Mimarlıkta düşünümsel bir tarihyazımı önerisi: Tasarım yoluyla araştırma
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı mimarlığın tarihyazımı etkinliğinde kuram ile pratikler arasında yaygın kabul gören kopukluğu ele alarak, tasarım eylemlerinin bilgi arama biçimlerini mimarlık kuramının üretiminde araçsallaştırmaktır. Mimarlığın bir meslek konumuna erişmesini takiben terk ettiği yapma-etmeye dayalı bütünsel icra biçimi, Modern-öncesi mimarlık pratiğinin iç tutarlılığına karşı Modern dönemde kuramsal ve eylemsel olmak üzere iki işlem alanı oluşmasına, tasarımın mesleki bakımdan bağımsız ama kuram ile ilişkisinde istikrarsızlaşan bir surete bürünmesine neden olmuştur. Sezgisel edimlerle işleyen Rönesans öncesi tasarım pratiği, eylem yoluyla aktarılıyor, akıl ve bilimsel bilgi tahakkümü tarafından henüz çözündürülmemiş bir halde bulunuyordu. Bu bütünsel etkinlik kendi içerisinde tutarlılığa ve toplumda bir karşılığa sahipti. Toplumun üzerinde uzlaştığı kural ve ölçütlerden oluşmuş, geleneksel yapıdaki bir uygulama alanı olarak kendine özel bir bilgi türü ile sadece eyleme dönük bir karakteri vardı. Oysa özellikle temsil araçlarının ortaya çıkışını takiben nesnesi ile bağıntısı kopmaya başlayan tasarım, Rönesans sonrasında, ancak özellikle de Modernizm içerisinde zihinsel bir eylem suretine bürünür. Bu konum beraberinde tasarıma yönelik akıl yürütmelerin, söylem ve kuramların ortaya çıkışını getirmiştir. Ancak kendi üzerine düşünürken dahi ikame ettiği yöntemler hep disiplin dışı bir alandan getirilerek yöntem olarak tartışmanın merkezine yerleştirilir. Çalışmanın birinci amacı, mimarlığa mimarlık pratiğinin kendisi üzerinden anlaşılma ve değerlendirilme yolunu açacak türden bir araştırma biçimi, bu araştırmanın neticesinde nitelikleri açımlanacak olan tasarıma özgü bir bilgi türü ve bu bilginin ortaya konuşunda yine tasarımın kendi içerisinden gelen konumların araçsallaştırılmasıdır. Tasarımın eylem ve kuramı arasındaki, yukarıda tanımlanan 'epistemolojik kopuş', doktora çalışmasının ele aldığı ve kavrayışına konu ettiği esas mesnet noktasıdır. Kendi üzerine yapılan araştırmalarının nesnesi konumundan özne durumuna geçen tasarım, düşünümsel bir tutum benimseyerek bu araştırmalarla daha önce üretilememiş bilgilere erişim sağlayabilecektir. The aim of this study is to instrumentalize the forms of knowledge search of architectural design activities in the production of architectural theory by adressing the widely accepted disjunction between theory and practice in architectural historiography. The former practice-based holistic execution style, that architecture abandoned upon being granted the status of an independent profession has caused during the modern era the formation of two diverse -theoretical and practical- fields of operation against the internal consistency of the pre-modern architectural practice and forced design to become unstable in its relation to the theory despite its professional independence.The design practice before Renaissance, that operated with intuitive actions and which was not yet dominated by reason and by the pursue of scientific knowledge, had an internal coherence and correspondence among the society. This operation area which consisted of rules and norms that are commonly accepted by the society, has had its own specific knowledge category and was in a practice-based character. But the design, which had lost its connection with its object due to the emergence of representation tools, became an increasingly mental activity after the Renaissance but more increasingly during the Modernism. This position brought together the emergence of reasoning, discourse and theories towards design. However, even when thinking about itself, the methods that design substitutes are always brought from other disciplines and positioned into the center of the discussion as a method. The first aim of the study is to establish a research paadigm that will lead to the understanding and evaluation of architectural practice through architecture itself, defining and establishing a design-specific type of knowledge to be characterized by the result of this research, and the instrumentalization of positions deriving from design itself by presenting this knowledge. The 'epistemological break' described above between the practice and the theory of design is the main bearing point that this dissertation adresses. If design can become subject instead of being the object in research processes about itself, then it could provide access to knowledge forms which can not be produced with known forms of inquiries.
Collections