Farabi`de determinizm
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
82 SONUÇ (ÖZET) Değişik disiplinler altında felsefî anlayışını ortaya koymaya çalıştığımız Fârâbî'nin, herşeyden önce sistemli bir düşünür olduğunu tesbit etmek gerekir. Ortaya konan sistemin birinci şartı ise, onu meydana getiren bölümlerin dengeli, ve birbiriyle uyum içinde olması gerektiğidir. Bu açıdan! Fârâbi, felsefesini, birbirlerine ters düzmeyecek izahlarla oluşturarak, sistemini ortaya koymuştur. ikinci olarak Fârâbî'nin sistemli olmaktan başka Müslüman- Türk düşünürü olduğu gerçeği gelir. Bu açıdan o, gerek metafizik ve kozmolojisinde, gerek fizik ve ahlâk görüşünde bu tesirin altındadır. Ancak bu özelliği onun dogmatik. Bilâkis Fârabî, ortaya koyduğu izahlarda aklını ve müşahedelerini en iyi tekilde kullanmış, ve diğer müslüman düşünürlerde olduğu gibi dogmatiklikten uzak neticeler elde etmiştir, Ayrıca Fârâbî'nin `ikinci muallim sıfatına sahip olması, felsefe ye, dolayısı ile onun konularına ne derece vakıf olduğunu gösterir. Fârâbî'nin önemli bir özelliği de mantık konusundaki I.Nihat Keklik, Felsefenin Temel İlkeleri I S.I6M83 otoritesidir. Tamamıyla zihni bir faaliyet sahası olan mantıkta, önermeler arasında kurulan ilgi ile elde edilen hükme benzer olarak, fizik hadiselerdeki münasebeti o, şu şekilde belirtiyor: `...Bilmelisin ki,tabiatda sökülüp atılamayacak kadar olan; ilimlerde, düşüncelerde, inanç ve kanunların uygulanmasında; sosyal davranırlarda ve günlük hayatda vazgeçilmesi imkânsız olan bir şey var; o da cüz'i(tikel) olaylar üzerinde yapılan araştırmalar dan küllî( tümel) bir yargı çıkarmaktır. Tabiattan örnek vermek gerekirse, Hor ta-* suya batar; fakat belkide bazıları batmayabilir. Her bitki atehte ya nar; belkide bazıları yanmayabilir. Bütünüyle âl ora sonlu ve sınırlıdır, no varki sonsuz ve sınırsız olduğu da düşünülebilir. Kanunların uygulanmasına örnek olarak denebilip ki; çoğunlukla davranışları iyi olduğu görülen horkos âdildir; öyleyse davranırlarının hepsi dikkate alınmaksızın bir kimsenin bir çok olay hakkındaki şahitliği de geçerlidir. Sosyal davranışlarda şu örnek verilebilir. Usluluk ve ağır başlılık ki bizim ruh yapımızda belirlenmiş iki niteliktir; bir kimsenin davranırlarının hepsi dikkate alınmaksızın sadece bu iki nitelik onun karekterinin nasıl olduğunu göstermece yeter. ` ; Görüldüğü gibi Fârabî, bir ilke olarak indiksiyonun ?., Bu konu için bkz. Nihat Kklik, İslâm Mantık Tarihi ve Farabî Mantıgı( t.Ü.Ed.fak. İT5T.I970) Ayrıca İlimlerin Sayımı s. 65-87 3.1îârâbi, Ef.ile Ar. Uz. s. 22484 her sahada mevcut olduğunu ve insanların bu ilke ile karar verdiklerini kabul ediyor. Fakat, indiksiyonla elde edilen neticenin veya hükmün her zaman kesinliğini sürdüreceğini kabul etmeyerek zorunluluktan uzaklaşıyor. Onun nazarında zorunluluğun olmadığının en açık beyanı şudur: `...Münfailin bazen eseri kabulden imtina ötmesi ol masa idi, tabii fiiller ve eserler zaruri olurdu.` Fârabı'nin gayesi, doğru ve en genel bilgiye ulanmak tır. Bu gaye için kullandığı yol ise tecrübedir: `...Tecrübelerin manası; bir şeyin parçalarını iyice inceleyip onun bütünü hakkında, bu parçaların hep sine de uyacak tarzda, hüküm vermektir. Daha çok tecrübelere sahip olan kimse, insanlık bakımından daha üstün ve daha mükemmeldir. Bununla birlikte hadiseleri tecrübe eden, fiil ve tecrübesinde yanılarak, birşeyi, gerçekte bulunduğundan daha başka türlü tasavvur edebilir. Yanılmanın sebepleri çoktur. `5 Anlamlıyorki, deney ile mantıki muhakeme neticesin de elde ettiği bilgide bile yanılma payı bırakan Fârâbi, pozitiv ilim anlayışını da ortaya koyar. Tikelden tümele Siden bilgi ile ulanılan umumi prensip, `bireyin parçalarını bütünü ile ve aynı Tekilde her zaman içine alan `aydır`. Varolanın bilgisini böylece belirleyen Fârabi, 4. Fârâbi, î'-az.Ulm. s. 6d 5-Fârâbî, Ef.Kanun öz. s. 25 6.A.g.e., s. 2585 ilme teşvik olabilecek bir anlayışı ortaya koyar. X Z X Metafizik ve kozmolojide mükemmel varlıkları zorun la olarak vasıflandıran Farabi, özellikle Tanrı' yi herşeyin kaynağı olarak kabul edip varlığı derece derece ona bağlıyordu. Tanrı' dan pay alan varlık oluşunu, sürekliliğini ve akıbetini yine Tanrı' dan alarak O'nun kudretine dahil oluyordu. Yine en yalın şekli il© : `...Alemin her cüzlerinden hiçbir şey O'nun `inayetinin dışında değildir... külli inayet bütün cüzlere yaygındır...`' diyen Farâbi, kadri ve inayeti varlık anlayışına yerleştirmektedir. Kader mefhumunda her nekadar önceden belirlenme söz konusuysada, kaderi determinizm olarak nitelemek güçdür,Çünkü bu iki kavramın ifade ettiği belirlenmenin sebep anlayışları birbirinden farklıdır. Kaderde, sebepler Tanrı tarafından yaratılır ve her zaman müşahede edilen sebeplerin zorunlu olarak neticesine ulanması kesin değildir. Zira, Tanrı dilerse ateş yakmaz, su akmaz... Dolayısı ile kader anlayışında mevcut olan sebepler neticenin zorunlu öncülleri değildir. Oysa determinizimde sebepler onu takip edecek olan neticenin zorunlu öncülleridir. Bu münasebetle Farâbî'nin Spinoza gibi mutlak determinist olması söz konusu değildir. Aynı tekilde Descartes' da olduğu gibi mutlak mekanizm de yoktur. Çünkü fiil Fârâbî'ye göre `failin tesire, münfsi 7.Fârâbî, Ef.ile Ar. Uz. s. 24-786 lin kabule hazırlanmasından hasıl olacağından, ekseriya mümkündür. r`.' Bundan başka Fârabi'de, külli inayeti ve mucizeyi kabul etmesi dolayısıyla da tabiat kanunları fikrinin zorunlu olması söz konusu değildir. Çünkü mucize, tabiat kanunlarının dışında gerçeklemen şeydir. Bu yüzden zorunluluk yalnızca Tanrı' ya ait olacağından fizik zorunluluk bahis konusu olamıyacaktır.. Ancak burada hemen karşılanılacak olan problem, zorunlu Tanrı karşısında insanın irade ve hürriyeti konusudur. Farâbî, bu konuda mutedil ve rasyonalistdir. İn sanın doğuştan getirdiği yatkınlıklar ile sahip olduğu ak lî kuvvetleri birbirine uyuşturur, ve insanda karar verebilme özelliğinin mevcudiyetini kabil ederek ona bir hürriyet belirler. Ancak bu hürriyet anlayışı mutlak değildir. İn sanın aklı kuvvetleriyle kazandığı hürriyeti, Fa' âl Aklın tesirine açık olduğundan, ulühiyetle belirlenmiştir. Fakat akla dayalı bir hürriyet kanaati dolayısıyla, Mutezile ve Haturidiyye anlayışına yakınlığını, ve bu konudaki başarısını gösterir. Ancak: sınırlı bir hürriyet anlayışının meseleyi halletmek demek olmadığı söylenebilir. fakat hürriyet probleminin sahip olduğu özel durum dolayısıyla bu konunun mutlak bir çözüme ulaşabileceğini söylemek imkânsızdır. Dolayısıyla Fârâbi, insan hürriyeti ile beraber mutedil bir determinizm fikrini bir arada imleyerek yeni bilgilere açık bir sistem oluşturmuştur. S.Fârabî, iraz.Ulm. s. 62
Collections