Kronik böbrek hastalarında oksidan etkinin değişik yöntemlerle ölçülmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Biyolojik sistemlerde hem normal metabolizmanın yan ürünü olarak, hem de yabancı maddelerin etkisiyle meydana gelebilen reaktif oksijen türleri bazı hücre elemanlarına hasar verirler ve değişik hastalıklarda etkilerini gösterebilirler. Reaktif oksijen türlerinin çok kısa ömürlü olmaları nedeniyle doğrudan tayinleri çok güçtür. Bu yüzden reaksiyonlarda oluşan ürünler veya reaktif türlere karşı olan savunma sistemleri incelenerek bu konuda bilgi sahibi olunabilmektedir. Uzun yıllar reaktif oksijen türlerinin yer aldığı reaksiyonların bileşenlerini veya oluşan ürünleri ölçen bir çok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler söz konusu reaksiyonlar topluluğunun değişik yönlerini ölçmektedirler. Bu nedenle çok sayıda yöntemin kullanılmasının anlamlılığı arttıracağını düşündüğümüz çalışmamızda eritrosit ve plazma örneklerine dien konjugasyonu ile karbonil içeriği yöntemlerini, ayrıca yine eritrositlere protein oksidasyonunu uyarlayarak sıklıkla kullanılan bir yöntem olan eritrosit ve plazma TBARS düzeyi ile birleştirdik. Hasta grubu olarak oksidan etkiyi yoğun bir şekilde yaşayan kronik böbrek hastalarından düzenli hemodiyaliz tedavisi olanları seçtik. Çalıştığımız parametrelerde kontrol grubu ile hastalar arasında anlamlı farklılıklar bulduk. Sonuç olarak, pek çok değişik reaksiyonu içeren ve çeşitli faktörlerin etkisi altındaki bu sistemin daha iyi değerlendirilmesi için değişik yöntemlerin aynı anda kullanılmasının daha uygun olacağını düşünmekteyiz. Reactive oxygen species which may be formed endogenously or from external influences, are capable of damaging cellular components and may contribute to various disease entities. Direct detection of reactive oxygen species is a difficult procedure because of their very short life span. Therefore, determination of their reaction products and/or protective mechanisms is preferred. Many assays have been developed over the years to measure the various reactants or the products that are formed. These assays measure the different parts of the pathway of reactions. We have decided to use different parameters of lipid peroxidation and protein oxidation for quantitation of free radical reactions. So following the adaptation of the diene conjugation and the carbonyl content measurements to plasma and erythrocyte samples, and also protein oxidation to the erythrocytes, we compared our results with the oldest and most used procedure, TBARS for plasma and erythrocyte samples. Chronic renal failure patients with regular dialysis treatment constitutes our patient group as they demonstrate high oxidative stress. We had significant differences between control and patient groups. In conclusion, because reactive oxygen species reaction pathway is complex and because many factors effect the amounts of products formed; it seems to us more appropriate to apply several procedures for quantitation of free radical reactions.
Collections