Türkiye`de kırsal kesimden kente göç ve bölgeler arası dengesizlik (1970 - 1993)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1970-1993 döneminde Türkiye'de kırsal kesimden kente göç olgusu ve bölgeler arası dengesizlikleri incelemek üzere ele alınan bu çalışmada ikili yapı konusu üzerinde önemle durulmuştur. Konuya giriş niteliğindeki ilk bölümde, yerleşme birimleri çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de kent yaşantısının yanında bir de kent-dışı denilen, kırsal yerleşme birimleri vardır, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde kır-kent ayrımı oldukça belirgindir. Kent, belli bir nüfus yoğunluğuna erişmiş, belli bir yönetsel örgüt biriminin sınırlan içinde yapılanmış, nüfusu tarım dışı kesimlerde, sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışan, heterojen bir yapı sergileyen, başka bir deyişle toplumsal yönden benzerlik göstermeyen bireylerden oluşan bir sosyo-ekonomik yapı ve yerleşme birimidir. Kırsal yerleşmeler ise sınırlı nüfusu hemen hemen tümüyle tarım kesiminde çalışan, homojen ya da türdeş bir toplumsal yapı sergileyen, yüzyüze ilişkilerin kurulduğu, dışa kapalı, geleneksel toplumsal yapılar ve sosyo-ekonomik birimler olarak ortaya çıkmaktadır. Kır-kent bağlamında, sosyo-ekonomik yapıdaki değişimler ele alınmıştır. Türkiye ekonomisinde gözlenen yapısal değişim sürecinde, giderek tarımın etkinliğini yitirerek yerini büyük ölçüde sanayi ve hizmet sektörlerine bıraktığı gözlenmektedir. Sanayileşme çabalarına verilen önem ve kırsal kesimden sürekli olarak kentlere olan göç göz önünde bulundurulduğunda sanayi ve hizmet sektörlerinin giderek daha da belirginlik kazanacağı düşünülmektedir. II!Kırsal kesimden kente göç olgusunun ele alındığı ikinci bölümde, göç tanımlarının yanısıra göçe neden olan etkenler incelenmiştir. Göç konusunda, hızlı nüfus artışının önemli ölçüde payı vardır. Kültürel ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ve geleneklerle dinsel inançların etkili olduğu kırsal nüfus patlaması, kentleşme süreci sonucunda doğrudan doğruya kentlere yansımaktadır. Göç olgusunun temelinde, kırsal alanlardaki itici öğelerin etkisi olduğu kadar kentin çekiciliğinin de payı büyüktür. Kalkınmamışlık sorunu ile iç içe yaşayan, özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin son yıllardaki göçü kamçılayan en önemli sorunlarından bir tanesi de terör olgusudur. Türkiye'de göç, geleneksel toplum yapısından modem toplum yapısına doğru yönelen bir süreçtir. Bu sürecin sonucu olarak kentleşme ve gecekondulaşma olguları ortaya çıkmakta ve bunlar göçün bozucu etkileri olarak değerlendirilmektedir. Sonuçta, göç olgusu, hem kırsal kesimde hem de kentlerde her yönden yapısal değişimleri de beraberinde getiren ikili bir süreçtir. Üçüncü bölümde ele alınan bölgeler arası dengesizlik ve ikili yapı sorunu çerçevesinde, ülkemizin batısı ile doğusu arasında gerek ekonomik, gerek demografik, toplumsal, kültürel ve teknolojik yönlerden doğu bölgeleri aleyhine olmak üzere önemli boyutlara ulaşmış farklılıklar vardır. Göreceli olarak gelişmiş batı bölgelerimizin yanında, doğu bölgelerimiz genel olarak kırsal nitelik taşıyan ve tanma dayalı ekonomiye sahip, iklim ve coğrafi koşullan elverişsiz, kentleşme düzeyi düşük, etnik farklılaşmaların görüldüğü, son yıllarda terörün pençesine düşmüş, yoksul bölgeler oldukları için de gelişmeye nisbeten kapalı yerlerdir. İşte doğunun kaderi diye bakılan bu sorunu çözerek, bölgeler arası gelişmişlik IVfarkını azaltıcı çeşitli önlemler alınmakta ve projeler geliştirilmektedir. Bunlar arasında bölgesel gelişmeyi sağlamaya yönelik olarak bölge planları, kalkınmada öncelikli yöreler, organize sanayi bölgeleri ve köy-kent projeleri titizlikle değerlendirilip uygulanması gereken plan ve programlardır. Dans cette these que Ton a redigee pour etudier le fait de l'exode rural et les desequilibres entre regions, en Turquie, dans la periode de 1970a 1993, on a insiste sur la structure a deux. Au premier chapitre considere comme une introduction au sujet, on a classe les habitats selön des criteres tres divers. Comme les autres pays, dans le notre, il existe des habitats ruraux, autrement dit des lieux hors-ville, a cote de la vie urbaine. Dans les pays sous-developpes comme le notre, la distinction entre les champs et la ville, est assez evidente. La ville, c'est un habitat et une structure socio-economique qui a atteint une population determinee, qui est structuree dans les limites dune organisation administrative definie, dont la population travaille dans des secteurs non-agricoles, tels que I'industrie et les services, et finalement qui demontre une structure heterogene, autrement dit, une structure composee des individus socialement differents. Quant aux habitats ruraux, ce sont des unites socio-economiques et des structures sociales traditionnelles fermees â Fexterieur, dont la rnajorite de leur population limitee, travaille dans le secteur agricole, qui montrent une structure sociale homogene et ou Ton se lie de relations face-a-face. Dans le contexte rural et urbain, on a etudie les transformations de la structure socio-economique. Dans le processus de la transformation structurale observee dans I'economie Turque, on peut JBcilement voir que I'agriculture, perdant son efficacite, se remplace dans une grande mesure par les secteurs VIde I'industrie et des services. On pense que les secteurs de lindustrie et des services vont etre en premiere place eu egard a Fimportance accordee aux efforts d ``industrialisation et a la migration continuelle des milieux ruraux vers les villes. Au second chapitre de cette these traitant la migration, des milieux ruraux vers les villes, on a donne les definitions de la migration tout en analysant les facteurs qui en sont la cause, [.'augmentation rapide de la population occupe une importance considerable dans ce sujet Leclatement de la population rurale du aux traditions, aux croyances religieuses et a la baisse du niveau culturel et socio-economique, se reflete directement dans les villes a la suite de 1'urbanisation. A la base du fait de la migration, l'attraction de la ville est aussi considerable que l'effet des elements desagreables des lieux ruraux. Les regions de L'Anatolie de Test et de L'Anatolie du sud-est particulierement, qui vivent pleinement dans le probleme du sous-developpement, rencontrent dans les demieres annees un autre probleme important qui excite la migration: la terreur. En Turquie, la migration est un processus qui se diriğe de la structure sociale traditionnelle vers la structure sociale modeme. Urbanisation et les bidonvilles se manifestent comme le resultat de ce processus et on les considere en tant qu'effets degenerateurs de la migration. Enfin, le fait de la migration, etant un processus a deux, cause des transformations structurales differentes dans les milieux ruraux aussi bien que dans les villes. Dans le cadre du probleme de la structure a deux et des desequilibres entre VIIregions, que Ton traite au troisieme chapitre, il existe entre I'est et fouest de notre pays, des differences importantes du point de vue economique, demographique, social, cultural et technologique, aux depens des regions de I'est. Aupres de nos regions de l'ouest relativement developpees, nos regions de Test, sont en general des habitats ruraux; leur economie est basee sur 1'agriculture, leur climat et leurs conditions geographiques sont defavorables, le niveau de urbanisation y est bas. On y voit des dtfferenciations ethniques. Ces regions qui demeurent sous les griffes de la terreur les dernieres annees ne sont que des contrees pauvres. Pour ces raisons multiples, ce sont des lieux relativement fermes au developpement Pour resoudre ce probleme considere comme le sort de Test, on finit par prendre certaines mesures preventives et developper des projets visant a diminuer la difference de developpement entre les regions. Parmi ceux-ci, des plans et projets regionaux, des regions de priorite au developpement, des regions industrielles organisees et des projets de villes rurales sont des plans et des programmes que Ton doit minutieusement etudier et mettre en pratique. VIII
Collections