Selçuklulardan yirminci yüzyıla kadar tezhipte, ciltte ve mimaride kullanılmış zencerekler üzerine motiflerin kökenlerine ilişkin bir arştırma (2.cilt)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkler, Anadolu'ya yerleşmeleriyle birlikte, kendi kültür, sanat ve birikimlerini, yerli ustalarınkilerle birleştirerek pek çok alanda çeşitli eserler vermeye başlamışlardır. Konumuz Selçuklulardan 20. yüzyıla kadar tezhip, cilt ve mimaride kullanılan zencerekleri (ince bordürleri) kapsamaktadır. Zencerek (zencirek), zincirleme halkalar şeklindeki süsleme motiflere verilen isimdir. Bir bordürün zencerek olabilmesi için kesintisiz olarak devam etmesi, zencereği oluşturan hatların birbirlerinin alt ve üstlerinden geçmeleri gereklidir. Türk süsleme sanatlarının genelinde görülen zencerekler bu tez kapsamında sadece tezhipte, ciltte ve mimaride (taş, çini) olmak üzere ele alınmıştır. Selçuklular Anadolu'ya hakim oldukları 12. ve 13. yüzyıllarda yapılardaki taçkapılarda ve dış cepehelerde, çinili bölümlerde, yazma eserlerde (cilt kapaklarında ve tezhiplerde) özellikle geometrik uygulamalarıyla dikkati çekerler. Bu uygulamaların bir bölümünü de zencerekler oluştururlar. Üç nokta esasına dayanan ve sonsuzluğu simgeleyen zencerekler, ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı hatlar (şeritler) şeklinde kullanılırlar. Zencereği eserlerinde yoğun olarak kullanan Selçuklular en basitinden giriftine kadar hemen her alanda uygulamışlardır. Özellikle Selçukluların başkenti Konya'daki mimari eserlerde ve yazmalarda bunların en güzel örneklerine rastlamak mümkündür. Beylikler Devrine ait bazı mimari yapılardan ve özellikle bu konuda çalışmalar yapan kişilerin ortaya çıkartabildikleri yazma eserlerden Anadolu Selçuklularının uygulamalarıyla paralellik gösterdiklerini görmekteyiz. Selçukluların son dönemlerindeki gibi geometrik süslemeler bitkisel kökenli süslemelerle birlikte kullanılmaktadır. Osmanlılar Devrinde 16. yüzyılda Türk Sanatları her dalında zirveye ulaşmıştır. Yapılar ve yazma eserlerde de bu zenginliği görmek mümkündür. Selçuklularda görülen anıtsal taçkapı, süsleme geleneğinin ortadan kalkması, yapıların sadeleşmesi,ancak Mimar Sinan gibi usta mimarlarla oluşturulan muhteşem dini ve sivil yapılarda özellikle kullanılan bitkisel motiflerin ağırlıkta olduğu örnekleri görmek mümkündür. Zencerekler oldukça basitleşmiş, çinili bölümlerde bordur, yazı çerçevesi olarak veya vazolarda kullanılmaktadır. Sivil yapılar ve bazı türbelerle, bazı camilerin zencereklerin dış yüzeylerinde erken dönemlerde basit zencerekler görülür. Yazma eserler ve cilt kapaklarındaysa zencerekler Anadolu Selçuklularında kullanılan zencereklere göre daha basit ve ikili, üçlü iplikler şeklinde görülürler. Barok ve Rokoko etkisinin görüldüğü 18. ve 19. yüzyıllar içinde geometrik zencerekler her alanda da iyice basitleşmiştir, ya da artık kullanılmazlar. Upon settling in Anatolia, Turks stated to produce works of arts in many branches by combining their own culture, artistry and heritage with that of the local craftsmen. Our subjects deals with the zencerek (fine fringes) used by the Seljuks in gilding, binding and architecture. Zencerek (zencirek) is the term used for decorative motifs in the form of ring-shaped hoops. In order for a fringe to be considered a zencerek, it has to continue unbroken and the lines forming the zencerek have to intertwine at top and bottom. Zencereks generally observed in the Turkish decorative arts have been treated only in the context of gilding, binding and architecture (stone, mosaic) within the scope of this thesis. The Seljuks' most noteworthy works are the geometric experiments on portal and outer facades, mosaic sections, manuscripts (book covers and gilding). Part of these implementations consist of zencereks. Based on the three point principle, and symbolizing infinity, these are drawn in borders (strip) of two, three, four, five and six. Seljuks have used zencereks frequently in many different branches of art, ranging from the most simple to the most sophisticated. The most exquisite samples of zencerek can be observed on architectural works and manuscripts preserved in the Seljuk capital of Konya. Some architectural buildings from the Principalities Era and especially the manuscripts discovered by people who undertook studies in this regard display a similarity with the implementations of the Anatolian Seljuks. Geometrical motifs as are seen in the last periods of the Seljuks are used in conjunction with vegetal decorations. Turkish arts reached a peak in the 16th century during the Ottoman Era. This magnitude can also be witnessed in the buildings and writings dating back to that time. The monumental portal and decorative motifs faded into oblivion, buildings were simplified, however samples of vegetal motifs inmagnificent religious and civil works created by master architects such as Mimar Sinan abounded Zencereks were simplified, fringes were used in mosaic sections, as letter frame or on vases. Simple zencereks can be observed on some of the outer surface of some civic buildings, tombs and mosques. Zencereks appearing on some manuscripts and bindings in double or triple thread form are less elaborate than those used by the Anatolian Seljuks. Geometrical zencereks became over-simplified in every way in the 18th and 19th centuries which were influenced by the Baroque and Rococo styles and finally were abandoned altogether.
Collections