Başlagıcından günümüze Türk sinemasında saç, makyaj, kostüm, aksesuar kullanımları ve estetik yapılanmadaki etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
IV ÖZET Sosyal, kültürel, ekonomik, teknik, estetik tüm yapısıyla sinema, ülke gerçeklerinin ve koşullarının en yoğun yansıdığı sanatlardan biridir. Sinemamızm yüzyılı aşkın yaşam serüveni gözlendiğinde, teknolojik atılımlarının, sanatsal yapılanmasının ve diğer birçok yönelimlerinin gerçekten de en belirgin şekilde ülkemiz gelişimiyle özdeşlik gösterdiği belirmektedir. Sanatsal yapılanmasındaki görsel değerler, estetik ve plastik düzenlemeler açısından ortaya çıkan profilin de, iki gelişim sürecinden oluştuğu belirlenmiştir. Birincisi, başlangıçtan seksenli yıllara ikincisi, seksenlerden günümüze kadar olan gelişim süreci. Sinemanın dünyadaki teknik, estetik gelişimi, ülkemizde de eş zamanlı ve eş bir çizgide izlenmiştir. Belli bir dönem teknik alt yapı ve üretim koşullan açısından çağdaş örnekler arasında olmaya devam etmiş olsa da, sanatsal yapı açısından yeterli üstünlüğü sağlamakta zorlanmıştır. Bunda da en büyük etken, görsel yapışım tümüyle tiyatro sanatının temeline dayandırmış olması bulunmaktadır. Bu durum, günümüze kadar süren yapım ve üretim anlayışı üzerinde de bir ölçüde kalıcı olurken, sinemanın estetik ve plastik yapısındaki gelişmeleri de geciktirmiştir. Kuruluş yıllarının ardından Muhsin Ertuğrul Dönemini de kapsayan süreçte, tiyatro sanatının gölgesi altında varlık gösteren sinemamız, yönetmen başta olmak üzere, bu kurumun tüm elemanlarından, görsel malzeme ve donanımlarından yararlanmıştır. 1948 Vergi İndiriminin, yerli sinema sektörüne getirdiği ayrıcalık, bu sanatın tiyatrodan bağımsızlığım ilan etmesinde, özgür bir yapı kazanmasında belli ölçüde etkin olmuştur. Yeni yapımevleri ve stüdyoların kurulmasından ' itibaren, sinema kendine özgü dilini yaratma ve geliştirme yolunda ilerlemeler kaydetmeye başlamıştır. Tiyatro dışından gelerek sinemaya sahip çıkan sanatçıların, zamanla alam ele geçirmelerine karşın kostüm, aksesuar gibi görsel donanımlarda, saç ve makyaj gibi estetik konularda gerek Şehir Tiyatrolarından gerekse Devlet Tiyatroları opera ve bale bölümlerinden teknik ve estetik destek alınmaya devam edilmiştir. Başlangıçtaki sıkı bağımlılık, kadrolaşma, alt yapı ve birikim meselelerinin oluşmaya başlamasıyla giderek kaybolmuştur. Ancak bu alandakiV gelişmeler ve mesleki. yapılanmalar, hiçbir zaman Batı Sinemaları anlayışında ve düzeyinde gerçekleşmemiştir. Sinemamızın, ülkemizdeki yalnız toplumsal değil, ekonomik sorunlarla da bağlantılı olması, sanatsal yapıda mükemmeliyetçi bir yapı sergilemesine genellikle imkan vermemiştir. Buna karşın, yetenek ve yaratıcılıkta Batılı meslekdaşlarmdan geri kalmayan sanatçılarıyla ve insan kaynaklarıyla bir sektör olmak yolunda ilerlemeye devam etmiştir. Sektör, yıllarca maddi ve manevi zorluklar altında verilen mücadeleler, emek ve çabalarla ayakta kalmış, dünya başyapıtlanyla yanşacak örnekler olmasa bile, bir ülkeye özgünlüğünü ifade edebilme fırsatı veren önemli çalışmalarla faaliyetini sürdürmüştür. Sinemamız, 1 964 yılında Susuz Yaz filminin dünya çapındaki başansıyla adım duyurmuş, gerek teknik gerekse estetik alandaki deneyimleri, arayış ve uğraşlanyla bu günlere varabilmiştir. Ülkemiz gündeminin sinemamızdaki en izlenebilir belirginliği, 1960 mtilalinin yarattığı özgürlük ortamındaki yapılanmasına yöneliktir. Bu yapılanma, Ulusal sinema anlayışıyla ifade edilmiş ve sergilenmiştir. Anlayışın temelini teşkil eden sosyal gerçekçilik, sinemanın genellikle içerik yapısıyla ilgili olmuştur. Toplumsal temaların daha yoğunluklu olarak perdede canlandırılmaya çalışılması, öncelikle bu yöndeki gelişmeleri ve izlenimleri gözler önüne sermiştir. Biçimde ise, içerikten doğan bir yapılanma öngörülmüştür. Ancak bu yapılanma, büyük ölçüde sanatsal açıdan yapım ve üretim mekanizmasının kısıtlı koşullarıyla sınırlı kalmıştır, özellikle kostüm, aksesuar, saç ve makyaj gibi görsel donanım ve estetiklerde, zaman zaman gerekli düzeyin mtturulmasmda zorlanılmışur. Ulusal Sinema Düşüncesinin karakteristiğini oluşturan gerçekçi bakış açısı, 70'lerde 'Yılmaz Güney' sinemasında farklı bir yönde de olsa belli bir düzey kaydederken, 80'li yıllar sinemasına geçişi de kolaylaştırmış ve hazırlamıştır. Seksen ihtilalini takip eden süreçte, kesintiye uğramış toplum düzeni yeniden kurulmaya çalışılırken, çağm ve ülkenin gelişim çizgisi bütün yönleriyle sinemaya aksetmeye başlamıştır. Uzun yıllar toplumdan sinemaya yansıyarak yoğun şekilde hissedilen romantizm, baskınlığını ve anlamım giderek yitirmiş ve yerini yalın bir gerçekliğe bırakmıştır. Geçmişte belli bir dönem sosyal gerçekçilikle birlikte yürüyen star sistemi, yetmişlerin ikinci yansında etkinliğini kaybetmiş, sinema topyekün bir değişimin ve yeni bir yapılanmanın eşiğine gelmiştir. Bu yapılanma,VI teknolojik düzeyin yanısıra sanatsal değer ve koşullarda da geçerli olmuştur. Toplumun çeşitli katmanlarının ve bireylerinin sorunları, gündelik yaşam biçimleri, ele alınırken, perdeye gerçekçi yaklaşımlarla ele alman görsel yapılar yansımaya başlamıştır. Filmsel atmosferdeki mekan ve insan görünümleri gözleme, araştırma ve incele^nçye dayanan tasarımlarla ve estetik detaylarla ifadelendirilmeye çalışılmıştır. Kısaca, mesleki alanda adeta bir kırılma noktası belirginleşmeye başlamıştır. Yönetmeninden, y apımcısına, oyuncusuna, seyircisine dek. Ülkemiz, yeni bir çağın etkinlik sürecinde gelişim, değişim ve dönüşümlere maruz kainken, sinemamız da bununla uyumlu, adeta bir 'kabuk değiştirme' eylemi içine girmiştir. Değişimi, Özellikle sinemanın görsel yapısmda izlemek mümkündür. Çünkü sinemayı sanat olmaya götüren koşullar içinde teknolojik alt yapının tek basma yeterli gelmediği görüşü, ağırlık kazanmıştır. Teknik yapıya eşdeğerdeki seçkin bir görsel yapının ve kabul edilebilir bir estetik düzeyin, ne denli önemli ve değerli olduğu benimsenmiştir. Sinemamızın ulusal olduğu kadar, evrensel bir varlık göstermesinde tüm bu koşulların belirli bir bilinç noktasında buluşmalan gerektiği, kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkmıştır. Teknik ve estetik kalite açısından özendiği ve zaman zaman kendisine örnek aldığı batı sinemalan gibi çağdaş bir çizgiye ulaşmak, sinemacılanmızm istek ve amaçlan araşma girmiştir. Sektörel alanda bu yönde yavaş ta olsa bazı adımlar atıldığı gözlenmiş ve olumlu izlenimler saptanmıştır. Geçmişten günümüze gelinirken saptanan önemli gelişmelerden biri, sanat yönetiminde gerçekleşmiştir. Sanat yönetimi, özgün bir yapılanma süreci içine girmiştir. Film yapım ve üretiminde kişisel sorumlulukların, sevgi ve özverilerin yanısıra mesleğin etkinliği, uzmanlaşmış kadroların desteğiyle ağırlık kazanmıştır. Aynca meslek, özgün bir dal olarak ulusal film festivalleri kapsamına alınmış, başanlı çalışmalar ortaya koyan sanatçıların ödüllendirilmesi uygulaması başlatılarak, bu konuda belirli bir motivasyon yaratımına gidilmiştir. Sinema gibi yalnız düşüncelere değil, duygulara da hitap eden bir sanatın geleceği ve hatta gelecekteki başanlan, etkin eğitim disiplinleri eşliğinde, gerekli olanak ve koşulların bir arada olmasını hedefleyen gelişkin bakış açılan ve ilerici anlayışlarla gerçekleşecektir. Bu bilinç ve inanç, gün geçtikçe ağırlığım hissettirmektedir.vn Anahtar kelimeler: Sanat yönetimi, görsel yapı, toplumsal yapılanma, kültürel hareketler, ekonomik koşullar. vnı SUMMARY Cinema, with its all means of social, cultural, economic, technical and aesthetic sjructure, is one of the art branches that national realities and conditions are intensely projected therein. When we look along the story of our cinema over a hundred years, indeed we see that it progressed in its technological moves and artistic structuring and in many other means, in parallel with the developments of our country. The profile framed to be in terms of aesthetic and plastic arrangements, which are the visual elements of its artistic structure, is found to be composed of two development stages. First stage is the one from the beginning to the eighties and the second is from the eighties up to present day. Technical and aesthetic development of cinema over the globe has been realized in real time and same line in our country. Despite our cinema had experienced a particular era in which it could be evaluated as a contemporary practice by means of technical infrastructure and production conditions, it still had faced difficulties to provide a sufficient artistic qualification. The major factor causing this situation was that our cinema's being visually based on art of theater. This, in a certain scale kept on to be effective on the production and creation run up to now and also delayed the aesthetic and plastic structure development of the cinema. In the period from the beginning and also covering Muhsin Ertuğrul's era, our cinema acting under the wings of theater, made use of personnel, mainly directors, visual materials and hardware of theater institution. Immunities brought to the domestic movie industry by 1948 Tax Reduction more or less played a role of cinema's declaring independence from the art of theater and having a self- characterized structure. By the foundation of new production bodies and studios, cinema began to progress in creating and developing its own language. Despite theIX artists sourcing than the theater past began to cover the cinema and began to tell in time, the technical and aesthetic support from the City Theatres as well State Theaters and State Opera and Ballet Departments by means of visual elements like costumes, accessories and aesthetic elements like hair and make up. The strong dependency in the beginning gradually got disappeared as cadre structuring, infrastructure and conceptual accumulation began to establish. However, developments and professional structuring mentioned above never reached the level and the frame presented in Western Cinema.. -t t Our cinema* s being in close relation with the economic problems as well social problems, in general kept it far from presenting a perfectionist approach in terms of artistic structure. Nevertheless our cinema continued to progress as an industry, thanks to its artists and human resources who, indeed, head to head competed with their Western colleagues in case of talent and creativity. Industry managed to stand owing to the struggles, efforts and works made under the material and spiritual difficulties, and succeeded to produce significant works, not samples challenging world masterpieces maybe but, at least in capacity of telling authenticities about the nation herself. Our cinema world widely echoed by the motion Susuz Yaz in 1964 and managed to reach the present time with experiences, searches and efforts in both technical and aesthetic terms. The country agenda's being reflected by the our cinema, is mostly apparent in the structuring created owing to the freedom atmosphere created by 1960 military revolution. This structuring was reflected and represented by National cinema understanding. Social Realism which this understanding had based on was mainly about the thematic nature of the cinema. The general trend of projecting the social themes on the screen pulled the concentration on the developments and impressions towards this direction. In technical body, a structuring sourcing from the content had been foreseen. But this structuring was artistically limited greatly owing to the poor conditions of production and creation mechanism. Particularly in some visual covers and aesthetics like costume, accessory, hair and make up, difficulties reaching for the needed levels had been faced.X Realistic point of view forming the core of the National Cinema Idea, certainly progressed by `Yılmaz Güney` cinema even though in a different direction in 70s, but also catalyzed and eased the passage to cinema of the 80s. In the period following the military revolution of eighty, while the paused social flow was trying to be built up once more, development line of the times and the country totally began to be seen in the cinema. Romantic ideas that had been felt intensely echoing from the community to the cinema for many years gradually lost its point and replaced by a bare realism. Star system which more or less lived by social realism in the past, lost its power in the second half of the seventies and cinema stepped into a total change and a hew stractaring. This structuring happened to be valid in artistic values and conditions besides technological level. The problems, daily lives of different layers of the community and of individuals while being studied and realistically handled visual images began to be projected on the screen. Human and place images in the cinematic atmosphere tried to be told upon observation, research and examination based designs and aesthetic details. In short, an occupational breaking point became to be visible. Covering all, the directors, the producers, the cast and the audience. While our country is under a period of development, change and transformation sourcing from a new era, our cinema also entered into a renewing period in parallel. It is particularly possible to watch this change in the visual structure of the cinema. Thus, the argument claiming that technological infrastructure could not alone make an art of the cinema has gained strength. It has been agreed on that an equivalent visual structure and a reasonable aesthetic level to the technological infrastructure was such important and valuable. The need for an interception of all these issues in a common point for to have a universally existing cinema as well as national, happened to be compulsory situation. To reach the level of western cinema, settled as one of the aims and wishes of our moviemakers, since they had been admiring those by means of technicalXI capacity and aesthetio quality and sometimes benefit from the works of the mentioned western cinema. In the industry, some rare steps towards this objective have been observed and respective positive results have been obtained. One of the important developments seen on the way from the past to the present happened to exist in art direction. Art direction entered in an original structuring period. Besides the love, personal responsibilities and self-sacrifice, the professional capabilities in movie making and creating began to tell with the notion of the expert cadres, Additionally, the profession is introduced to the national film festivals as an original branch, and by awarding the successful artists a certain motivation is generated. The future and even the future successes of the cinema, which is a branch of art not solely calling for the mind but also for the emotions, will got life by effective educational disciplines, advanced point of views targeting to combine all the needed opportunities and conditions and by progressive approaches. This conscious and faith becomes more apparent each day. Key Words: Art direction, visual structure, social structuring, cultural movements, economic conditions.
Collections