Modernleşme kuramı ve Türk sosyolojisinde kalkınma tartışmaları (1945-1970)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET İkinci Dünya Savaşı sonrasında, değişen dünya dengesine bağlı olarak toplumsal kuramın öncelikleri farklılaşmaya başlar ve buna bağlı olarak gerek yöntem gerek ele alınan konular düzeyinde birçok yenilikle karşılaşılır. Egemen dünya gücü olarak tarih sahnesine çıkan Amerika, aym zamanda, sosyal bilimlerde en geçerli bilgi üretiminin yapıldığı merkez halini alır. Amerika, Batı içi denklemde belirleyici bir konum elde etmesi ve dünya egemenliğini ele geçirmesi ile birlikte, Soğuk Savaş, yeni ulus devletlerin kurulmaya başlaması ve Batı dışı dünyada yaşanan nüfus hareketleri gibi evrensel egemenlik iddialarım tehdit edebilecek bir dizi gelişmeyle yüzleşmek durumunda kalır. Batı dışı dünyaya ilişkin bilgi üretimi bu ortamda oldukça önemli hale gelmiş ve süreç içerisinde Batılı olmayan toplumların gelişmesi, modernleşmesi konulan yoğun bir biçimde tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar ilk olarak iktisatçılar arasında yaygın bir biçimde yapılmış, ancak kısa bir süre içerisinde sosyolojik araştırmalar da gelişme konusuna eğilmeye başlamışlardır. Sosyolojik bir refleksle, Batı dışı dünyanın iyileştirilmesi, geliştirilmesi ile ilgili olarak yapılan çalışmalar modernleşme kuramı olarak adlandırılan paradigmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Modernleşme kuramı, Batı dışı dünyayı daha `ileri` götürmenin yollarım sistemleştirme arayışında olan ve bunu da Batılı gelişme seyrinin kutsanmasına bağlayan bir düşünsel ve politik çerçeve olarak kendisini göstermektedir. Gelişme konusu, bu dönemde, Batı dışı dünyada da gerek siyasi elitler, gerekse de toplumsal alana ilişkin bilgi üretiminde bulunanlar arasında öncelikli bir gündem maddesi halini almıştır. Gelişme, bu toplumlarda yaşanan doğal bir süreç olarak değil, bir an önce başarılması gereken bir amaç olarak görülmüştür. Türkiye'de de bu süreç benzer biçimde işlemiş ve gelişme amacı hem sosyal bilimlerin hem de siyasal ilişkilerin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Türkiye'de de ilk olarak iktisatçıların yoğun ilgisine konu olan gelişme/kalkınma, süreç içerisinde sosyologlar arasında da işlenmeye başlanmıştır. 1950 sonrasında özellikle Z. Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, C. Orhan Tütengil, Mübeccel B. Kıray ve Orhan Türkdoğan gelişme sorunu/amacı dolayımında önemli ürünler ortaya koymuşlardır. Ancak bunlararasında daha ziyade Tütengil ve Kıray daha doğrudan gelişme konusu ile ilgilenmişler ve kendilerini, büyük oranda bu konuyu aydınlatmaya adamışlardır. Tütengil ve Kıray genel olarak Türkiye'nin daha iyi bir toplumsal aşamaya geçmesinin, gelişme trendini sağlıklı bir biçimde yakalayabilmesinin yollarım aramışlar ve hatta Türkiye'de sosyolojinin görevinin bu amaç etrafında yeniden tanımlanması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Gerek Kıray gerek Tütengil, eleştirel tutumlarma rağmen, Türk toplumunun gelişme sürecini yorumlarken, genel olarak, Amerikan sosyolojisinde gündeme gelen bir yaklaşım olan modernleşme paradigmasının birçok temel bileşeni ile ortaklaşmışlardır. Bu çalışma, yukarıdaki çerçeve doğrultusunda, iki temel bölüm etrafında kurgulanmıştır. Birinci bölümde modernleşme kuramınının ve savaş sonrasında gündeme gelen gelişme tartışmalarının temel nitelikleri, tarihsel uğrakları, Lerner, Smelser, Eisenstadt, Bellah, Moore, Bendix, Black, Inkeles ve Smith gibi başlıca düşünürleri üzerinde durulmuştur, ikinci bölümde ise, Tütengil ve Kiray'ın düşünceleri özelinde 1950'lerin ve 60'larm Türk sosyolojisinin gelişme sorununu ele alış biçimi irdelenmek istenmiştir. SUMMARY After the World War II, Western social theory has renewed her face due to the new political, economic, cultural and international conditions, which have started to change in the beginning of the twentieth century. United States has become the major power of the globe owing to her position in the World War II and her economic viability. The politicians who govern United States have desired to construct a new world order and have began to organize the world, suitable for American political and economic benefits. But they had to confront with serious problems. Firstly, USSR's aims to expand her dominance fields and America's opposition to these aims created an under tension political process, called by Cold War. Secondly, political, economic and social events in the non- Western world could thereat-American hegemony. The questions of development and modernization have began to attract attention of social scientists in this political and international context and these questions become the most important subjects, which was under debate. Before all else, economists concerned with this problem and equalized development with economic growth. Afterward, sociologists began to discuss the development processes, especially in the non- Western societies and collect many materials to explain the way(s) of the development, too. Especially, the efforts to explain the development problem in sociological theory provided to come into existence of modernization theory in the 1950's. Modernization theorists wanted to construct a Western model of modernization and present this model to the non- Western world. In this era, Lerner, Smelser, Eisenstadt, Bellah, Moore, Bendix, Black, Inkeles and Smith interested on modernization and development process of underdevelopment (non- Western) countries. These thinkers expanded their horizons while to research the problem, from economic constrictions to sociological and political realities. The matter of development was very attractive problem in the non- Western academic circles too, in the 1950's. Both political elites and intellectuals in the non- Western societies interested in development problem and process at close range. In these societies, development was being seen as an over-ideological aim and for thatreason, many thinkers and politicians considered this matter. In the same way, development problem was taken seriously in the Turkish intellectual life, in the 1950's. Development was considered as an aim, not process, and made many institutional changes in Turkey. Of course, after the World War II, Turkey's political positions and role in the international arena made the development a current issue in Turkish intellectual circles. The problem of development was analyzed by economists and then, sociologists began to interest this point. In fact, the tradition of Turkish sociology is not strange this process and it comprehended this process as a Westernization. There is a conventional idea that seen Westernization, modernization and development as the same things, and believed that, neither modernization nor development could be accomplished unless be reached true Westernization. In the mainstream Turkish sociology Westernization, modernization and development process was characterized as similar process and facts. Since 1950's, especially Z. Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, C. Orhan Tütengil, Mübeccel B. Kıray and Orhan Türkdoğan began to examine the matter in the area of sociology. However, Kıray and Tütengil dealt with the problem much more than others and devoted themselves to study development process and its appearances in Turkey. Both Kıray and Tütengil believed that there was a universal modernization process that Turkey could/should participate. According to them, Turkey was living a transitional phase from tradition to modernity. In their opinion, development debate revolves the problem of how Turkey modernize (develop) its social, cultural, economic and political structure; and what are the limits on, if any, on (Turkish) society's capacities to act independently of `structural constraints`; what positive roles of state, army forces, intellectuals and another social groups in this process. Both Kıray and Tütengil, in a large measure, share modernization paradigm takes place in American sociology in the fifties. In this study, we draft to delineate modernization theory, development debates in the post-war American social theory, and its impacts on Turkish sociology's development analysis. In this context, the study, in a large measure, consists of two parts, one providing an overview of general characteristics and historical moments of ^JJu^ltKUCJiiTUI «Jütümodernization theory and development debates in the post-war, and other examining Turkish sociologists' s approaches to social development process.
Collections