Yüksek yapıların kentsel gelişme bağlamında irdelenmesi ve yüksek yapı politikaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Son çeyrek yüzyılda özellikle iletişim ve ulaşım teknolojilerinin gelişmesi ve yeni ekonomik yönelimlerle küreselleşme olarak adlandırılan sürece girilmiş, zaman ve mekan kavramları yeniden tanımlanmış, dünya üzerindeki değişimler gittikçe daha da hızlanmaya başlamıştır.Küreselleşme; değişen yönelimler ve piyasa ihtiyaçları ile ulus devletlerin güç kaybetmesiyle kendini tanımlarken, bu ortamda kentler ve bölgeler ön plana çıkmakta, bu süreçte sayıları artan çok uluslu şirketlerin yönetim birimleri, ?küresel kent? olarak adlandırılan kentlerde yoğunlaşmakta, üretim birimleri ise, özellikle ulaştırma teknolojisindeki gelişmelerden destek alarak, hammadde ve emeğin ucuz olduğu diğer merkezlere kaymaktadır.Küreselleşen dünya konjonktüründe, kentsel planlama aktiviteleri de koşullara uyum sağlayabilmek için değişime uğramaktadır. Bu doğrultuda mevcut modernist planlama anlayışı eleştirilmeye başlanmış, bütüncül olmaktan çıkıp parçacıl bir form önerisi getirilmiştir.Sermaye yapısındaki bu küresel değişimin kendisine yerel ortaklar bulmasının kent ölçeğindeki mekansal göstergesi olan yüksek yapılar, bulundukları kentin çağdaş yüzünü küresel ölçekte ortaya koymaktadırlar.19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Amerika'dan başlayarak modern mimarinin kentleri yeniden kurma ideali ile birlikte tüm dünyada ?yeni?nin ve ?son teknoloji?nin sembolü olan yüksek yapılar günümüzde de halen etkinliğini sürdürmektedir.Sermayenin ihtiyaç duyduğu mekanı yaratma arzusu eski ve tarihi olan merkezi iş alanlarına olan talebi azaltmış ve yeni Merkezi İş Alanları (MİA) ortaya çıkmıştır.Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul'da da MİA kendisine yeni alanlar bulmuştur. Kent geneline yayılan bu alanlar Avrupa yakasında; Beşiktaş ? Maslak aksı, Bakırköy, İkitelli ve Beylikdüzü, Anadolu yakasında Kozyatağı, Bağdat Caddesi, Altunizade, Kavacık bölgelerinde yoğunlaşmıştır.Çalışma kapsamında, İstanbul gibi tarihi kent merkezi, kent kimliği için önemli bir kriter olan bir metropolün kentsel peyzajında ve siluetinde önemli bir yer tutan yüksek yapılar, son dönemde Orta Avrupa'nın başkentliğine soyunan Hollanda'dan, Rotterdam ve Amsterdam örnekleriyle birlikte tartışılacaktır.Yüksek yapı inşa etmek için farklı motivasyon ve politikaları olan bu üç kentten yüksek yapıların yoğun olduğu üç kentsel proje alanı seçilerek kente ve kentliye yaptığı katkılar / etkiler değerlendirilecektir.Yüksek yapı faaliyetinin artan arazi fiyatları ve küresel sermayenin prestij mekanı olması nedeniyle kaçınılmaz olduğu günümüzde kentlerin tarihsel süreç boyunca sahip oldukları kimlik ve bellek ögelerini korumak için yüksek yapı politikalarının her kent için özgün olarak hazırlanması gerektiği çalışmanın ana eksenidir. In the last quarter of 20th century, globalization redefined the notions of time and space according to the developing technologies in communication and transportation. As globalization described itself with the decline of nation states due to the changing economical trends and market needs, the new environment of the current situation formed by cities and regions that gained more importance.In this process headquarters and management offices of international companies preferred to locate in global metropolises, instead production units moved to locations which have lower costs of raw material and labor opportunities with the advantages of developments in transportation technologies.In the context of globalizing world, urban planning activities are also changing to adapt to new circumstances. Therefore, modernist planning understanding started to be criticized, its holistic approach transformed to a more fragmental form, defined by activity plans, action plans etc.Global capital finds local partners and shows its presence in the city scale with important changes in the urban landscape and big investments in constructions such as high-rise buildings; that are considered as the contemporary / global face of cities. High-rise buildings became the symbol of ?new? and ?last technology? with the modern architecture?s idea of reconstruction of cities which had started in America from the beginning of the last part of 19th century and spread to the world. International capital desired to create its own business zones, so the demand to the historical business centers declined and new Central Business Districts (CBD) have emerged.Istanbul can be considered as the engine of the Turkish economy both in national and international levels, therefore new CBD moved to new districts to create an outstanding zone for business. Istanbul is a metropolis that settled on two continents and formed as a multi centered city, thus CBD located in Beşiktaş ? Maslak axis, Bakırköy, İkitelli and Beylikdüzü in European side; and Kozyatağı, Bağdat Street, Altunizade and Kavacık in Anatolian side.Istanbul is a city that has a significant location and a unique urban landscape, with a very important historical center that plays an important role in city?s identity. With the effects of globalization, the skyline changes and high-rise buildings started to develop a new and modern center in this environment that has strong identity components. The aim of this study is to understand the process of Istanbul in this context and discuss its development with Rotterdam and Amsterdam examples from Holland, which are intended to become metropolises of the middle Europe in recent years. Three large scale urban projects have selected from these 3 cities that have different motivations and politics on constructing high-rise buildings, and effects / contributions of these projects to the city and citizens has studied.Today, constructing high-rise buildings is inevitable because of increasing land costs and the need of prestigious spaces for global capital; the main focus of this study is to stress the importance of developing unique high-rise building policies for individual cities according to their historical backgrounds, identity / memory elements, economical / social and morphological characteristics.
Collections