Kalsiyum kanal blokerlerinin böbrekte iskemiye bağlı oluşan apoptozise etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ca*2 kanal biokerierinin klinik kullanımı ile böbrek transplantasyonu sonrası graft fonksiyonlarında iyileşmeler olduğunu gösteren çeşitli araştırmalar bulunmaktadır(50,51 ). Bu iyileşmelerin Ca+2 kanal biokerierinin proksimal arteriyol üzerindeki vazodilatatör etkisinden ve lipid peroksidasyonunda meydana getirdikleri azalma yolu ile olduğu iddia edilmektedir(18). Bu fizyolojik etkilerin dışında hücresel düzeyde meydana gelebilecek koruyucu değişiklikler hakkında yeterli veri bulunmamaktadır. İskemi ile böbrekte apoptozis görülmesi ve apoptozisin indüklenmesinde Ca+2 'un tetikleyici rol oynadığının bilinmesi, Ca+2 kanal biokerierinin bu mekanizma üzerinde yavaşlatıcı etkileri olabileceği düşüncesini akla getirmektedir. Sunulan çalışmada standart yöntemlere göre bu ajanlarla, kullanılan yöntemden bağımsız olarak ek bir fayda sağlanamaması, apoptozisin başlangıcından sonra hücrenin ölümüne kadar geçen süreçte hangi hücresel ve genetik mekanizmaların rol oynadığının tam olarak bilinememesinden kaynaklanabilir. Bu mekanizmaların tam olarak anlaşılabilmesini sağlayacak çalışmalar ile daha kesin yargılara varabilmek mümkün olacaktır. Bu süreç üzerinde, ilaçların veriliş biçimi ve dozlarının da önemli oranda etkili olabilecekleri göz ardı edilmemelidir. ÖZET: Günümüzde böbrek transplantasyonu sonrası görülen gecikmiş graft fonksiyonu ve graft yetmezliğinin etyopatogenezi tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Bu çalışma böbrekte oluşturulan soğuk iskemide ortaya çıkan apoptotik hücre ölümünde Ca*2 kanal biokerierinin etkisini araştırmak amacı ile planlanmıştır. Bu amaçla Sprague- Dawley cinsi sıçanlarda oluşturulan soğuk iskemi modelinde birer Ca*2 kanal bloken olan Diltiazem ve VerapamiFin etkileri araştırılmıştır. Gereken vasküler kontrol sonrası böbrekler yalnızca yüzey soğutma, yalnızca ringer solüsyonu, Diltiazem ve Verapamil'den birisini içeren ringer solüsyonu ya da nefrektomi öncesi verilen sistemik Ca+2 kanal bloken ile birlikte Ca*2 kanal blokeri içeren ringer ile perfüzyon gruplarına ayrılmışlardır. Bu gruplandırmaya göre gerekli işlem uygulanan böbrekler 1, 6, 12, 24 ve 48 saat süre ile buzlu Ringer solüsyonu içerisinde bekletilerek, belirlenen sürelerin sonunda histolojik inceleme ve in-situ end labeling yöntemi ile inceleme için %10 nötral tamponlu formalin içerisine alınmıştır. Histolojik değerlendirme, görülen hücre dejenerasyonunun şiddetine göre 5 seviyeye ayrılmış, uygulanan in-situ end labeling yöntemi ile her gruptaki örneklerde toplam 400 hücre sayılarak apoptotik indeks hesaplanmış ve gruplar arasındaki yüzde olarak değişimler değerlendirilmiştir. Sonuçta apoptotik indeksin bütün çalışma gruplarında kontrol grubuna göre ilk 24 saat boyunca azalma gösterdiği bu saatten sonra ise aradaki farkın azalma eğiliminde olduğu saptanmıştır. Bu bulgu histolojik değerlendirmelerde nekrozun belirgin hale geldiği örneklerde daha dikkat çekicidir. Oluşturulan gruplar içerisinde sistemik ya da perfüzyon solüsyonu içerisinde Ca*2 kanal blokeri kullanılmasının standart Ringer perfüzyonuna göre % değişim olarak belirgin bir iyileşme sağlamadığı belirlenmiştir. Sistemik kullanımın ise perfüzyon solüsyonuna eklenmeye göre % değişim olarak apoptozisi daha fazla azalttığı saptanmıştır. Bu veriler Ca+2 kanal blokerlerinin iskemik böbrekte görülen apoptoziste, bilinen standart uygulamalara göre önemli oranda ek bir fayda sağlamadıklarını düşündürmektedir. Diğer taraftan bulunan sonuçlar üzerinde verilen ajanların dozu ve uygulama yönteminin etkisinin olabileceği de unutulmamalıdır. Bu sorular yeni araştırmalara kaynak teşkil etmektedir. Hücre içerisinde apoptozisi indükleyen, devamını sağlayan ve sonlandıran hücresel ve genetik mekanizmaların daha iyi açıklanabilmesi ile daha kesin yargılara ulaşılabilmesi mümkün olacaktır.
Collections