Neoklasik üretim fonksiyonları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
-I- ÖZET 1960'ların ikinci yarısından itibaren neoklasik üretim fonksiyo nu modellerinde önemli gelişmeler olmuştur. Bu gelişmeler özellikle ikame esnekliği ve ölçeğe göre get iri kavramlarına ilişkin olmak üzere iki yönde gerçekleşmiştir. Bilindiği gibi, birim ikame elastikiyetine sahip Cobb-Douglas üretim fonksiyonu, 1960'larm başına kadar neoklasik iktisat teorisinde ve uygulamalı çalışmalarda egemen model olarak var lığını sürdürmüştür. Cobb-Douglas fonksiyonuna yöneltilen eleştirilerin ardından, ikame elastikiyetinin sabit fakat zorunlu olarak bire eşit olmadı ğl CES üretim fonksiyonu geliştirilmiştir. Neoklasik bir üretim fonksiyonunda ikame esnekliği genel olarak e*ş-ürün «grileri paftası nın her noktasında farklı değerler alabilir. İkame esnekliğinin sabit olarak ele alınmasını eleştiren Revankar, Bruno, R.Sato ve Lu gibi ik tisatçılar, birbirlerinden bağımsız, olarak, VSS (değişen ikame elasti kiyeti!) üretim fonksiyonları geliştirmişlerdir. Diğer yandın, ölçeğe göre sabit get ir i varsayımının katılığını ve sınırlayıcılığmı eleş tiren ^evankar ve Zellner ise, ortak bir çalışma ile, ölçeğe getiri- ler in üretim düzeyine bağlı olarak değiştiği GPF'leri (Genelleştiril miş ttretim fonksiyonları) türetmişlerdir. Çalışmamızda üretim fonksiyonu modellerindeki gelişmeleri ince leyerek kuramsal gelişmenin yönünü saptamayı ve yeni geliştirilen mo delleri neoklasik üretim kuramının iç tutarlılığı açısından değerlen dirmeyi amaçladık. Çalışmamızın birinci bölümünde kapalı bir fonksiyon halinde neo klasik üretim fonksiyonu ele alınarak, üretim fonksiyonu modelleri in celememize temel oluşturacak analitik çerçeve kurulmaktadır. Bu bölüm de temel kavram ve varsayımlar verildikten sonra, neoklasik üretim fonk siyonunun özellikleri belirli bir sistematik içinde tartışılmıştır. İkinci bölümde ise, iktisat literatüründe belirgin bir yer edin miş neoklasik özelliklere sahip üretim fonksiyonu modelleri tarihsel gelişimlerine uygun olarak ele alınmış, her modelin özellikleri' birinci bölümde kurulan analitik sistematiğe göre incelenmiştir. Ayrıca model lerin uygulamalı çalışmalarda gösterdiği sonuçlar üzerinde durulmuş ve her modele neoklasik yaklaşım içinden yöneltilen eleştirilere de yer verilmiştir. Doğrusal, Cobb-Douglas, CES üretim fonksiyonları ele alm- #. G. Yükseköğretim Kurula Dokümantasyon Merkezi-TL- diktan sonra, Nutter ile Llebafsky arasında başlayan artan marjinal verim halini içeren üretim fonksiyonu tartışması çerçevesinde önerilen üretim fonksiyonları incelenmiştir. Bu tartışmada birçok iktisatçı ta rafından önerilen fonksiyonların (Nutter üretim fonksiyonu dışındakiler) Sato fonksiyonu ile Nutter1 m Knight 'çil üretim fonksiyonlarında küme lendiğini `belirledik. Ayrıca bu fonksiyonlarda ikame esnekliğinin de ğişken olduğunu saptadık. Bu fonksiyonların ardından `Revankar ve Lu'mm VES üretim fonksiyonları incelenip, son olarak `genelleştirilmiş üretim fonksiyonları` (GPF) ele alınmıştır, üçüncü bölümde ise sabit katsayılı üretim ''fonksiyonu incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, neoklasik üretim fonksiyonu modelleri üre tim ve bölüşüm kuramının iç tutarlılığı açısından değerlendirilmeye çalışılmıştır. Tam rekabet ve ölçeğe göre sabit getiri varsayımları altında toplam üretim faktörler arasında tamamen dağıtıldığından, uzun dönem de girişj.mci kârı sıfır olmaktadır. Tam rekabet koşullarında ölçeğe göre sabit getiri, firmanın uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin ya tay bir doğru olmasına yol açmaktadır. Bu durumda, optimal firma ölçe ğinin saptanabilmesi olanaksız hale gelmekte ve geleneksel kâr maksimi- zasyonu çözümlemesi geçerliliğini yitirmektedir. Wicksell ölçeğe göre sabit getiri varsayımını terkederek, bunun yerine ölçeğe göre değişken getiriler ile IJ şeklinde uzun dönem ortalama maliyet eğrisi varsayarak, marjinal verimlilik bölüşüm teorisinin geçerliliğinin sağlanması ve op timum firma büyüklüğü, sorununun çözümlenmesi doğrultusundaki mevcut tutarsızlığı ortadan kaldırmaktadır. üretim fonksiyonunun, neoklasik üretim ve bölüşüm teorisinin iç tutarlılığı bakımından Wicksell yaklaşımına uygun olarak değişken ge- t iriye sahip olması gerekirken, neoklasik iktisatçıların yakın zamana kadar teorik analizlerde ve Üretim fonksiyonu modellerinde ölçeğe göre sabit getiri varsayımında bulunmaları ciddi bir tutarsızlık olmuştur. Bu tutarsızlığın giderilebilmesi için ölçeğe göre getirilerln, üretim fonksiyonu U şeklinde uzun dönem ortalama maliyet eğrisi verecek şekil de, üretim düzeyine bağlı olarak değişmesi gerekir. Diğer bir deyişle üretim fonksiyonu öyle olmalıdır ki, bir yandan U şeklinde uzun dönem ı ortalama maliyet eğrisi verirken, diğer yandan ölçeğe göre getirininm- ölçütü olan fonksiyon koefisyanı, üretim miktarının, uzun dönem ortala ma maliyet eğrisinin biçimine uygun davranış gösteren bir fonksiyonu Olmalıdır. Çalışmamızda Revankar ve Zellner tarafından geliştirilen GPF'le- rin neoklasik keorideki sözkonusu iç tutarsızlığın çözümüne yönelik spesifikasyonlar verebildiklerini ve bu iktisatçıların ABD taşımacılık donatım.endüstrisinin 1957 verileri ile yaptıkları ampirik çalışmada kullandikları GPF spesifikasyonunun neoklasik teorideki sözkonusu iç tutarsızlığı giderecek özelliklere sahip bulunduğunu maliyet eğrisi analizi ile saptadık. ÎTeoklasik üretim fonksiyonu modellerindeki gelişmeler üretim ve bölüşüm teorisindeki bu tutarsızlığı gidermiş olmakla birlikte, daha temel tutarsızlıkları içinde barındırmaya devam etmektedir. Bütüncül- leştirme sorunu ve özel olarak da sermaye kavramı, neoklasik üretim fonksiyonu ile bu fonksiyondan türetilen ilişkilere yöneltilen eleşti rilerin başlıca odaklarından biri olmuştur. Bütüncü Y ve K değişkenle rine ulaşılabilmesi için f iyatlar in, fiyatlara ulaşılabilmesi için de. üretim fonksiyonunun sermayeye göre kısmi türevi tarafından belirlenen ve kendisi de bir fiyat olan kâr haddinin bilinmesi gerekmektedir. Bütüncülleştirme fiyatlar ile yapıldığında, bilinen bir kâr haddi ile kâr haddinin belirlenmesi gibi bir mantıksızlık ortaya çıkmaktadır. Böylece neoklasik teori bir kısır döngü içine düşmektedir. üretim fonksiyonundaki değişkenler bütüncülleştirilemediği için, neoklasik üretim fonksiyonu, diğer eleştiriler saklı kalmak kaydıyla, ancak sermaye ve ürünün aynı fiziksel birimler cinsinden ölçüldüğü `tek mal dünyasi'nda geçerli olabilmektedir. Bu bakımdan, neoklasik bütüncül üretim fonksiyonu n-mallı bir ekonominin gerçekçi modeli ola mamaktadır. Sermayenin ölçülebilirliği sorununun yanısıra, neoklasik üretim fonksiyonu önemli metodolojik- yanılgılara sahip bulunmaktadır.
Collections