierarchy of the Ottoman administrators in the country and the changes experienced in the identity of the respective administrators in the XVIIIth Century. In this period, parallel to the increasing vertical mobility (between different social groups) and horizontal mobility (between different spaces), the characteristics of the military and administrative officers (members of Ehl-i Örf) changed. As a result of the changes experienced in the main characteristics of the members of Ehl-i Örf, the traditional Recruitment System was not, anymore, the single source for the creation of the military and administrative officers. In this era which is also known as the process of transformation of rayah (subjects) into servants (kul) of Sultan, in spite of lack of new laws and practices, the identity of administrators differentiated and the actual administrators of the country were recruited from not only among privileged social groups but also among a'yân (landed proprietor in the Ottoman Empire) and notables (eşrâf). Within this context, the identities of the holders of the manors (mâlikâneci), mültezim (mukâta'acı employed by the holders concerned to collect revenues), pare mültezim (secondary mültezim employed by mukâta'acı to gather revenues for which he is actually responsible to collect) and der-uhdeci ('fiscal protectors') were identified and consequently the type of new human who was responsible for the implementation of the rules during this period was elaborated. The most important characteristic of this new human type revealed by the practices of new administrators is their ignorance of the tradition and to challenge against the state. Partly in contrast to the first characteristic, the second important characteristic of the new human type is to take responsibility and to criticize.
Collections