Ekspresyonizm`de; doğa ve insan ikilemine koşut olarak sanatçının öz ve biçim oluşumuna bakış tarzı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Expresyonist hareketin kökeninin, Almanya'da ortaya çıkması, dışarıdan (dış etkili) çok fazla zorlamayla oluşturulan bir gerçeklikti. Expresyonizm aniden akla gelen bir hareket gerçekliği olmasına rağmen; sanatçı gruplarını, özellikle de, 1905 yılında Dresdende'ki, Die Brücke (köprü) ve 1911-1912 yılları arasında da Münih' deki Der Blaue Reiter gruplarında olduğu gibi kesin merkezlerde toplamıştır. Bu grupların en etkili (sözü geçen) üyelerinden bazıları, inatla direnç göstererek kendi faaliyetleri içinde bağımsız kaldılar. Duygusal doğa yapısına, insanın tüm dikkatini çeken, Hans Von Mareas ve Böcklin 'den gelen romantik etkilerin, Van Gogh ve Gouguin 'nin duygularının özünde duran (altında yatan) şeylerin karışımıydı. Oluşan grupların içindeki sanatçıların ideolojik koşullanmalar dan (Yönlendirilmelerden) çok; oldukça uygulayıcı (Pratiksel) alandan etkilenmese de çok sıkça göz önünde bulundurulmalıydı. (Hatırlanmalıydı). Ekspresyonizmin pratiksel yanı, Brücke 'nin konumu içindeki materyallerin ve workshop paylaşımlarının içeriğini de kapsayabilmektedir. Onun propogandacı yanında ise dışavurum' un evrensel. amacı olan kitapları ve manifestolarının dönemselliklerini kapsayabilme özelliğini de görürüz. Ekonomik bağımsızlığın gelmesiyle, grubun her bir üyesinin bireyselliği, grubun birliğinin çözülmesinin kesinleştiğini bize ispatlamıştır. Alman Ekspresyonizminin sahip olduğu temel öğeler genel 'de Fransız Fauvizm'i olan ve sadece `Jugendstil` ve `Art Nouveau` üslupçuluğunun içindeifade edilmemiş olan ve bunların sahip olduğu ortak kaynaktı. Fakat Fransız Fauvism' i, Van Gogh ve Gauguin 'nin daha kişisel karakteristikleri içinde dahi ortak kaynak oluşturuyordu. Alman Ekspresyonizmi içine, şimdiye kadar egzotik sayılan öğeler (unsurlar veya elemanlar) bile girmiştir. Fakat bu Alman Ekspresyonizminde, Van Gogh1 da çok ayırt edici bir unsur değildi. Kuzey geleneğine baktığımızda, kendi karmaşık yapısı içinde bulunur fakat bundan dolayıdır ki; Kuzeydeki sanatın tarihsel gelişimi daima, agresif (huzursuz, saldırgan) soyutlama eğilimi olarak karakterize edilmiştir. Ekspresyonist yaşamlar, esrarengiz bir şeyin cansızlığının arkasında bulunan ve gizlenen şeylerin görünüşünün içinde görünebilir olanların karikatürünün, tüm güncel şeylerdeki grotesk üslubuyla oluşması eylemidir. Ekspresyonizmde `Bireysellik` sosyal değerler için gelişim sağlama demek değildi. Sosyal değerlerin yerini; Ekspresyonizmin kendi ayrımcılığından kaynaklanan yalıtım bilinciyle `Bireysellik- oluşumu` alır. (Biz bunu Van Gogh'un trajik yaşamında açıkça görürüz). Fakat bireyselliğin sonucunda olduğu gibi daha, (doğal) normal olan sanatçının ayrımını (seçimini) isteyerek yapmasıdır. Bu onun yönelimi (eğilimi) için olan güvencesi ve kendi öznelliğinin ve iç gözleminin üzerindeki esin kaynağıdır. Jawlensky ve Kandinsky, Rusya'da doğmuşlardır. (Moskova yakınında). Her ikisi de yaşamları boyunca daha genç sanatçılarla bir çok bağlantılar kurdukları halde esas olarak, Kandinsky metafiziksel; Jawlensky mistik olarak, Münzevi (yalnız) bir kişilik yapısına sahiptiler.Kuzey Avrupa'nın tamamını, bir baştan bir başa en baskın şekilde etkileyen, Munch, tüm melankolik doğalarda ( yapılarda (duygusal olarak)) renkleri en çok sabit kılıp, içe işlemesine ve iç gözleme ve ayrıma (yalıtıma) sahip olmasını gerçekleştiren bir sanatçıydı. Almanya, Belçika ve İskandinavya'daki diğer bir çok sanatçı, Yüzyılın ilk on yılı süresince tamamen aktif bir 'şekilde yetişmişlerdi (olgunlaşmışlardı). 1913 yılıyla Ekspresyonistlik heyecan, Almanya'nın bir ucundan diğerine hızla yayıldı. özellikle de Ekspressiyonist aktivitenin merkezi Münih oldu. Bunun akabinde yabancı ülkelerden yeni etkilerle birlikte, nüfuz eden, resim sergi etkinlikleri gerçekleşti, Wassily Kandinsky Münih'te teori ve pratiğini ayrıntılı bir şekilde hazırladığı; Kuzeye özgü duygusal lığın bir diğer görünüşüydü. (görünümüydü). Bu Ekspresyonistlerin, karşı, karşıya kaldığı, ortak dünya remsi için bir reaksiyondu. Ve sanatçıların çoğu konumları içindeki şey; Ekspresyonuzmin ilk aşamasında ortaya çıkan yeni bir eğilimdi. Esas olarak Ekspresyonistlerin; ortaçağın Kuzey Ekspresyonist sanatçıları'nın `Gotik` biçim tarzından, kendi tarzları üslup olarak farklı değildi. Bu dönemlerde Wassily Kandinsky zaten, Ekspresyonizmin kökeniyle ilgili ilişkiler hakkında açıklamalar yapmıştı. W. Kandinsky ressam olmaktan daha çok, filozof ve hatta görsel bilimciydi. 0 deney döneminden sonra düzenli olarak dikkatiniyoğunlaştırdığı amaçlarını, sürdürerek gerçekleştirme kararını verdi. Kandinsky 'nin ilk keşfi de, Klee'nin yaşamında tekrarlanmış olduğu gibi, bir diğer muhteşem gerçeğin `müzisyen` de olduğu gerçeğiydi. Kandinsky'nin sanatının teorisini anlamak için ilk önce sanat çalışması kavramının anlaşılması esas alınmalıdır (yapıtı). Kandinsky bunları insanları aydınlatmak için açıklamıştır ki: -Sırasınca : Duygu (Sanatçının içindeki) - Duyumsama - Sanat çalışması - Heyecan (Gözlemcideki ve araştırmacıdaki) -İki duyum' un eşit değerdeki sanat çalışmalarının yaygınlığında, başarılı olması doğaldır. Bu bakımdan, `resmin`, `Müzik` den farklı bir çalışma yöntemi yolu yoktur : Her bir resim iletişimdir.... - İçe dönük öğe : içe dönük duygu öğesi dışa vurulmalıdır; Bunun dışında sanat yapıtı taklitten ibarettir. içe dönük öge, sanat yapıtının biçimini belirler. W. Kandinsky üç farklı esin (ilham) kaynağının arasındaki fark ve üstünlükle ilgili bilimsel kitabında: 1) Dış doğanın direkt (dolaysız) izlenimidir ki; Buna `izlenim` adını veririm. 2) Bilinçsiz, kendiliğindenlik, içe dönük karakterin dışavurumunda; yoğunlukla bilinçsiz olmak kendiliğin-denlik, maddesel olmayan doğadır. (içe dönük ruhsal öğe). Bunu ise `Doğaçlama` diye isimlendiririm. 3) Dışavurum 'un içe dönük duygusunun, yavaşça biçimlenmesi üzerinde defalarca ve hemen, hemen bilgiççe çalışıldı. Bunu da `Kompozisyon` olarak adlandırırım. Bu nedenle Kandinsky, bilinci, karşı konulamaz, bir kuvvetle kaydetme amacındaydı. Fakat hesaplanarak oluşturulan hiçbir görsel görüntü yoktur; sadece `Duygu` vardır. (ÖZET) The Origins of Expressionist movement in Germany illustrate this fact very forcibly. One is immediately struck by the fact that although groups of artist did Converge to definite centres, notably Die Brücke in Dresden in 1905 and Der Blaue Reiter in Munich 1911-1912, some of the most in fluential members of these groups remanied obstinately independent in their activities. The Sensitive nature absorbing romantic influences from Böcklin and Hans Von Mare'es, blending these with a sensitive under-standing of Gauguin and Van Gogh. One should remember that artists in forming groups are more often actuated by practical rather than ideological motives. The practical side may include, as it did to some extent in the case of the Brücke the Sharing of a workshop and materials. The propagandist side may include manifestoes, periodicals and books that express a common purpose. With the coming of economic independence the individuality of each member of the group is sure to assert itself and its unity disolves. German Expressionism has certain elements Which are common to french Fauvism, and these have a common source, not only in the Jugendstil Art Nouveau mannerisms already mentioned, but also in the more personal characteristics of Van Gogh and Gouguin.In so far as an exotic elements enters into German expressionism, but this is not the distinctive element in German Expressionism or in Van Gogh. Nothern tradition is in itself Complex, but one fact is decisive-the classical acceptance of the organic world as a serene setting for human efforts, and art as an harmonious reflection of this world. Hence that tendency to restless abstraction Which has always characterized the historical development of art in the north. Behind the visible apperance of a thing an uncanny, ghostly life, and so allactual things become grotesque. The personality is not cultivated for its social values; instead the `individual` becomes conscious of his isolation his separateness (We see this clearly in the tragic life of Van Gogh). 16) But the more normal individmation is the arhist, and his reliance inspriration on his reliance for motive and ispiration on his own subjechivity or. 17) Jamlensky and kanelinsky were both born in Russia Cnear Moscow. Though both had many can tacts with younger artists during their lives, they were esen tially solitary natwes, kanelinsky metaphysical, jaulkensky mystical. 18) Munch, the most dominant ifkence throughout the whole of worthern europe, was the most isolated, the most intraspective, and the most mordant of all these meloncholy natures. 19) many other artists in Germany, Belgrum and Scondinaviç had matured and were fully active during the first decade of the century.20) By 1913 the expressionistlc ferment had spread th rouphaut Germany; 1913 yılı Eksperyonistic. 21) ; Munich In particular had became a centre of activity. 22) Exhibitions multiplied and new in flciences penef rated from abrood. 23) In Munich, Wassily Kandinsky Was ebiborating in theory and practice, 24), that other aspect of nurthern sensibility. 25) This was a reaction to the some world picture that onfronted the Expressionsists,, and in most cases the artists of the new tendency emerged from a preliminary stage of Expressionism. Fundamentally they do not differ in style from the Northern expressionistic artist of the middle Ages as Worringer pointed out in form in Gothic. Wassily Kandinsky has already been mentioned in Connexion with the origins of Expressionnism. Wassily Kandinsky was more than a painter-he was a philosopher and even a visionary. After a period of experiment he made his decisions and pursued his precise aims. Kandinsky' s first intention was to be a musician another significant faet, to be repeated in Klee's life. To underst Kandinsky' s theory of art it is essential to understand first his conception of the work of art. Kandinsky was explained that these to illuminate for the people: -The sequence is: emotion(in the artist) - the sensed - the art work - emotion (in the observer). - The two emotions will be like and equivalent to the extent that the work of -art is successful. -In this respect painting is in no way different from a song : each is communication... -`The inner element, i.e. the emotion, must exist, otherwise the work of art is a sham. -The inner element determines the from of the work of art kandinsky ends his treatise with a distinction between three different sources of inspiration: (1) A direct impression of autward nature. This I call an Impression. (2) A largely unconscious, spontaneous expression of inner character, of non-material (i.e. spiritual) nature. This I call an Improvisation. (3) An expression of a slowly formed inner feeling, worked over repeatedly and almost pedantically. This I call a Composition. In this reason, consciousness, purpose play an overhelming part, But of the calculation nothing
Collections