Abbâsî Devleti döneminde Avrasya`yla gerçekleştirilen uluslararası köle ticareti (750-945)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Abbâsîler'in iktidara gelmesine kadar Müslümanlar tarafından fetihlerde ve gazâlarda ele geçirilmiş çok sayıda esir çoğunlukla köle olarak istihdâm edildiklerinden Müslümanların ayrıca uluslararası köle ticaretine başvurmalarına gerek kalmıyordu. Fakat Abbâsîler dönemi büyük fetihlerin artık sona erdiği akabinde siyasî bölünmelerin ve ciddi toprak kayıplarının yaşandığı bir dönemdi. Nihayetinde fethedilecek veya gazâ yapılacak alanların daralması da bu yollarla elde edilen kölelerin İslâm dünyasına doğru akışını yavaşlatmıştı. Abbâsîler de böylece beliren insan ihtiyacı sorunlarını muazzam ekonomilerinin ve ticarî bağlantılarının yardımıyla uluslararası köle ticaretine başvurarak aşabilmişlerdir. Abbâsîler'in insan ihtiyacını karşılayan coğrafyaların başında, Bilâdü's-Sakālibe ve Bilâdü'l-Etrâk'a ev sahipliği de yapan, muazzam insan kaynaklarıyla Avrasya coğrafyası gelmekteydi. Bu coğrafyanın savaşçı kavimleri Varyag-Ruslar'ın, Macarlar'ın ve Türkler'in çok büyük oranda savaşçılıklarıyla elde ettikleri esirlerin kahir ekseriyetini de -bilhassa konumuz dâhilinde salt etnik tanımlamalar olmayan- Sakālibe ve Türkler meydana getirmişlerdir. Avrasya'nın savaşçı kavimleri tarafından istihsâl edilmiş köleler gerek yine bunlar tarafından gerekse de uluslararası köle tüccarları vasıtasıyla evvelen Abbâsîler'le aralarında bulunan büyük köle ticareti merkezlerine taşınmışlardı. Mevzubahis uluslararası tüccarlarsa aynı zamanda köle istihsâliyle de meşgul olmuş Varyag-Ruslar, Hazarlar, İdil Bulgarları ve Müslümanların yanı sıra Avrupa menşeli Râzâniyye tüccarlarından ve Mâverâünnehir menşeli Soğd tüccarlarından meydana gelmekteydiler.Uluslararası köle ticaretinin gerçekleştiği merkezlerin hemen hemen tamamı ya Sâmânîler'in hâkimiyeti altındaki Mâverâünnehir'de ya da Hazarlar'la İdil Bulgarları'nın hâkimiyeti altındaki İtil nehri boylarıyla Hazar denizinin yakın çevresinde konuşlanmışlardır. Mevzubahis merkezlere taşınmış kölelere, Abbâsîler'e sevklerinden öncesinde, onları istihdâm edeceklerin beklenti ve beğenileri doğrultusunda ya birtakım temel eğitimler verilmiş ya da bu köleler burada iğdiş de edilmişlerdi. Müstahdimlerin beklentilerine göre şekillendirilen köleler, bunun sonrasındaysa gerek Hazar denizi veya yakın çevresi gerekse de Horasan üzerinden geçen ticarî güzergâhları takiben Abbâsî memleketine doğru taşınmışlardı. Avrasya coğrafyasıyla gerçekleştirilen mevzubahis uluslararası köle ticareti de Abbâsî Devleti döneminin neredeyse tamamı boyunca betimlenen şekilde devam etmiştir. Nihayetinde gazilerin ve fatihlerin vadedilmiş ganimetlerinden köleler, Abbâsîler dönemine gelindiğinde ithal edilen lüks ticarî emtiaya dönüşmüşlerdir. Since the prisoners of war that were captured during the conquests and battles by the Muslims were employed as slaves until the rise of the 'Abbāsids, the Muslims did not have to establish a connection with the international slave trade. However, the 'Abbāsid Era was not the epoch of the grand conquests; rather, it was generally affiliated with the political schisms and mass territorial losses. The narrowing of the to-be-conquered and to-be-raided lands had slowed down the influx of the slaves through the Islamic World by these methods. Thus, the 'Abbāsids were able to eliminate their human force problem by consulting to the international slave trade with the help of their immense economy and mercantile links. In order to attain human sources, Abbasids mostly benefitted from the Eurasian continent with its excessive manpower stock as the host of the Bilād al-Sakāliba and Bilād al-Atrāk. The majority of the captives abducted by the Eurasian warrior tribes Varangian-Rus', Madjars and Turks as a result of their warfare accomplishments were the Sakāliba and the Turks. Those slaves taken captive by the Eurasian war-maker peoples were firstly sent to the mass slave trade centres connected to the Abbasids either by these warrior tribes or international slave traders. These international traders were composed of Varangian-Rus', Khazars, Volga Bulgars and Muslims -who simultaneously engaged in enslavement activities- and also of Rādhānite traders of European descent and Soghdian traders of Transoxania descent. Almost all of the international slave trade centres were either in Transoxania under the control of the Sāmānids or Volga valley and the vicinity of the Caspian Sea under the control of the Khazars and Volga Bulgars. Before their arrival to the 'Abbāsid lands, the slaves transported to the aforementioned centres were either trained in the way their potential masters would appreciate or castrated. Thence, shaped in the way their potential masters would approve, they were sent not only to the Caspian Sea and its surroundings but also to the 'Abbāsid territories via the trade routes passing through Khorasan. The international slave trade with the Eurasian soil continued in this depicted way almost through the entire the 'Abbāsid period. At the end, the slaves as the promised booties of the ghazis and conquerors turned into luxurious commercial commodities when the 'Abbāsid period began.KEY WORDS: 'Abbāsids, The Slave Trade, Eurasia, Turks, Varangian-Rus',Sakāliba, Madjars, A.D. 8th-10th Centuries
Collections