Orta derecede esansiyel hipertansiyonu olan hastalarda sol ventrikulin geometrik adaptasyonu, tuz duyarlılığı ile ekstrakardiyak hedef organ hasarı arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışmada tedavi görmemiş esansiyel hipertansiyonu olan hasta grubunda sol ventrikül geometrik şekillerini aydınlatmaya çalıştık. Ayrıca farklı sol ventrikül geometrik adaptasyon şekilleri ile hipertansif retinopati ve serum kreatinini ve idrar albumin atılımı ile ölçülen böbrek tutulumu gibi diğer ekstrakardiyak hedef organ hasan arasındaki ilişkiyi araştırdık. Bunun yanında, bu grup hastada tuz hassasiyetinin prevalansı ve bunun sol ventrikül geometrik adaptasyonunun içinde olduğu diğer hedef organ hasan ile de ilişkisi araştınldı. Ekokardiyografi ile belirlenen sol ventrikül hipertrofisi (SVH) prevalansı tüm gurup için %38 (35/96) iken sol atrial genişleme hastaların %31'nde (29/96) mevcuttu. Esansiyel hipertansiyonu olan 96 hastadan 42.71% (41/96) normal sol ventrikül gurubu, 12.5% (12/96) konsantrik `remodelling` gurubu, 23.9% (23/96) konsantrik hipertrofili gurubu ve 20.8% (20/96) eksentrik hipertrofisi gurubu olarak şeklinde sınıflandınldı. Konsantrik hipertrofisi ve eksentrik hipertrofisi olan guruplardaki hastalann ortalama yaşı (sırası ile 50 ± 2 ve 51 ± 2), normal sol ventrikülü olan hastalardan (43.8 ± 2) anlamlı derecede yüksekti (sırası ile P<0.05 ve P<0.01). 38 mg/gün'lük (23-76 mg/gün) idrar albumin atılımı (IAA) konsantrik hipertrofisi olan hastalarda en yüksek bulundu ( P<0.01). Serum kreatinini konsantrik hipertrofisi olan hastalarda en yüksekti (1.05 mg/dl ± 0.02, P<0.01). Kreatinin klirensi konsantrik hipertrofisi olan hastalarda en düşüktü (93.8 ml/dak ±4.7) ama diğer altguruplar ile karşılatınldığında fark istatistik anlamlılık kazanmadı (Şekil 3). Aktif renin ve plazma aldosteron seviyeleri, hem normal sol ventriküle sahip olan gurup A hem de eksentrik hipertrofili olan gurup D ile karşılaştırdığında, konsantrik hipertrofili hasta gurubunda (27.41 mU/mL ±3.7, P<0.01 ve 29.9 pg/mL ± 7.9, P<0.01) belirgin olarak daha yüksek idi. Tuza duyarlılık, normal sol ventriküllü hastalardaki %45 ve eksentrik hipertrofili hastalardaki %36'ye karşılık konsantrik hipertrofili hasatların %75'inde mevcut idi (P<0.05).Hipertansif retinopati prevalansı, normal sol ventrikülü olanlardaki %63'lük orana karşılık, konsantrik hipertrofililerde %87 idi (P<0.01). Aynı zamanda sol atriyal boyut da, hipertansif retinopatiyi, serum kreatinini, idrar albümin atılımını ve sol ventriküler geometrik adaptasyonu da içeren iyi bilinen hipertansif hedef organ hasarlarının tümü ile belirgin bir şekilde ilişkili olarak görülmektedir. En büyük sol atriyal boyut, konsantrik hipertrofisi olan hasta grubunda mevcuttu, ve bunu azalan bir sıra ile eksentrik hipertrofi, konsantrik remodelling ve normal sol ventrikül gurupları izlemiştir. 96 hasta arasında, tuza duyarlı olduğu gösterilenler toplam 45 (%47) ve buna karşılık tuza dirençli olanlar 51 (%53) kişiydi. Tuza duyarlı guruptaki hastaların ortalama yaşları (50 ± 1.4) ve VKİ'i(28.5 ± 0.7) tuza dirençli vakalar gurubundan belirgin olarak yüksek idi (P<0.01). İAA, tuza dirençli vakalarda ki 20.3 mg/gün ile karşılaştırıldığında, tuza duyarlı hipertansifler gurubunda ortalama 38 mg/gün değeri ile, belirgin olarak daha yüksekti (P<0.001). Aktif renin seviyesi, tuza duyarlı vakalar gurubunda belirgin olarak daha yüksekti (31.4 ± 6.4 karşın 18.3 ± 1.6, P<0.05). Rölatif duvar kalınlığı, sol ventriküler kütle indeksi, sol atriyal boyut ve sol atriyal indeks, tuza dirençli alt gruba zıt olarak, tuza duyarlı hipertansif hastalar grubunda, belirgin olarak daha yüksek idi. Tuza duyarlı gurupta hipertansif retinopati prevalansı %85 idi, bunun yanında bu oran tuza dirençlilerde %38 idi (PO.01). Sonuç olarak, ekokardiyografik olarak belirlenmiş sol ventriküler kütle ve geometri, esansiyel hipertansiyonlu hastalarda ekstrakardiyak hedef organ hasarım sınıflandırır ve her bir hasta için daha fazla prognostik bilgi sağlayabilir. Tuz duyarlılığı durumunun belirlenmesi, tuza duyarlı hastaların daha ciddi vasküler hipertansif hasara eğilimli olduğunun bilinmesiyle, yaralı ek prognostik veriler sağlayabilir. Son olarak, sol atrial büyümenin ölçülmesi, hipertansiyonun ciddiyeti hakkında ek bilgi verebilir ve en ciddi son organ hasarına sahip olan hasta grubunun tanımlanmasına yardım eder. ABSTRACT OBJECTIVES: To elucidate an association between left ventricular geometric adaptation to sustained hypertension and extracardiac target organ damage and salt sensitivity in essential hypertension. Patients were also studied for the prevalence of left atrial enlargement and its correlation to different patterns of left ventricular geometric adaptation was determined. We also studied the prevalence of salt sensitivity among the group of patients with moderate essential hypertension as well as its association with the target organ damage. DESIGN: Ninety-six patients with essential hypertension were divided into four subgroups, based on left ventricular mass index and relative wall thickness. With respect to extracardiac target organ damage, we measured the fundoscopic grade of retinal changes, 24 hour urinary albumin excretion and serum creatinine levels. The dimension of left atrium was also determined for every study subject. Furthermore, every patient was studied for salt- sensitivity and study group was divided into two subgroups comprising salt-sensitive and salt resistant subjects. Association of target organ damage and salt-sensitivity status was determined. RESULTS: Active renin and plasma aldosterone levels were significantly higher in the group of patients with concentric hypertrophy (27.41 uU/mL ±3.7 and 18.2 uU/mL ± 1.22; P<0.01, respectively) when compared both to the groups with normal left ventricle and eccentric hypertrophy. Salt-sensitivity was present in 75% of patients with concentric hypertrophy in contrast to 45% of patients with normal left ventricle and 36% of patients with eccentric hypertrophy (P<0.05). The prevalence of hypertensive retinopathy in the group of patients with concentric hypertrophy was 87% in contrast to 63% in the group with normal left ventricle (P<0.01, Table 12). There was significant difference between the prevalence of retinopathy between two subgroups (P< 0.01) when comparing both for the total number of individuals with retinopathy or for particular grades of retinopathy. Concentric hypertrophy was significantly associated with the highest systolic, diastolic and mean blood pressures, serum creatinine level and urinary albumin excretion rate, as well as with the oldest age and the highest prevalence of hypertensive retinopathy. When stepwise multiple regression analysis was performed diastolic diameter, left ventricular mass, relative wall thickness, left atrium index, sex, plasma active renin and appeared as the most significant and strong predictors of left ventricular geometric patterns, accounting for 74% of its variance (F=28.97, PO.0001). Leftatrial dimension also appeared to be significantly associated with all of the well-known hypertensive target organ damage including hypertensive retinopathy, serum creatinine, urinary albumin excretion and left ventricular geometric adaptation. The largest left atrial dimension was associated with the group of patients with concentric hypertrophy, followed in descending order with eccentric hypertrophy, concentric remodelling and normal left ventricle groups. Among the 96 patients, there was total of 45 (47%) that were shown to be salt-sensitive in contrast to 51 (53%) salt-resistant subjects. The average age of patients and BMI in salt- sensitive group were significantly higher than in the group of salt-resistant subjects (P<0.01). UAE was significantly higher in the group of salt-sensitive hypertensives with the median level of 38 mg/day in contrast to 20.3 mg/day in the group of salt-resistant subjects (PO.001). Active renin level was significantly higher in the group of salt-resistant subjects (31.4 ± 6.4 versus 18.3 ± 1.6, P<0.05) but there was no difference between average plasma aldosterone levels between two groups. CONCLUSION: Echocardiographically determined left ventricular mass and geometry stratify extracardiac target organ damage in patients with essential hypertension and may provide more prognostic information for every individual patient. Determination of salt- sensitivity status may provide additional useful prognostic information by recognizing the salt- sensitive subjects as more prone to develop more severe vascular hypertensive damage. Finally, measurement of left atrial enlargement may give additional information about the severity of hypertension and help recognizing the group of the patients with the most severe end-organ damage.
Collections