Çocuklarda demir eksikliği anemisi ve tedavisinin nötrofil ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonları üzerindeki etkisi ve klinik ile korelasyonu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
75 7.Ö2ET Demir eksikliği anemisi dünyada görülen en sık besinsei eksikliktir (2). Çocukların hızlı büyümeye bağiı demir ihtiyaçları artmıştır (2). Gelişmekte olan ülkelerde yetersiz demir alımına eşlik eden parazitik infeksiyonlar, demir eksikliği anemisinin sık görülen etiyolojik faktörleridir (2). Çalışmalar, Türkiye ve istanbul'da yaşayan sağlıklı çocuklarda demir eksikliği anemisinin sık olduğunu göstermektedir (84-87). Bizim çalışmamıza yaşlan 6 ay-12 yaş arası değişen 57 demir eksikliği anemisi ve 31 kontrol dahil edildi. Çalışmaya alınan çocuklarda iştah, pika, beslenme durumu (yeşil sebze ve kırmızı et yeme, günlük içilen süt miktarı), geçirdikleri ameliyat kaza, parazitoz öyküsü, kanama, defekasyon paterni ve gaitanın rengi, son üç ayda geçirdikleri infeksiyon sayısı ve kronik hastalık varlığı, ailelere yapılan anket yolu ile sorgulandı. Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri, rion-anemik demir eksikliği tanısı, kronik bir hastalığın varlığı, demir eksikliği dışında her hangi bir kan hastalığının varlığı, kanama öyküsünün varlığı, demir içeren bir ilaç kullanımı öyküsü, parazitoz öyküsü, 6 aydan küçük veya 12 yaştan büyük olması, geçirilmiş gastrointestinal cerrahi ve son bir ayda geçirilmiş infeksiyon öyküsü olarak belirtendi Çalışmaya dahil edilen çocukların fizik muayene ve antropometrik ölçümleri (tartı, boy ve persentilleri) alındıktan sonra, tanı anında yapılan hemogram ve periferik yayma sonuçlarına göre demir eksikliği anemisi veya kontrol grubu olarak sınıflandırıldılar. Demir eksikliği anemisi tetkiklerine (hemogram, periferik yayma, gaitada gizli kan, ferritin) ek olarak alınan 2 mi kanda flow sitometri yöntemi ile elde edilen nötrofîl ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonlannın verileri, demir eksikliği anemisi ve kontrol grupları arasında karşılaştırıldılar. Çocuklar, demir eksikliği anemisinin ağırlığına göre üç gruba (grup 1 Hb< 8 gr/dl, grup 2 Hb £ 8 gr/dl ve Hb £10 gr/dl ve grup 3 Hb >10 gr/dl) sınıflandırdılar. Hemoglobin grupları arasında nötrofil ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonlarının verileri karşılaştırıldı.76 demir eksikliği anemisi olan çocuklara Ferrosano! 3mg/kg iki eşit doz'a bölünerek başlanıp, ailelere beslenme ve ilacın olası geçici yan etkileri konusunda bilgi verildi. Demir eksikliği anemisi tedavisinin 15. gününde çocukların hemogram, periferik yayma ve nötrofil ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonları tekrarlandı. Demir eksikliği anemisi grubunun 15. gün nötrofil ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonlarının sonuçlan, kontrol grubunun teni anında saptanan değerleri ile karşılaştırıldı. Ayrıca, tem anındaki hemoglobin gruplarına göre 15. gün nötrofil ve monosit oksidatif patlama ve apoptoz fonksiyonlarının verileri kıyaslandı. Çalışmamızda demir eksikliği anemisi ve kontrol grupları arasında, çocukların cinsiyet, yaş, tartı ve boyları açısından anlamlı fark saptanmamıştır (Tablo 3). Hiçbir çocukta kanama öyküsü saptanmamıştır. Demir eksikliği anemisi grubunda 40, kontrol grubunda ise 5 çocuğun beslenmesi kötü olarak saptanmıştır (p=0.00) (Tablo 3). Son üç ayda geçirilen infeksiyon sayısı, demir eksikliği anemisi grubunda anlamlı olarak kontrol grubundan yüksek bulunmuştur (p=0.05) (Tablo 3). Sosyoekonomik açıdan iki grup arasında anlamlı fark saptanmamıştır (Tablo 4). Demir eksikliği anemisi ve kontrol grupları arasında aile özelliklerini değerlendirirken, babanın eğitimi, anne ve baba yaşı, meslekleri ve sigara içme durumu açısından, iki grup arasında anlamlı fark saptanmamıştır (Tablo 5). Demir eksikliği anemisi grubunda 57 anneden 38'inin, kontrol grubunda ise, 31 anneden sadece 12'sinin eğitimsiz olduğu saptanmıştır (p»0.01) (Tablo 5). Demir eksikliği anemisi olan hastaların kontrol grubuna göre 0. gün hemoglobin, eritrosit sayısı, ortalama hücre hacmi değerleri anlamlı olarak düşük ve eritrosit dağıtım genişliği değeri ise, anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır (p=Q.00) (Tablo 6). Demir tedavisinin 15. gününde, sadece iki grup arasındaki eritrosit sayısı değerinin teni anında saptanan değere göre anlamlı farkının kaybolduğu görülmüştür (p=0.8) (Tablo 7). Tanı anında demir eksikliği anemisi grubunun tüm nötrofil ve monosit oksidatif patlama değerlerinin kontrol grubuna göre düşük olmasına rağmen, sadece monosit patiatm değerindeki saptanan düşüklüğün istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p=0.02) (Tablo 8). Demir tedavisinin 15.77 gününde ise, tanı anında monosit patlama değerinde saptanan anlamlı farkın kaybolduğu görülmüştür (p=0.7) (Tablo 9). Tanı anında, Hb değeri 10 gr/dl ve altında olan gruptaki nötrofil ağırlıklı patlama indeksi ve Hb değeri 8 gr/dl'nin altına olan gruptaki monosit ağırlıklı patlama indeksi değerlerinin anlamlı olarak düşük oldukları saptanmıştır (sırasıyla p=0.006 ve p=0.01) (Tablo 16). Demir tedavisinin 15. gününde ise, nötrofil ve monosit ağırlıklı patlama indeksi değerlerinde tanı anında saptanan anlamlı farkın kaybolduğu saptanmıştır (sırasıyla p=0.2 ve p=0.1) (Tablo 17). Demir eksikliği anemisi grubunun tanı anında tüm nötrofil ve monosit apoptoz verilerinin kontrol grubuna göre düşük olmasına rağmen, istatistiksel olarak iki grup arasında anlamlı fark saptanmamıştır (Tablo 10). Hb değeri 8 gr/dl'nin altında olanların tanı anında nötrofil fifiluks yüzdesi, nötrofil toplam ölü yüzdesi, nötrofil geç apoptoz yüzdesi ve monosit fifiluks yüzdesi değerlerinin anlamlı olarak düşük olduğu saptanmıştır (sırasıyla p=0.03, p=0.01, p=0.01 ve p=0.00) (Tablo 18). Demir tedavisinin 15. gününde ise, nötrofil ve monosit apoptoz fonksiyonlarında tanı anında saptanan anlamlı farkın kaybolduğu saptanmıştır (Tablo 19). Sonuçta, çalışmamızda demir eksikliği anemisi ve kontrol gruplarındaki çocukların cinsiyet, yaş, tartı, boy ve sosyoekonomik düzeyleri arasında anlamlı farkın olmaması, grupların homojen olduğunu göstermektedir. Demir eksikliği anemisi grubunda nötrofil ve monosit patlama değerleri kontrol grubuna göre düşük bulunmuştur. Fakat, sadece monosit patlama değerindeki düşüklüğünün istatistiksel olarak anlamlı olması, vücuttaki demir depolarının bilinmeyen mekanizmayla nötrofil fonksiyonlarını ilk basamak savunma sistemi olarak koruduğu şeklinde yorumlanmıştır. Aynı gündeki kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, hemoglobin değeri 10 gr/dl ve altında olanlarda nötrofil ağırlıklı patlama indeksi değeri ve hemoglobin değeri 8 gr/dl'nin altında olanlarda, monosit ağırlıklı patlama indeksi değeri anlamlı olarak düşük bulunmuştur. Nötrofil ve monosit oksidatif patlamada görülen farkların demir tedavisinin 15. gününde kaybolması, saptanan değişikliklerin demir eksikliğinden kaynaklandığı düşündürmüştür. Demir eksikliği anemisi gubunda kontrol grubuna göre, tüm nötrofil ve monosit apoptoz parametreleri düşük bulunmuştur. Ancak nötrofil fifiluks78 yüzdesi, nötrofil toplam ölü yüzdesi, nötrofil geç apoptoz yüzdesi ve monosit fifiluks yüzdesi değerlerinin sadece hemoglobin değeri 8 gr/dl'nin altında olanlarda istatistiksel olarak anlamlı düşük bulunması ise fifiluksun apoptozu belirlemedeki hassasiyetini göstermekte olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Nötrofil ve monosit apoptoz parametrelerindeki değişikliklerin demir tedavisinin 15. gününde kaybolması, saptanan değişikliklerin demir eksikliğinden kaynaklandığı düşündürmüştür. Ancak nötrofil ve monosit apoptozunun gecikmesinin klinik yansımasının ne yönde olabileceği konusunda daha fazla çalışmaya gereksinim vardır.
Collections