1920-1950 arasında, sosyo-ekonomik yapının bireye atfettiği kimlikler bağlamında Türk Resim Sanatı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Avrupa'da aydınlanma hareketinin başlamasıyla siyasi önemini kaybeden dinsel düşüncenin insanların hayatında oynadığı kutsal rolü milliyetçilik düşüncesi almaya başlamış; sanayi devrimin ardından yüksek noktasına ulaşan kapitalist ekonomi ise bu düşünce etrafında oluşan ulus-devletleri yeni dünya düzeninin siyasi birimleri haline getirmiştir. Birinci Dünya Savaşının ardından Osmanlı'nın en önemlilerinden biri olduğu hanedanlıklar devri sona ermiş; Türkiye Cunmuriyet'inin de içinde olduğu ulus- devletlerin egemen olmasıyla, yurttaşlık kavramı ve bu kavram etrafında oluşturulan kimlikler önem kazanmıştır. Yeni kurulan ulus-devletlerle ortak özellikler gösteren Türkiye Cumhuriyeti, kurmuş olduğu yeni rejimin sürekliliğini sağlamak için vatandaşlarına günün siyasi yaşamına uygun kimlikler atfetmiştir. Cumhuriyet' in özellikle aydınlarına yüklediği görevlerin başmda `muasır medeniyet` lere ulaşmak gelmektedir ve bu görev batıya yönelişi hedef gösterdiği kadar Osmanlı'nın reddini de gerektirmektedir. Gösterilen hedefe yönelmiş olan Cumhuriyet seçkinleri aynı zamanda bu medeniyetin gerektirdiklerini halka anlatmak ve onları aydınlatmakla da görevlendirilmiştir. Böylesi bir ikili görevin verildiği aydınlardan olan Cumhuriyet'in ilk ressamları, çağdaş resim sanatının egemen üsluplarım Türkiye'de uygulamaya girişmişlerdir. Halkta resmin lüks bir şey olduğu izlenimini yaratmaktan çekindikleri ve resmin halk tarafından anlaşılarak sevilmesini istedikleri için, `doğadan kopmama`, `içinde halkın kendinden bir şeyler bulabilmesi`, `milli sanatı oluşturmak` gibi kavramlar etrafında tartışmışlar ve `batının tekniğiyle yurdun gerçeklerini anlatmak` olarak özetlenebilecek bir resimsel anlayışı oluşturmaya çalışmışlardır. Böylesi bir tavır, Cumhuriyet'in, aydınlarından olmalarım beklediği yuttaş kimliğiyle örtüşmektedir. Anahtar kelimeler: ulus-devlet, kimlik, batılılaşma, sosyal-mühendislik, milli sanat The idea of nationalism took the sacred role in everyday life of religious beliefs which lost its political power with the movement of enlightenment in Europe. The capitalist economy that reached its climax with Industrial Revolution made the nation- states which are formed around nationalism, the political units of the new world system. The period in which the Ottoman Empire used to be one of the most important dynasties is over, the notion of citizenship and identities that are formed around this notion have gained importance with the hegemony of nation-states including Turkish Republic. Turkish Republic that has common characteristics with the newly emerged nation-states has attributed new identities to its citizens that are appropriate with political life of the day in order to provide the continuity of the new regime. One of the most prior missions that the Turkish Republic has given to intellectuals is to reach to the stage of 'civilized nations', moreover this mission is not only targeting the West, but also requiring the ignorance of the Ottoman. The elites of the Turkish Republic are also commissioned to explain the necessities of the civilization to the public and to enlighten them. The first painters of the Turkish Republic who are given this kind of a dual responsibility have started to the application of the dominant styles of the contemporary art. Due to the fact that they avoid creating the impression that painting is a luxury and that they wanted the public to enjoy and understand the painting, they have discussed around the concepts of 'to be naturalistic', 'to be able to identify with the paintings', 'to form the concept of a national art'. They also tried to form an understanding of painting which can be resumed as 'to express national truths by western methods'. That kind of an attitude is enclosed within the identity that the Republic expect intellectuals to be. Keywords: nation-state, identity, Westernization, social engineering, national art.
Collections