Mimari tasarımda biçime bağlı davranışlar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
`Bir gün, görülmezleri de görebildiğimi anladım...` Bu çalışma bir mimarlık öğrencisinin yukardaki sözleri ile başlar. Öğrencinin mimarlıkta `görülenler` ve `görülmeyenler` olarak tanımladığı iki farklı boyutun bilimsel bir bazda değerlendirilmesi, çalışmanın tamel araştırma konusunu oluşturur. Diğer bir deyişle tezin alt yapısının bir eğitim sürecinde yaşanan bir ayrıma dayandığı söylenebilir. Yukarıda sözü edilen iki farklı boyut, tezin başından sonuna dek tartışılan karşıt bir ikilemin de çıkış noktasıdır. Adeta çalışmanın omurgasını oluşturan bu ikilem tez bütününde çeşitli kavramların paralelinde tanımlanarak tartışılır. Elde edilen bulgular bu ikilemin, aslında mimari tasarımın iki farklı tasarım modelinden kaynaklandığını ortaya koyar. Çalışma üç ana kavram üzerinde yoğunlaşır. Bunlar, anlatım, düşünme ve biçim'dir. Düşünme ve biçim, tartışılan tasarım modellerinin temel kavramları ve belirleyicileridir. Anlatım ise, söz konusu modellerin tartışıldığı somut bir platform işlevini görür. Diğer bir deyişle nasıl çizgi, duygu ve düşüncelerin somut karşılığı ise, anlatım da bu çalışmada tasarım yöntemlerindeki düşünme farlılıklarının somut karşılığıdır. Bu nedenle anlatım çalışma içinde bir tür araç görevi üstlenir. Anlatım; veya anlatımın en çok kullanılan türü olan çizgi, mimarlık ile bütünleşmiş bir sözcüktür. Pekçoklarına göre mimarlık, `çizgi çizmek` ve `bina yapmak` anlamına gelir. Buna karşın, araştırma bazında, konu üzerine derin incelemelere pek fazla rastlanmaz. Özellikle ülkemizde anlatım ve çizgi üzerine yapılan araştırmaların oldukça sınırlı olduğu söylenebilir. Mimarlık eğitmi veren kurumlar dahil olmak üzere, çizginin çoğu kez belirli kalıplar ile sınırlandığı ve genellikle bitmiş tasarımı anlatmaya yönelik kullanıldığı görülür. Ancak mimarlıktaki çizgiye tasarım süreci düzeyindeki yaklaşmak esas olmalıdır.Çalışma genelinde anlatım, tasarım sürecinin ipuçlarını ortaya koyabilmek amacını taşır. Diğer bir deyişle tasarımcının eskizlerinin değerlendirilmesi yolu ile onun tasarım sürecinde izlediği düşünme biçimi hakkında bazı bulgulara ulaşmayı hedefler. Tasarım sürecini yansıtan anlatımın analizi, çalışmayı yeni bir kavrama ulaştırır. Bu kavram düşünmedir. Kuşkusuz düşünme mimarinin temelidir. Ancak bu denli önemli olmasına karşın mimari tasarımda düşünmenin boyutlarının yeterince bilinmediği ve önemsenmediği söylenebilir. Özellikle ülkemizde oldukça sık rastlanan uyumsuz yapılaşmanın veya işlevsel hataların doğru düşünmemekten hatta düşünmeyi bilmemekten kaynaklandığı da önemli vurgulanmalıdır. Mimari eğitim belki de bu noktada sorgulanması gereken en önemli süreçtir. Ancak mimari eğitimde ve hatta öncesinde izlenen eğitim yöntemlerinin yaratıcı düşünmeye değil, aksine daha çok belleğin ve ezberin gelişmesine yönelik olduğu ileri sürülebilir. Bu da düşünmenin belirli sayısal değerlere, şemalara, kurallara özetle `Kahp`lara yönelmesi anlamına gelir. Mimari tasarımda taklite ve tekrara dayalı sonuçlar genelde kalıplara bağlı bir eğilimin sonucudur. Dahası pek çok mimar arasında özgün, gelişebilir, dinamik bir düşünme yönteminin varlığının dahi bilinmediği iddia edilebilir. Sonuçta anlatım yolu ile mimari tasarımda iki temel düşünme yönteminin aralarındaki farkılıklan ortaya koymak ve mimari tasarım modolleri ile eşleştirmek tezin hedefini oluşturur. Yukarıda tanımlanan hedefe ulaşabilmek amacı ile bazı kavram ve görüşler esas alınmıştır. Bu kavram ve görüşlerin paralelinde mimari tasarım sürecinde özgün ve dinamik düşünmeden kaynaklanan tasarım yönteminin doğruluğu ve gerekliliği önemle vurgulanmıştır. Ancak tezin ilk aşaması olarak da nitelenebilecek bu teorik değerlendirmeler, tezin ikinci aşamasında mevcut örnekler paralelinde test edildiğinde tezin savunusu ile çelişen bir eğilim ile karşılaşılır. Bazı istisnalar dışında pek çok mimarın veya tasarımın biçimsel izler taşıdığı hatta tamamen biçimsel bir tavrı benimsedikleri görülür. Hatta biçimsellik mimarlık tarihinin pek çok döneminde en fazla tercih edilen eğilimdir. Biçimsel eğilimin tasarımda öncelikli tercih olması, çalışmanın bir soru ile noktalanmasına neden olur. Mimari tasarımda özellikle taklite ve tekrara bağlı biçimselliğin sebepleri nelerdir? Yaratıcılığın sınırlı kalması mıdır? Doğru düşünmeyibilmemek midir? Yoksa mesleki iddiayı veya popüleriteyi arttıran kolaycı bir tercih midir? Bu soruların sadece mimarlık alanında değil, yaşamın pek çok farklı boyutunda ve seviyesinde geniş bir çerçevede irdelenmesi gerekmektedir. 'One day I realized that, I was able to see the things that are not visible...' This study begins with the above words of an architectural student. The evaluation of the 'visible' and the 'non visible in architecture' as defined by the student, is the research topic; and it will be experimented in scientific medium throughout this study. In other words, the background of the thesis takes its origin from a fraction in the perod of formation. The two aspects mentioned above, is also the starting point of the dilemma which is discussed trough the thesis. The dilemma -which almost constitutes the main axis of the study- is being defined and discussed parrallel to various concepts. The resulting observations showed that the dilemma is caused by the two different models of architectural design. The study is focused on three main concepts. These are expression, thinking and form. Thinking and form are the basic concepts and the determinants of the discussed design models. However, expression functions as a concrete platform on which the design models are discussed. In other words, like the line as the concrete equivalent of thoughts and feelings, expression -in this study- is the concrete equivalent of the differenciations in the design methods. For this reason expression acts as a tool in this study. Expression, or the line as the most common way of expression, is a word integrated with architecture. For many people, architecture means 'to draw a line' and 'to make a building'. Whereas, in research basis it is hard to find elaborated studies. It can be said that, especially in our country, the researches on expression and drawing are quite limited in number. Including in the institudes that give education on architecture, 'drawing a line' is, mostly, being considered within formal limitations and their objective is to present final drawings. However drawing a line, in architecture, should be approached through the level of design process. Generally, in this study, expression aims to find out the clues in design process. In other words by evaluating the sketches of a designer, the way of thinking he persues can be observed.
Collections