Mimaride esneklik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bir bina kişi veya kurumlarca gerçekleştirilir ve topluma ait bir çevrede şekil bulur. Bina onu gerçekleştirenden bağımsız kullanıcılar ile etkileşime girer. Endüstrileşmenin başlamasıyla mimar ve müşteri ilişkisi yeni bir görüntüye bürünmüştür. Geniş kapsamlı tasarımlarda tasarı için ödeme yapan, çoğunlukla tasarıyı kullanacak müşteri değildir. Böylece, ödeyen müşteri ile kullanıcı müşteri farklılaşması olmuştur. Geçmişte aynı zamanda ödeyen müşteri olan kullanıcı müşteri ile mimarın dolaysız ilişkisi artık olmadığı gibi en önemlisi, kullanıcı müşteriler eskiye oranla daha farklı sınıftan ve hatta kültürdendir. Bu da tasarımla kullanıcı arasında dinamik bir etkileşim gerektirir. İşte mimarlık bu etkileşimi gerçekleştirir. Çevre, fiziksel ve topluma ait verileri ile karmaşık bir hal aldıkça mimarlık mesleğinin de sorumluluk ve idealleri değişmektedir. Mimarlık artık bir takım akımların peşinde değil; toplum, tabiat ve tarih açısından değerli çevrelerin korunması, ekonomik işletme, daha uzun kullanabilirlik gibi kavramların peşindedir. Bu kavramları bünyesinde barındıran en önemli kavram esnekliktir. Mimari tasarım yaklaşımlarında, sürekli değişme veya değişme ile sürekli uyumu amaçlayanlar, esnek yaklaşımlar olarak değerlendirilmektedir. Zaman kavramı ile mimarlığı bir araya getirmek, veri yetersizliği durumunun açığını kapatmak, mimarlık sürecinde kullanıcı katılımını sağlamak, teknoloji ile mimarlığı bir araya getirmek gibi nedenlerden ötürü mimari tasarım yaklaşımlarında esneklik ihtiyacı gündeme gelmektedir. Planlamada verilecek bir takım kararlar ile tasarımdaki esnekliğin, fonksiyonel ihtiyaç ve mimari çevre uyumunun kullanım sırasında sürekliliğinin sağlanması, teknik eskimenin karşılanabilmesi gibi kriterleri sağladığı görülmektedir. Pratikte ise bu yaklaşım sadece konut ve bilimsel araştırma binalarında ve çok kısıtlı örneklerde karşımıza çıkmaktadır. Bu örnekleri incelediğimizde her geçen gün esnekliğe olan ihtiyacın artığını görmekteyiz. A building constructed by individuals or organizations, exists in an enviroment of society. The building involves in a reaction with the people who are independent from the existance of the building. By the beginning of the industrialization, the relation between architect an his client changed. The clients paying for design in big projects are not the ones who are going to use. So that the difference between the paying client and the user client occurs. The relation between architect an his client paying and using one does not exist as it happens in the past, besides the users are from different cultures and classes now. This situation needs a dynamic interactivity between the design and the user. Architecture is to provide this interactivity. Responsibilities and ideals of architecture as a profession alters day by day by the affect of complex enviromental, physical and social queries. Now the architecture aims conservation of the enviroments that are socially, naturally and historically worthy; economic management and long lasting use concepts rather than some trends in the architecture. The most important concept that consists all the others is flexibility. Aproaches aiming continuity in change and adaptation, called flexible design aproaches in architecture. Flexible aproaches in architecture become current because of such reasons like to bring together architecture and time; to compansate unsufficient query in design; to provide users to join the architectural process and to bring together architecture and technology. By the help of some decisions made durring the planning process, flexibility in design process could provide the continuity of functional requirements and architectural enviroment adaptations; solutions of technical ageing. Pratically we could obsorve this approach this aproach in very limited examples such as housing and scientific projects. By observing them we could see the requirement of flexibility increases day by day in architecture.
Collections