Hemşire ve ebelerde üreme sağlığını etkileyebilecek mesleki riskler ve geçmişteki gebelik sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çalışma, İstanbul'da Gata Haydarpaşa Eğitim Hastanesi ve Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde hemşire ve ebelerin mesleki yaşantılarında maruz kaldıkları üreme sağlığı risk faktörlerini ve geçmişteki gebelik öykülerini değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel bir araştırma olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini Haziran-Aralık 2016 tarihleri arasında Gata Haydarpaşa Eğitim Hastanesi ve Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görev yapan ve araştırmaya alınma kriterlerine uygun olan toplam 252 hemşire ve ebe oluşturmuştur. Araştırmanın verileri literatür doğrultusunda hazırlanan görüşme formu kullanılılarak toplanmıştır.Çalışmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamasının 31,8±7 olduğu, çoğunlukla lisans mezunu (%70,2), evli (%54,8), orta düzey gelir sahibi (%75,8) olduğu ve vardiya usulü çalıştığı (%72,2) belirlenmiştir. Hemşirelerin %56,7'sinin hiç gebelik deneyimlemediği, doğumlarında %56,7'sinin sadece sezaryen doğum yaptığı saptanmıştır. Hemşirelerin %48'inin menstrüel yakınmalarının olduğu ve daha önceki gebeliklerinde %56'sının riskli gebelik geçirdiği bulunmuştur. Hemşirelerin %46,4'ünün hiç oturmadan 3 saat ya da daha fazla ayakta kaldığı %58,7'sinin yorgunluğa bağlı şikayetleri (uykusuzluk, bel ağrısı, ayaklarda ödem) olduğu bulunmuştur. Mesleki yaşamlarında katılımcıların %41,7'si radyasyona, %22,2'si kemoterapötiklere maruz kalmıştır. Radyasyon, kemoterapi, farmasötik, bulaşıcı hastalıklar, çalışma koşulları ve ergonomik risklere karşı alınan önlemlerin istenen düzeyde olmadığı saptanmıştır. Kemoterapi kullanılan bir bölümde çalışırken gebe kalan hemşirelerde abortus oranı diğer bölümlerde çalışırken gebe kalmış hemşirelere oranla daha yüksek bulunmuştur (p=0,027). Sadece gündüz mesaisinde çalışan hemşireler ile karşılaştırıldığında vardiyalı çalışan hemşirelerdeki abortus oranının (p=0,015) ve menstrüel düzensizlik öyküsünün (p=0,008) anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur. Radyoterapi ile çalışma, kemoterapi ile çalışma, anestezik gazlara maruziyet, sterilizan gazlara maruziyet, uzun süre ayakta kalma ve haftada 40 saat üzeri çalışma gibi risk faktörleri değerlendirildiğinde diğer obstetrik ve jinekolojik sorunlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05).Sonuç olarak hemşirelerin mesleki yaşantıları boyunca üreme sağlığını etkileyecek birçok risk ajanına maruz kaldığı ve bu mesleki risk faktörlerinin özellikle abortus ve menstrüel düzensizlikle ilişkili olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin mevcut risk ajanlarından etkilenim düzeylerini en aza indirebilmek için bu risklere ilişkin önlemler konusunda hemşireler ve sağlık kurumları düzeyinde farkındalığın arttırılması gerekmektedir. This project was designed as a descriptive and cross-sectional to define the reproductive health risk factors and past pregnancy outcomes in nurses' occupational life in Gata Haydarpaşa Training Hospital and Zeynep Kamil Women's and Children's Hospital in Istanbul.The average age of the nurses participating in the study was 31,8 ± 7 years, mostly graduate (70,2%), married (54,8%), middle income earner (75,8%) and shift worker (72,2%). It was determined that 56,7% of the nurses had never experienced pregnancy and 56,7% had only caesarean delivery. In previous pregnancies of nurses it was found that 56% had a risky pregnancy and 48% had menstrual complaints. It was found that 58,4% of the nurses (46,4%), who had been standing for 3 hours or more without sitting at all, complained of fatigue (insomnia, backache, foot palsy). In their professional lives, 41,7% of participants were exposed to radiation and 22,2% were exposed to chemotherapeutics. Prevention measures against radiation, chemotherapy, pharmaceuticals, infectious diseases, working conditions and ergonomic risks are not at the desired level. Abortion rate was higher in nurses who were pregnant while working in chemotherapy department (p = 0,027) than in nurses who were pregnant while working in other departments. The abortion rate (p = 0,015) and the menstrual irregularity story (p = 0,008) in the shift nurses were found to be significantly higher than the nurses working in the daytime only. When risk factors such as study with radiotherapy, study with chemotherapy, exposure to anesthetic gases, exposure to sterilizing gases, long standing and 40 hours per week were evaluated, there was no significant difference in terms of other obstetric and gynecological problems (p> 0,05).As a result, it has been found that nurses are exposed to many risk agents that affect reproductive health throughout their professional lives and that these occupational risk factors are particularly related to abortus and menstrual irregularities. In order to reduce the impact of nurses' exposure to existing risk agents, it is necessary to raise awareness at the level of nurses and healthcare institutions on measures related to these risks.
Collections