Kitab-ı Ahkamü`l Akayid (51b/115a) Giriş-inceleme-metin-Türkiye Türkçesi`ne aktarım-dizin- tıpkıbasım
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yüksek Lisans tezi olarak üzerinde çalıştığımız Dervíş Muģammed bin Melik Aģmed bin Melik Maģmūd'un Kitāb-ı Aģkāmü'l-'Aķayid adlı fıkıh eseri, Batı Türkçesi'nin ilk dönemi olarak kabul edilen Merkezi Oğuz Türkçesi Dönemi'nin tipik bir örneğidir. Öğretici bir fıkıh eseri olması sebebiyle islamın kaideleri ile beş şartı -tevhid, namaz, oruç, zekat, hac- üzerinde durulmuştur. Halkı bilgilendirmek amacıyla ayet, hadis, latîfe ve hikâyelerden de yararlanılarak anlatım zenginleştirilmiştir. Türkçe kelimelerin yoğunluğu dikkat çeker. Eserin tamamı 246 varaktır, biz yüksek lisans tezi olarak 51b-115a sayfalarını çalıştık. Metnin dil özellikleri incelenirken, gerek yazım gerek ses ve şekil bilgisi bölümlerinde Doğu Türklük sahasına ait hususiyetler gözden kaçmamıştır. Bu durum ise bize, 13. yy itibariyle tamamen birbirinden bağımsız ve ayrı olarak düşünülen Batı ve Doğu Türklük sahalarının ortak ve güçlü bir kökten gelmeleri sebebiyle aslında tamamen ayrıştırılamayacağını ve benzerlik gösterebileceğini, oluşan farklılıkların dilin organik yapısının doğal bir getirisi olduğunu gösterir. The fiqh work of Dervísh Muģammed bin Melik Aģmed bin Melik Maģmūd called Kitāb-ı Aģkāmü'l-'Aķayid that we have worked on as a master's thesis is a typical example of the Central Oghuz Turkish Period that is accepted as the first period of the Western Turkish. As it is a didactic fiqh work, Islamic rules and the five pillars of Islam –oneness, salat, fasting, alms, hadj- have been accentuated in the work. The expression has been enriched by making use of the verses of Quran, the Prophet Muhammad's sayings, pleasantries and stories, with the aim of informing the public. The frequency of the Turkish words is striking. The whole work consists of 246 leaves; and we have worked on pages 51b-115a as the master's thesis. While reviewing the language properties of the text, in either orthographical or phonetic or morphological parts, the characteristics belonging to the Eastern Turkishness Field have not escaped the attention. This indicates us that the Western and Eastern Turkishness Fields that were thought of as completely separate and independent from each other by 13th century cannot be in fact totally dissociated and may show similarities at certain points, for they come from a common and strong root and the differences that have occured are a natural outcome of the organic quality of the language.
Collections