Ülseratif kolit ve Crohn hastalıklarında osteopeni ve osteoporoz sıklığının saptanması ve iki hastalığın karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1-ÖZET: Bu çalışmanın amacı inflamatuar barsak hastalığına sahip kişilerde kemik mineral yoğunluğunun (KMY) ölçülüp, T skorlarına bakılarak osteoporoz ve osteopeninin oluşup oluşmadığının ve buna bağlı olarak fraktür riskinin artıp artmadığının saptanmasıdır. Yapılan az sayıda çalışmalarda crohn hastaları ülseratif kolitli hastalarla karşılaştırıldığında önemli oranda daha sık düşük KMY'na sahip olduğu bulunmuştur. Fakat bu bulgu henüz yaygın olarak kabul görmemektedir. Biz bu çalışmada bu iki hastalık arasında kemik mineral yoğunluğu bakımından fark olup olmadığını da sorgulayacağız. Osteoporoz azalmış KMY ve buna bağlı olarak kemik fraktür riskinde artışla karekterize bir hastalık olarak tanımlanabilir. WHO tarafından < -2.5 altındaki T skor değerleri osteoporoz, -1 ve -2.5 arasındaki T skorları osteopeni olarak kabul edilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre yaşlı insan populasyonunda her sene 742 milyon pound harcamaya neden olan 150.000 den fazla osteoporoza bağlı kırık tespit edilmiştir. Osteoporoz oluştuktan sonra oluşan mineral kaybını yerine koymak hem zor hemde hemde pahalı tedavilere gereksinim göstermektedir. inflamatuar barsak hastalarının osteopeniye veya osteoporoza yol açıp açmadığı belirsiz olmakla birlikte birkaç faktörün rol oynaması olasıdır. Ancak kesin etiyoloji henüz tartışmalıdır. Bunlar arasında kortikosteroid tedavisi bilinen bir faktördür. Kemik kaybının miktarı bu ilaçların dozuna ve kullanım sürelerine göre değişmektedir. 7.5 mg'ın üzerinde uzun süreli kullanım (3 aydan uzun süre ) kırık riskini arttırmaktadır. Crohn hastalarında barsak hastalığı ülseratif kolit hastalarından daha erken yaşta başlar. Kemik gelişimi sırasında oluşan inflamatuar barsak hastalığı düşük pik kemik kitlesine neden olması muhtemeldir. Bu daha sonra düşük KMY'na eğilimi arttıran faktör olabilir. Kemik mineral yoğunluğu Dual enerji X- ray absorbsiyometri (DEXA) yöntemi kullanılarak diğer yöntemlere göre daha yüksek doğrulukta ölçülebilmektedir. DEXA cihazı ile yapılan ölçümler çok düşük radyasyon riski içermektedir. Çalışmamız inflamatuar barsak hastalığına sahip 50 olgudan oluşan hasta grubu ve 50 sağlıklı kontrol grubundan olmak üzere 2 grubu içermektedir. Hasta grubunda 25 ülseratif kolitli 25 crohn'lu 24 erkek 26 kadın hasta bulunmaktadır. Hastaların yaş ortalaması Crohn'lu olgularda 29,3 ülseratif kolitli olgularda 30,2 dir. Kontrol grubu 50kişiden oluşmaktadır. Hasta grubu ile aynı sayıda ve aynı yaşta kadın ve erkek içermektedir. Crohn hastalığı bulunan grup ile ülseratif kolitli grup arasında lomber bölge, femur da ölçülen BMD değerlerinde istatiksel olarak anlamlı farklılık tesbit edilmedi (p>0.05). Fakat ülseratif kolitli hastalar ve crohn hastaları ile sağlıklı grup BMD değerleri karşılaştırıldığında Crohn hastalarında ve ülseratif kolitli hastalarda ölçüm yapılan bölgelerde kemik mineral yoğunluğu belirgin olarak düşük saptanmıştır(p<0.005). Ülseratif kolitli ve Crohn hastaları sağlıklı grup ile karşılaştırıldığında (femur boynunda (p=0,0004), lomber vertebrada (p=0,018)) Z skor değerlerinde önemli fark saptanmıştır. Kesitsel çalışmayı temel alan bu çalışmada; Crohn ve ülseratif kolitli hastalar sağlıklı grup ile karşılaştırıldığında vertebralarda (L2,L3,L4) ve femurda (Boyun, Büyük trochanter, Ward's üçgeni) kemik mineral yoğunluğu önemli ölçüde düşük bulunmuştur. Crohn ve ülseratif kolitli hastalar karşılaştırıldığında kemik mineral yoğunluğu bakımından anlamlı fark saptanmamıştır. Literatürde daha önce iki hastalığı karşılaştıran birkaç çalışma mevcuttur. Bunlardan yalnız bir tanesinde iki hastalık arasında kemik mineral yoğunluk farkı saptanmıştır. Bu çalışmada Crohn hastalığında kemik mineral yoğunluğu ülseratif kolite göre daha düşük bulunmuştur. İnflamatuar barsak hastalıklarında osteoporozis ve osteopeni gelişme riski öngörülmesine rağmen, yapılan araştırmalarda düşük kemik mineral yoğunluğunun sıklığında büyük farklılıklar mevcuttur. Bunun olası açıklaması hasta seçimi olabilir. Biz burada osteoporoz riski olan diğer etyolojiye sahip hastaları çalışma dışı bırakarak sadece inflamatuar barsak hastalığına sahip olguları çalışmaya dahil etmeye çalıştık. Bu bize iki hastalığı daha sağlıklı karşılaştırma imkanı da verdi. Böylece yalnız inflamatuar barsak hastalığından kaynaklanan düşük kemik mineral yoğunluğu saptamayı öngördük. Kemik üzerine kortikosteroidlerin yan etkisi bilinen bir gerçektir. Fakat mekanizması tam olarak aydınlatılmamıştır. Bununla birlikte trabeküler kemiğin değerlendirilmesi büyük oranda kaybın olduğunu göstermiştir. Önceki çalışmalar kortikosteroid kullanımı ile inflamatuar barsak hastalıklarında ki kemik kaybı oranı arasındaki ilişkiyi göstermekte yetersiz kalmıştır. Birkaç çalışma 7.5 mg/gün ve 3 aydan kısa süren kortikosteroid tedavisinin kemik mineral yoğunluğunu anlamlı ölçüde etkilemediğini göstermiştir. Biz de çalışmamızda bu değerleri temel alaraküstündeki doz ve kullanım sürelerini çalışma dışı bıraktık. Böylece kortikosteroid kullanımından kaynaklanan düşük kemik mineral yoğunluğunu çalışma dışı bıraktık. Vücut kitle indeksi vücut beslenme durumunun bir göstergesi olarak kullanılabilir. Kemik mineral yoğunluğu ile önemli oranda ilişkilidir. Düşük kemik kütle indeksi Crohn'lu hastalarda ve ülseratif kolitli hastalarda kemik mineral yoğunluğunda sapmalara yol açabilir. ANCOVA' da, vücut kitle indeksi üç çalışma grubunda kemik mineral yoğunluğu için çok önemli bir parametredir. Kemik mineral densitesinde azalma fraktür riski için iyi bir göstergedir. Pek çok çalışma bu yönde yoğunlaşmıştır. Kırık hastalığın en son ve en önemli bulgusudur. Bizim çalışmamızda hastaların % 10 nunda en az 1 kırık mevcuttur. Bu oldukça önemli bir orandır. Ülseratif kolit ve Crohn hastaları arasında kemik mineral yoğunluğu ve kırık sıklığı bakımından fark yoktur. Her iki grup sağlıklı grupla karşılaştırıldığında kemik mineral yoğunluğundaki azalma % 30 oranında sağlıklı grupta ise % 7 bulunmuştur. Sağlıklı grupta fraktür saptanmamıştır. Özet olarak bizim çalışmamızda hem ülseratif kolitli hem de Crohn'lu hastalarda kemik mineral yoğunluğu büyük oranda düşük saptanmıştır. Bu da inflamatuar barsak hastalarında tedavi ve takip protokollerini etkilemelidir. Bu bulgular hastalarda BMD taramasını zorunlu hale getirmektedir. Ayrıca bu çalışmada çalışma dışı bırakılan uzun süreli ve yüksek dozda kortikosteroid kullanımının da kemik mineral yoğunluğuna olumsuz katkısı hesaba katıldığında bu incelemenin önemi daha da arttırmaktadır. Buna ek olarak Crohn ve ülseratif kolitli hastalarda düşük kemik mineral yoğunluğu sıklığı bakımından anlamlı fark saptanmamıştır. Il-SUMMARY Studies have shown an association between inflammatory bowel disease (IBD) and low bone desity. Previous publications, however.measured only a single parameter, either T or Z score, making comparison of data difficult. Tocompare bone mineral density in patient with Crohn's disease with patients ulseratif colitis and healty subjects, and to evaluate possible risk factors for bone loss in inflammatory bowel disease Patients 25 patients with Crohn's disease, 25 with ulserative colitis total 50, and 50 healty subjects were investigated. Each group consisted of 24 men and 26 women. Lumber spine, femoral neck bone mineral density were measured by dual x ray absorpsiometry (DEXA), and Z scores were obtain by coparsion with age and sex matched normal values. Mean Z scors were significantly lower in Crohn's disease and ulcerative colitis patients compared with healty subjects. Patients with Crohn's disease and ulcerative colitis have reduced bone mineral density. Several factors are probably involved, but the reduction is associated with citokins. When studying skeletal effects of inflammatory bowel disease, patiens with ulseratif colitis and with Crohn's disease should be evaluated separately.
Collections