Avrupa Topluluğu`nun sosyal politikası ve Türkiye`nin uyumu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Avrupa Topluluğu'nun çok yönlü ve geniş kapsamlı olarak ele alınan sosyal politikası, temelde yaşam ve çalışma koşullarının sürekli ve dengeli biçimde geliştirilmesini hedef almakta ve böyle bir gelişmenin ancak sosyal sistemlerin uyumlaştırılmasıyla mümkün olacağını öngörmektedir. Siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı itibariyle bir mozaik görünümünde olan Avrupa Topluluğu, esas olarak üyeleri arasında ekonomik ve siyasal bütünleşmeyi hedeflemektedir. Ancak bu bütünleşme sürecinin sağlam temeller üzerine oturtulması Topluluğun bir sosyal alan oluşturması ile mümkün olacaktır. Topluluğun kurucu antlaşmalarında yeralan sosyal hükümler, Avrupa Topluluğu sosyal politikasının çerçevesini çizer niteliktedir. Bu hükümler esas alınarak günümüze kadar çıkarılan yönerge, tüzük ve tavsiyelerle üye ülkelerin sosyal politikaları arasında büyük ölçüde uyumlaştırma sağlanmış, son olarak 1989 Aralığında onaylanan Sosyal Şart'ın, Maastricht Antlaşması kapsamında Topluluğun sosyal mevzuatı olarak kabul edilmesi ile de Topluluk Sosyal Politikasının sınırları kesin olarak çizilmiştir. Kuruluş tarihinden itibaren Avrupa Topluluğu ülkeleri ekonomik ve siyasal anlamda bir entegrasyonu hedeflemekle birlikte hiç bir zaman sosyal bütünleşmeyi bir başka deyişle standart bir sosyal politika uygulamasını öngörmemişlerdir. Bunun temel nedeni, üyeIV ülkeler arasında varolan ve ne kısa ne de orta vadede giderilmesi mümkün olmayan gelişmişlik farklılıklarıdır. Bugün Topluluk ülkelerinde sözkonusu kalkınmışlık farklılıkları sosyal yapılara yansımakta ve buna paralel olarak sosyal hayatı şekillendiren geleneksel yapılar, yasal düzenlemeler, endüstriyel ilişkiler alanında işçi ve işveren taraflarının benimsedikleri stratejiler, toplu sözleşme müzakerelerinin yürütüldüğü çerçeve, getirdiği hak ve yükümlülükler ve hepsinden önemlisi kişi başına düşen milli gelir gibi unsurlar da ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle uzun bir süre daha ülkelerin sosyal sorunlarını gerek kendi imkanlarıyla gerekse Topluluk kaynakları aracılığı ile çözümleme yönünde çaba sarfetmeleri, AT düzeyinde ihtiyaç duyulan yeni tip endüstriyel ilişkiler yaratmaları gerekecek ve Avrupa Sosyal Alanı'nın yaratılması ancak uzun vadede geniş kapsamlı bir uyumlaştırmayla mümkün olacaktır. Avrupa Sosyal Alanı'nın oluşturulması sürecinde Topluluk'ta yaratılmış olan mali mekanizmalar bölgelerarası sosyo-ekonomik farklılıkların giderilmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu açıdan bakıldığında Topluluğa tam üyelik başvurusu yapmış olan ve 1995 yılında da Gümrük Birliği'ni gerçekleştirecek olan Türkiye'nin bu süreç içerisinde AT'de meydana gelen gelişmeler ve sosyal politika alanında uyumlaştırma çalışmalarını dikkatle izlemesi ve süratle önlemler alması gereği ortaya çıkmaktadır. Bugün Türkiye'de uygulanmakta olan sosyal politika ve sosyal güvenlik sistemleri ile AT genelinde uygulanmakta olan sistemler arasında farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıkların Topluluk'taki gelişmelerin yakından izlenerek mümkün olduğu ölçekte giderilmesi ve tam üyelik gerçekleşene kadar belli bir uyumlaştırmanın sağlanması gerekmektedir.V Bu çalışmada vurgulanmak istendiği gibi, sosyal alanda Türkiye ve AT arasında varolan farklılıklar Türkiye'nin Topluluğa tam üyeliğine engel teşkil etmemektedir. Ancak her ne kadar AT ülkelerinde, standart bir sosyal politika uygulanmasa da günümüze kadar geçen süre içinde kurucu antlaşmalar temel alınarak geliştirilmiş olan düzenlemeler, üye ülkeler arasında bir Avrupa Sosyal Alanı oluşturulmasını sağlayacak temeli yaratmış ve büyük ölçüde yakınlaşmayı sağlamıştır. Türkiye'de AT normları dikkate alınarak gerçekleştirilecek sosyal düzenlemeler aracılığı ile belli bir yakınlaşmanın tam üyelik öncesinde sağlanması, Türkiye açısından avantaj yaratacaktır. Tam üyelik gerçekleştiğinde Topluluk üyelerinin ekonomik ve sosyal kalkınmalarında yararlandıkları mali mekanizmalar Türkiye için de geçerli olacaktır. Bununla birlikte Türkiye tam üyeliği beklemeksizin kendi ekonomik kalkınmasına paralel olarak Avrupa Sosyal Alanına Uyum sağlayacak düzenlemeleri geliştirmek zorundadır. Aksi halde AT, sosyal alanda önemli aşamalar kaydederken, Türkiye'nin bu gelişmelerin gerisinde kalması, tam üyelik konusu gündeme geldiğinde Türkiye ve Topluluk arasında varolan sosyal politika farklılıklarını giderilemez noktaya getirebilecektir. La politique sociale de la CommunautĞ EuropĞen dont Pobjectif essentiel est Tamelioration deş conditions de vie et de travail`, preVoit üne harmonisation deş systemes sociaux deş pays membres pour un deVeloppement 6quilibr6. La CommunautĞ EuropĞenne ayant üne structure h6terogene 6conomique, sociale et culturelle, preVoit üne integration Ğconomique et politique entre ses pays membres. Mais pour que cette intĞgration şort realise'e sur üne base solide, la Communautâ doit construire un `Espace Social Europ6en`. Leş articles sociaux deş TraitĞs constituant la Communaut6 Europâenne dĞterminent le cadre de la politique sociale communautaire. En se basant sur ces principes, la Communaute` par le biais deş râglements, deş deeisions et deş recommendations a relativement rĞussi üne harmonisation entre leş politiques sociales nationales deş pays membres. Ainsi la C.E a abouti â un accord sur la Charte Sociale en de`cembre 1989. Ensuite le Traite` d'Union EuropĞenne inclut la Charte Sociale en tant que `Pacquis communautaire` en matiere sociale. Ceci dit que la C.E a döfini ciairement le cadre de la politique sociale..*. Bienque la CommunautĞ pr6voyait deş sa crĞation üne integration 6conomique et politique profonde, elle n'a jamais VİSĞ üne integration entiere dans leş politiques sociales nationales. Mais l'objectif Ğtait üne harmonisation 6quilibr6e deş legislations nationales. La raison de cet issue Ğtait leş disparites socio-6conomiques entre ses pays membres. II est eVident que, entre leş pays membres, la diffĞrence de niveau de vie, leş relations syndicales, leş legislations sociales, leş accords sociaux, leş droits r6ciproques, leş systemes de s6curit6 sociale, ete... sont diffĞrents d'un pays â l'autre. Leş constationsII nous montrent que â court et â moyen terme, il est pratiquement impossible d'appliquer üne politique sociale commune. Mais sur la voie de cet objectif de longue haleine leş pays membres en harmonisant leurs politiques nationales, souhaitent â construire TEspace Sociale Europe'en`. Dans ce processus la C.E. utilisant ses fonds propres â la politique sociale essaye de rĞduire leş disparitĞs sociales, economiques et regionales. Dans ces conditions, la Turquie, ayant fait sa demande d'adhesion â la CE, doit prendre leş mesures n£cessaires pour faire approcher sa IĞgislation â celle de la CommunautĞ. Pour realiser cet approchement, leş pouvoirs publics et le secteur prive doivent observer et poursuivre leş mesures prises par la communaute en la matiere. L'objectif de cette etüde, est de demontrer que leş disparites sociales entre la Turquie et la CE ne constituent pas un obstacle â 1'adhĞsion de la Turquie â la Communaut£. Mais il faut tenir compte que, meme si la CE n'a pas Pintension de construire üne politique sociale commune, leş mesures sociales prises jusqu'â nos jours, ont cr6e üne harmonisation pour la construction d'un Espace Sociale Europeen â long terme. II est evident que poursuivant leş normes de la CE, la Turquie sera avantageux en realisant üne certaine harmonisation avant son adhesion â la Communaute. Apres ^ 1'adhĞsion, utilisant leş sources et leş fonds structurels, rĞgionales et sociales de la CE, la Turquie parallelement â son developpement economique pourra resoudre plus facilement ses problemes sociaux. Mais si la Turquie se retarde â prendre deş mesures necessaires en la matiere, le jour de l'adhĞsion, leş disparitĞs entre leş iĞgislations sociales de la CE et celles de la Turqui£ se heurteront deş grosses difficultâs d'adaptation.
Collections