Kant`ın transandantal düşüncesinde sentetik birlik ilkesi çerçevesinde insanın insan olarak varolması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kant'ın transandantal düşüncesinde, insanın varolması (saf benlik, varolma, varolmanın bilinci), görüsel temsillerin transandantal öz-bilinç altında transandantal sentetik birlik faaliyeti ile tesis edilen kökensel, yalın (analitik) bir temsil veya bilinçlilik olarak `Düşünüyorum` temsili ile ifade edilmiştir. Bu anlamda, insanın varolması, transandantal görü ve düşünme formlarını önceleyen, ve bu formları kuşatan saf ve kökensel düşünme formu olan saf bir olanak olarak verili olan ve kendisinin dışındaki şeyler (uzay ve zamandaki a posteriori ve a priori görüsel temsiller) ile kurulan bağ (kökensel sentetik birlik) ile tesis edilen, ve böylelikle insana ait evrensel ve nesnel geçerli öğelerin birliği olarak oluşturulan kökensel bir temsil olarak görülmüştür. Bunun yanında, Kant, saf olanaklılığı ve yönelimselliği içinde insanın akli olarak, doğasından gelen bir zorunluluk ile, uzay ve zaman formundaki (koşullu olan) öğelerin sentetik birliğinin en son zemini olarak gördüğü mutlak bir birlik ve bütünlüğe (koşulsuz olan) yöneldiğini ve koşulsuz olana dair oluşturduğu idelerinin, koşullu olanın sentetik birliğine yönelik olarak birlik ve bütünlük verici temel ve kökensel bir kural olarak (pratik kullanım) kullanıldığını ifade eder. Bu bağlamda, bu çalışma, Saf Aklın Eleştirisi çerçevesinde Kant'ın transandantal düşüncesinde, insanın insan olarak, veya fiili olarak varolmasının (insanın varlığı itibariyle ne ise o olması), koşullu olan öğelerin kökensel sentetik birliğinin yanında, ancak saf aklın koşulsuz olan ile kurduğu bağ ve koşulsuzluk idelerinin uzay ve zamandaki öğelerin sentetik birliği üzerindeki (pratik kullanım) birlik ve bütünlük verici faaliyeti zemininde açığa çıkabilecek kökensel ve transandantal bir birlik (veya bilinçlilik) olarak yorumlanabileceğini ifade etmektedir. ANAHTAR SÖZCÜKLER: Kant, varolma, koşullu olan, sentetik birlik ilkesi, kökensel, koşulsuz olan. In Kant's Critique of Pure Reason, the consciousness of existence (self, self-consciousness, existence) is defined as an original and simple (analytic) representation, `I think`, which is formed by the synthetic unity of the intuitive representations under the transcendental apperception. In this sense, the existence of man is accepted as a pure and original form of thinking which is a pure possibility in itself and is realized by its synthetic unity with the things (the a priori and a posteriori intuitions) outside it and is ultimately formed into a synthetic unity of the original and universally and objectively valid elements of man. On the other hand, in Critique of Pure Reason, man, in its pure possibility and intentionality, is depicted as a being who rationally forms a synthetic unity with the unconditioned and represent it as a regulative and basic principle for the systematic unity and completeness of the synthetic unity of the conditioned. In this context, I will argue that within the context of Kant's Critique of Pure Reason the existence of man as it is, or the actual existence of man is tacitly suggested to be possible not merely by the original synthetic unity of the conditioned but actually only on the ground of the rational synthesis with the unconditioned and its necessary application (practical use of the transcendental ideas) to the synthetic unity of the conditioned as a unifying and grounding principle.KEY TERMS: existence, synthetic unity, Kant, unconditioned, original, conditioned.
Collections