Türkiye`de naive resim
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
-106- IX. ÖZET Latince `nativus: doğal, doğuştan` sözcüğünden türetilen `naive` sözcüğü saf, tabii, tecrübesiz, samimi anlamında dır. 19. yüzyılın ikinci yarısında `Pazar Ressamları` olarak bilinen amatör ressamlar kümesi içinden çıkan Henri Rousseau* nun öncülüğünü yaptığı naive resim ise, herhangi bir mesleki eğitim görmemiş ressamlarca yapılan ve çocuk su bir anlatımı yansıtan resimler olarak tanımlanmıştır. Naive resmin beğeni kazanmasında donemin sanatsal arayışlarının payı büyüktür. Empresyonizm sonrası arayış içinde olan sanatçılar sanatın ve onu oluşturan nesnelerin kökenlerini araştırmaya girişmişlerdir. Böylece araştırılmaya başlanan halk resimleri, çocuk resimleri ve yeni bulunan mağara resimleri onlara dış dünyanın etkileriyle bozulmamış, saf ve yalın bir gerçeklik anlayışını gösterdi. Doğanın saf, içten gözlemcilikle ele alındığı Rousseaulnun resimleri de böylece değer kazandı. Dönemin sanatsal arayışlarına olduğu kadar, toplumsal arayışlara da yanıt verebilen naive resim, Fransa'dan diğer Avrupa ülkelerine- ve Amerika'ya yayılmakta gecikmedi. Her ülkede kendi gerçek lerine uygun bir görünüm kazanan naive resim, yavaş yavaş eğitimli sanatçıların da ilgisini çekmeye ve bu yolda çalışmalarına yol açmaya başladı, sanatçıların naive resme yönelmesiyle onların gerçekte naive olup olmadıkları sorusu gündeme geldi. Gündeme gelen bu soru, naive resim tanımının da tartışılmasına yol açmıştır,.waive resmin bir akım ya da bir ekol olmadığını savunanlara karşı, naive üs--107- luba yönelen sanatçılar çocuksu bir içgüdüyü resimlerinde yalın bir içtenlikle dile getirebilen herkesin bu tür re simler yapabileceğini öne sürmektedirler. Böylece naive resim tanımının giderek değişim gösterdiği anlaşılmakta dır. Eğitimli sanatçıların ya da daha önce başka üsluplarda çalışan sanatçıların naive resme yönelmesinde en büyük etken naive resmin herkesin kolayca anlayabileceği yalın ve saf üslubunun yanı sıra donemin sanatsal arayışlarına da yanıt verebilmesidir, waive resim bir akım olmadığı halde naive sanatçıları birleştiren bazı ortak resimsel özellikler vardır, Bunlar çizgisel bir üslup, gölge-ışığa az yer verme, perspektif arayışları, ayrıntıcılık, istifçi sayılabilecek düzenlemeler gibi özelliklerdir. Bu ortak özellikler, naive resmin diğer resim türlerinden kolayca ayrılmasını sağlar. Dolayısıyla naive resimler için belli bir üsluptan söz edilebilir. Bireysel olan özellikler ise daha Çok içeriğe bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bunlar resmin düşsel bir içerik taşıması, hiciv ya da humour öğesinin ağır basması, duygusal anlatımın yoğun olması gibi özelliklerdir. İlk temsilcileri amatör sanatçılar arasından çıkan naive resim, sanıldığı gibi halk resimleri, çocuk resimleri ve akıl hastalarının resimleri ile yakın bir ilişki göstermez. Aralarında bazı teknik benzerlikler bulunmakla bir likte naive sanatçıların halkın değil, sanattan anlayan-108- kişilerin beğenisine yönelik çalışmaları onları halk sanatçısından ayırır. Naive resimlerde görülen halk resmi etkileri ise geleneksel sanatlara yönelme çabalarının ürü nüdür. Aynı şekilde çocuk resimleri de çocuğun gelişimine uygun bir gelişim gösterdikleri ve sanat kaygısı taşımadıkları için naive resimlerden ayrılır. Ancak naive sanatçıların doğaya bakışlarında ve onu yansıtışlarında takındıkları samimi ve iyimser yaklaşım ile bazı teknik ben zerlikler onları çocuk resimlerine yakın kılar. Akıl hastalarının yaptıkları resimler ise yapılış amaçları ve içer dikleri sembolik anlamlar bakımından tüm sanatçılardan ve dolayısıyla naivelerden de ayrır.. Ülkemizde 1960'lardan itibaren tanınmaya başlayan naive resmin ilk temsilcileri arasında î. Cemal Karaburçak ve Pahir Aksoy sayılabilir. Kütahyalı Hüseyin Yüce ve A. Galip Onat gibi kendi kendini yetiştirmiş sanatçıların yanı sıra giderek naive resme yönelen Cihat Burak, Nedim Günsür, genç kuşaktan Oya Katoğlu ve Berna Türemen bu eğilimin başlıca temsilcileridir. Bu sanatçıların resimleri bireysel özellikler göstermekle birlikte, çoğunun ulusal kaynaklara, halk sanatlarımıza eğilim duyan kişiler olma sı dikkat çekicidir. Böylece naive resmin ülkemizde daha 1930.'larda başlayan `ulusallaşma` ve `yöreselleşme` çaba larının destekçisi olarak değişik bir boyut kazandığı görülür. Bu sanatçıların belli bir görüş etrafında toplanmaları ise akım ya da ekol niteliği taşımadığı halde na ive resmin günümüzde ulaştığı noktayı gösterir.
Collections