Erken Hristiyan ve ilk Bizans resim ve kabartma sanatında kaynak ve okullar (2 cilt)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET M.S.Birinci yüz yıldan başlayarak dördüncü yüz yılın ortasına kadar olan süre içinde Erken Hristiyan sanatının biçimlenmesine; Pompei resim sanatı ile antik Yunan ve Roma kaynaklı üç üslup; Neo-Attika,resimsel ve öyküleyici üsluplar büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Katakomp duvar resimlerinin,özellikle de manzara unsurlarının bulunduğu örneklerin bir çoğunda Pompei resim sanatının etkisine rastlanmak mümkündür.Erken Hristiyanlık dönemine tarihlenen katakomp duvar resimlerinde,Pompei resim sanatının ikinci ve üçüncü üslubu uygulanan en belirgin üslupların başında gelmektedir. İkinci üslup,yani resimsel üslup kendi içinde üç alt başlık altında toplanmaktadır: Yunan kaynaklı bukolik-romantik anlatım; Romalıların antik Yu¬ nan kültürüne aşırı ilgileri sonunda ve Neo-Stoic felsefeye bağlı edebiyat anlayışının etkisiyle oluşmuştur.Yunan kaynaklı manzara olarak da ifade edilebilen bu anlatım tarzında; dağlar,deniz kıyıları nehirler.kaynaklar ile sürüsünün başında pagan kaynaklı İyi Çoban figürü görülmektedir. Latin-veya Roma- kaynaklı»mistik-romantik anlatımlarda; arka planın belirsizliği,nereye açıldığı bilinmeyen atmosfer içinde yapılar, tapınaklar, çorak dağ ve kıraç arazi betimlemeleri işlenmiştir.Bu anlatım tarzının temeli saf olarak Pompei resim sanatına bağlanabilir. Topografik anlatımda; kompozisyonlarda,her hangi bir bölgeye özgü veya fantastik anlayışta düzenlenmiş,bir şehire ait limanlar ve yapılar işlenmiştir.Bu anlatım tarzı da saf olarak Pompei resim sanatına bağlanabilir.Üçüncü üslup; tipik Pompei resim sanatına bağlanan,süsleme un¬ suru olarak kullanılan yüzey bölüntüleri ve tek düze figürlü yü¬ zeyleri hareketlendirmek için uygulanan şamdan-candalabra- üslubu¬ dur.Bu üslup aynı zamanda Sasani sanatındaki süslemeler ile yakın¬ lık göstermektedir. Pompei resim sanatının dördüncü üslubu olan mimari üslupta ya¬ pılan örnekler ise,Roma'daki Via Çerçi Mezarı ve Doğu'da Dura-Eu/ ropos'daki Zeus-Baal tapınağında bulunan Bithnanaia Duvarı'nın ar¬ ka planında boyama tarzında işlenen mimari unsurlar ile yakın ben¬ zerlik oluşturmaktadır.Bu üslup daha çok kabartma niteliğinde,özel¬ likle Erken Hristiyanlık dönemine tarihlenen lahitlerin yüzeyleri¬ nin arka planında başarıyla uygulanmıştır. Erken Hristiyan sanatına kaynak oluşturan üslupların başında antik Yunan ve Roma kaynaklı; Neo-Attika,resimsel ve öyküleyici üsluplar gelmektedir. Neo-Attika üslubu: Kısaca,klasik Yunan sanatının tanınan örnek¬ lerinin Romalı sanatçılar tarafından tekrar üretilmesi olarak açık¬ lanabilir.Roma ' nın klasik Yunan sanatı ve felsefe öğretisine olan hayranlığı sonucunda,M.Ö.Birinci yüz yıldan başlayarak Hristiyan- lığın ilk üç yüz yılında etkili olmuştur.Bu üslupta görülen örnek¬ lerin çoğu defa bilinçsiz ve gelişi güzel biçimde üretimi ise Hristiyan sanatçılar tarafından altıncı yüz yılın sonuna kadar bi¬ linçsizce sürdürülmüştür.Neo-Attika üslubu isminden de anlaşıla¬ cağı gibi.Yunanistan'dan tüm Ak Deniz havzasına yayılmış.özellikle Roma sanatında heykel ve kabartma alanında son derece etkili ol¬ muştur.En önemli örnekleri,M.Ö.Birinci yüz yılda üretilen Arretine çanak-çömleği üzerindeki kabartmalarda görülmektedir.Roma1da,Neo- Attika üslubu doğrultusunda eserler veren sanatçıların başında ise Pesiteles,Stephanus.Menelaus ve en önemlisi Atinalı Glykon gelmektedir.Heykeltraş Glykon,Praxitelles'in üslubunu benimsemiş ve bu doğrultuda eserler vermiştir.Neo-Attika üslubunda işlenen figürün tanımlanması genelde iki önemli ölçüte göre yapılmaktadır.Bunlardan ilkinde; figürün bacaklarından biri dizinden hafif arkaya doğru bükülmüş, diğer bacağı ise,buna oranla düz durmaktadır.Aynı zamanda figürün her iki ya da bir ayağının ucu yere hafif de temas edebilmektedir.ikincisi ise; birinci tanımlamaya ilave olarak,bazen vücut ağırlığının bir bacağı üzerinde yoğunlaşmasından dolayı,figürün anatomisinde karşı hareket gözlenmektedir.Bunun sonucunda,bazen Praxitelles dönemi heykel örneklerinde olduğu gibi figürün belinde `S` kıvrımı oluşmaktadır. Heykel sanatında ise,Neo-Attika üslubunun genel özelliklerini Praxitelles'in heykelleri ve kanon'larına uygun olarak yeniden üretilmiş `Praxitelles sonrası dönem` örnekleri oluşturmaktadır. Hellenistik dönemin ünlü heykeltraşı Lysippos'un yaptığı heykeller de yeni örnekler için ölçüt olarak alınmıştır.Kopyacılıkta daha da ileri gidilerek,klasik Yunan örjinallerinin üzerine sonradan yapılmış realist ölçütlere uygun bir Roma portresi yerleştirilmiştir. Kabartma sanatında ise; ikinci plan,yüzeysel ve derinlik etkisinden yoksun ve yassıtılmış etki verecek biçimde oluşturulmuştur. Figürlerin bir çoğu,vücut hatları altından görülebilen,ıslak ve şefaf elbise giymiş gibi tasvir edilmişlerdir. Resimsel üslup: Saf Pompei resim sanatına özgü olmakla birlikte,bazı yazarlar tarafından kaynağı İskenderiye'ye bağlanmaktadır. İskenderiye'deki Anfushi Mezarı'nın 5 numaralı loculus'undaki ağaçlar ve doğa unsurlarının betimlenmesi bu görüşe yaklaşmaktadır.Fakat,Pompei resim sanatında sayısız örnekleri mevcuttur. Öyküleyici üslup: İlk önemli örneğine Atina Parthenon Tapınağındaki Pantheik yarışların anlatıldığı frizde rastlanmakla birlikte,Roma sanatında heroik anlatım doğrultusunda önem kazanmıştır. Bu üslup yoğun olarak Trajanus ile Hadrianus sütunlarında ve genelde tüm zafer taklarının kabartmalarında uygulanmıştır.Erken Hristiyan ikonagrafisinin kaynağını; Pagan,Eski ve Yeni Ahit'e bağlı konular oluşturmaktadır: Pagan ikonagrafisinin kaynağını antik Yunan inancına dayanan, Roma kültürü tarafından özümsenen mitolojik konular ve figürler oluşturmaktadır.İlk Hristiyanların»özellikle Romalı Gentile'lerin pagan inançları mezarlarına yansıtılmıştır.Ayrıca pagan konulu kompozisyonların yer aldığı Via Latina gibi bir çok katakompun ön¬ celeri paganlar tarafından mezar yeri olarak kullanıldığı,daha sonra Hrıstiyanlığı kabul etmeleri ile aynı yerlerin kullanılmaya devam edildiği veya Hristiyanlara satıldığı bilinmektedir. Pagan konulu kompozisyonlarda işlenen; iyi Çoban,Apollon,Her- mes-Criophorus,Aristaeus,Helios,Sol-învictus,Asklepius.Dionysos, Orpheus ve filozof betimlemeleri Hristiyanlığın yasak olduğu ilk dönemlerde İsa'yı simgeleyen figürler olarak bilinmektedir. Eski Ahit'e bağlı ikonagrafik anlatımlar,İlk Hristiyan toplu¬ luğu içinde Eclessia Circumsione* ye bağlı,başka deyişle Tevrat'ı kabul eden inancı yansıtmaktadır.Duvar resimlerinde sıkça işlenen; Nuh tufanı,ateşe atılan üç Yahudi»aslanların arasında Daniel ve Suzanna'nın öyküsü gibi konular İlk Hristiyanların Tanrı'ya yal¬ varmaları ve kurtuluş ümidini simgelemektedir.Bu önemli üç konu, erken kilise litürjisine ise,`0rdo Commendatio Animae` duası ola¬ rak yansımıştır.Öne sürülebilecek diğer bir geçerli görüş ise,kur¬ tarıcı İsa'nın soyunun Davud'a bağlanmasıdır.Böylece İlk Hristi- yanlar arasında muhtemelen İsa'nın Yahudi soyundan gelmesi.dola¬ yısıyla da Eski Ahit'in benimsenmesi görüşü ağırlık basmaktadır. Erken Hristiyanlık döneminde işlenen konuların çoğunlukla Eski Ahit'in ilk beş kitabını oluşturan Tevrat'dan-Pentatheque- veya Daniel Megillası'ndan seçildiği görülmektedir. Yeni Ahit'e bağlı ikonagrafi anlatımlar ise daha çok okuma- yazma bilmeyen,yalnız 'kulak dolgunluğuyla konuya aşina olan İlk Hristiyanları din hakkında bilgilendirmek ve yakın geçmişte yaşa¬ nan olayları zihinde canlı tutmak amacıyla düzenlenmiş konuları kapsamaktadır.XIV Yeni Ahit'e bağlı ikonagrafik anlatımlar temelde dört grup oluşturacak biçimde; semboller.p'hilantropia, mucizeler ve litürji olarak açıklanabilir: Semboller; genellikle Hristiyanların birbirlerini tanımaları ve duygularını ifade etmeleri amacıyla»etkili olarak Hristiyanlı- ğın yayılmaya başladığı ya da yasak olduğu ilk iki yüz yılda kul¬ lanılmışlardır.En çok uygulananlarındân;çapa umudu,balık vaftizi veyaJKöyS-bağlamında İsa'nın kurtarıcı vasfını,gemi-arca-Hristiyan cemaatini,koyun veya kuzular inanları simgelemektedir. Philantropia; isa'nın insan dostu ve sevecenliğini ifade etmek amacıyla kullanılmakla birlikte»çoğunlukla Samarialı kadınla kuyu başındaki konuşmaları biçiminde sunulmuştur. Mucizelerde; ekmekler ve balıkların çoğaltılması Eucharist'i, iyileştirici ve diriltici mucizeleri ise,isa'nın şifa ve hayat ve¬ rici vasfını simgelemektedir. Litürjide ise; Eucharist,Son Akşam Yemeği ve symposia sahnele¬ ri önemli bir yer tutmaktadır. Dura-Europos resim sanatı,çağdaşı olan Batı'daki katakomp du¬ var resimleri ile paralellik göstermesi açısından ayrı bir anlam taşımaktadır. Dura Kalesi'ndeki Zeus-Baal tapınağının içinde bulunan Bithna- naia Duvarı ve Tribüne Duvarı'nda işlenen konuları James Henry Breasted,aynı isim altında yazdığı kitabında `Bizans sanatının ön¬ cüsü` olarak tanımlamaktadır(Bl.V.Res.3). Zeus-Baal tapınağının içinden Bithnanaia Duvarı olarak bilinen kompozisyonda rahip Konon'un adak sunması konusu anlatılmıştir.Bu adak sunma işlemi,Dura-Europos'dayapılan bir bereket töreni ile ilgili olmalıdır.Adak sunan figürlerin arkasında yer alan mimari kompozisyon; Hellenistik döneme tarihlenen Graeco-Roman kaynaklı Petra'daki yapıların cephelerini,Pompei resim sanatının dördüncü üslubu olan mimari üslubu,Batı:Anadolu'da inşaa edilen Roma tiyatrolarında iç¬ lerinde heykeller bulunan scena frons'lar ile aedicula uygulamala¬ rını ve Hindistan'daki Ajanta Mağrası ile Tarım havzasında bulunan duvar resimlerinde işlenen arka plan uygulamalarıyla yakınlık gös¬ termektedir. Bithnanaia Duvarı'nda işlenen kompozisyon üslup açısınadn de¬ ğerlendirilecek olursa; figürlerin biri üç çeyrek profilden,diğeri ise cepheden verilen ayakları ve tamamen cepheden işlenen gövde¬ leri Hellenistik üslubu,figürlerin arkasında yer alan mimari ele¬ man mimari-architecturesque- üslubu,Konon'un çerçeve ile sınırlan¬ dırılmış bir niş içinde duruyor gibi etkinin sağlanması yanılsama- cı-illusionist- üslubu işaret etmektedir. Bithnanaia Duvarı'ndaki kompozisyonda olduğu gibi aynı yapının içinde yer alan Tribüne Duvarı'nda da Dura Kalesi içinde bulunan Roma garnizonunun subaylarının ve askerlerinin benzer bir biçimde adak sunmaları sahnesi görülmektedir(Res.11). Dura-Europos'daki diğer bir önemli yapı olan ve 256 yılına ta¬ rihlenen sinagogun duvar resimleri.Yahudi dini litürjisi,sembol¬ leri ve üslup açısından ayrıca önem taşımaktadır.Özellikle sina¬ gogun ehal(Res.!4) bölümünde Talmud sembolizmine uygun olarak kal¬ bi simgeleyen ethrog(citron) ve insan bel kemiğini simgeleyen lû- lab-palmiye dalı-.Menorah ile Tabernacle birlikte görülmektedir. Ehal'in sol üst köşesinde; ibrahim'in oğlu İshak'ı kurban etmesi -Akedah- bu unsurlara ilave olarak işlenmiştir. Ayrıca sinagogun batı duvarında(BD); Nehemya Kitabı'nın 8'inci babına uygun olarak Ezra'nın dua okuması ya da kanunu okuması;Roş Aşana,Purim ve Pesah gibi Yahudilerin önemli dini bayramları anla¬ tılmıştır (Res.13).Bu duvarda(BD) ayrıca Erken Hristiyan sanatında yaygın olarak işlenen; Mısır'dan Çıkış,Musa'nın çocukluğu,yanan çalının önünde Musa,Musa'nın On Emri alışı ve Yakub'un rüyasının anlatıldığı sah¬ nelere yer verilmiştir.Kompozisyonlardan bazılarının ise ibranice veya aramice yazım esasına göre sağdan sola doğru geliştiği göz¬ lenmektedir. Duvar resimlerinin üslup özelliklerinde ise,birden çok etkinin varlığı gözlenmektedir.Kızıl Deniz'i geçişin işlendiği kompozis- yonda(BD/A3)(Res.15),Musa ile Harun'un duruş biçimlerinde Neo- Attika üslubu ve sıkışık duran figürlerin oluşturduğu grupta Tra- janus sütunu ile Santa Maf.ia Maggiore Kilisesi'ndeki panellerde görülen çoklu anlatım özellikleri izlenebilmektedir.Per-ramses ya da Ambar şehirlerini ifade eden şehir kapısının kanatlarında ise, Bizans sanatında açıklayıcı amaç doğrultusunda uygulanan ters perspektif görülmektedir.Kompozisyonda Kızıl Deniz içindeki su canlıları ise aquatic manzaraya uygun biçimde ifade edilmiştir. Kudüs ve Süleyman Tapınağı'nın işlendiği kompozisyonda ise(BD/ B3)(Res.20), üç çeyrek profilden,sütunları cella duvarına gömülmüş biçimde işlenen Süleyman Tapınağı daha çok bir Roma tapınağını ha¬ tırlatmaktadır.Tapınağın alınlığındaki kabartmalar»Hellenistik üs¬ luba uygun olarak yerini bitkisel süslemeye bırakmıştır.Tapınağın kapı kanatlarında Neo-Attika üslubuna uygun çıplak işlenen figür¬ ler ve silmelerde ise Yunan kaynaklı süsleme dikkati çekmektedir. Erken Hristiyan sanatında sıkça işlenen Musa'nın çocukluğu sah¬ nesinde (BD/C4)(Res.25) ise,Çocuk-Musa bir sepet-arca- içine bı- ralırken görülmektedir.Nil nehri Nilotik manzaraya uygun olarak kıyısındaki ince sazlar ve bitkiler ile belirtilmiştir. Sinagogun duvar resimlerindeki figürlerden bir çoğunun giy- silerinde(BD/C4,P/3,K,S,gibi),savaş aletlerinde ve dado'lardaki hayvan figürlerinde Sasani sanatının etkisi ve uçuşan pelerin ile vela'larda ise.Hellenistik etki açıkça belli olmaktadır.Duvar resimlerinden anlaşılacağı kadarıyla sinagogta birden çok sanatçı çalışmış olmalıdır.Bu görüşü,duvar resimlerinde izle¬ nebilen üslup özellikleri ve ifade şekli kanıtlamaktadır.Örneğin, duvar resimlerinde görülen çoğu figürlerin portreleri sıradan ve özensiz işlenmiş olmakla birlikte,baş kısmı sonradan değiştirilen Ezra'nın p'otresi(Res.28),Mısır' da üretilen Faiyum portreleri ile kıyaslanacak sanatsal dengeye ulaşmıştır. Sinagog yapısıyla yaklaşık aynı döneme tarihlenen ev-kilisenin vaftizhane bölümünün duvar resimleri Batı'daki katakomp duvar re-' simleriyle çağdaş ve Doğu'daki tek örnek olması açısından ayrıca önem taşımaktadır.Vaftizhanenin font kemerinin iç yüzeyinde İyi Çoban-İsa,sırtına.aldığı sürüsünden ayrılan kuzu ve cemaatini sim¬ geleyen koyun sürüsü ile birlikte işlenmiştir.Koyunların işlenme-: sinde Doğu'ya özgü `echelon` metodu kullanılmıştır(Res.46). Vaftizhanenin duvar resimlerinden; Kutsal Mezar'ın başında du¬ ran kadınlar,Isa'nın suda yürüyüşü ve Doğu ikonagrafisine uygun yatağını sırtında taşıyan felçlinin iyileştirilmesinin anlatıldı¬ ğı sahneler,Roma katakomplarının duvar resimleriyle paralellik göstermektedir(Resi.43,44,45). Birinci yüz yılla birlikte Hristiyanlık.Roma'da özellikle aşağı tabakada yeni bir ümit ışığı ve köleliğe karşı kurtuluş yolu ol¬ ması açısından hızla yayılmaya başlamıştır.İnsula'lardaki titulus' lar ve katakomplar ilk Hristiyan halkın gizli ayin,toplanma ve ölülerini gömmek için bir araya geldikleri,ilk kilisenin çekirde¬ ğini oluşturan yerler olarak bilinmektedir. Katakomp duvar resimlerinin tanıtıcı özelliklerini bünyesinde bulunduran Roma katakomplarının duvar resimlerinde; Erken Hristi- yanlık döneminde kullanılan simgelerin,Eski ve Yeni Ahit'den alı¬ nan konuların resmedildiği görülmektedir.XVIII Eski Ahit1den alınarak işlenen en önemli sahnelerin başında Mu¬ sa'nın mucizelerinden Kızıl Deniz'i geçiş,Musa'nın kayalara vura¬ rak su çıkarması,ibrahim'in İshak'ı kurban etmesi ve On Emrin a- lınması gibi konuların beraberinde,insan zürriyeti ve çoğalması ile ilgili Adem ve Havva,Habil ile Kabil gibi kompozisyonlar da çoğunlukla betimlenmiştir. Yeni Ahit'den alınan konuların başında; İsa'nın insan üstü vas¬ fının vurgulandığı mucizeleri ve philantropia mizacının belirtil¬ diği kuyubaşında Samarialı kadınla konuşulmasının anlatıldığı sah¬ neler gelmektedir.Yeni Ahit'de söz edilen; körün,felçlinin,topa¬ lın,cüzzamlının iyileştirilmesi ve Lazarus'un diriltilmesi mucize¬ lerinin gerçekleştirildiği sahneler ise,İsa'nın şifa ve hayat ve^ ren antik Yunan tanrısı Asklepius'un görevini üstlenmiş olduğunu işaret etmektedir. Ayrıca katakompların duvar resimlerinde pagan kaynaklı konula¬ ra da yer verilmiştir.Bu konuların başında gelen hasat ve özellik¬ le bağ bozumu,şarabın taşınması,üzüm suyunun çıkartılması ve süs¬ leme amacıyla kullanılan asma dalları.yaprakları ile üzüm salkım¬ ları,ölüm ve yeniden canlanma inancını simgeleyen Dionysos kültü ile ilgilidir.Ölüm ve yeniden canlanma inancı.Dionysos kültü bağ¬ lamında Erken Hristiyanlık döneminde İsa ile özdeşleştirilmiştir. Katakompların duvar resimleri,yoğun simgesel anlatım taşıyan Erken Hristiyan litürjisinin anlaşılması açısından da önemli kay¬ nak oluşturmaktadır.Bunların en önemlileri `Eucharist`'i simgele¬ yen şarap,balık ve ekmeklerin çoğaltılması mucizesinin işlendiği kompozisyonlardır.Eucharist'in bir diğer simgesi olarak belirti¬ len şarap ve asma metaphor'u,Yahya İncili'nin 15:1-5 bölümündeki `gerçek şarap` sözü göz önüne alınarak işlenmiştir. Aynı zamanda katakompların duvar resimlerinde görülenekmekle- lerin ve balıkların çoğaltılması sahneleri ile Son AkşamYemeği sahnesinde işlenen fractio panis sahnesi anlam açısındanEucharist 'i simgelemektedir.XIX Katakompların duvar resimlerinde sık olarak işlenen ve Isa ile özdeşleştirilen İyi Çoban figürü de yoğun simgesel anlam içermektedir.Çoğunlukla Hermes-Criophorus ve Apollon betimlemelerine uygun olarak işlenen İyi Çoban-İsa figürünün kaynağı; Yuhanna İncili, 10: 11-16,Luka İncili,15:4-7 ve Vaaz,23 bölümlerinden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Roma katakomplarında duvar yüzeyine bağımlı gelişen resim sana¬ tına atlama taşları olarak; Callixtus,Aziz Petrus-Marcellinus ve Commodilla katakomplarının duvar resimleri en iyi örnek olarak verilebilir. Callixtus Katakombu'ndan bir duvar resminde Erken Hristiyan sanatında yaygın olarak işlenen ve derin simgesel anlam taşıyan vaftiz ve balıkçı figürü birlikte işlenmiştir(Bl.VI Res.8 ).Kompozisyonda klasik ikonagrafi kurallarına göre İsa'dan büyük işlenen Yahya,İsa'yı Ürdün nehrinde vaftiz etmektedir.Kompozisyonun hemen yanında,elinde bir olta tutan ve avlanan bir balıkçı figürü görülmektedir.Bu balıkçı figürü vaftiz işlemini ve aynı zamanda İsa'nın ilk iki havarisi olan balıkçı Andreas ve Petrus'a yaptığı çağrıyı hatırlatmaktadır. Diğer bir duvar resminde bir yer masası başında oturan»ortadaki iki tepsiden balık yiyen yedi figür ve yerde içinde ekmekler bulunan sepetler görülmektedir.Bu symposia sahnesi simgesel açıdan Son Akşam Yemeği ya da ölünün akrabaları ve yakınları tarafından gerçekleştirilen refigeria şölenini ifade etmektedir(Res.7). Aynı katakombun Beş Azizler Kryptası'ndan bir arcosolium kemerinin üzerinde yer alan duvar resminde ise.orans durumunda cennet bahçesi-Elysium- simgeleyen Yunan kaynaklı bukolik manzara içinde, bu bölümün adandığı beş azize ait figürler görülmektedir(Res.11). Kompozisyonun altında kalix krater'lerin üzerine konmuş,pagan Roma sanatında sıkça işlenen kuş figürleri görülmektedir.Aziz Petrus ve Marcellinus Katakombu; symposia sahneleri ve Er¬ ken Hristiyan sanatına özgü simgeleri bünyesinde bulundurması açı¬ sından ayrı bir önem taşımaktadır.Symposia sahneleri ağırlıklı olarak; refigeria.agape ile eirene,Kana düğününde şarapların ço¬ ğaltılması ve Son Akşam Yemeği olarak yorumlanabilir. Bir cubiculum'un kubbemsi-tonoz yüzeyinde,bir tahtta Pantakra- tor tasvirlerini hatırlatan biçimde oturan,orta yaşın üzerindeki İsa'ya katakombun adandığı azizler her iki yanından yaklaşmakta- dır(Res. 48 ).Bu bölümün aşağısında Tabor tepesini simgeleyen,al¬ tında cennetin dört nehri akan bir tepenin üzerinde İsa ile özdeş¬ leştirilen Agnus Dei figürü yer almaktadır. Kompozisyonda üç önemli özellik dikkati çekmektedir: İsa'nın Doğu' ya özgü,orta yaşın üzerinde siyah sakallı ve esmer betimlenmesin¬ de ve tahtın ayaklık kısmının ifade edilmesinde uygulanan ters perspektif Bizans üslubunu işaret etmektedir.Figürlerin duruş bi^ çimleri ve giysilerinin altından görülen vücut hatları Neo-Attika üslubunun varlığını açıkça belirtmektedir.Kompozisyonda yer alan Moirah'ların ağırşak motifleri azizlerin ömürlerini doldurmaları¬ nı,başka bir deyişle martyr edilmelerini simgelemektedir. Commodilla Katakompu'ndan geç döneme tarihlenen duvar resimle¬ rinde ise yoğun olarak Bizans etkisine rastlanmaktadır.Turtura Cu- biculum'undan Aziz Felix ve Adauctus'un arasında arkalıklı.mücev¬ herlerle süslü ve ayaklık kısmında ters perspektif uygulanan taht¬ ta kucağında Hodigitria betimlemesine uygun Çocuk-İsa ile oturan Meryem'in işlendiği kompozisyon tam anlamıyla Bizans sanatının et¬ kisini taşımaktadır(Res.82). Katakompların duvar yüzeylerini süsleyen resimler çok hızlı çalışılmasını gerektiren ve çoğu zaman ayrıntıya inilmeyen fresk tekniğinde gerçekleştirilmişlerdir.Zaman aşımı düşünülecek olursa, kompozisyonlarda kahve rengi,yeşil,bordo»kırmızı ve kömür tozunun kullanıldığı siyah renklerin hakim olduğu gözlenmektedir.Yaklaşık dördüncü yüz yılda fresk tekniği ile yapılan duvar resimlerinindaha özenli ve ayrıntıya girilerek gerçekleştirildiği izlenebil¬ mektedir.Stile-bello ya da güzel üslup adıyla anılan ve bu kapsa¬ ma giren resimler özellikle Via Latina Katakombu'nun duvar yüzey¬ lerini süslemektedir. Fresk tekniğine ;oranla daha masraflı olan mozaik, tekniğinde ya¬ pılan duvar resimleri Hristiyanlığın inanç özgürlüğü kazandığı dö¬ nemde dinsel yapıların iç mekanlarını süslemek amacıyla kullanıl¬ mıştır.Pagan Roma sanatında çoğunlukla zemin süslemelerinde uygu¬ lanan mozaik tekniği,Erken Hristiyan sanatında simgesel anlam ta¬ şıyan çok renkli kompozisyonların oluşturulmasında kullanılmıştır. Mozaik tekniğinde yapılan kompozisyonlar daha fazla dayanıklı ve canlı renklerini muhafaza etmekte ise de,yapımı daha pahalı ve us¬ talık gerektirmektedir. Erken Hristiyan sanatında mozaik tekniğinde yapılan en etkili ve üslup arz eden örneklere; Roma'daki Julü Tarperiani,Santa Constanza Mausoleum'u ile Santa Maria Maggiore Kilisesi *ndeki kom¬ pozisyonlarda rastlanmaktadır. Erken Hristiyanlık dönemine,260-270 yılları arasına tarihlenen Julü Tarperiani Mausoleum1unun tonoz mozaği İmparator Marcus Au- relius döneminde etkili olan güneş pantheismi'nin Hristiyan inan¬ cına yansıması açısından önem taşımaktadır.Kompozisyonda iki atın çektiği bir arabaya binen,Sol-învictus betimlemelerine uygun ifa¬ de edilen Christus-Helios'in etrafını Yahya İncili'nin 15:1-5 bö¬ lümündeki metaphor'a uygun olarak asma dalları çevirmektedir(Bl.VII Res.l) Aynı şekilde işlenen asma dalları ise,Santa Constanza Mausole¬ um 'unun tonozlarından birinde.Constanza'nın portresini kuşatacak biçimde betimlenmiştir(Res. 2 ).Kıvrımlar oluşturan bu asma dalla¬ rı arasında Putti'ler-veya Eros'lar- üzüm toplarken ve şölen hava¬ sı içinde üzümleri ezerken görülmektedir.Konu,Erken Hristiyan sa-natında sıkça işlenen ölüm ve yeniden canlanma bağlamında Diony- sos kültüne dayalı pagan inancı yansıtmakla birlikte.kompozisyon¬ da Büyük Dionysia ya da Anthesteria bayramlarının da vurgulandığı ileri sürülebilir. Santa Constanza Mausoleum'undan bir diğer önemli kompozisyonda ise,İsa'nın Aziz Petrus ve Paulus'a Kanunu ve Kilise'nin anahtarı- nı-Traditio Legis ve Traditio Clavium- vermesi sahnesi simgesel olarak anlatılmıştır(Res.7,8). Roma'daki Julü Tarperiani ve Santa Constanza Mausoleum'unda yer alan her iki kompozisyon da katakomp duvar resimlerinde işle¬ nen benzer konularla paralellik göstermesi açısından erken dönem örnekleri olarak yorumlanabilir. Roma'daki Santa Maria Maggiore Kilisesi'nin erken döneme tarih- lenen mozaikleri; 431 yılında toplanan Ephesus Konsülü kararını kutlamak amacıyla Papa Sixtus döneminde(432-40) apsis bölümü keme¬ rinin üzerine yapılan mozaikler ve Papa Büyük Leo dönemine(440-61) tarihlenen,naos bölümüne bakan galeri seyvesinde bulunan toplam 27 mozaik panodan oluşmaktadır. Apsis bölümü kemerinin yüzeyindeki,İsa'nın hayatından alınan konuların anlatıldığı mozaik kompozisyonlar,Roma sanatına özgü süreklilik gösteren `öyküleyici` üsluba uygun olarak yapılmıştır: Yusuf'un rüyasının anlatıldığı kompozisyonda(Res.10),fi gürler revak olarak düzenlenen mimari elemanın'önünde yer almaktadır.İki yana toplanmış perdeleri ve kapısında asılı duran buhurdanlıkla tapınak,ön cephesine gömük işlenen sütunları,yalnız girişe izin veren cephesindeki kapısı ve akroter olarak kullanılan insan baş¬ larıyla bir Roma tapınağı biçiminde ifade edilmiştir. İsa'nın doğumunun işlendiği apokrafik nitelikteki mozaik kom¬ pozisyon, anlam açısından diğer kompozisyonlardan ayrı önem taşı-XXIII maktadır.Bu kompozisyonda Çocuk-İsa,431 yılında toplanan Ephesus Konsülü'nün kararı doğrultusunda.Meryem1in kucağında değil,kendi tanrısal vasfına uygun düzenlenen ve divan biçimini andıran tahtı¬ nın üzerinde yalnız başına oturmaktadır.Klasik ikonagrafiden fark¬ lı olarak Çocuk-îsa'ya üç müneccim kraldan biri,diğer ikisinden ayrı armağan sunarken görülmektedir.İsa'nın oturduğu divan tarzın¬ daki tahtın arkasında dört melek ve tam ortalarında isa'nın doğu¬ munu haber veren Bethlehem yıldızı gök yüzünde parlamaktadır(Res. 11). Papa Büyük Leo dönemine tarihlenen,naos bölümüne ba.kan galeri sevyesindeki mozaik panoların çoğunda Roma sanatına özgü olarak figürlerin; sıkışık ve grup izlenimi verecek şekilde ifade edil¬ diği izlenebilmektedir.Aynı özelliğe,Trajanus ve Hadrian sütunu¬ nun üzerindeki kabartmalarda da rastlamak mümkündür. Bu özelliğe Kızıl Deniz'i geçiş,Jericho-Eriha- şehirlerinin ele geçirilmesi»İbrahim ile Lut peygamberlerin ayrılması ve İbrahim ile Melchizedec'in karşılaşmasının anlatıldığı kompozisyonlar en iyi örnek olarak verilebilir(Resl.15,18,20,22). Mozaik tekniğinde yapılmış en seçkin örneklere»Ravenna şehrin¬ de inşaa edilen yapıların içlerinde rastlanmaktadır.Kendine özgü anlayış içinde yapılan bu kompozisyonlar,Erken Hristiyan ve İlk Bizans mozaik sanatının önemli bir sentezi olarak değerlendirile¬ bilirler. Bu yapılardan beşinci yüz yılın ortasına tarihlenen Ortodoks Vaftizhanesi'nin 450-75 yılları arasında yapılan kubbe mozaikleri bilinen en önemli örnekler arasında yer almaktadır(Res.36). Yapının kubbesinin merkezinde belli hiyerarşik program uyarın¬ ca,İsa'nın Yahya tarafından vaftiz edilmesi konusu işlenmiştir. Klasik ikonagrafi anlayışına uygun verilen giysisi içindeki Yahya, bir kayanın üzerinde,Ürdün nehrinin kıyısında İsa'dan yüksekte durmaktadır.Tanrı'nın ruhunu simgeleyen beyaz bir güvercin ÜrdünXXIV nehrinde vaftiz edilen İsa'nın başının üzerinde yer almaktadır. Yahya'nın bulunduğu kayalık,seyrek ve cılız bitki örtüsü ile kap¬ lı Ürdün nehrinin kıyısının ifade edilmesinde Latin kaynaklı man¬ zara unsurlarının ağır bastığı görüşü ileri sürülebilir.Sol elin¬ de bir bataklık sazı ve vaftizden sonra İsa'nın kurlanması için sağ elinde bez tutan ırmak tanrısı dalgaların içinden belirmiştir. Kubbe merkezindeki kompozisyonu dıştan bir kuşak biçiminde saran, birbirlerinden şamdan motifileriyle ayrılan ve ellerinde martyr tacı taşıyan azizlerin,Doğu sanatına uygun ve tek sıra halinde ge¬ çit sahnesi yer almaktadır. Aynı özellikler bir şema oluşturacak biçimde Arian Vaftizhane- si'nin kubbesindeki mozaik kompozisyonda da görülmektedir(Res.AO). Ravenna şehrindeki bir diğer önemli dinsel yapı olan San Vita- le Kilisesi'nin apsis mozağinde,Ravenna sanatının tanıtıcı özelli¬ ğine uygun işlenen çorak ve üzerinde seyrek bitkiler yer alan top¬ rak ile gök yüzünde mavi-pembe ve beyaz bulutlar işlenmiştir(Res. 51). Naos'a bakan triforium kısmının altındaki kemer yüzeyinde tö¬ ren örtüsü yayılmış bir altarın başında Habil,Tanrı'ya sürüsünden adak olarak yeni doğan ilk kuzuyu,kral-rahip Melchizedec ise kut¬ sal ekmek-veya mathza- sunarken görülmektedir.Altarın üzerinde yer alan içinde şarap olan kalix ve Melchizedek ile Kabil'in sunduğu adaklar düşünülecek olursa,kompozisyonda işlenen konu `Eucharist` ritüeli ile bağdaştırılabilir(Res.46). Kemer yüzeyinin dışında kalan bölümde ise Musa'nın kahin Şuyib 1in-Jethro- sürüsünü güdmesi,Horeb Dağı'na çıkan Musa'nın kutsal yerde çarıklarını çıkarması ve diğer uçta peygamber İşaya işlen¬ miştir.Horeb Dağı'nın çorak ve kayalık ifade edilmesi Ravenna sa¬ natında görülen Latin kaynaklı manzara unsurları olarak değerlen¬ dir ilebilir (Re s. 49).XXV Berna tonozunun altında,apsis bölümüne doğru uzanan kısımda Do- ğu'ya özgü cepheden,hiyerarşik ve törensel anlayışa uygun işlenen İmaparator Justinianus ve împaratoriçe Theodora panelleri yer al¬ maktadır (Resi. 52, 53). Ravenna şehrinden içindeki mozaikler açısından diğer önemli bir dinsel yapı da San Apollinare Nuovo Kilisesifdir.Yapının içindeki mozaik kompozisyonlar yaklaşık 504 yılına tarihlenmektedir.Naos bölümünün güney duvarı boyunca uzanan,Aziz Martin'in öncülük etti¬ ği azizlerin veya martyr'lerin işleniş tarzında,Ortodoks Vaftiz- hanesi'nin kubbe merkezini çeviren kompozisyonda olduğu gibi Doğu 'ya özgü cepheden ve törensel dizilim egemendir.Bu azizler veya martyr'ler Bizans üslubuna uygun cepheden işlenen,tahtta otmakta olan İsa'ya doğru yönelmişlerdir.Kompozisyonun zemininde ise,Ra¬ venna mozaik sanatında sıkça uygulanan; çorak toprak üzerinde bi¬ ten bitkiler ve çiçekler işlenmiştir(Res.59). Kompozisyonun batı ucunda,Kral Theodoric'in Ravenna'daki sara¬ yı ve topografik anlayışta düzenlenmiş şehrin yapıları ile limanı görülmektedir(Res. 57,58). Bu bölümün hemen karşısında ise,Bizans üslubuna uygun cepheden verilen tahtta oturan Meryem'e doğru yönelen benzer nitelikte iş¬ lenmiş azizelerin geçit töreni yer almaktadır(Res.61). Ravenna mozaik sanatının tanıtıcı özelikleri olarak; kompozis¬ yonlarda izlenen mavi-beyaz,pembe-beyaz küçük parçalar halinde üst üste işlenen bulutlar,egemen olan Latin kaynaklı manzara,Apollon tiplemesini andıran,kısa saçlı genç İsa betimlemeleri örnek göste¬ rilebilir.Ayrıca,Hellenistik ve Doğu'ya özgü cepheden hiyerarşik ve törensel geçişe uygun ifade edilen kompozisyonlar Ravenna moza¬ ik sanatında sık olarak işlenen konular arasında yer almaktadır. Erken Hristiyan ve İlk Bizans mozaik sanatı açısından Selanik şehri de ayrıca değerlendirilmesi gereken bir bölgedir.XXVI Selanik şehrinde.İmparator Galerius'un Mausoleum'u olarak inşaa edilen ve yaklaşık 300 yılında kiliseye çevrilen yapının içindeki mozaik kompozisyonlar,Doğu ve Batı sanatının sentezini taşıması açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Yapının kubbe eteğindeki anıtsal iki katlı cephe uygulamasının görüldüğü kompozisyonlar»Hellenistik dönemde inşaa edilen yapılar ve Petra'daki kayalara oyulmuş yapıların anıtsal cephelerini ha¬ tırlatmaktadır.Genelde bu tür mimari elemanların ve yapıların ge¬ niş ölçüde uygulamasına Pompei resim sanatının dördüncü üslubunda rastlanmaktadır.Mimari kompozisyonlarda ayrıca açılmış tavus kuşu kuyruğu biçiminde uygulanan apsis,asılı duran kandil,çatılardaki kupa ve gelişi güzel yerleştirilen kuş figürleri fantastik uygula¬ malar olarak yorumlanabilir.Bu kompozisyonlar bir birlerinden Pom¬ pei resim sanatının şamdan üslubunu hatırlatan nafcuralist üslupta işlenmiş tek kökten çıkan bitkiler ile ayrılmıştır(Res.69) Erken Hristiyan ve İlk Bizans dönemine tarihlenen kabartma ör¬ nekleri.yapıldıkları atölyeler veya okulların üslup özelliklerine göre farklılıklar göstermektedir.Çoğunlukla taşınabilir boyuttaki kabartma örneklerinin bulundukları yer ve yapıldığı bölge arasın¬ da farklılıklar göstermesinden dolayı,bunların üslup özellikleri, hangi atölyeyerde üretildiği ve tarihlenmesi konusunda kesin yar¬ gıya varılması güçleşmektedir. Erken Hristiyan ve İlk Bizans dönemine tarihlenen,taşınabilir veya kısmen sabit olan kabartma örnekleri üretildikleri bölgelere ve atölyelere göre; İtalo-Gallic,Doğu-Ak Deniz; Mısır ve Filistin- Suriye.Konstantinapolis(Başkent) ile Anadolu olmak üzere üç ana bölümde incelenebilir. Roma'daki Santa Sabina Kilisesi'nin 432 yılına tarihlenen ah¬ şap kapı kanatlarındaki kabartmalarda İtalo-Gallic okulun üslup özellikleri açıkça izlenebilmektedir.XVII Belirli sınır ile ayrılmayan ve dikey işlenen panolardaki kom¬ pozisyonlarda; konuların iç içe anlatılması.Latin kaynaklı manza-^ raya uygun çorak dağ ve tepelerin ifade edilmesi,doğayı belirtmek için kullanılan yalın bir ağaç motifi ve figürlerin verilmesinde uygulanan Neo-Attika üslubu Îtalo-Gallic okulun en belirgin özel¬ likleri olarak yorumlanabilir. Özellikle Eski Ahit'den alınan konuların işlenişinde; Musa'nın Horeb Dağı ile Sina Dağı'nda On Emri alışı,Kızıl Deniz'i geçiş ve tunç yılan gibi kompozisyonlar belirli bir düzen oluşturmaksızın sunulmuştur. Yeni Ahit'den alınan konulardan; özellikle İsa'nın beraberin¬ deki iki eşkiya ile birlikte haça gerilmiş olarak açıkça ifade edilmesi Erken Hristiyan sanatı açısından önemli bir özellik ola¬ rak nitelendirilebilir(Bl.VIII.Res.8). İtalo-Gallic okulun karakteristik özellikleri dördüncü yüz yı¬ lın üçüncü çeyreğine tarihlenen Brescia Sandığı'nın yüzeyinde iş¬ lenen kabartmalarda görülmektedir. Sandığın ön yüzünde; Roma kaynaklı öyküleyici üsluba uygun ola¬ rak Yunus'un Ketos'a atılması,filozof-İsa ve öğrencileri-havarile/ ri-,İyi Çoban ve köpeği»Suzanna*nın öyküsü ve aslanların arasında Daniel.vaftizi simgeleyen balık ve Petrus'un isa'yı yadsımasını ifade eden horoz işlenmiştir(Res.1l). Sandığın kapak kısmında ise; Gethsamane Bahçesi'nde İsa,İsa'nın tutuklanması,Petrus'un kendini yadsıyacağını önceden haber veren İsa-veya Tomas'ın şüpheciliği-,Beth Din'in önünde İsa.Pilatus'un İsa'yı yargılaması sahneleri anlatılmıştır.İsa'nın tutuklanmasının anlatıldığı bölümde.Roma kolluk kuvvetlerinin kalabalık izlenimi verecek biçimde ifade edilmesi.Trajanus sütunun üzerindeki kabart¬ malar ve Santa Maria Maggiore Kilisesi'ndeki mozaik panellerdeki figürler ile yakınlık göstermektedir.Diphros türü bir tahtta otu¬ ran Beth Din'in başı Gaiaphas ve yardımcısı Hanania'nın üç çeyrek profilden ifade edilmesinde Hellenistik etkinin ağır bastığı ile-XXVIII ri sürülebilir. Yan yüzeylerinden birinde ise; Eski Ahit'den alınan altın buza¬ ğının yapılmasının şölen havası içinde kutlanması veya Şuayib'in Musa'ya ziyafeti refigeria biçiminde sunulmuştur. Proiecta Çeyiz Sandığı'nın yüzeyinde de İtalo-Gallic okulun ö- nemli tanıtıcı özelliklerini yansıtan kabartmalara rastlamak müm- kündür(Res.17).Yüzey bölümlerinde din dışı konuların işlendiği kompozisyonlarda yer alan figürlerin ifade ediliş biçimlerinde Neo-Attika üslubunun egemen olduğu görülmektedir.Sandığın ön yü^ zünde yer alan figürlerin alternatif düzenlenmiş,sütunlar üzerine oturan kemer ve alınlıkla sınırlanması ile kesişme noktalarında kuş figürü ve içi dolu meyvelik motifinin bulunması Latin atölye¬ lerinde üretilmiş lahitlerin yüzeyleriyle yakın benzerlik göster- termektedir. Altıncı yüz yılın başına tarihlenen Muse ve Şair diptinde ise, Hellenistik baroklaşmaya bağlı Neo-Attika maniyerizmi'nin ön pla¬ na çıktığı izlenebilmektedir(Res.19).Ayrıca figürleri sınırlayan ve derinlik etkisi yaratan mimari elemanların uygulanması,Pompei resim sanatının dördüncü üslubunun etkisi olarak yorumlanabilir. Beşinci yüz yıla tarihlenen Bellerophontes ve Chimera paneli İtalo-Gallic okulun belli başlı üslup özelliklerini bir arada bu¬ lundurması açısından önem taşımaktadır(Res.28). Panelin yüzeyinde; aslan biçiminde ifade edilen Chimera'yı ağ¬ zından mızraklayan Bellerophontes'in sağ eliyle mızrağı kavrayış biçimi ve yüzünün belirsiz,naif işlenişi,doğayı belirtmek üzere kullanılan bitkiler ve özellikle Pegasus'un başı üzerinde nereden çıktığı anlaşılmayan bir ağaç»kompozisyonun üst kısmını içerden ve yanlardan sınırlayan özensiz biçimde işlenen süsleme amaçlı hi- mation dizisi ve alt kısımda yer alan lotus-palmet motifi İtalo- Gallic okulun belli başlı tanımlayıcı üslup özellikleri olarak de¬ ğerlendirilebilir.XXIX Panelin üst kısmında Orta ve Kuzey italya bölgesinde yaygın olarak kullanılan cüce arkad dizisi panelin yapıldığı bölge hak¬ kında gerekli bilgiyi vermektedir. Bellerophontes'in Chimera'yı mızraklayarak öldürmesi ise,Aziz Gregorius'un ejderi öldürmesi konusu ile yakınlık göstermektedir. imparatorlara ve konsül'lere tahta çıkışları, göreve başlama¬ ları ve anılma mayetinde itaf edilen diptiklerin yüzeylerinde de Italo-Gallic okulun üslup özelliklerine rastlanmaktadır. Roma'da 406 yılında yapılan bir diptiğin iki kanatında Konsül Probus Anicius.iki sütunun taşıdığı bir kemer ile sınırlanan basit bir mimari unsur içinde işlenmiştir(Res.38). Diptiğin bir kanatında başında halo ve tören giysileri ile gö¬ rülen Konsül Ordinarius P.Anicius,ona doğru sağ eliyle zafer tacı uzatan,sol elinde bir palmiye dalı tutan Nike figürünün üzerinde durduğu,hakimiyetin simgesi olan bir küreyi sol elinde tutmakta¬ dır. Diptiğin her iki kanatında da işlenen figürlerin duruşu ve ilk kanatta labarum'u koluyla kavrayarak tutuş biçimi ve içinde durdu¬ ğu mimari unsur ile bütünleşen zemin kısmındaki silmenin üzerine basması Italo-Gallic sanatın italya bölgesinde etkili olan Neo- Attika üslup özelliklerini yansıtmaktadır. Çoğunlukla Orta ve Kuzey italya ile Galya bölgesinde etkili olan Îtalo-Gallic okulun üslup özellikleri; Roma kaynaklı örnek¬ ler; ikinci planda çoğunlukla Latin kaynaklı manzaraya yer veril¬ mesi,ağır basan Neo-Attika üslubu,öyküsel anlatım,Roma sanatına özgü pagan unsurlar; iyi Çoban-Apollon tiplemesine uygun bir genç görünümünde kısa saçlı,sakalsız- Isa betimlemeleri ile filozof ve şair betimlemeleri.kısmen Yunan mitolojisinden alınan ve RomalıXXX sanatçılar tarafından benimsenen konular ile figürler,Pompei re¬ sim sanatının dördüncü üslubuna uygun mimari elemanlarla sınır¬ landırılmış figürler ve Hristiyan sanatına özgü symposia sahnele¬ ridir. Doğu-Akdeniz bölgesinde üretilen kabartma örnekleri üslup özel¬ liklerine göre üç ana başlık altında toplanmaktadır: Mısır'da üretilen kabartmalar; Hellenistik ve Roma etkisini bünyesinde bulunduran iskenderiye Okulu ve Sülaler dönemi sanat geleneğini yeni Hristiyan inancı ve ikonagrafisi ile senteze gi¬ dilerek uyarlayan yörel atölyelerde üretilen Kopt örneklerinden oluşmaktadır. İskenderiye Okulu'nun kaynakları Hellenistik ve Roma olmak ü- zere iki ana grupta toplanabilir. İskender ve Ptolemaius'lar döneminde bütün Akdeniz bölgesinde yörel kültürlerle Yunan kültürünün sentezi niteliğindeki Hellenis¬ tik kültür ve buna bağlı olarak gelişen sanat anlayışı Aşağı Mı¬ sır ' da.özellikle Îskenderiye-Delta- bölgesinde etkili olumştur. Roma'nın Klasik Yunan sanatı ve felsefesine olan hayranlığı so¬ nucunda,M. Ö.Birinci yüz yılda ve Hristiyanlığın ilk üç yüz yılın¬ da etkili olan Neo-Attika üslubu ve Roma sanatına özgü diğer özel¬ liklerin Roma işgali altındaki Mısır'da,özellikle İskenderiye-Del/ ta bölgesinde etkili olduğu görüşü ileri sürülebilir. Dördüncü yüz yıla tarihlenen bir kabartma örneğinde,İskenderi¬ ye Okul'unda etkili olarak uygulanan Neo-Attika üslubunun özellik¬ leri açıkça belli olmaktadır(Bl.IX.Res.5).Bu.kabartma örneğinde, genç Dionysos sağ elinde simgesi olan salkım halinde üzüm ve sol elinde ise bir meşale tutarken görülmektedir.Figürün duruş biçimiXXXI Neo-Attika üslubuna uygun olmakla birlikte,başının hafif sağ omzu üzerine yatık olması ve torso kısmında hissedilebilen `S` kıvrımı¬ nın oluşması Praxitelles sonrası dönem heykel örneklerini hatır¬ latmaktadır. Beşinci yüz yıla tarihlenen bir sandığın yüzeyinde işlenen ka¬ bartmalar, İskenderiye Okulu'nun `Maniyerist Neo-Attika` üslubuna örnek oluşturması açısından ayrıca önem taşımaktadır(Res.ö). Özellikle sandığın bir yüzünde Dionysos ve Herakles'in bir peşte- malı andıran,kalçaları üzerinden bağlanmış dokumlu giysileri ve her iki figürün de idealize edilmiş.kadınımsı anatomileri ve du¬ ruşları Praxitelles üslubunun yeniden üretilmesi olarak yorumla¬ nabilir. Özellikle Yukarı ve Orta Mısır'da yörel kültürlerin ve inanç¬ ların Hristiyan dinine uygulanması ve Sülaler dönemi sanat potan¬ siyeli ile oluşan naif halk sanatı olarak yorumlanabilen Kopt sa¬ natı örnekleri de Erken Hristiyan sanatında önemli bir yer tutmak¬ tadır.Kopt sanatının kaynağını,Sülaler dönemine bağlı sanat anla¬ yışı ile yeni Hristiyan inancı ve kısmen bu inancın dayandığı pa¬ gan etki doğrultubunda yapılmış eserler oluşturmaktadır. Sülaleler dönemi sanatında işlenen tanrıça İzis ve kucağında Çocuk-Horus ile buna benzer kucağında çocuk tutan anne betimleme¬ leri,Kopt sanatında uygulanan Meryem ve kucağında Çocuk-İsa betim¬ lemelerinin kaynağını oluşturmaktadır(Resi. 8,9,10,12,13). Kopt sanatında,Eski ve Yeni Ahit'den alınarak işlenen konular¬ da genel ikonagrafi kuralları dışına çıkarıldığı ve üslubun naif- liğinden dolayı ilk bakışta konunun anlaşılmadığı bazı örnekler de mevcuttur.XXXII Faiyum'dan üzerinde İsa'nın Kudüs'e girişinin işlendiği bir kabartmada bu özellik açıkça görülmektedir.Kompozisyonda klasik Mısır resim ve kabartma sanatının proporsiyonları yerine,Doğu'ya özgü hiyerarşik ve törensel anlatıma uygun cepheden görünümün ege¬ mendir. İsa ' nın Kudüs'e giriş sahnesi,yalnız İsa'nın bindiği eşek ve onu tören atmosferi içinde karşılayan figürlerin ellerinde tut¬ tuğu palmiye dallarından anlaşılmaktadır(Res.15). Diğer bir önemli kabartma parçasında ise,İskenderiye okulunun tanıtıcı özelliği olan Neo-Attika üslubu ile Kopt sanatının belir¬ leyici özelliği olan yüz ve vücut hatlarının naif biçimde ifade edilerek sanatçı tarafından senteze gidildiği görülmektedir(Res. 23).Günümüze ancak parçası ulaşabilen bir kemerle sınırlandırıl¬ mış bu alınlığın yüzeyinde,Dionysos'un bağ bozumunda kullanılan, çift öküzün çektiği arabayı sürmesi sahnesi işlenmiştir.Konu bu açıdan değerlendirilecek olursa»katakomp duvar resimlerinde işle¬ nen benzeri kompozisyonlarla.yakınlık oluşturmaktadır.Kemer ve alınlığın üzerinde bitkisel kaynaklı kıvrım dallar oluşturan ve süreklilik gösteren Kopt sanatına özgü bir bezeme yer almaktadır. Behnesa Manastırı'nda bulunmuş,beşinci yüz yıla tarihlenen bir kabartma ise,kanatlı bir figürün elinde sepetle bataklıkta avlan¬ ması sahnesi işlenmiştir(Res.34).Bu kompozisyon,Sülaleler dönemi¬ ne tarihlenen mezarların duvarlarındaki bataklıkta avlanma sahne¬ leriyle yakınlık göstermektedir(Res.35). Neo-Attika üslubunun yaygın olarak uygulandığı İskenderiye Okulu'na bağlanan kabartma örnekleri dolaylı olarak antik Yunan sanatının akademik olguları ve Hellenistik sanatın ölçülerine bağ¬ lı olmasına karşın,Kopt sanatı bazı istisnalar dışında yörel kül¬ türlerin geleneksel inançlarını ve naif halk sanatının izlerini taşımaktadır.XXXIII Doğu-Akdeniz havzasında yapımı gerçekleştirilen diğer kabart¬ ma örneklerinin Filistin-Suriye atölyelerinde üretilmiş oldukları görülmektedir. Filistin-Suriye atölyelerinde daha çok küçük,taşınabilir obje¬ lerin yüzeylerinin kabartma tekniği ile bezendiği görülmektedir. Genellikle manastırlar veya buna bağlı atölyeler tarafından üreti¬ len ve çoğu hatıra niteliğindeki kutsal hac eşyaları olan bu obje¬ lerin başında; ampulla'lar,yüzükler»madalyonlar,göğüslükler ve küçük boyutta taşınabilir ikonlar gelmektedir.Filistin'de üreti¬ len madalyonlar ve ampulla'ların üzerindeki üslup özelliklerini ve ikonagrafi anlayışını belirleme olanağı vardır. Beşinci yüz yıla tarihlenen bir ampulla'nın yüzeyinde Filistin bölgesine özgü ikonagrafi açıkça izlenebilmektedir.Apulla'nın yü¬ zeyini üst kısmında,İsa'nın Gologtha tepepesinde çarmıha gerilme¬ si,alt kısımda ise,Kutsal Mezar başında kadınlar işlenmiştir(Res. 38). Aynı döneme tarihlenen başka bir ampulla'nın yüzeyinde,İsa'nın gök yüzüne çıkışı,üç müneccim kral ile iki çobanın Meryem'e ta¬ pınmaları olayı ve havariler işlenmiştir(Res.39).Kompozisyonda, İsa'nın oturduğu arkalıklı taht ve tutmuş olduğu codex'in kapa¬ ğında uygulanan ters perspektif Bizans etkisini işaret etmekte¬ dir.İsa'nın gök yüzüne çıkışı ise,Doğu ikonagrafisine uygun ola¬ rak düzenlenen,yaklaşık 586 yılında Zagba'da tamamlanan Rabulla Dua Kitabı f.!3b'deki kompozisyon ile yakınlık göstermektedir (Res.40). Altıncı yüzyılın başına tarihlenen bir panelin yüzeyinde de Filistin-Suriye ikonagrafisine uygun olarak üç müneccim kralın Meryem'e tapınması ve İsa'nın doğumu sahneleri işlenmiştir(Res.50) Panelde Filistin-Suriye sanatının üslup özelliklerini belirtenXXXIV üç önemli unsur dikkati çekmektedir; Meryem'in oturduğu tahtın üzerinde,arkasında ve solunda yer alan müneccim kralların durdu-, ğu bölümde Filistin sanatına özgü-özellikle sekiz noktalı- yıldız motifleri işlenmiştir.Meryem ve üç müneccim kralın benzer motif¬ lerle süslü eş ve zeminle bütünlük oluşturan giysileri Doğu,daha çok Sasani dokumaları ile yakınlık göstermektedir.Panelin alt kıs¬ mındaki İsa'nın doğumu sahnesinin işlendiği kompozisyonun üst bö¬ lümdeki ince bordürün altında,Hellenistik dönem Suriye mimarisi¬ nin özelliği olan konsol dizisi işlenmiştir. Filistin'de üretilen ampulla ve küçük boyuttaki diğer objele¬ rin üzerindeki kabartmaların genel özellikleri ise kısaca şöyle özetlenebilir: Objelerin üzerinde yalnız Yeni Ahit'den alınan Hristiyanlıkla ilgili konulara yer verilmiştir.Kompozisyonlarda yalnız Yeni Ahit 'den alınan konuların işlenmesi ise.Eclessia Circumssione'ye bağ¬ lı inancın Kutsal Topraklar'da önemini yitirmeye başladığını dü¬ şündürmektedir. Hiyerarşik açıdan önem taşıyan ve vurgulanmak istenen en kut¬ sal ve önemli figürlerin ya da konuların,Doğu'ya özgü törensel anlatıma uygun cepheden ifade edilmeleri söz konusudur. Figürlerin naif işlenmesi ve hareketlerinin basit biçimde ifa¬ de ediliş tarzı,Kopt sanatındaki örnekler ile yakınlık göstermek¬ le birlikte,figürün yuvarlak biçimlendirilen göz bebekleri Filis- tin-Suriye sanatının karakteristik üslup özelliklerini yansıtmak¬ tadır. Bazı kabartma örneklerinde ise,Doğu-Akdeniz havzasında egemen olan üslupların ve ikonagrafinin birlikte işlendiği görülmektedir. Bu sınıfa giren kabartmaların yapım yeri hakkında kesin yargıya varmanın imkânı olmadığından dolayı bunlar,`Doğu-Akdeniz kökenli karma üslup arz eden örnekler` olarak nitelendirilmektedir.XXXV Kompozisyonları ve süslemeleriyle birlikte,başpiskopos Maxi- mianus'un tahtının(545-46) yüzeyindeki panolarda yer alan kabart¬ malar bu üsluba en iyi örnek olarak verilebilir(Res.53 ). Tahtın yüzeyinde işlenen kompozisyonlarda önemli üslup ve iko- nagrafik özelliler dikkati çekmektedir: Eompozisyonlardaki figürlerin elleri ve ayakları çoğu katakomp duvar resimlerinde olduğu gibi naif işlenmiştir. Figürlerin duruş ve hareketlerinde diğer örneklere oranla tek düzeliğin bozulduğu,bir kompozisyon içinde üç çeyrek profilden, tam profilden ve cepheden verilen figürlerin bir arada işlendiği görülmektedir.Bu açıdan ele alındığında,kompozisyonlardaki üç çey¬ rek profilden uygulama Hellenistik etkiyi, cepheden uygulama ise Doğu etkisini yansıtmaktadır. Kompozisyonlardaki bazı figürlerin bir bacağının dizinden ar¬ kaya doğru bükülmüş ve ayak uçlarının yere hafif teması,Neo-Atti/ ka üsulubunun tanıtıcı özelliği olarak yorumlanabilir. Hellenistik üsluba uygun üç çeyrek profilden gösterilen bazı figürlerin Neo-Attika üslubuna uygun duruşları.Hellenistik ve Neo-Attika üslubunun önemli sentezi olarak tanımlanabilir. Tahtın yüzeyinde Eski ve Yeni Ahit'den alınan konuların Roma kaynaklı öyküleyici üsluba uygun işlenmediği,birbirinden bağımsız olarak düzenlendiği izlenebilmektedir. Tahtın ön yüzünde yer alan Vaftizci Yahya ve her iki yanındaki incil yazarları,Mısır sanatına özgü Koptik kanopi-veya baldaken- ile sınırlandırılmışlardır. Kompozisyonlarda; yaşlı,uzun saçlı ve sakallı,bol kıvrımlı giy- sisiyle işlenen,İsa Roma-veya Latin- kaynaklı olmaktan uzak,Doğu' ya özgü bir tipleme sunmaktadır.XXXVI Özellikle tahtın ön yüzünde işlenen Vaftizci Yahya'nın her iki yanında incil yazarlarının pathetik ifadeleri kompozisyondaki Hellenistik etkinin varlığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu değerlendirmenin sonucunda,tahtın `Suriye-Mısır` atölyelerinde yapıldığı ileri sürülebilir. Başkent Konstantinapolis ve Anadolu atölyelerinde üretilen kabartmalarda, yine karma üslupların ya da farklı üslup özelliklerinin benimsenerek birlikte kullanılması söz konusudur. Başkentte farklı üslup özelliklerinin uygulandığı ileri sürülebilir: Roma sanatının öyküleyici üslubuna uygun işlenen kompozisyonlar, Neo-Attika üslubunun etkin olduğu kompozisyonlar,Doğu'ya özgü cepheden hiyerarşik ve törensel anlatımın egemen olduğu örnekler ile Erken Hristiyan sanatında yaygın olarak uygulanan konu ve sülemelerin işlendiği kompozisyonlar biçiminde üç ana grupta toplanabilir. Diğer örnekler ise,göstermiş oldukları üslup özellikleri açısından köken olarak başkent atölyelerine bağlanmaktadır. Bu kabartma örneklerinden bazıları katakompların duvar resimleri ile paralellik göstermektedir.Bu konuların arasında ender de olsa Eski Ahit'den alınan sahneler işlenmiştir.Erken Hristiyan li- türjisi bağlamında,Tanrı'ya yalvarmanın simgesi olan ve Ordo Com- mendatio Animae duası ile ilgili; ateşe atılan üç Yahudi,Yunus'un Ketos'a atılması ve İbrahim'in oğlu İshak'ı kurban etmesi en sık işlenen konuların arasında yer almaktadır( Bl.X.Res.22,23,24). Başkent atölyelerinde üretilen küçük boyuttaki taşınabilir dip-XXXVII tik ve panellerin üzerinde işlenen kabartmalarda ise farklı üslup özellikleri dikkati çekmektedir(Res.25). Başkentte 519-27 yılları arasında yapıldığı sanılan Baş Melek Michael Biptiği.hem simgesel hem de üslup açısından buna iyi bir örnek olarak verilebilir(Res.28 ).Diptiğin yüzeyindeki kabartmalardaki Hellenistik etkiler; korinth nizamlı sütun başlıklarının üzerinden başlayarak devam eden,küçük akanthus dallarından oluşan silmelerde,köşelerdeki rozetlerin altına yerleştirilmiş iri akanthus yapraklarında ve tabula ansata'nın iki yanında yer alan iki bezemede izlenebilmektedir. Anadolu'da üretilen kabartma örneklerinin üslubu ise,başkentte üretilenlere nazaran daha özensiz bir işçilik sergilemekle birlikte,konuları açısından Batı'daki örneklerle paralellik göstermektedir. Anadolu'da,İsauria bölgesinde Erken Hristiyanlık dönemi kabartma sanatı açısından önemli örneklerin üretildiği görülmektedir.Bu örenklerden en önemlisi beşinci yüz yılın ortasına tarihlenen Ala- han Manastırı'nın Batı Rilisesi'nin içinden bir kapı sövesi üzerinde yer almaktadır.Kompozisyonda sağ elinde dinsel otoritenin bir simgesi olan küreyi tutan baş melek Michael,büste indirgenmiş iki figürün üzerine basmış olarak görülmektedir(Res.29).Bu anlatım,bir açık hava tapınağı olarak nitelendirilen Hititlere ait ünlü Yazılı Kaya'da işlenen kabartmaların biriyle benzerlik göstermektedir(Res.30). Tralles'den beşinciyüz yıla tarihlenen ambon parçalarının yüzeyinde,katakomp duvarresimlerinde yaygın olarak işlenen İyi Çoban ile köpeği ve Doğusanatı kaynaklı,bir ağaca ön ayaklarını dayamış keçi figürleriişlenmiştir(Res.34).XXXVIII Erken Hristiyan ve İlk Bizans döneminde üretilen lahitlerin yüzeylerinde işlenen kabartmalar.üretildikleri bölgelere göre,da¬ ha özel üslup özellikleri ve etkiler gösterdiklerinden dolayı,ken¬ di içlerinde ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Bu üslup özellikleri,Doğu'da ve Batı'da üretilen lahitlerin üzerindeki kompozisyonlarda ve yüzey bölüntülerinin düzenlenmesin¬ de izlenebilmektedir. Erken Hristiyan ve İlk Bizans dönemlerinde bölgelere ve atöl¬ yelere göre,lahitlerin yüzeylerinde işlenen kabartmalar üç ana grup altında toplanmaktadır. Yüzeyleri mimari elemanlarla bölünen figürlü lahitler; kö¬ ken olarak Batı Anadolu bölgesine bağlanan Lydia ve Sidamara la- hitleri olarak tanınmakla birlikte»Anadolu ya da Asyatik üslupte işlenen bu lahitler üretildikleri atölyelerin isimleriyle anıl- maktadır(Bl.XI.Resl.l,2,3,4). Yüzeyleri mimari elemanlarla bölünen figürlü lahitlerin kayna¬ ğı Anadolu bölgesine bağlanmaktadır.Sütunların taşıdığı alınlık, kemer ve baştaban gibi benzeri mimari elemanlarla sınırlandırıl¬ mış »yüzeylerinde heykel niteliğinde figürlerin işlendiği bu la¬ hitler ilk olarak Batı Anadolu'da M.S.150 yılı dolaylarında Lydia bölgesinde üretilmeye başlamış,üçüncü yüz yılın ilk çeyreğine ka¬ dar seçkin örnekler vermiştir.Üçüncü yüz yılın ilk çeyreğinde Ly¬ dia atölyeleri üretimlerini sürdürürlerken,bu repertuarı yeni ku¬ şak olan Sidamara atölyelerine bağlı sanatçılar miras almışlardır. Sidamara lahitlerinin üretimi ise,beşinci yüz yılın başına kadar devam etmiştir.Bu tür sütunların taşıdığı alınlık,kemer ve başta¬ ban gibi benzeri mimari elemanlar ile sınırlandırılmış,yüzeylerin¬ de heykel niteliğinde figürlerin işlendiği lahitler tam anlamıyla; Lydia(M.S.150-225) ve Sidamara(M.S.225-400) lahitleri olarak iki ana gruba ayrılırlar.XXXIX Bu lahitlerin yüzeylerinde işlenen figürlerde; Roma sanatında, M.Ö.Birinci ve M.S.Üçüncü yüz yıllar arasında etkili olan,Praxi- telles sonrası ve Lysippos öncesi döneme tarihlenen Yunan heykel sanatı örneklerinin tekrar üretildiği Neo-Attika üslubu ağır bas¬ maktadır. İhraç edilen Lydia lahitleri,İtalo-Gallic okulun ölçütlerini benimseyen sanatçılar tarafından repertuarlarına alınmış ve Batı 1 da,Doğu1daki kadar üstün bir işçilik sergilemese de yaygın ola¬ rak üretilmişlerdir.Bu tür lahitler Provance'daki-Galya-ve Kuzey İtalya'daki atölyelerde yaygın olarak üretilmekle birlikte,en er¬ ken Gallic atölyelerin başında muhtemelen Arles gelmektedir. Batı veya İtalo-Gallic Okul'un geleneğine göre,Batı Anado¬ lu'dan ithal edilen Lydia ve Sidamara lahitlerinden esinlenerek üretilen lahitler kendi aralarında; yüzeyleri mimari elemanlarla bölünen figürlü lahitler.Passion lahitleri,yüzeyleri ağaç gövde¬ leri ve dalları ile bölünen lahitler ve yüzeylerinde şehir kapı¬ ları işlenen lahitler olarak dört ana grup altında toplanmakta¬ dır. Yüzeyleri mimari elemanlarla bölünen figürlü lahitlerin sütun, alınlık,kemer ve baştaban gibi mimari elemanlarla bölünen yüzey¬ leri Lydia ve Sidamara lahitleri ile benzerlik göstermekle birlik¬ te,üzerlerinde işlenen konular pagan kaynaklı olmayıp,Eski ve Ye¬ ni Ahit ikonagrafisinden alınmıştır. Kompozisyonlardaki figürler Anadolu'da üretilen lahitlerin yü¬ zeyinde işlenen figürlerle karşılaştırıldığı zaman,daha özensiz ve yüzeye bağımlı olarak gelişmişlerdir. Bu lahitlerin yüzeylerindeki sütun,alınlık.kemer veya baştaban uygulamalarının her biri içinde belli veya yalnız orta bölümdeki konuyla ilgili ya da bağlantılı kompozisyonlar işlenmiştir.i. XL Lahitlerin üzerinde bölüntü oluşturan korinth başlıklı ve yiv¬ li gövdeli sütunlar Pseudo-Attika nizamlı olarak da değerlendi¬ rilebilirler. ispanya'nın Maurice bölgesinde bulunmuş,Madrit Tarih Akademi- si'nde korunan ve dördüncü yüz yılın ortasına tarihlenen bir la¬ hit bu türe en iyi örnek oluşturması açısından ayrı önem taşı- maktadır(Res.13). Lahtin yüzeyinde yivli gövdeli,korinth başlıklı sütunlar üze¬ rine oturan kemer uygulamasının sınırladığı bölümler içinde sıra¬ sıyla,Yeni Ahit'den alınan; İsa ve havarileri(b-a-c),Vaaz,113:3'« göre isa'nın Yahya tarafınadn vaftizi(d),Eski Ahit'den alınan;İb- rahim'in oğlu İshak'ı kurban etmesi(e),Musa'nın kayaya vurarak sx çıkarması ve iki İbrani(f) ile buna ilave olarak İsa'nın körü iy: leştirmesi(g) mucizeleri anlatılmıştır. Sütunlar üzerine oturan kemerlerin boşluklarında Roma sanatı kaynaklı corona civica ve içi dolu meyvelik uygulaması alternatii olarak yerleştirilmiştir.Lahtin yüzeyinde bir havari(b) ile İsa' nın(a) duruş biçimlerinde Neo-Attika üslubu izlenebilmektedir. Konsül Sextus Petronius ve eşinin yaklaşık 395 yılına tarihle¬ nen lahti bu türe uygun diğer bir örnek olarak verilebilir.Lahit üzerinde; başlıklı ve yivli gövdeli sütunlar üzerine oturan içle¬ ri bir baldeken gibi düzenlenmiş ve üzerlerinde zarif akanthus süslemeleri olan beş kemer görülmektedir(Res.18). İsa'nın solunda Kanunu-Traditio Legis- almak üzere duran Aziz Petrus,sağında ise Aziz Paulus görülmektedir.Lahtin sahibi Konsü] Petronius üç bölümde(a-b-e) ayrı ayrı işlenmiştir.Anlaşılacağı üzere,ortadaki dinsel konunun dışında,farklı anlayış içinde dü¬ zenlenen yanlarda yer alan bölümlerde din dışı kompozisyonlara yer verilmiştir.Bu sütunların başlıkları üzerine oturan kemerle¬ rin kesişme noktalarında,kaynağı katakomp duvar resimlerine bağ-XLI lanabilen içi dolu meyvelik motifi ve bunların başında çimlenen kuş figürleri görülmektedir. Yüzeyleri aynı bölüntü esasına göre düzenlenen benzer türdeki lahitlerin üzerinde yalnız özel bir konu olan İsa'nın Kudüs'e gi¬ rişi ve çarmıha gerilmesi arasında geçen olayların çoğunlukla Ro- sanatına uygun öyküleyici üslup doğrultusunda düzenlendiği görül¬ mektedir.Yüzeyleri bu üslupta işlenen lahitlere İsa'nın çektikle¬ rine itafen Passion lahitleri adı verilmektedir.Bu lahit yüzeyle¬ rinin ortasında,çoğu defa İsa'nın ikonik olmayan simgesi anlamın¬ da bir haç ya da rho crhismon'u ile Kutsal Mezar'ı bekleyen iki Roma askeri yer almaktadır. Bu üsluba uygun olarak yapılan ve dördüncü yüz yılın sonuna tarihlenen bir lahit yüzeyinde passion konusu işlenmiştir(Res. İsa'nın çektikleri konusu; kompozit başlıklı,yivli gövdeli Pseudo -Attika karakterli altı sütun üzerine oturan iki alınlıklı,iki baştaban ve ortada yer alan bir kemerin sınırladığı bölümler için¬ de anlatılmıştır(Res.23). Lahit yüzeyindeki ilk bölümde; İsa'nın gerileceği haçı Via Do- lorosa'dan Golgotha tepesine taşıyan Cyreneli Simon ve ona eşlik eden bir asker görülmektedir.Figürlerin başı üzerinde bir corona uygulamasına yer verilmiştir.Kompozisyonu sınırlayan alınlığın köşelerinde ise Eros biçiminde iki melek işlenmiştir. İkinci bölümde; İsa ile alay edilmesi ve Yahudilerin kralı de¬ nerek başına bir Romalı asker tarafından dikenli taç koyulması sahnesi anlatılmıştır. Üçüncü bölümde; İsa'nın çarmıha gerilmesini ikonik olmadan simgeleyen zafer çelengi içine alınmış,erken dönemde kullanılan bir chrismon,büyük bir haçı taçlandırmaktadır.Haçın altında biri kalkanına yaslanmış uyuyan,diğeri de uyumak üzere olan Kutsal Mezar'ı bekleyen iki Roma askeri birer kayanın üzerine karşılıklıXLII oturuş biçiminde görülmektedir.Kompozisyonu taçlandıran kemerin köşelerinde ise pagan kaynaklı etkiyi taşıyan yalnızca büste in¬ dirgenmiş iki baş bulunmaktadır. Dördüncü bölümde; yakalan İsa'nın bir Roma askeri nezaretinde Procurator Pontus Pilatus'un huzuruna götürülmesi sahnesi anla¬ tılmıştır. Beşinci bölümde; Pilatus'un günahını ve suçunu üzerinden atmak için ellerini yıkaması sahnesi görülmektedir.Pilatus'un hemen sa¬ ğında; arkasında îsa,en arka planda ise Kudüs şehrinin bir kapısı¬ nın burcu işlenmiştir.Kompozisyonu taçlandıran kemerin altında bir zafer çelengi-corona- ile üst köşelerinde Eros biçiminde iki melek figürü yer almaktadır. Passion lahitlerinin aşamaya uğrayarak,yüzeyleri bölen sütun¬ ların,naturalist anlayış içinde düzenlenen ağaç gövdelerine.ke¬ mer uygulamalarının ise bu ağaçlardan türeyen dallara dönüştüğü görülmektedir.Yüzeyleri dikine bölen ağaç gövdelerini üst kısmın¬ dan sınırlayan dalların içinde ise,genellikle kuş veya sincap,er¬ min vb.hayvan betimlemelerine yer verilmiştir.Bu üsluptaki lahit- lerin,Anadolu geleneğini yansıtan İtalo-Gallic örneklerden ayrıl¬ dıkları izlenebilmektedir. Naturalist anlayışta düzenlenen bu uygulama,dördüncü yüz yılın sonuna tarihlenen ve Passion konusunun anlatıldığı bir lahtin üzerinde görülmektedir(Res.28). Lahit yüzeyinde ağaç gövdeleri ve bunlardan çıkan dalların kemer gibi kompozisyonları taçlandırdığı beş bölümün içinde sıra¬ sıyla; Korban Pachal-Pesah- Kuzu'nun sunulması(a),İsafnın tutuk- lanması(b),Isa'nın haça gerilmesini ikonik olmayan biçimde simge¬ leyen,zafer çelengi-corona- ile sınırlandırılmış chrismon ile Kutsal Mezar'ı bekleyen iki Romalı asker(c),Petrus'un ellerini yıkaması(d) sahneleri işlenmiştir.XLIII Dördüncü yüz yılın sonunda kaynağı İtalya'daki atölyelere bağ¬ lanan özel bir diğer tip oluşturan lahitlerin üzerlerinde ise ar¬ ka planda işlenen şehir kapıları ve buna bağlı olarak mimari ele¬ manlar görülmektedir. Fucino Gölü'nde bulunan ve birinci yüz yıla tarihlenen bir ka¬ bartma parçası(Res.32) ile Roma'daki Titus Zafer takının üzerin¬ de bulunan,Süleyman Tapınağı'nın kutsal eşyalarının Roma'ya geti¬ rilmesinin anlatıldığı(Res.33)iki kabartma örneği,Roma sanatında şehir kapısı uygulamalarının dördüncü yüz yılın sonundan çok ön¬ ceye,yaklaşık M.S.Birinci yüz yılda kullanıldığını kanıtlamakta¬ dır. Lateran Müzesi'den ibrani kavimlerinin Kızıl Deniz'i geçişle¬ ri sahnesinin işlendiği Exodus Lahti'nin arka planı boyunca şe¬ hir kapısı görünümünün egemen olduğu izlenebilmektedir(Res.34). Lahit yüzeyinin bütününü kaplayan ön planda,Per-Ramses ve Am¬ bar şehirlerini terkeden ve geçişi tamamlayan İbranileri izleyen Mısır ordusunun Kızıl Deniz'de boğulması sahnesi işlenmiştir.Kom¬ pozisyonun başında bir Mısır süvarisini sınırlandıran kapı ger¬ çeğe uygun olarak Per-Ramses veya Ambar şehirlerini simgelemekte¬ dir.Musa'nın arkasında Tevrat'ın Çıkış Kitabı ile ilgili olmayan, anakronik anlayışta düzenlenen üç gözlü zafer takını andıran kapı¬ lar yer almaktadır.Bir zafer takını andıran kemerli kapı veya ge¬ çit,önünde duran üç figüre tekabül etmektedir.Daha farklı bezen¬ miş,diğer ikisine oranla daha geniş açıklığa sahip porta regalis tarzında düzenlenmiş ortadakinin önünde Musa(a).ibrani kavminin geçişini gözeten,daha genç görünümlü ve sağ elinde rotulus tutan ve bunun hemen sağındaki kemerin altında Harun ve Musa'nın solun¬ da işlenen kemerin önünde ise sırtına taşınabilir eşyalarını al¬ mış bir İbrani görülmektedir. Öne çıkarılarak gösterilme tekniğinin uygulandığı iki at tara¬ fından çekilen savaş arabalarının içinde ayakta duran firahun(c),XLIV Mısır ordusunun süvari ve piyade birliklerini simgeleyen figür¬ lerden hiyerarşik program uyarınca daha büyük işlenmiştir. Çoğunlukla Roma atölyelerinde üretilen lahitlerin üslupları kendilerine özgü belli özellikler sunmaktadır.Kapsamlı olarak Or¬ ta İtalya bölgesinde üretilen lahitler yüzeylerinde işlenen konu¬ lara göre kendi aralarında; üzerlerinde filozof ve İyi Çoban fi¬ gürü bulunan lahitler.yüzeylerinde `S` kıvrımı uygulanan lahitler, yüzeylerinde pastoral hayattan alınan konuların işlendiği lahit¬ ler ve yüzeylerinde bağ bozumu çalışmalarının anlatıldığı lahit¬ ler olmak üzere dört ana grup.altında toplanmaktadır. Ayrıca Orta İtalya bölgesine özgü yüzeyleri iki friz halinde düzenlenen ve özel bir tip olarak yorumlanabilen lahitler de üre¬ tilmiştir. Üçüncü yüz yılın başı veya ilk çeyreğinde Orta İtalya,özellik¬ le Roma atölyelerinde yüzeylerinde filozof ve İyi Çoban figürü bu¬ lunan lahitlerin üretildiği görülmekteidr.Bu lahitlerin yüzeyin¬ de işlenen oturur durumdaki filozof figürleri bukolik atmosfer içinde verilen İyi Çoban,ölüyü ve yakınlarını simgeleyen diğer figürler katakomp duvar resimleriyle üslup açısından paralellik oluşturmaktadır.Bu tür lahitlerin üretilmesinde,kaynağı antik Yu¬ nan düşüncesine dayanan,Roma'da Plotinos'un öncülüğünü yaptığı Neo-Stoic felsefe akımının büyük etkisi olduğu ileri sürülebilir. Bu lahitlerin yüzeyinde işlenen kompozisyonlardaki figürlerin du¬ ruş ve hareket biçimlerinde yaygın olarak bu dönemde etkili olan Neo-^Attika üslubu göze çarpmaktadır. La Gayolle'de bulunduğundan dolayı aynı isimle anılan ve Bri- gnoles Kutsal Kilisesi'nde muhafa edilen,üçüncü yüz yılın ilk çey¬ reğine tarihlenen başka önemli bir lahtin yüzeyinde de benzer bir konuya yer verilmiştir(Res.41).XLV La Gayolle lahti'nin yüzeyinde Erken Hristiyan sanatı açısın¬ dan son derece önem taşıyan sembolik betimlemelere yer verilmiş¬ tir. Birinci bölümde,kısmen tahrip olmuş,başında bir taç bulunan, muhtemelen Sol-încivtus veya onun niteliğini taşıyan bir pagan tanrısına ait figürler işlenmiştir. ikinci bölümde,Yüzü tahrip olmuş sağ elinde olta,sol elinde bir sepet tutan balıkçı figürü `sulardan doğan vaftiz edilmiş ru¬ hu` »dolayısıyla vaftiz ve isa'nın ilk iki havarisi Petrus ve An- dreas'a söylediği `insan avcısı` deyişini ifade etmektedir. Üçüncü bölümde,iyi Çoban-îsa*nın cemaatini simgeleyen öbeklen- miş koyun sürüsü ve Erken Hristiyan sanatında ümiti simgeleyen çapa motifi görülmektedir. Dördüncü bölümde,simetrik anlayış dışında işlenen iki ağacın arasında ihtimalle ölüyü simgeleyen,orans durumunda bir kadın ve¬ ya yakını»arkasında sürüden ayrılmış bir koç yer almaktadır.Orans durumundaki kadının ellerinin vücuduna oranla normalden büyük ve naif işleniş tarzı,katakomp duvar resimlerinde hızlı çalışılarak uygulanan figürlerin ellerini anımsatmaktadır. Büyük kısmı tahrip olmuş orta bölümde bir taburede oturan,muh¬ temelen bir filozof figürü ve bunun karşısında daha küçük boyutta işlenmiş başka bir figür görülmektedir. Altıncı bölümde,omuzlarında bir koyun taşıyan caliga rustica giysili ve ayağında botları bulunan iyi Çoban-İsa ve hemen arka¬ sında sürüsüne ait bir koç ve üzerinde bir kuş olan ağaç işlen¬ miştir. Yedinci bölümde,Doğal bir kaya parçasının üzerine oturmuş,sol koluyla kavrayarak bir pedum tutan ve vücudunun torso kısmı üç çeyrek profilden işlenen bir figür de filozof olarak yorumlanabi¬ lir.ILVII Livia Primitiva Lahti'nin yüzeyinde işlenen kompozisyonlar ile semboller arasında,katakompların duvar resimleriyle anlam ve içe¬ rik açısından bağ kurmak mümkündür. Eş zamanlı olarak üçüncü yüz yılın ortasında İtalya atölyele¬ rinde yüzeylerinde pastoral hayattan alınan konuların işlendiği lahitler de üretilmiştir.Yüzeylerinde bukolik manzara unsurları¬ nın işlendiği bu lahitler Latin kökenli olmakla birlikte,kaynağı Pompei resim sanatının ikinci üslubu olan Yunan kaynaklı bukolik manzara anlayışına bağlanabilir.Bu lahitlerin yüzeyinde yaygın olarak; hasat,ürünün kaldırılması,toprağın işlenmesi,sürüsüne bakan ve süt sağan îyi Çoban,vb.pastoral konuların anlatılması, Roma'da etkili olan ve Plotinos'un öncülük ettiği Neo-Stoic fel¬ sefe görüşünün somut örnekleri biçiminde yorumlanabilir. Yüzeyi bu üslupta düzenlenen lahitlere.Roma1da,Via Prenestina1 da bulunan ve üçüncü yüz yılın ortasına tarihlenen bir lahit en belirgin örnek olarak verilebilir(Res.58). Lahtin yüzeyinde sırasıyla; omuzlarında kuzu taşıyan îyi Çoban -İsa,inananları simgeleyen koyunlar ile kuzulardan oluşan sürü, ağılın önünde bir koyunun sütünü sağan iki çoban,iki öküzün çek¬ tiği hasat arabasını iten ve yönlendiren iki figür,bu kısmın üze¬ rinde tarlada çapa yapan diğer iki figür ve ölüyü simgeleyen orans durumunda dua eden bir kadın figürü anlatılmıştır. Omuzlarında bir kuzu taşıyan caliga rustica giysili ve sol om¬ zundan sarkan azıklık heybesi ile belirtilen İyi Çoban-İsa'nın duruş biçimin Neo-Attika üslubuna uygun olarak işlenmiştir. İki öküzün çektiği hasat arabasını iten ve yönlendiren figür¬ ler,Santa Constanza Mausoleum'unun tonoz mozaiklerinden birinde işlenen bağ bozumu ve ürünün taşınmasıyla ilgili kompozisyonla benzerlik göstermektedir.ILVIII Lahtin yüzeyinde kısmen hareket izlenimi verecek şekilde işle¬ nen kompozisyonda güncel-kırsal hayattan alınan; süt sağma,hay¬ vanları gütme,mahsul.arabasının gayretle itilmesi, tarlada çalış-* ma»karşılıklı tos vuran iki koç ve vahşi hayvanların iki sığırt¬ maç tarafından kovalanması sahnelerinin gerçekçi anlayış içinde ifade edildiği ileri sürülebilir. Üçüncü yüz yıla tarihlenen başka bir lahtin üzerinde ise,Stoa-r cı düşüncenin temelini oluşturan,yalın atmosfer içinde işlenen `güzel doğa`-bon pasteur- betimlemesine yer verilmiştir(Res.61). Lahit yüzeyinde bukolik atmosfer içinde işlenen caliga rusti- ca giysili İyi Çoban-îsa omuzlarında taşıdığı kaybolan iri bir koçu sürüye geri getirmektedir.Figürün dizinden geriye doğru ha¬ fif bükülmüş sağ bacağı Neo-Attika üslubunu işaret etmektedir. Kompozisyonda zengin biçimde ifade edilen ağaçların altında İyi Çoban-İsa*nın cemaatini simgeleyen sürüsü,arka planda ise kamış¬ lardan ve çatısı samanlardan yapılmış basit bir çoban kulübesi yer almaktadır. Dördüncü yüz yılın ortasından sonuna kadar olan sürede İtalya1 da yüzeylerinde yalnız bağ bozumu çalışmalarının işlendiği lahit- ler de üretilmiştir.Bu lahitlerin kaynağı, ikinci ve üçüncü yüz yıla tarihlenen,çoğunlukla Roma'da üretilen pagan lahitlerinin yüzeylerinde işlenen antik Yunan inancına,dolayısıyla Lenaia ve Anthesteria bayramlarına dayanmaktadır.Ayrıca yüzeyleri asma dal¬ ları ile benzenmiş olan bu lahitlerde Yahya İncili'nin 15:1-5-ba- bındaki `Ben gerçek şarabım ve siz benden çıkan asma dallarısı¬ nız` metaphor* unun vurgulandığı da ileri sürülebilir.Lahitlerin yüzeyinde işlenen asma ve üzüm dallarından üzümleri toplayan,bun¬ ları arabalara yükleyen ve ezen Eros ya da Putti figürleri ile bu atmosfer içinde yer alan İyi Çoban saf Latin-Roma- sanatına bağlanabilir. a»XLIX Lateran Müzesi'nden,dördüncü yüz yılın ortasına tarihlenen 183 numaralı lahtin üzerinde işlenen kompozisyon bu üslubun özel¬ liklerini taşımaktadır(Res.63).Lahtin yüzeyinde,bağ bozumu konu¬ su İyi Çoban figürleriyle zenginleştirilerek bukolik romantizm anlayışına uygun biçimde ifade edilmiştir. Üç kökten çıkan asma dalları lahit yüzeyinin tümünü örtmekte¬ dir.Asma dalları üzerinden çıkmış çıplak,kanatlı ve tombul Eros1 lar-veya Putti'ler- üzümleri şölen havası içinde imece usulüne göre toplamaktadır. Lahtin yüzeyinde görülen üç İyi Çoban figüründen ortadaki,yan- dakilere oranla daha yaşlı ve biraz daha büyük işlenmiştir.Her İyi Çoban figürünün üçü de bir kaide üzerinde,caliga rustica giy¬ sili,azıklık heybeli ve omuzlarında birer kuzu taşırken tasvir edilmişlerdir.Figürlerin duruş ve bir.elleriyle pedum'laır kavra¬ yarak tutuş biçimlerinde Neo-Attika üslubu izlenebilmektedir. Ortada yer alan İyi-Çoban figürünün üzerinde durduğu kaidenin yüzeyinde karşılıklı»heraldik düzene uygun Doğu,daha çok Mezopo¬ tamya kaynaklı demon olarak yorumlanabilen iki düşsel varlık gö¬ rülmektedir. Lahit yüzeyinin zemininde sırasıyla; koyundan süt sağılması, bir kuzunun ve üzüm sepetlerinin taşınması»üzümlerin teknede ezil¬ mesi konularının anlatıldığı Eros'ların çalışmaları sahnelerine yer verilmiştir. Dördüncü yüz yılın başında İtalya ve kısmen Galya atölyelerin¬ de yüzeyleri iki friz niteliğinde düzenlenen lahitlerin farklı üslup anlayışı içinde üretildikleri görülmektedir.Friz Lahitler adı verilen bu örneklerin uygulaması,dördüncü yüz yılın ortasında etkili olan yüzeyleri sütun,kemer,alınlık ve baştaban ile bölünen Anadolu kaynaklı lahitler ile yüzeylerinde bağ bozumu çalışmala¬ rının işlendiği lahitlere alternatif oluşturmaktadır.Yalnız din¬ sel konular içeren bu lahitlerin yüzeylerinde; Eski ve Yeni AhitL 'den alınan sahneler,ölü ile yakınlarının portrelerinin içinde bulunduğ imagio clypeata uygulamalarına yer verilmiştir. Velletri* den,dördüncü yüz yılın başına tarihlenen Yunus Lahti adıyla anılan,yüzeyi kısmen iki friz halinde değerlendirilmiş bir örnek bu türün öncüsü olarak yorumlanabilir(Res.71). İki friz halinde değerlendirilen lahit yüzeyinin üst kısmında; İsa'nın Lazarus'u diriltmesi,Musa'nın kayaya vurarak su çıkarması, ile İbraniler,yerde uzanmış Coelius ve Terra'yı simgeleyen iki figürün üzerine basan İsa ve iki yanında ilk iki havari Aziz Pet- rus ile Andreas,Lut ve Sodom şehri veya Lut'un Sodom'u terkedişi konuları.işlenmiştir. Lahit yüzeyinin alt bölümünde ise sırasıyla; ağları tutan pa¬ gan sanat anlayışına özgü çıplak gösterilen iki balıkçı,Roma kay¬ naklı öyküsel üsluba uygun işlenen; Latin yelkenli.salma dümenli bir gemiden denize atılan Yunus,Ketos'un Tunus'u yutması.karaya fırlatması,Tunus'un asma kabağı ağacı altında dinlenmesi sahnesi, Tufan ile balık avlayan bir figür anlatılmıştır. Prosaic anlatımın egemen olduğu Tufan sahnesinde ağızında zey¬ tin dalı getiren güvercini bekleyen Nuh,gerçek anlamda Tekvin Ki¬ tabı, 6: 14-16 ' da söz edilen gemisinin anlatımından çok uzak sandık -arca- biçimindeki gemisinin içinde betimlenmiştir. En son bölümdeki kompozisyonda; kamış ile balık avlayan.kolun¬ da bir sepet olan ve yanında bir balıkçıl bulunan balıkçı figürü, İsa'nın vaftizi sahnesiyle eş değer arz eden sulardan doğan vaf¬ tiz edilmiş ruhu simgelemektedir. Lazarus'un diriltilmesi mucizesinde işlenen İsa'nın duruşu ve asma kabağı altında uzanmış durumda yatan Tunus'un ifade edilme¬ sinde Neo-Attika. üslubu kullanılmıştır.LI San Sebastian Bazilikası'ndan,yüzeyi friz halinde değerlendi¬ rilen ve ortasında imagio clypeata uygulaması bulunan bir lahtin birinci bölümünde; İsa'nın Lazarus'u diriltmesi,ekmeklerin çoğal¬ tılması, îshak ' in kurban edilmesi ile Tanrı'nın İbrahim'e bir taç vermesi,aziz Petrus'un İsa'yı yadsıması ve Adem ile Hava işlenmiş- tir(Res.75). Bu bölümdeki bazı konular klasik ikonagrafi anlayışından uzak- laşılarak verilmiştir: Ekmeklerin çoğaltılması mucizesini gerçekleştiren İsa'nın her iki yanında ekmekleri tutan Aziz Petrus ve Andreas görülmekle bir¬ likte,yerde ikişer sepet dolusu ekmek daha yer almaktadır. İshak'ın kurban edilmesi sahnesinde klasik ikonagrafi anlayı¬ şından farklı olarak gök yüzünden beliren Tanrı'nın elinde bir taç görülmektedir. Çıplak ve mahrem yerlerini elleriyle örten Adem ile Havva'nın arasında İsa yanında duran bir kuzu ile birlikte işlenmiştir. Lazarus'un içinde durduğu,mezarını simgeleyen krepidoma ile ulaşılan Pseudo-Attika nizamlı,yivli gövdeli iki korinth sütun başlığı üzerine oturan alınlıklı yapı, dördüncü yüz yılın ikinci yarsında yaygın olarak üretilen mimari elemanlarla bölünen la- hitlerdeki uygulamalarla yakın benzerlik oluşturmaktadır. Lahtin yüzeyinin friz oluşturan ikinci bölümünde ise sırasıy¬ la; Musa'nın Sina Dağı'nda çarıklarını çıkarması,Aziz Petrus,İsa 'nın kanamalı kadını iyileştirmesi,Kana düğününde suyun şaraba çevrilmesi,Roma kaynaklı öyküleyici üslup doğrultusunda işlenen Yusus'un öyküsü,aslanların arasında Daniel ile Habakkuk,polos baş¬ lıklı başlıklı iki Romalı kolluk kuvveti askeri tarafından Aziz Petrus'un tutuklanması ve Musa'nın kayaya vurarak su çıkarması ile iki İbrani anlatılmıştır.Bu bölümdeki önemli özellik ise.Yu- nus'un bir yelkenliden değil,yalnızca sandaldan iki denizci ta¬ rafından denize atılmasıdır.LII Lahtin friz oluşturan birinci bölümündeki ekmeklerin çoğal- tılması mucizesi ile ikinci bölümde gerçekleştirilen Kana düğü¬ nünde suyun şaraba dönüştürülmesi sahneleri birlikte ele alınacak olursa,`Eucharist` biçiminde yorumlanabilir. LIII SUMMARY The tvo majör factors involved in the formation of Early Chris- tian art have been recognized long ago.lt is generally acknovledg- ed,first that Early Christian art is founded upon the art of anti- quity,mostly Roman,and second.that fhis ancient foundation under- went a gradual modification under the influence of Oriental arts; in fact.this very process of modification contitues the actual formation of Early Christian art and Byzantine art.This ancient foundation vere Greek and Roman in the first five centuries already bears depented character. The earliest sign of the formation of Byzantine art emerge in the fourth and fifth centuries A.D.At that time there appears in vari- ous Eastern and Western regions the so-called `Early Christian` art,which is symbolical like the ancient art. Three main styles have been influenced to Early Christian art: Firstly there was the more purely Classical ör `Neo-Attic`style,marked by the excellence of its workmanship,vhich penetrated to the Roman world through the copying of Greek works and vhich was also important at Gaul and Mediterranean.The style not only flour- ished in the Mediterranean,however;it also penetrated to Rome, where it went for towards satisfying the taste of the Roman pluto- cracy of the last century B.C. and the first three centuries of the Christian era. Secondly there was the Picturesque` style characterised by its love of landscape and imaginative architectural decoration;it was most fully developed at Pompeii,but perhaps existed at Alexandria also.though no examples have come down to us. Thirdly there was the `Narrative` ör `Prosaic`,vhich clearly regarded as the most typical Latin ör Roman contribution,and vhich played an important part vhen the time came to developed a Chris¬ tian dogmatic art.J-ıX V Early Christian Iconography and Symbols: Early Christian art, both in the West and in the East,was an art of symbols.Prominent among the Christian symbols are;the fish.not only acrostic-IX0Y2^- but a symbol of water,baptism.and in general of the faith;the ship,navis ör arca,symbol of the Church in which the faithful vere carried över the sea of lifejthe vine,symbol of Christ and Eucha-' rist-thanksgiving-;sheep and pedum ör crook especially with the Good Shepherd;the stag,the soul thirsting for baptismjthe peacocfc ör pavochristatus,emblem of immortality;the anchor.hope of mankind ;the vintage,symbol of Dionysiac funerary cult;the ;orans»heavenly Paradise ör Elysium;and the dove,soul of decesead person- an ali illustrations of how Early Christians infused pagan symbols with new meaning. The first use of cross as a Christian symbol is uncertain.Hov- ever.a group of crosses,ihcised on drawn in charcol on some Jewish ossuaries in the Mt.Olives and Talpioth at Jerusalem,antedated the sack of the city by Titus in 70,and the single example at Hercu- laneum is earlier than the eruption of Vesuvius in 97.in the West- ern Church the anchor was commonly used as an alternative to the cross in the epitaphs of the third and early foufth centuries;it also symbolized the hope. The sight of a shepherd carrying a sheep on his shoulders is familiar in the Middle East today,an the representation of a sub- ject of this type is found not only in Greco-Roman times as for example Hermes-Criophorus,the protector of flocks who caries a ram on his shoulders,but also much more anciently. Good Shepherd brieifly mentioned gospels of Jn.lO:ll and Lk.l5:5. Paintings of the Good Shepherd in the lahdscape often recall the bucolic poem of Avircius Marcellus,who described himself as `disiple of a püre shepherd with all-seeing eyes,who feeds his flocks on mountains and in the plains`.The simple bucolic scene was popular in the late Classical art,and many of the representa- tions of the Good Shepherd have a `Picturesque` background,of theLV type sometimes associated with the some wall paintings of Pompeii. Meanwhile,th`e representations of Christ as the Sun-god in his sun chariot was inspired by a pagan model Sol-Invictus is Helios himself who assimilated the Sun-God of the Mithraic cult. Ancient vintage feast and harvesting of grapes,thought part of Dionysiac funerary cult,was also a reminder of Christ's metaphör of the vine on its branches mentioned Jn.15.Amores ör Putti s harvesting of grapesjinterlinked roundels enclosing human heads,- animals and birds;an elaborate arrengment of branches and flovers with birds and amphorae interspersed; ali these form of a late pagan art. The fish symbol had antecendent;in fish as food at Messianic feast.From the second century onvrar.d the fish-lXTy£- was the symbol of Christ in relatimn to the sacrament of Baptism.In Syria, the goddess Atargatis was vorshipped in the hope of assimilating some of the goddess's power.In Edessa-Urfa-,pool of sacred fishes stili survive near the ibrahim Pasha Camii as and object of p'opu- lar superstition. in the gospel,Christ had called SS.Peter and Adrew to leave their nets and became fishers of Man(Mt.9:19).According to this concept, Christ is represented as a fish is `washed and reborh` through the waters of baptism. The representations of a male and usually female with arms up- lifted in prayer,orans,and of a shepherd with a lamb on his shoul- ders vere also familiar in Ancient art.in the catacombs the orans becomes a distinctive Christian figüre,a personification of prayer for salvation and a symbol of Christian devotion. The dove,whether itselî ör with a veiled female orans,is common- ly used to symbolize soul.and is found in paintings and sarcophagüsLVI reliefs,most commonly against a background of trees and flovers in scenes representing `the bliss of Paradise11. The Promised Paradise,Elysium,represented formally by elements of a garden with trees and groves.can equally suggested by fruits and flovers,pateras of water in which are drinking,fountains.and above ali by the celestial banquet of the half pagan and half Christian pictures of Vincentius and Vifcia which was discovered in the Catacomb of Praetextatus. The peacock feather motif,which appears so often in Byzantine mosaics and sculptures,was probably first used by Sassanians,and the earliest instance that is known is a capital in Taq-i Bostan at Persia.In the field of Christian symbolism,the peacock with its incorruptable flesh became a type of immortality. The Last Supper was disguised in Early Christian art as a `re- figerium` ör refreshment of deceased's soul.the originally pagan `refreshment meal` eaten by relatives and friends at the tomb on the anniversary of its ovraer's death.This was the subject of two noteworthy paintings.of which the first in the Catacomb of Callix- tus shows seven figures seated at a cresend shaped sigma-table on which are two platters of fish;some baskets filled with bread are in the foreground.At the same time.Miracle of the Multiplication of the Loaves and Fishes has always been though to prefigure the instution of Eucharist.The Eucharist scene particularized as the Last Supper,with Christ a dominant figüre in the center of a sig¬ ma-table, with the Apostels ör disiples seated around him. Not only pagan but also Jewish art and myth seems to have made its contribution to the Early Christian painting of the Catacombs. Some Old Testament scenes appear repeatedly among the oldest paint- ings in Lucina,Domitilla Priscilla and Callixtus and Praetextatus. These important seven subjects are:Noah in the ark-flood-,Sacrifi- ce of Isaac-Talmudic subject as knovn Akedah-»Moses' Miracle of Vater in the Wilderness-cahnging of bitter water-,the Story ofLVII.: Jonah,the Three Jews in the Fiery Furnace-redemption of man kind» Daniel in the Lion's Ben-salvation-,from the Megillah.the Story of Susanna. The Christian artists vrent on to develop their own representa- tions of New Testament subjects perhaps this was done first for the decoration of the walls of domus-ecclesia and some chapels,and from there the paintings were copied in the catacombs.At any rate some half-dozen New Testament scenes appear repeatedly in the old- est Roman Catacombs.There are;the Visiting of the Magi vrith the Sepherds,the Baptism of Jesus.the Healing Mericals and some other Mericals.the Samaritian Woman of the Vfell.and the Resurrection of Lazarus. From the time of Constantine and the Peace of the Church on, a large number of other subjects are found among the paintings in the catacombs.More than sixty new scenes appear,including pictures from Old Testament like those of Job,Adam and Eve,and Moses before Pharaohjrepresentations from the gospel like Annunciation to Mary, the Entry in Jerusalem.and the Women at the Tomb;events from the Book of Acts like Sin of Ananias and Sapphirah and the Raising of Tabitha.Paul in Malta;and stories from the New Testament Apocrypha like Peter's Miracle of the Water. Dura Europos: The ancieiıt Syrian city of Dura Europos was found- ed by Seleucus Nicator(B.C.280) on the right bank of the Euphra- tes as a Macedonian colony.At the beginning of the first centruy A.D.,it was conquered by the Parthians.Later,the city feli in the hands of the Romans under the Emperor Commodus(A.D. 165) and re- mained a Roman frontier until its capture and destructiuon by Sha- pur I(A.D.256). The excavations vere first started in 1922-23 by James H.Breast- ed and F.Cumont.Ât the result of these excavations and many more until 1962,several magnificent buldings came to light,such as aLVIII temple dedicated to Palmyrian Gods.a synagogue with splendid narrative compositions from the Old Testament-.and its supplies and an early primitive Christian church,called Domus Dei. The synagogue was o'riginally a private residence,however,it has resemblance to the Christian church and have served as an informal synagogue even before being rebuilt and enlarged into a formal house of vorship.According to an inscription from inside the syna¬ gogue,it is learned that the synagogue was founded in the Seleucid period(A.D.245).Some years later this building has been replaced by a new synagogue which opened for service in about A.D.253,alt- hough yet not completely finished.The exact date of completion of the synagogue was in A.D.255,when glorious frescoes were added.To birefly quote from Albright,`The Dura öynagogue,with the aid of data from the tombs of the Catacombs in Rome and the third-fourth century necropolis at Beth Shean in Palestine,has already demos- trated the previously unsuspected extent of Early Christian depend- ence on Jevish art of the Roman period.` The marvellous frescoes of the Dura synagogue exhibited numer- ous scenes from the Old Testament;the consecration of the Taber- nacle,Jacob at Bethel,Exodus from the Egypt,Eing David builds the walls of Jerusalem,Solomon and the Queen Sheba,Mordecai honored by Ahaserus.Some of these frescoes such as the Sacrifice of Isaac -Talmudic Akedah-,Moses and Crossing of the Red Sea,Moses Before the Burning Bush,Dream of Jacob,and Jacob Blessing Ephraim and Maneseh also appear in the Roman Catacombs from the third and fourth century. The catacombs continued to be used into the middle of fifth century,but even before then their importance was declining.as the Church emerged from the shadows into day-light,and Christians pro- vided their dead with more elaborate and costlier memorials. New and vrholly Christian themes in painting and mural decora- tion had already been developed during Roman paganism from the second century onwards and classical motifs were simply given aLIX fresh look in the service of the new religion. The earliest examples of purely Christian paintings that survi- ve are preserved in the catacombs of Rome.In the catacombs,the impressionistic teachnique proper appeared for the first time about the middle of the third century.At the beginning of the fourth century there are further examples of the popular style of painting in which spontaneous narrative captures a feeling of `joie de vi- ve`.Another technique was emerged about the middle of the fourth century there appeared a new classical manner also called the `Stille Bello`. The oldest Early Christian mural paintings have been appeared in the Gatacomb of Callixtus in Rome.The first three cubiculums are believed to belong to the time of Pope Callixtus,and the style of the painting vhich remain in them is an agreement with a date at beginning of the third century.The paintings of the first cham- ber are destoryed almost completely, but those vrhich important re- mains in the other cubiculums include the folloving subjects: the Fossor-grave digger-,a female in orans.the Good Shepherd,a meal practicipate by seven persons-refigeria- Sacrifice of Isaac.Moses' Merical of Bringing Water from the Rock ör Merical in Meribah.Heal- ing of Paralytic and the Resurrection of Lazarus.One of the paint¬ ings in the Chapel of Sacrament.in vhich some pepole contend that Christ is blessing the bread,while others regard them as depicting no more than ritual funeral ceremony ör refigeria. Paintings of Lucina Crypt datable to about the middle of the second century.The finest is the ceiling painting in the cubiculum known as Y in vhich the motifs in part are stili those of Classical Roman interior decoration as in the Golden House of Nero.The sur- face of ceiling is divided by lines into circles and sections,vhile the figures are represented in an almost statuary vay and vith an exaggerated thinness.The representation include little vinged per- son ör Putti,female prayer in orans attitude and Good Shepherd vho carries a lamb upon his shoulders and in the center Daniel betveen tvo lions. r*LX The paintings of Catacomb of Priscilla datable to second century= in a very unique wall painting of this catacomb,dating from the middle of the second century,appears the earliest representation of theme which became of supreme religious and artistle importance in later middle ages and the Renaissance period.The seated Virgin, draped in a simple veil ör maphorion and mantle suggesting the habit of a typical Roman matron.holds the Child-Christ easling on her lap.Above her head shines the star of Bethlehem,toward vhich points a grave male figüre at the left as might be supposed represent St.Joseph. The Catacomb of Priscilla contains a very famous chapel which is known as Capella Greca ör Greek Chapel.This section is adorned with the greatest series of Early Christian paintings vhich is preserved in any single room of the catacombs.On the wall at the end of dhapel is painted a feast scene,showing seven persons pro- vided vith fish basket,full of bread to eat.Elsewhere in the chapel are number of Biblical scenes;including Noah in the Ark.Sacrifiçe of Isaac.the Miracle of the Water in the Sinai.Three Jews in the Fiery Furnace.Daniel betveen the lions.the Story of Susanna.the Adoration of the Magi.the Healing of the Paralytic,and the Resur- rection of Lazarus.Most important of these,dating from early fourth century,stresses the theme of Redemption and recalls `Ordo Commen- datio Animae` in the liturgy of the Early Church. Other paintings of great artistic merit are those decorating the Aurelii Hypogeum.Flanking various narrative scenes are the solemn figures of the Apostles,portrayed according to classical rhythms and proportions'mostly frontal and vith an extremely soft modeling of form.Scholars are almost unanimously agreed that these paintings should be dated somewhere betveen 225 and 240. The paintings in the Catacomb of SS.Pietro and Marcellino divid- ed in two main categories.First categorie represented ofdinary themes like the other catacomb's painting.These subjects are Good Shepherd who carries lamb his shoulders,Story of Jonah.Noah in the Ark,Baptism,Second categorie represented sophisticate themes whichdistinctive than the other catacomb's wall paintings.These are inculding to refigeria and symposia feast. The most famous ceiling painting of this catacomb is divided in two superimposed register.Christ enthroned betveen SS.Peter and Paul in öne,and the Mystic Lamb ör Agnus Dei betveen the four saints venerated in that particular catacomb in the other.This latest wall painting also dates back to the end of the fourth ör early fifth century. The paintings of Catacomb of Domitilla are transition element betveen the Early Christian style to Byzantine art.For instance, the figüre of Christ among His Apostles decorating of the niches in the main crypt has much in common vith the apsidal mosaic in the Church of Santa Pudenziana,especially in the vay the Redeemer has been isolated from the two groups of disciples. Mosaic: Early Christian mosaics in Rome,include a represent- ation of Christ as Helios ör Sol-Invictus vhich can be seen in the Mausoleum of Julü Tarperiani.On the ceilling of the this mau- soleum the luxriant vine of Dionysos has became the True Vine of Christ(Jn.15:1-5).This surface decoration interperet as Suka vhich is erected by Jevs in the Sukkot days. The impressive vault decorations of the fourth century vhich are to be seen in the Mausoleum of Sta Constanza demostrate the continuance of the pagan tradition the church contains tvo apsidal mosaics vhich express the emerge of a Christian iconography.A sim- ple pattern in blue and vhite can be seen at the entrance,giving vay to a pattern of dolphins,vhich may have some significate as a Christian symbol.This is folloved by a pattern vhich includes figures of Cupid and Psyche from pagan mythology,as veli as sheep and variety of birds.The next vault depicts the grape harvest -a theme vhich is repeated on the sarcophagus of Constanza.Other section more complicated decoration includes;birds,vessels,cornu- *rcopia,branches,and variety of fruits and nuts. The apse decorations are undoubtedly Christian,although it is now thought that they are not very much later in date than those of the vault.Tvo main niches includes the `Traditio Clavium`-the handling över of the Keys of the Kingdom of Heaven-and the `Tra¬ ditio Legis`-the handling över of Law-. in 431 the Counsil of Ephesus had declared the Virgin to be the Mother of God.and at Rome Pope Sixtus 111(432-40) lost no time in building a great basilice to Santa Maria Maggiore,probably on the foundation of an earlier church build by Pope Liberius(352-66),and adorning of Pope Leo the GreatÇ440-61),but the work is generally accepted as dating from the fourth decade of the fifth century. The main theme of the triumphal arch of the apse depicts `the Childhood of Christ`,including the Annunciation,the Adoration of Magi,Dream of Joseph.the Massacre of the Innocents,the Presenta- tion in the Temple,the Magi before Herod,and an unusual scene Flight to Egypt which is recorded probably in the Apocryphal Gos- pel of Jacob. The mosaics that survive at Ravenna can be conveniently group- ed into three period.the first that of Galla Placidia(c.420-50), the second that of Theodoric(439-Ş26),and the third that of Justi- nian(527-565). During the first of these the city was the capital of the West Roman Empire,though it was in close touch with Constantinople owing to the duality of rule;during the second it was on independent principality under the control of a Gothic ruler,who sought to assimilate the culture of Byzantium;during the third it was no more than a provincial outpost of the Byzantine Empire. The Mausoleum of Galla Placidia was erected in Ravenna at the fifth century,for honor of daughter of the Emperor Theodosius. *The mosaic composition in the lunette directly above the entrance is extremely impressive.A charming, pastoral landscape vrhich glovs with the sparkle of yellovr and pale blue mosaics in the setting for the gentle figüre of the Good Shepherd,a subject which was popular for the decoration of earlier catacomb valls.The Shepherd 's crook has been replaced by a crux imensa;the Shepherd's cloak is a rich gold tunic vith purple mantle över it;and aronnd the head of the Divine Shepherd there is a large golden halo. Under the window there is represented a gridiron which is begin consumed by red flames.On the left stands a small,cupboard trimm- ed with red;its doors being open,we can see four books vith red bindings on two shelves.They are the four gospel inscribed vith the names of the EvangelistsjMark,Luke,Matthew and John.On the right,St.Lawrance,dressed in white robes and an carrying a crux imensa and an öpen gospel,valks rapidly tovard the burning gridi¬ ron which is represents his martyrdom. The Baptistery of the Orthodox is to be distinguished from the Baptistery of the Arians also in Ravenna.lt is simply the baptist- tery belonging to the Cathedral but it is sometimes called the Neonian Baptistery in honor of Bishop Neon who had it decorated during the middle of the fifth century. The dome mosaic is important as well as the other baptistery buildings.The central medallion contains the scene of the Baptism of Christ..Originally,St John the Baptist did not hold a patera in his right hand,but rested his hand on the Christ's head as he does in the same scene in the Baptistery of Arians.A river-god emerges from the vaves,carrying in his leît hand a green svramp reed,symbol of aquatic divinity,and in his right a green cloth ör tovel with vhich to dry Christ's body after the baptism.In later representa- tions of the Baptism the river-god is replaced by angels who hold the cloth.Prossecion of the saints,which are carrying martyr crowns,replaced outer zone of the central medallion.LXIV The Church of San Apollinare Nuovo,erected by the Gothic King Theodoric near his residence and intended for the Arlan cult. Not ali these mosaics belong to Theodoric's period.The greater part of the lower strip.that is the representation of the martyr's and Virgin's processions,is later by some decades than the rest, having been executed slightly later than half of the sixth century at the time of Archbîshop Agnellus,when the Church was given över to the Catholic cult.Indeed,the mosaics belonging to Theodoric's period are stili deeply rooted in the Hellenistic and Roman tradi- tion,while those of the Archbishop Agnellus period are typically Byzantine. Ravenna was stili in the hands of the Goths when the Church of San Vitale vas begun after Bishop Ecclesius returned from a mission to Byzantium with Pope John I probably after the death of Theodoric ±n 526 A.D. The apse is dominant by representations of Christ as World Ruler seated on the globe above the Four Rivers of Paradise;Gihon, Pishon.Tigris and Euphrates.He tenders a golden vreath to St Vita- lis who is at the left.vhile Ârchibishop Ecclesius apporches from the right to present him with a model of the church. The Christ also appears in symbollic forms.as `Agnûs Dei`.The Mistic Lamb of God.in a garland in the center of the Some of the sanctuary.Agnus Dei directly above the altar is a repetition of the reference to the death on the cross symbolized in the sacrif- içe of the mass. Beneath the triforium gallery.is a large lunette framed by an arch.The lunette on the left wall shovs two episodes in the life of Abraham;Abraham entertaining vith the three angels vho announce the birth of Isaac to his wife Sarah of Annunciation in the Mambre Oaks;Abraham obeying the divine cornmand to sacrifice his son. in the opposite panel of the Justinianus the Empress Theodora,LXV with the laidies of her court.comes forward bearing a large gold offering chalice as two courties valk before her and öne pulls aside a curtain to let her pass through a doorvay.Theodora at this moment stands before a shell-shaped apse ör conch decorated with pearl garlands out-lined against the rhythmic pattern of the green half-dome.In contrast to the five vomen in the right corner who have stereotyped features making them ali book alike,the two ladies rearest the Empress bear a certain resemblance to each other.She has been suggested that they are Antonina,the wife of the Sebasta- crator Belisarius who captured Ravenna from the Byzantines in 540 and her daughter,Giovannina whom Procopius said was a close friend of Theodora. The Church of San Apollinare in Classe was consecrated in 549, two years after San Vitale;construction begun by Archbishop Ursi- cinus(533-36),was largely financed by banker Julianus Argentari- us. The mosaic decoration of the nave has been lost but that of the apse is among the greatest work of Byzantine art in Ravenna.The apse is particullarly impressive because it is raised above the crypt.In the center of its half-dome stands San Apollinaris as orans.He is intercedes for his congregation,symbolized by the six sheep that approach him from each side.The three other sheep that appear in the magnificent landscape of Paradise.one on the left and who gaze upvard to the cross set in a starry heaven which,with the rest of decoration,signifies the Tranfiguration of Christ on the Mt. Tabor;against the gold background o.n the either side of the cross Moses and Elijah emerge from the clouds, which are usual in Ravenna mosaic art,and above ali,the hand of God.This variety of landscape,the sheeps.and uniconic rendering of the scene of the Transfiguration ali seem to hard back to the art of the catacombs. The earliest mosaics of Salonica are probably the `architectu- ral compositions` in the drum of the dome of the Church of HagiosLXVI Gregorius.They usually date from as early as the end of the fourth century and reproduce önce more the architecturescape of Pompeii- an art that we have seen at Dura Europos and Petra,and which re- appear with such striking effect at a later date at Damascus. Pagan and new Christian traditions in the reliefs and carving remained strong.Large numbers of reliefs survived with mythologic- al and Christian scenes. Carved ivory panels,whether as devotinal. objects,like icons.or as separate parts of larger works,were produced in ali the main Christian centers.and many can be placed satisfactorily on stylis- tic grounds alone.The securley dated Consular Diptychs from an obvious exception,and are most useful as comparative evidence.Each leaf is normally carved with a portrait of the consul.full lenght ör entroned on the sella curulis and this arrangement is copied in other secular diptchs.like that of Stilicho with his wife. Most important of them was produced in Milan at the fifth century,for honor of :the St Paul.One leaf is used for öne complate picture.of Adam comfprtably reclining beside on the tree in Eden with ali the animal creation at his feet.On the other leaf.episo- des from the Life of St Paul are depicted in sequence,one below the other,The Apostle.easily recognizable in Christian iconograhpy by his receding hair and long pointed beard.is first shovn teach- ing.or disputing with an elderly man.Below,St Paul is seen in Malta,after his shipvreck,shaking the viper from his hand into the fire,to the amazement of the bystanders»amongst whom is Publius1 father and another invalid with a withered arm are depicted.The style of
Collections