The lack of regional hegemon in Africa: Perspectives from international relations theories
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma, Afrika'nın neden bölgesel bir hegemondan yoksun olduğunu ve herhangi bir Afrika devleti tarafından bu amaç için görünen özlem eksikliğini anlama girişimidir. Bunun ardındaki mantığı; eğer etkili liderlik (bölgesel hegemon) mevcutsa Afrika sorunlarının kolayca yönetilebileceği ve etkin bir şekilde ele alınacağı hipotezine dayanıyor. Aksine, etkili liderlik eksikliğinden dolayı, gereken odak ve yönü dikkate almamakta ve kıtanın diğer bölgesel hegemonların ve küresel süper güçlerin sömürülmesine karşı açıklığını ve maruz kalmasını ölçmektedir. Bu çalışma, gerçekçilik, liberalizm ve yapılandırmacılık gibi üç temel uluslararası ilişkiler teorisinin mantıksal temellerini analiz ederek ve test ederek gerçekleştirildi. Başka bir deyişle, araştırmacı, inceleme altındaki bulmacayı ele almak için bir teori test yaklaşımı kullanmıştır. Uluslararası ilişkilerin üç temel teorisinin incelenmesinden, gerçekçi bakış açısının diğer iki perspektiften daha iyi açıklayıcı bir güç sunduğu ortaya çıktı. Şaşırtıcı bir şekilde, iki bakış açısının (liberalizm ve yapılandırmacılığın) sağladığı açıklamalar, gerçekçi bakış açısıyla sunulan liderliğin mantıksal boyutlarını ve psikanalizlerini güçlendirir. Başka bir deyişle, gerçekçi düşüncede yer alan `son` (hegemonik iktidar) için `araçları` bu iki teori ile açıklanmaktadır. This study is an attempt to understand why Africa lacks a regional hegemon and the seeming lack of aspirations by any African state towards this end. The logic behind this rests with the hypothesis that African problems would be easily managed and effectively addressed if effective leadership (regional hegemon) exists. The lack of same dissuades the focus and direction needed and benchmarks the openness and exposure of the continent to exploitation by other regional and global superpowers. The study was carried-out by analyzing and testing the logical fundamentals of the three basic theories of international relations: realism, liberalism and constructivism. In other words, the researcher employed a theory testing approach to examine the puzzle under consideration. From the examination of the three basic theories of International relation, it emerged that the realist perspective offered better explanatory power than the other two perspectives. In an intriguing fashion, the explanations provided by the two perspectives (liberalism and constructivism) go to reinforce the logical consistency and psychoanalyses of leadership presented by the realist perspective. In other words, the two theories explain the 'means' towards an 'end' sanctioned in the realist thought – hegemonic power.
Collections