Ekolojik mobil konutların teknolojisi ve iç mekan düzenlemelerinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsanoğlu varoluşundan itibaren yaşamını sürdürebilmek amacıyla doğa şartlarıyla mücadele etmiş, önceleri doğal kaya oyuklarında daha sonraları ise insan eliyle yapılmış ilk barınaklar ve ilk mobil konut örnekleri olan geçici, taşınabilir yapılarda barınma gereksinimlerini karşılamışlardır.Tarım bilgisinin gelişmesi, göçebe bir yaşam süren insan topluluklarını toprağa bağımlı bir hale getirerek yerleşik yaşama geçmelerine neden olmuş, barınak olarak kullanılan geçici yapılar yerlerini kalıcı konutlara bırakmaya başlamıştır.İnsanların yerleşik yaşama geçişleri insan-doğa ilişkisinin daha değişik bir boyut kazanmasına yol açmıştır. Bu dönemde insan toplulukları yeni yerleşim yerleri oluşturmak ve tarım alanları açmak amacıyla doğaya müdahale etmeye başlamışlar, yeryüzü şekillerini ve doğal kaynakları yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla kendi gereksinimleri doğrultusunda kullanmışlardır. Doğaya insan eliyle yapılan bu ilk müdahaleler, insan nüfusunun azlığı, sahip olunan yetersiz teknoloji ve buna bağlı olarak insanların gereksinimlerinin ve konfor beklentilerinin basitliği gibi nedenlerle sınırlı bir düzeyde kalmış, doğal dengeyi bozucu herhangi bir etkiye yol açmamıştır. Ancak teknolojinin ve makineleşmenin gelişmesi, insan nüfusunun ve ihtiyaçlarının artması sonucunda yaşanan sanayi devrimiyle birlikte insanın doğaya olan bu sınırlı müdahalesi doğal kaynakların sömürülmesi halini almıştır. Bu sürecin başlangıcıyla birlikte git gide artan enerji ihtiyacı sonucunda dünyanın doğal kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşmuş ve bu baskı günümüzde petrol, doğalgaz gibi yer altı kaynaklarını tükenme noktasına getirmiştir. Fosil yakıtlar olarak adlandırılan yer altı kaynaklarının yoğun olarak kullanılmasının bir başka sonucu da dünyanın ekolojik dengesinde meydana gelen ve kimi bölgelerde neredeyse geri dönüşü olanaksız boyutlara ulaşan bozulmalar olmuştur. Bu kaynakların yoğun olarak kullanılması sonucunda salınan sera gazlarının miktarı artmakta ve atmosferde birikerek dünyanın tolore edebileceği miktarın çok üzerine çıkmaktadır. Görevi kısaca güneşten gelen ışınların gerekli miktarını atmosferde tutarak fazlasını uzay boşluğuna yollamak ve bu şekilde dünyayı donmaktan korumak olan sera gazlarının miktarının artması, geri yollanması gereken ışınların da atmosferde tutulmasına ve bu durum da dünyanın genel sıcaklığında artışa neden olmaktadır. Kısaca küresel ısınma olarak adlandırılan bu olgu sonucunda günümüzde dünyanın ekolojik dengesi sarsılmakta, tüm dünyada etkileri artarak görülen doğal afetler ile çevresel ve iklimsel felaketler meydana gelmektedir.Özellikle yakın geçmişten bu yana etkileri görülmeye başlayan Dünyanın ekolojik yapısındaki bu olumsuz değişimler bilim insanlarını bu konuda çalışmalar yapmaya ve tedbirler almaya yöneltmiştir. Sera gazı salımından birinci derecede sorumlu olan gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada bu gazların salımının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmış ve pek çok ülkenin katılımıyla imzalanan Kyoto protokolüyle ülkesel ölçekte kimi yaptırımlar uygulanması karara bağlanmıştır.Dünyanın enerji gereksinimini karşılamak ve sera gazı salımlarını azaltmak amacıyla yapılan araştırmalar, bilim insanlarına çıkış yolunun yeraltındaki rezervlerle sınırlı fosil yakıtların kullanımının azaltılarak kendini yenileyebilen, sınırsız ve temiz enerji kaynaklarına yönelmek olduğunu göstermiştir. Güneş, rüzgar enerjisi, hidrolik enerji ve hidrojen gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımının geliştirilerek dünya genelindeki tüm sektörlerde yaygınlaştırılması ve insanların enerjinin verimli olarak kullanımı konusunda bilinçlendirilmeleri ile ilgili çalışmalar artarak devam etmektedir.Enerjinin temiz, yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve doğal kaynakların verimli olarak kullanımıyla ilgili ekolojik yaklaşım mimarlık alanında da kendisine geniş yer bulmuş, sanayi yapılarından konutlara kadar pek çok ekolojik bina örneği tasarlanmıştır. Özellikle konut sektöründe sıkça görülmeye başlanan ekolojik yapılar başlangıçta yalnızca yüksek enerji faturalarından kurtulmayı amaçlayan ekonomik gerekçelerle rağbet görmüş olsalar da günümüzde gitgide gelişen çevre bilinci sayesinde doğayla barışık bir yaşam sürmek isteyen insanlar tarafından da sıklıkla tercih edilmektedir.Mimarlığın ekoloji ile buluşmasından ortaya çıkan ekolojik yapılar içinde mobil konutlara özel bir yer ayırmak gerekir. Doğayla uyum içinde olmanın, hareketin ve ev değiştirmeden çevre değiştirebilme özgürlüğünün simgelerinden olan mobil konutlar doğaya saygılı yaklaşımları nedeniyle ekolojik ev tanımına en uygun yapı tipidir. Günümüzün modern mobil konutları bünyelerine entegre edilmiş ileri teknoloji ürünü sürdürülebilir sistemleri ile enerji ve su şebekelerinin uzağındaki zorlu coğrafi koşullara dahi uyum sağlama yeteneği geliştirmiş akıllı yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Gereksinim duydukları enerjiyi ve suyu sürdürülebilir kaynaklardan kendi olanaklarıyla elde etmeleri, sıfıra yakın karbon salımları, enerji ve su kaynaklarının kesintiye uğradığı günlük ve mevsimsel zaman dilimlerinde kullanımını sağlayan depolama birimleri, elde edilen kaynakları verimli kullanabilmeleri, drenaj gerektirmeyen atık teknolojisi, yerkabuğuna verilen zararı en aza indiren zemin bağlantı şekilleri gibi özellikleri bu evleri ekolojik yaklaşımın mimarlık alanına olan en önemli yansımalarından biri haline getirmektedir.Ekolojik mobil konutlar sahip oldukları teknolojik donanımların yanı sıra iç mekan düzenlemeleri ve kullanılan malzemeler açısından da sabit bir evde bulunan hemen tüm konfora sahiptirler. Yapımlarında kullanılan dayanıklı, fazla bakım gerektirmeyen malzemeler, ısı ve su yalıtımları, iç mekan düzenlemelerindeki yer kaybını önleyen akılcı yaklaşımlar sayesinde artan konfor düzeyi bu konutları geçmişin basit ve geçici yapıları olmanın çok ötelerine taşımış, çağın gerektirdiği konfor düzeyinin doğa ile barışık yaşayarak da sağlanabileceğinin en güzel örneklerinden olan ciddi bir yaşam alternatifi olma noktasına getirmiştir. From it?s beginnings mankind has struggled with the nature to survive, first dwelling in natural caves in rocks, and later on in man-made shelters and in temporary mobile huts, the first examples of mobile dwelling units.The advent of agriculture made man dependent on land and nomadic life gave way to resident life, the temporary dwellings used as shelters being replaced by permanent units.The switch to resident life opened a new dimension in the man?s relations with the nature.In this new era mankind began its intervention on the nature to build new residential and agricultural areas, and started taking advantage of natural resources to improve its living conditions.These first interventions on the nature were limited and hardly had any detrimental effect on the natural equilibrium, due to such factors as small population, inadequate technological level and the simplicity of the needs and comfort expectations.But the advances in technology and the growth of the population coupled with the increasing needs led to the industrial revolution, which transformed that limited intervention into an exploitation of the natural resources.This increasing hunger for energy put a great strain on the planet?s natural resources, bringing resources such as oil and natural gas to the brink of depletion.Another consequence of the intensive exploitation of these subterranean resources known as fossil fuel is the adverse effect on the planet?s ecological system, causing almost irreversible levels of damage in certain regions.This intensive exploitation is giving rise to the accumulation of greenhouse gases in the atmosphere at an increasing rate, to a level much higher that the planet can tolerate.The increasing amount of the greenhouse gases, whose function is to retain just the right amount of solar radiation in the atmosphere and thus to protect the planet from freezing over, is now preventing the release of the radiation reflected from the earth?s surface into space more than it should, leading to an increase in temperature.This process, known as global warming, is disturbing the planet?s ecological balance, causing at an ever increasing rate natural disasters, environmental and climatic catastrophes.These negative changes in the ecological system, whose effects started to become visible in the recent past, urged scientist to conduct researches and suggest precautions.Measures were taken to descrease to release of greenhouse gases into the atmosphere worldwide, starting from the developed countries that are the primary responsible for the emission. The Kyoto protocol, adopted with the participation of many countries, brings obligations at a country level .Research aiming at reducing the emission of greenhouse gases and yet fulfilling the energy needs of the planet shows that the solution is to reduce the usage of the limited fossile fuel reserve by switching to renewable and clean energy sources.Studies on the improvement of the usage of sustainable energy sources such as solar, hydrolic and hydrogen power are becoming increasingly common, targeting the application of these energy sources to various industries, while also raising awareness on the efficient usage of energy.The ecological approach to energy production using clean and renewable sources and efficient usage of natural resources has found a strong support in the architecture industry as well, leading to many ecological design examples from industrial structures to residential buildings.Ecological buildings, becoming increasingly common in the residential sector, once preferred for economical reasons to ban high energy bills are now also preferred by people who choose a nature friendly way of life due to the increasing environmental consciousness.Mobile dwelling units deserve a special place amongst the ecological buildings that are a result of the architecture-meets-ecology concept.Mobile units, a symbol of harmony with the nature, of motion and of freedom to change one?s environment without changing one?s house, are most suitable to the definition of ?ecologic house? due to their nature friendly approach.Today?s modern mobile dwelling units are intelligent buildings capable of adapting to difficult geographical conditions far from the energy and water networks by means of their integrated high technology sustainable systems.These units are among the most important reflections of the ecological approach on the arcitecture area due to such characteristics as their capability of obtaining energy and water from sustainable sources, near zero carbon emission, their energy and water storage systems for daily or seasonal outages, their efficient use of resources, waste technology that does not require drainage, ground connection methods minimizing damage to the earth?s crust etc.In addition to their advanced technology, ecological mobile buildings do not fall short of the comfort levels that one is used to expect from fixed buildings, regarding interior design and materials used.Good water and heat insulation, robust and low maintenance materials used in their construction, smart approach to efficient interior space usage all contribute to a comfort level that carries these buildings far beyond the simple and temporary buildings of the past, providing an alternative way of life that proves that comfort and nature friendliness can go together.
Collections