Düşük ve yüksek doz levotiroxin tedavisi ile tiroid nodüllerinde olan değişiklikler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Basit nodüler guatr hastalığı klinikte sık rastlanılan bir tiroid hastalığı olup nodülleri küçültmede levotiroksin süpresyon tedavisinin etkili olup olmadığı tartışmalıdır. Bu çalışmada, levotiroksin süpresyon tedavisinin soliter ve soğuk tiroid nodüllerini küçültmede etkili olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmamızda hastalar, başlangıçta düşük ve yüksek doz levotiroksin olmak üzere iki ana guruba randomize edilmişlerdir. Hastalar her iki ana gurupta tekrar bir yıl süre ile plasebo veya tedavi almak üzere guruplara ayrılmışlardır. Birinci yıl sonunda gurupların çaprazlanarak plasebo alanların tedavi, tedavi alanların ise plasebo alarak tedavilerini 2 yıla tamamlamaları planlanmıştır. Düşük doz levotiroksin gurubunda TSH seviyeleri 0.4-0.6 xlU/ml ve yüksek doz tedavi gurubunda TSH seviyeleri <0.01 pılU/ml düzeylerine süprese edilmiştir. TSH seviyeleri hedeflenen düzeylere ulaşıncaya kadar 3 haftalık aralıklarla, daha sonra ise 3 aylık aralıklarla ölçülmüştür. Çalışma süresince nodul hacminde, sayısında, çaplarında, isthmus kalınlığında ve karşı lob transvers kesit alanında olan değişiklikler yüksek rezolüsyonlu 7.5 MHz USG kullanılarak 6 aylık aralıklarla takip edilmiştir. TT3, TT4, ST3, ST4 seviyeleri 6 aylık aralıklarla ve tiroglobülin düzeyleri ise 3 aylık aralıklarla incelenmiştir. Çalışmanın 6 aylık sonuçları rapor edilmektedir. Plasebo guruplarında 6 aylık tedavi sonrası nodul hacminde değişim izlenmez iken her iki tedavi gurubunda nodul hacminde anlamlı küçülme izlendi [ düşük doz tedavi gurubu: bazal 4.58+2.16 mi vs 6.ay 3.68+1.90 ml,(p=0.013) ve yüksek doz tedavi gurubu: bazal 2.02+0.4 mi vs 6.ay 1.28+0.3 mi, (p=0.02) ]. Nodul hacmini küçültmede düşük doz levotiroksin ve yüksek doz levotiroksin tedavileri arasında istatistiki farklılık saptanmadı (p=0.83).Altı aylık tedavi süresince nodul sayısında, nodul çapında, isthmus kalınlıklarında ve karşı lob transvers kesit alanında değişiklik izlenmedi. TT4 seviyeleri yüksek doz levotiroksin tedavi gurubunda, ST4 düzeyleri ise her iki tedavi grubunda anlamlı olarak yükseldi. Tiroglobülin seviyeleri plasebo guruplarında anlamlı değişiklik göstermez iken her iki tedavi gurubunda belirgin olarak olarak düştü [ düşük doz tedavi gurubu: bazal 84+32 ng/ml vs 6.ay 62+29 ng/ml, (p<0.05) ve yüksek doz tedavi gurubu: bazal 108+33 ng/ml vs 6.ay 42+18 ng/ml, (p<0.01) ]. Sonuç olarak, düşük doz levotiroksin tedavisinin nodul hacmini küçültmede yüksek doz levotiroksin tedavisi kadar etkili olduğu ve her iki tedavinin birbirine üstünlüğünün olmadığı tespit edildi. Aynı zamanda tiroglobülin seviyelerinin belirlenmesinin nodüllerin küçülüp küçülmeyeceğini tahmin etmede yardımcı olmadığı belirlendi. SUMMARY Simple nodular goiter is a common thyroidal disease and effectiveness of levothyroxine suppressive therapy in reducing nodule size remains controversial. We examined the effect of levothyroxine suppressive therapy on the regression of solitary.d cold thyroid nodules. Patients were first randomized to two main groups; namely low dose levothyroxine and high dose levothyroxine groups. In each main group, the patients were further randomized to either treatment or placebo groups for one year. At the end of the first year, groups were planned to be crossed over so that those who received treatment would be given placebo and vice versa for the 2nd year. Low dose and high dose levothyroxine were defined as doses that reduce TSH level to 0.4-0.6 ulU/ml and <0.01 ulU/ml, respectively. TSH levels were measured at 3 week intervals from the beginning of the treatment until the desired TSH levels were obtained and after wards at 3 month intervals. During the study period volume, diameter and number of nodules as well as isthmus thickness and contralateral lobe transverse section area were followed with high resolution 7.5 MHz USG at 6 month intervals. TT3, TT4, FT3, FT4 levels were followed at 6 month intervals and thyroglobulin levels at 3 month intervals. The results of the 6th month follow up period are reported here. In both of placebo groups no change in nodule volume was observed at the end of the 6th month period whereas in both of the treatment groups, nodule volume decreased 46significantly [ low dose treatment group: basal 4.58+2.16 ml vs 6th month 3.68+1.90 ml, (p=0.013) and high dose treatment group: basal 2.02+0.4 ml vs 6th month 1.28+0.3 ml, (p=0.02)]. There was no statistically significant difference between the reduction of volume in groups receiving low or high dose levothyroxine treatment (p=0.83). During 6 months of treatment no significant changes were observed in the diameter and number of nodules, isthmus thickness and contralateral lobe transverse section area. TT4 levels increased significantly in the high dose treatment group while FT4 levels were significantly increased in both treatment groups. Thyroglobulin levels didn't change in both placebo groups where as it decreased significantly in both treatment groups [ low dose treatment group: basal 84+32 ng/ml vs 6th month 62+29 ng/ml, (p<0.05) and high dose treatment group: basal 108+33 ng7ml vs 6th month 42+18 ng/ml, (p<0.01) ]. We conclude that both low dose levothyroxine suppressive therapy is as effective as high dose levothyroxine suppressive therapy and one is not superior to the other. On the other hand determining thyroglobulin levels will not help to predict nodule regression. 47
Collections