Ekonomi ve ekoloji ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Ekonomi ve Ekoloji birbirlerinden ayrı konuları in celemelerine rağmen, birbirleriyle oldukça sıkı ilişkileri bulunan iki ayrı bilim dalıdır. Ekonomi, kaynakları yöneten ve kullananların bu ey lemlerinden en Ust dUzeyde yararlanmalarını sağlayacak şe kilde yönetmeleri ve kullanmalarını belirtirken, Ekoloji, tüm canlı varlıklarla, bunları çevreleyen ortam arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalıdır. Yakından incelediği mizde ekonomi ve ekolojinin zıt ilişkiler içinde oldukla rını söyleyebiliriz. Her üretim şeklinde üreticilerin mi nimum maliyetle, maximum kâr elde etme çabaları Optimal- dir. Bu durumda üretici doğal dengeleri düşünmeksizin, kendisi için en yüksek kârı elde edecek şekilde doğayı kullanacaktır. Böylece iktisadi üretim, çevre dengeleriyle zıt bir durum göstermek tedir. Çevre kirliliğine yol açan en önemli faktörler, sa nayileşme, kentleşme ve aşırı nüfus artışıdır. İşletmeler için Optimum olan ama çevre açısından hatalı olan, kuruluş yeri seçimi, genellikle verimli topraklar üzerinde yapıl dığından bu yolla ortaya çıkan toprak israfı bugün küçüm senmeyecek boyuttadır.II Hatalı kuruluş yeri seçimi ile başlayan çevre kir liliği, üretim aşamasında daha büyük boyutlara ulaşmakta ve sıvı artıkların kanallar yoluyla en yakın akarsuya ve rilmesi ile kirlilik su kirliliğine dönüşmektedir. Bunun yanısıra kötü nitelikli yakıt kullanımı ve fabrikaların faaliyetleri sonucu ortaya çıkan zehirli gazları bacalarla havaya yollamaları doğrudan hava kirliliğine neden olmak tadır. Sanayileşmenin yol açtığı kirliliğin yanısıra, hız lı kentleşme ve aşırı nüfus artışı, altyapı yatırımları ancak kendine yeten şehir açısından bu akını karşılayama yacak düzeye gelmesine neden olur. Bu aşamada da yol, su, ulaşım, kanalizayson yibi sorunlar ortaya çıkmakta ve bu sorunların yolaçtığı çevre kirliliği kendini hissettirme ye başlamaktadır. Tam rekabet koşullarının egemen olduğu Piyasa eko nomisinde, müteşebbisler hava, su gibi bir bedeli olmayan doğal kaynakları, kentli kâr-maliyet hesaplarına göre kul landıklarından kendilerine bir dışsallık sağlarlar. Bunlar sosyal maliyetlerle değil, özel maliyetlerle ilgilenirler ve kendi faaliyetleri sonucu ortaya çıkacak çevre kirlili ğini hiç hesaba katmazlar. İktisadi faaliyetler sonucu ortaya çıkan çevre kir liliği, toplum refahın direk olarak azaltır. Sosyal refahIll ve çevre kirlenmesi tersine ilişkili olmalarına karşın GSMH ile çevre kirlenmesi doğrusal ilişkilidir. GSMH art tıkla çevre kirlenmesi de artmakta, buna karşın belli bir noktadan sonra sosyal refah azalmaktadır. Yani iktisadî büyüme belli bir düzeye kadar daha düşük düzeyde çevre kirliliğine yol açarak, sosyal refahı yükseltecek, fakat bu düzeyden sonra kirlilik, büyüme hızını aşarak sosyal refahı düşürecektir. Artık bu aşamadan sonra çok ileri bir teknoloji ve çok yüksek bir büyüme hızı ile sosyal refah tekrar ar t tır ilebilecek tir. Çevrenin korunması ve iyileştirilmesi konusunda, alınacak olan kısa ve uzun vadeli önlemler ve özellikle Devletin uygulayacağı Politikalar oldukça önemlidir. Dev let çevreyi kirletenleri İki yöntemle kontrol altına ala bilir. Bunlardan birincisi vergi yöntemidir. Devlet, fir malara attıkları ürün birimi başına bir vergi koyarak, firmayı ortığını azaltmaya yöneltmektedir. İkinci yöntem ise, ceza yöntemidir. Devlet burada belli bir sınıra kadar hiç bir kısıtlamada bulunmaz ama bu sınır aşıldığında ol dukça yüklü bir ceza alarak, firmayı artığını belli bir oranda sınırlamaya zorunlu kılar. Ayrıca çevre kirlenmesini dolaylı olarak azaltmak için uygulanacak eğitim politikası da bu konuda atılacak önemli bir adımdır. Çevre eğitimi ile toplumda belli birIV çevre bilinci oluşturularak, çevre sorunlarının idrak edil mesinde ve bunların çÖzUmUnde gerekli davranışların kazan- dırılmasında güçlü bir yapı kurulacaktır. Çevre kirliliği açısından TUrkiye'ye baktığımızda, daha Osmanlı İmparatorluğu döneminden belli bir yapının geldiğini görmekteyiz, özellikle İmparatorluğun son yılla rında, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi batılı ülkelerin, tarım, sanayi, ulaşım, madencilik, enerji gibi alanlarda ki mevcut yapıları, kt-ndi gereksinimleri ve çıkarları doğ rultusunda değiştirmeleri çevre kirliliğine neden olan faktörler olmuşlardır. Cumhuriyet döneminde ise özellikle son 30 yılda hızlı kentleşme ve sanayileşme süreci ile birlikte çevre kirliliği büyük boyutlara ulaşmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde sanayi henüz gelişmediğinden, gittiği yerde sorun olarak görülmemekte ve ekonomik gelişmeyi hızlandırmak için özel müteşebbüs fabrika yatırımı konusunda teşvik edilmektedir. Bu yıllar da artan enerji ihtiyacını yerli kaynaklardan karşılamak için kurulan termik santraller yakıt olarak linyit kullan dıklarından, bu tesis.erden havaya atılan gazlar hava kir liliğini büyük ölçüde arttırmaktadırlar.1950 li yıllar Türkiye'de çevre kirliliğinin çok bü yük düzeyde arttığa yıllar olmuştur. Bu yıllarda başlayan, tarımda makineleşme eğilimi, hızlı sanayileşme çabaları ve karayolu taşımacılığının önem kazanması, kırdan kente gö çü körüklemiş ve çevre kirliliğinin akademik boyutta tartı şılmasına ve kamuoyundan tepki görmesine neden olmuştur. Bundan sonraki dönemlerde çevreye olan ilgi giderek artmış ve üçüncü kalkınma planında ilk kez çevreden bahse dilmiştir. Buna karşın plan, çevre sorunlarına önem ver mekle beraber, kalkınr anın aksayacağı endişesini de taşı maktadır. Çevre açısından somut hedefleri olmayan bu plan dan sonra Türkiye'de çevre konuları daha aktif olarak ka- muğyunun ilgisini çekmiş ve 1978 yılında Başbakanlık çevre teşkilatı kurulmuştur. 1980 li yıllarda ise çevre koruması konusunda epey yol katedilmiş, ilk kez 1982 anayasasında çevreye ilişkin maddeler yeralmıştır. Bundan sonra 2872 sayılı çevre yasa sı çıkarılarak, bu korudaki çalışmalara daha sonraki yıl larda da devam edilmiştir. Beşinci beşyıllık kalkınma pla nında çevre kirliliğine oldukça geniş yerverilmiş ve şe hirleşme, konut, içmesuyu ve kanalizasyon gibi sorunlara değinilerek, bunlara ilişkin ilke ve politikalar benimsen miştir.VI Kirliliğin çok bUyük boyutlara ulaştığı İstanbul, Haliç'te temizleme ve arıtma yatırımları büyük bir ciddi yetle yürütülürken, İzmit körfezinin temizlenmesi konusun da da verilerin değerlendirilmesine ve arıtma teknikleri nin incelenmesi çalışmalarına başlanmıştır. Hava kirlili ğinin çok büyük boyutlara ulaştığı Ankara'da da kirliliği önleyecek uzun vadeli çalışmalara da ağırlık verilmiştir.
Collections