15. yüzyıl Karakoyunlu Türkmen minyatürleri (2 cilt)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET 15 yüzyıl, en büyük gelişme imkanını Iran ve çevresinde bulan İslam minyatür resminin en önemli safhalarından birini oluşturmaktadır. Sonraki dönemlerde klasik üslubun ölçütü olarak kabul edilen form ve biçimlerin çoğu bu yüzyılda yaratılmıştır. Daha çok Timurlu şehzadelerin önderliğinde çalışan Şiraz ve Herat atelyelerine maledilen bu süreç, son yıllardaki araştırmaların ışığında farklı bir boyut kazanmıştır. Dönem kaynakları ve bugüne ulaşan yazmalar, sözkonusu dönemde pek çok farklı kaynaktan beslenen ve farklı üsluplara işaret eden başka merkezlerin de olduğunu göstermektedir. Timurilerle yer ve zaman olarak hemen hemen aynı süreci paylaşmış olan Karakoyunlu Türkmenleri, 15. yüzyılın sanat ortamına oldukça önemli katkılarda bulunmakla birlikte, bugüne kadar çeşitli nedenlerle hep geri planda kalmışlardır. Bu ihmalin kökeninde yatan en büyük gerçek ise, bu dönem yazmalarının son derece karışık bulgular içeriyor olmasıdır. Bununla birlikte, gerek tarihi açıdan, gerekse Herat veya Şiraz kökenli olarak bilinen tüm yazmalardan farklı bir üslup birliği gösteren, yer ve zaman olarak Karakoyunluların hakimiyet dönemlerine ve yerleşim bölgelerine işaret eden belirli bir yazma grubunun varlığı `Türkmen` unsurunun farkedilmesini sağlamıştır. Ancak bu dönemden gelen yazma eserlerin karma üslupta minyatürler içermesi konunun irdelenmesini güçleştirmektedir. Bu nedenle araştırmada, sözkonusu yazmaların belirli bir merkeze yerleştirilip, tarihlendirme problemlerinin giderilebilmesi için üslup analizinin temel alındığı bir çözüm öngörülmüştür. Karakoyunlu Türkmenlerinin 801-872 (1398-1467) yılları arasındaki hakimiyet dönemlerinin 854 (1450)'lere kadar olan ilk safhası daha çok savaşlar ve siyasi mücadeleler ile geçmiştir. Onların bu dönemlerinden günümüze ulaşmış herhangi bir yazmanın varlığı bilinmemektedir. Bugüne ulaşan eserlerin çoğu, 15. yüzyılın sanat ortamı içerisinde büyük bir sanat hamisi olarak öne çıkan Karakoyunlu şehzadesi Pir Budak Bahadır Han'ın son on yıllık döneminden gelmektedir. Bu nedenle, bugün bilinen ve tanımlanabilen XXVminyatür resmi, Pir Budak'ın Şiraz ve Bağdad atelyelerinde üretilmiş sanat ürünleri ile temsil edilmektedir. Bu araştırmada incelenen yazma eserler de, Karakoyunlu minyatür resminin öncelikle, Tebriz'den başlayarak, Bağdat, Yezd, Isfahan ve hatta Abarkûh gibi farklı atelye üsluplarının biraraya getirildiği Şiraz çevresinde biçimlendiğini göstermiştir. Bu dönem farklı üslupların denendiği, henüz akademik bir koordinasyondan uzak, eklektik bir dönemi ifade etmektedir. Üslubun biçimlendiği ikinci devrede ise, Bağdad şehri ön plana çıkmaktadır. 865 (1460)'lardan Pir Budak Sultan'ın ölümüne kadar olan bu dönemde ise, Herat'ın akademik üslubu ile Şiraz kökenli eklektik özellikler kaynaştırılarak bir senteze ulaşılmıştır.Kısaca, 854 (1450)'lerden başlayarak 865 (1460)'ların sonuna kadar, Şiraz ve Herat üslubu Pir Budak'ın yöneticiliği altında, daha çok Herat üslubunun örnek alındığı bir saray üslubu olarak kaynaşıp gitmiştir. Şiraz'da ise, Timuri etkilerin ağırlıklı olduğu eski Şiraz üslubunun yerine, `ticari üslup` olarak adlandırılan daha basit bir üslup görülmeye başlanmıştır. Karakoyunlu minyatür üslubunun karakteristik özellikleri ise kısaca şu şekilde ortaya çıkmıştır : Genellikle yatay ve dikey resim alanlarında oluşturulmuş merkezi ve iki taraflı kompozisyon düzenlemeleri, daha çok enine bir gelişme göstermektedirler, ilk bakışta basit ve sade görünümü, sınırlı ifade elemanları ile öne çıkan doğa tasvirleri, dönemin diğer okullarında görülen doğa tasvirlerinden oldukça farklı bir üslubu yansıtırlar. Çoğu açık havada resmedilmiş olan Karakoyunlu minyatürlerinde olaylar genellikle, ufuk hattının yüksek tutulduğu pembe, eflatun ve yeşil gibi değişik ve açık renkli tepeler üzerinde geçmektedir. Genellikle bir kaç çiçek kümesi ve ağaçlar, ince taramalarla belirlenmiş tepe yüzeylerini süsleyen doğa elemanları olarak görülmektedir. Bazen bu sade manzaraya gerçekçilikten uzak bir anlayışta verilmiş, pembe, mor, mavi ve yeşil renkli kayalar ile etraflı çiçekli su kıyıları da katılmıştır, iç mekan tasvirlerinin görüldüğü sahnelerde yer alan mimari tasarım ise ana hatlarıyla ; önde bazen havuzlu olarak da verilen taş zeminli bir avlu, geri planda alt kısmı çini panolarla kaplı, üst kısmı ise kalem işleriyle süslenmiş XXVIiki kademeli bir duvar ve üstte yazı çerçevesi dışında yer alan bir kubbeden ibarettir. Karakoyunlu minyatürlerinde figürler genel hatları itibariyle ; kısa boylu, tıknaz gövdeli ve iri kafalıdır. Bununla birlikte, Herat etkilerinin hissedildiği yazmalarda ince uzun vücutlu, zarif figürler de görülmektedir. Erkek figürler genel olarak daha önceki Celayirî ve Timurî yazmalarında görülen kıyafet modasını sürdürmektedir. Soldan sağa doğru çarprazlamasına kapanan ve koltuk altında tutturulan elbiseler hemen hemen tüm Karakoyunlu minyatürlerinde görülen başlıca giysidir. Diğer yandan bu dönemde ortaya çıkan ve `Türkmen sarığı` olarak bilinen başlıklar Karakoyunlular için karakteristik olup, hemen hemen herhangi bir değişikliğe uğramadan verilmiştir. Kadınlar ise genellikle, uzun kollu bir iç entari üzerine, önden düğmeli veya çarprazlamasına bağlanan alt kısımları hafif yırtmaçlı, kısa ya da uzun kollu, topuklarına kadar uzanan uzun elbiseler giyerler. Başlık olarak da, bir kaşbastı ile sıkıştırılıp başı çevreleyen ve arkada düğümlenerek bir ucu aşağıya sarkıtılan örtüler kullanmışlardır. Karakoyunlu yazmaları, minyatür üslupları dışında cilt ve tezhip özellikleri açısından da ayrı bir önem arzetmektedir. Minyatürlü ya da minyatürsüz Karakoyunlu yazmalarında görülen, üst düzeyde bir işçiliğe işaret eden katı'a ve zengin tezhip örnekleri, devrinin en güzel uygulamaları arasında yer almaktadır. Bunlar genel hatları itibariyle Timuri devri özelliklerini devam ettirseler de, gerek üslubun devri ve gerekse bazı özgün tasarımları açısından sonraki dönem sanatçılarına örnek olmuş çalışmalardır. XXVII SUMMARY 15. century is one of the most important periods of the Islamic Miniature Painting which found its chance of progressing in Iran and its environment. Many of the forms accepted as the classical style afterwards were created in this century. This period accepted widely as it belonged to the Shiraz and Herat workshops working under the patronage of the Timurid princes acquired a different dimension in the light of latest researches. That period resources and surviving manuscripts showed that there were also other centers fed by various sources, and pointing out different styles. Although Qara Quoyunlu Turkmans, sharing the same period in terms of place and time with the Timurids, made very important contributions to the art of the 15. century, they always stayed behind for various reasons. The most important reason for this ignorance was because manuscripts produced in that period had very complicated findings. However, the existence of a definite group of manuscripts showing a style unity different historically and stylistically from the manuscripts known as originated from Shiraz and Herat, and pointing out the place and the period of the reign of the Turkmans locally and historically, helped that the `Turkman` element be realized. On the other hand, because the handwritten manuscripts of that period included mixed style miniatures, study of the subject is difficult. Thus, in this research, in order to avoid dating by placing the handwritten manuscripts in question in a particular center, a solution considering the style analysis as a basis was put forward. The first period which was until the 854 (1450)'s of the sovereignty of Qara Quoyunlu Turkmans between 801-872 (1398-1467) passed mainly with wars and political challenges. It is not known if there are any manuscripts remaining from this period. Many of the remaining works are from the last 10 year period of the Qara Quoyunlu prince Pir Budaq who was a great patron within the art environment of the 15. century. Therefore, Qara Quoyunlu miniature painting with its form which is known and described by today, is represented by the works produced at the workshops of Pir Budaq. The works XXVUlstudied in this research also showed that Qara Quoyunlu miniature painting was put into a form firstly in Tebriz and then in Baghdad, Yezd, Isfahan, and even in Shiraz where different workshop styles like Abarkûh were brought together. This period in which different styles were experienced expresses an eclectic period that was far from an academic coordination. In the second period in which the style was put into a form, the Baghdad city was in the front. In this period, from 865 (1460)'s to the death of Pir Budaq Bahadır Han, a synthesis was obtained by fusing the academic style of Herat and the eclectic features originated in Shiraz. Beginning from the 854 (1450)'s to the end of the 865 (1460)'s, Shiraz and Herat style was fused as a Royal style in which the Herat style was mostly taken as a model. On the other hand, in Shiraz, a simpler style so called `commercial style` began to be seen instead of the former Shiraz style in which Timuri influence is dominant. The characteristics of the Qara Quoyunlu miniature style emerged shortly as follows: Central and bilateral composition arrangements generally formed in the horizontal and vertical spaces mostly point out a progress in width. The illustrations of nature distinguished with their simple and plain views, and limited expressive elements, reflect a style fairly different from the nature illustrations appearing at the other schools of the same period. Themes of many Qara Quoyunlu miniatures illustrated as they were at the open air, take place on the various pink, lilac and greenlike light colored heights where the horizontal line is kept high. Generally, a few groups of flowers and trees are seen as the nature elements decorating the surfaces of the heights designated with thin shadings. Sometimes, this plain view is unrealistically mixed in pink, purple, blue and green colored rocks, and water banks surrounded with flowers. Architectural design in the indoor illustrations are mainly composed of a garden with a stony basement sometimes given with a pool at the forefront, and a two graded wall of which the lower part is covered with porcelain, and upper part is decorated with pen works at the background, and a tomb placing out of the writing frame at the top. XXIXThe figures in Qara Quoyunlu manuscripts are generally characterised by stocky figures with larger heads in proportion. On the other hand, delicate and slim figures are also seen in the manuscripts influenced by Herat style. Male figures are generally dressed with a fashion previously used by Jalayirids and Timurids. Long coats covering the body from left to right and fitted under right arm can be seen in nearly all of Qara Quoyunlu miniatures as a principal dress. Additionally, a kind of head dress originated in that period and called `Türkmen Sarığı` (Turkman Head-Dress) is another characteristic of Turkman style as it is nearly invariably found in all miniatures. Female figures are generally dressed down to their feet by a coat buttoned on front or diagonally fitted on the body. The coat has long or short arms, and skirt with slits, and also covers an inner dress having long arms. Circlets knotted at the back with one end hanging down are generally used for women head-dress. Qara Quoyunlu manuscripts are considerably important not only for miniature styles but also for illumination and bookbinding characteristics. The fligree and rich illumination examples, found in Qara Quoyunlu manuscripts whether include miniatures or not, indicate very fine workmanship and thus, they are among the most beautiful productions of this period. Although, they were designed with some Timurid traces, they influenced the artists in the next period for both the style and some original designs. XXX
Collections