Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda görülen serum prolaktin düzeyi yüksekliğine makroprolaktin katkısının tespiti
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Prolaktin (PRL) ön hipofîz dahil çeşitli dokulardan salınan tek zincirli polipeptiddir. Serumda molekül ağırlığı 23, 50-60 ve >100 kDa boyut aralığında olan 3 grup moleküler izoformları tenımlanrnıştır. Büyük moleküler ağırlıklı PRL formları makroprolaktin olarak adlandınlmaktadır. Makroprolaktinin immünometrik yöntemlerle etkileştiği ve yöntemlerin birbirleri ve hasta kliniği ile uyumsuz sonuçlar verdiği görülmüştür. Büyük moleküler ağırlığa sahip bu moleküllerin kapillerlere sınırlı kaldığı için hiperprolaktinemiye neden olduğu belirtilmektedir. Dolaşımdaki prolaktin izoformlanm tanımlamak için jel filtrasyon kromatografîsi (GFC) yapılabilir, ancak rutin uygulama için polietilen glikolle (PEG) çöktürme ve % geri kazanım oram belirlenerek prolaktin düzeyine makroprolatin izoformlarm katkısının belirlenmesi yöntemi kullamlmaktachr. PRL'nin katabolizması hakkında yeterli bir bilgi olmayıp % 25 oranında böbreklerden temizlendiği ileri sürülmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinde % 20-75 arasında hiperprolaktinemi görülmektedir. KBY'de PRL'nin metabolik klerens hızmm düştüğü ve bu hastalarda Mperprolaktmeminin primer olarak azalmış böbrek fonksiyonuna bağlı olduğu belMlmiştir. KBY'de görülen hiperprolaktinemiye makroprolaktinin katkısını değerlendirmek için hemodiyaliz (HD), sürekli ayaktan periton diyaliz (CAPD) ve böbrek nakli (RT) yapılmış toplam 76 hasta ve PRL'yi yükselttiği bilinen herhangi bir sağlık sorunu olmayan 72 kontrol çalışmaya alındı. Serum PRL' si elektrokemilüminesan deteksiyonlu immünometrik bir yöntemle ölçüldü. PEG ile çöktürülen serumların süpernatanlannda % geri kazanım hesabı yapılarak, < % 50 olan örnekler makroprolaktin olarak kabul edildi. KBY'li hasta grubunun serum ve süpernatan PRL değerleri kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksekti (p<0.001). KBY grubunda; HD ve CAPD grubu serum PRL değerleri, RT grubundan anlamlı olarak yüksekti (sırasıyla; p=0.001, p=0.004). RT grubu serum PRL değerleri kontrol grubundan anlamlı derecede farklı değildi (p=0.064). Tüm deneklerin serum PRL değerleri ile serum kreatinin düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta derecede güçlü bir korelasyon olduğu saptanmıştır (r=0.654, p<0.001). HD grubunda serum kreatinin değerleri hemodiyaliz sonrası düşmesine rağmen serum PRL değerlerinde HD öncesi ve sonrası bir fark saptanmamıştır, (serum PRL için; p= 0.1933). KBY grubunu oluşturan 76 kişi arasında 4 kişide (% 5.2) makroprolaktin uizoformlan vardı. Kontrol grubundaki 72 kişi arasında 8 kişide (%11.1) makroprolaktin izoformlan vardı. KBY olan hastalarda görülen Mperprolaktmeminin makroprolaktin izoformlannın varlığı ile oluşmadığı, ama bu hastalarda görülen hiperprolaktinemiye, PRL katabolizmasmda rol alan böbrek işlev kaybının neden olduğunu düşündürmektedir. ııı SUMMARY Prolactin is a single chain polypeptide hormone secreted by various tissues besides anterior pituitary. In serum, three molecular forms of prolactin in the range of 23, 50-60, >100 kDa has been defined. High molecular weight PRL forms are named as macroprolactin. It has been shown that different immunoassays produce different results -which may not be consistent with the patients' findings- with macroprolactin containing sera. These high molecular weight forms result in hyperprolactinemia due to their inability to leave the capillaries. Gel filtration chromatography (GFC) can be used to identify prolactin isoforms in circulation, but for routine use, polyethylene glycol precipitation (PEG) and recovery calculations can be used to determine the contribution of macroprolactin isoforms on prolactin levels. Although there is inadequate information about PRL catabolism, it has been suggested that the kidneys clear 25 % of PRL from the circulation. Hyperprolactinemia is seen in 20-75 % of patients with chronic renal failure (CRF). It has been reported that PRL' s clearance rate is reduced in CRF and that hyperprolactinemia is primarily due to reduced renal function in patients with CRF. In order to determine the contribution of macroprolactin to elevated PRL levels in CRF, 76 CRF patients receiving hemodialysis (HD), continous ambulatory peritoneal dialysis (CAPD), renal transplantation (RT) therapies and 72 control subjects, with no known medical problem causing an elevated PRL level were included in the study. Serum PRL levels were measured by an immunoassay with electeocherruluminescent detection. Following PEG precipitation, recovery ratios were calculated and samples with a recovery of < 50 % were identified as having macroprolactin isoforms. The serum and supernatant prolactin levels of patients with CRF were higher than the control group and the difference was statistically significant (p<0.001). Within the CRF group, serum PRL levels of HD and CAPD patients were significantly higher than RT patients (p= 0.001; p= 0.004, respectively). The serum PRL levels of RT patients and the control group were not significantly different (p= 0.064). A statistically significant and a moderate correlation was present between serum PRL and creatinine levels of all subjects (r= 0.654, p<0.001). In HD group, although a decrease in serum creatinine levels were determined after the HD process, the serum PRL levels before and after the HD process was not significantly different IV(p=0.1933 for serum PRL levels). There were only 4 subjects (5.2 %) having macroprolactin isoforms among the 76 subjects in the CRF group. In the control group, there were 8 subjects (11.1 %) having macroprolactin isoforms among the 72 subjects in the control group. We conclude that hyperprolactinemia seen in CRF patients is not caused by the presence macroprolactin isoforms, but the reduction of the renal function on PRL catabolism.
Collections