Multipl miyelom tanılı hastalarda revize miyelom komorbidite indeksinin birinci dizi tedaviye erken yanıt ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Multipl Miyelom (MM) yaşlılarda görülen bir plazma hücre diskrazisidir[1]. MM'un yaşlılarda görülmesi tedavi toleransını azaltmakta, prognozu kötüleştirmektedir[1, 2]. Hızla artan yaşlı hasta sayısı dikkate alınırsa, bu hastaların komorbiditelerinin ve günlük fiziksel aktivite sınırlarının doğru tespiti prognoz tayini ve tedavinin doğru yönlendirilmesi açısından önemlidir[4-6]. Günümüzde prognozu öngörmede ve tedavi kararında hastalığın biyolojik özellikleri ve Karnofsky Performans Skalası'nı (KPS) da içeren fiziksel sağlık (fitness) durumu göz önünde bulundurulmaktadır[6]. Çeşitli frailty (kırılganlık) skorlamaları birçok kanserde uzun zamandır kullanılmaktaysa da bunların uygulanması zahmetlidir. İşte bu noktada, Engelhardt ve ark. tarafından geliştirilen Yenilenmiş/revize Miyelom Komorbidite İndeksi (Revised Myeloma Comorbidity Index, R-MKİ) her hastaya basitçe uygulanabilir bir skorlama sistemi olarak öne çıkmaktadır. R-MKİ ile hastaların fiziksel kapasiteleri daha doğru tespit edilebilmekte, hastalar birbirinden sağkalım açısından ayrılabilmektedir. Tedaviye verilen cevabın derinliği ile sağkalım arasındaki ilişki dikkate alınırsa yanıtı öngören skorlama sistemlerinin geliştirilmesi önemlidir. Biz bu çalışmada prognostik değeri kanıtlanan R-MKİ'nin 1. dizi tedaviye erken yanıtı öngörme başarısını araştırmayı amaçladık. Çalışmaya 04/01/2017-01/09/2018 tarihleri arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği'ne MM tanısı alan 29 hastayla yürütüldü. Tanı ve takip için kullanılan tetkik ve kişisel bilgiler dosyalardan retrospektif olarak toplandı; hastalar prospektif olarak izlendi. R-MKİ'ne göre hastalar fit, orta derecede fit ve kırılgan olarak 3 gruba ayrıldı. Sağ kalım açısından birbirinden anlamlı olarak farklı olduğu kanıtlanan bu grupların 1. dizi tedaviye erken yanıtı öngörme yetisi incelendi. Verilerimiz henüz R-MKİ üzerinden tedaviye yanıtı öngörmeye imkan vermemektedir. Hasta sayısının azlığı kısıtlayıcı faktör olabilir. MM'da tedaviye yanıtı öngören risk sınıflandırmalarının geliştirilmesi ve tedaviye yön verebilmesi için büyük hasta gruplarında prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. Multiple Myeloma is a plasma cell dyscrasia that typically affects elderly patients, who face the challenge of poor treatment endurance and more unfavourable prognosis. With growing numbers of elderly multiple myeloma patients, it becomes prudent to consider comorbidities and limitations in daily activity when guiding therapeutic decisions and assessing prognosis. Today, biologic predictors and fitness, including Karnofsky Performance Status (KPS), are the main determinants of patient management Several frailty scoring systems have been developed for different types of cancer, yet none of them provides an ideal prediction. At this point, Revised Myeloma Comorbidity Index (R-MCI) comes to attention as an easily applicable tool to every patient. With R-MCI, physical status can be determined more accurately, and patients can be separated more precisely into groups with different overall survivals. If we consider the relationship between depth of response and overall survival, it is important to designate tools (scoring systems) which can serve as predictors of response to treatment. In this study we aimed to investigate the potential of R-CMI, which proved its prognostic significance, to predict the early response to first series of treatment. Study conducted with 29 MM patients admitted to Cerrahpaşa Faculty of Medicine between 04/01/2017-01/09/2018. Diagnostic tests and personal information are obtained from patient's files in a retrospective manner and patients are followed prospectively. Patients are separated in 3 groups according to their R-MCI score, and the ability of predicting early response to treatment of each group is investigated. Our data indicate that R-CMI cannot predict long term prognosis depending on the outcome after 2 courses of first line chemotherapy. However, the study is limited by the low number of recruited patients. Multicenter prospective studies with sufficiently high number of patients are warranted.
Collections