Batı resim sanatını bilimsel doğruluk ölçütündeki tarihsel fark üzerinden ele almak
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Batı resim sanatının bilimsel aşamalar ile ilişkisini irdelemeye yönelik oluşturulan bu tez çalışmasında, bilgi'nin `eski bilim` ve `yeni bilim` adı altında sınıflandırılabilen yöntemlerle nasıl elde edilmeye çalışıldığına öncelikle yer verilmiş; bunun ardından, bahsi geçen yöntemlerin birbirinden farklı olan doğruluk ölçütlerinin, Batı resim sanatında görülen evrelerle ne tür bir ilişkisinin bulunduğuna değinerek devam edilmiştir. Üç bölümden meydana gelen bu çalışmanın ilk bölümünde, Batı resim sanatının bilimsel arka planı üzerinde durulduğu söylenebilir. Bu bağlamda, ilk bölümün ilk yarısında, `olgu` teriminin geleneksel ve modern düşünce biçimlerinde karşıladığı anlamlara değinilmiş ve olgulara yönelik geleneksel savlar üzerinde öncelikle durulmuştur. Bahsi geçen bu savlar; Dünya'nın gerçek olmadığı, evren'in merkezinde yer aldığı, düz olduğu vb. teoriler olup, Platon, Aristoteles ve Eukleides (Öklid)'in düşünce dizgelerine değinmeyi gerektirmiştir. İlk bölümün ikinci yarısında, olgulara yönelik geleneksel savların ya da bilimin eski düzeyinin, Rönesans ve sonrasında, deneysel yaklaşımlarla aşılmaya başladığı gösterilmiştir. Ortaçağ döneminden sonraki bu bilimsel düzeyin anlatımı için, Copernicus, Kepler, Galileo vb. bilim insanlarının bilimsel çabalarına ve dönemin teknolojik ilerlemelerine değinmeye çalışılmıştır. Bölüm, bilimsel doğruluk ölçütünün modern dönemde ne olduğuna yer vererek sonlandırılmıştır.Çalışmanın ikinci bölümü, modern döneme doğru kaydedilmiş olan bilimsel başarıların, resim sanatı üzerinde söz konusu olan ve günümüze değin süren etkilerine yönelik bir anlatımdır denilebilir. Bu bağlamda, ikinci bölümün ilk yarısında, Rönesans biliminin deneysel eğilimi ve resim sanatının perspektif kurallarına uygun biçim anlayışı arasında bir ilişkinin kurulabileceği görüşü, seçilmiş resim örnekleri üzerinden desteklenmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra, Rönesans resim sanatının dinsel içeriklerinin -yeni biçimsel düzenlemelerle devam etmiş olsa da- olgusal içeriklere doğru evrildiği, yine aynı yöntemle gösterilmeye çalışılmıştır.İkinci bölümün ikinci yarısında, 19. yüzyılın realist sanatçıları tarafından ortaya konmuş ve sanatta devrimin habercisi olmuş olan resimlerin, bu çalışma açısından önemi belirtilmiştir. Bu bağlamda söylenecek olursa, realist sanatçılar, eski bilimin öngördüğü gibi ezeli ve ebedi türünden değil, yeni bilim anlayışına uygun olarak, şimdi ve burada olan bir gerçeklik inancı doğrultusunda, her an gözlemi yapılabilecek durumlarla ilgili görsel anlatımlar üzerinde yoğunlaşmışlardır. Aynı yüzyılın ikinci yarısında, sanat `modernizm` evresine girmiştir. Bu evrede, Rönesans'tan itibaren gerçekleşen bilimsel ilerlemeler sonucunda değişen dünya algısı, özelde resim sanatı ve genelde sanat dünyası üzerinde köklü değişimleri beraberinde getirmiştir. Çalışmada, sanatın bu evresi ile ilgili anlatım, Fransız ressam Duchamp tarafından ortaya konmuş olan uygulamalar çerçevesinde belirmiştir. Çünkü, sanat alanında temsilî uygulamaların yerini düşünsel bağlamların almasında, Duchamp'ın belirgin bir etkisinin olduğu kabul edilebilir. Bunun yanı sıra, Duchamp tarafından, 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya konmuş sanatsal uygulamaların, aynı yüzyılın ikinci yarısında -postmodern dönemde- ortaya konmuş olan uygulamalar üzerindeki etkisinin oldukça belirgin olduğu söylenebilir. Çalışmanın ikinci bölümü, bu yönde bir anlatımla sonlandırılmıştır. Tez çalışmasının `Uygulama` adını taşıyan üçüncü ve son bölümü, günümüz sanat alanındaki imkanların olanak sağladığı kişisel üretimlere yer vermek amacıyla oluşturulmuştur. Bu üretimlerin, sanatın Rönesans'tan sonraki bilimsel ilerlemelerle ilgisi bulunan evreleri üzerinden açıklanabileceği de düşünülebilir. In this thesis, which is designed to examine the relationship between Western painting and scientific stages, first of all, how the knowledge is tried to be obtained by methods which could be classified under the name `old science` and `new science` is discussed, and then, the relationship between the truthfulness criteria of these methods and the stages seen in Western painting is addressed. The first part of this study, which consists of three parts, can be said to focus on the scientific background of Western painting. In this context, in the first half of the first part, the meaning of the term `phenomenon` in traditional and modern ways of thinking is discussed, and traditional arguments for phenomena are discussed first. These arguments are theories that the Earth is not real, that it is located at the center of the universe, that it is flat, and so on, which necessitated to mention the systems of thought of Plato, Aristotle and Euclides. In the second half of the first part, it has been shown that the traditional arguments for phenomena or the old level of science have begun to be overcome by experimental approaches in the Renaissance and afterwards. For the narration of this scientific level after the medieval period, it was attempted to address the scientific efforts of scientists such as Copernicus, Kepler, Galileo, etc., and the technological advances of the period. The part ended with a description of what the scientific truthfulness criterion was in the modern era.The second part of the study is a description of the effects of the progress in scientific achievements towards the modern era on the art of painting, which has continued to the present day. In this context, in the first half of the second part, the idea that a relationship can be established between the experimental trend of the Renaissance science and the perspective form understanding of the art of painting has been tried to be supported through selected examples of painting. In addition, it has been tried to show that the religious content of Renaissance painting has evolved towards factual content - although it continued with new formal arrangements-, with the same method.In the second half of the second part, the importance of these paintings, which were created by the realist artists of the 19th century and became a precursor to the revolution in art, for this study is indicated. In this context, realist artists have focused on visual narratives of situations that can be observed at any moment, not in the eternal and eternal kind as put forth by the old science, but in accordance with the new understanding of science, in accordance with a belief in reality that is now and here. In the second half of the same century, art entered the phase of `modernism`. In this phase, the perception of the world, which has changed as a result of the scientific advances since the Renaissance, has brought about fundamental changes in the art of painting in particular and the art world in general. In the study, the narration about this phase of art emerged within the framework of the practices put forward by the French painter Duchamp. Because it can be assumed that Duchamp had a significant influence in replacing representative practices in the field of art with intellectual contexts. Furthermore, it can be said that the influence of the artistic practices put forward by Duchamp in the first half of the 20th century on the practices put forward in the postmodern period in the second half of the same century is quite apparent. The second part of the study is concluded with a narration in this direction. The third and last part of the thesis study, which is called as `Application`, was created in order to include the personal productions that the possibilities in today's art field allow. It can also be thought that these productions can be explained through the phases of art that have to do with scientific advances after the Renaissance.
Collections