İran ekonomisinde ithal ikamesi ve yapısal değişmenin ekonometrik analizi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
-148- 0 Z E T İthal ikamesi, daha önce ithal yolu ile karşılanan `bir kısım malların kısmen veya tamamen yerli üretimle karşılanır duruma gelmesidir. İthal ikamesi, toplam arz içindeki ithalatın payında meydana gelen değişmedir. 0 halde, ithalat oranı eksiliyorsa, ithal ikamesi yapılı yor, artıyorsa yerli üretim ikamesi yapılıyor demektir. Bunların ilki her zaman eksi, ikincisi artı işaretlidir. İthal ikamesi yapılırken yerli üretim dış rekabete karşı korunmaktadır. Bu araçlar ithalat kısıtlamaları veya ya saklamaları (kotalar), gümrük vergileri, döviz kurları, sübvansiyonlardır. Burada gümrük vergileri fiyat yönünden ve sübvansiyonlar maliyet azaltıcı koruma araçları olarak alınabilir. Ayrıca döviz kurlarının düşük tutulması hem koruyucu nemde maliyet azaltıcı etkileri olmaktadır. Ko talar ise, bir çeşit miktar korunmasını sağlar. İthal ikamesi, iki şekilde doğal ithal ikamesi, planlanmış ithal ikamesi olmaktadır. Doğal ithal ikamesi, gelişmekte olan ülkelerde gelişme ile beraber fert başına gelir artmakta ve dolayısıyla bu gelir artışı iç talep yapısını değiştirerek talebi karşılamak için yatırımlara gidilerek ithal ikamesi ortaya çıkmaktadır. Ekonomik büyüme yanında üretim faktörleri arzı, işgücü vasfı, teknoloji düzeyinin yükselmesi ülke içinde üretilen malları kârlı hale getirerek yerli üretim, artış göstererek ithalat kısıtlamalarına neden olacaktır. Ancak ithal ikamesi olabilmesi için bu yönde bir politikanın veya dolaylı olarak sonuca götürecek politikalardan etkilenmeden ortaya çıkması gerekir. Gelişmekte olan ülkeler genellikle Ödemeler dengesi güçlükleri içindeler bu ülkeler döviz sıkıntısından kur tulma çabalan sonucu olarak daha önce planlanmamış olsada uygulanan politikalar neticesinde ithal ikamesinin gerçek leştiği görülecektir. Bir çok ülkeler kalkınma çabasındayken kendisini ithal ikamesi stratejisi içinde bulur. Bu önceden planlanmış ithal ikamesi değildir. Ödemeler denge açığını kapatmak için ithal kısıtlamaları ve benzeri politikaların sonucu olarak ithal ikamesi ortaya çıkmatadır.-149- Planlanmış ithal ikamesi, devlet ve plancılar tarafından belirli sosyal ve ekonomik hedeflere yönelik ekonomik `bir politika olarak ele alınabilir. Bu politikanın amacı, sanayileşmeyi yönlendirmek ve ekonomik gelişme ve ekonomide meydana gelen ödeme güçlüklerinin `baskısını azaltmaktadır. Bu tür politikalarda üretim faktörlerinin tarım sektöründen sanayi sektörüne:' kaydırmak istenmekte dir. Sanayi sektörüne kaydırılmış olan işgücü, `bu sektörlerde yatırımların teşvikini gerektirmektedir. Buradaki amaç dengeli sanayileşme olup meydana gelen talep artışlarına göre sektörlerarası ileri ve geri bağlantılar alarak yatırım fonlarını dengeli `bir şekilde dağılımını sağlamaktır. Yatırımların teşviki, yerli üretim artışına ithal malına olan talep azalırken işsizliğin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle planlanmış ithal ikamesi, `belirli ve bilinçli `bir plan oluşturulması ve ciddi `bir şekilde uygulanması yatırım planını gerektirir. Sanayide üretimi arttırmak için `bu sanayilerin dış rekabete karşı korunmalıdır. İşgücünün bu kesime kaydırılması ve sanayide üretim seviyesini yükseltmek, bu sektörürün ihraca tının teşviki ile de olur. Ancak üretimin amacı iç talebi karşılamaktır. Dış piyasaya mal üretmek iç piyasa ka dar kolay olmamaktadır. Çünkü dış piyasalara açılabilmek için belli bir düzeyde bilgi ve tecrübe gerektirir. Bu piyasalara girebilmek için önce dış piyasalarla rekabet edebilecek düzeye gelmesi gerekir. Bir diğer engelde diğer ülkelerin ithalata uyguladıkları sınırlamalardır. Dolayısıyla dış rekabetin yerli piyasayı olumsuz etkile memesi için yerli sanayinin korunması gerekecektir. Şa yi kesimin korunmasının sonucu olarak sermayenin marjinal verimliliği sanayi kesiminde tarım kesimine oranla daha yüksek düzeyde olacaktır. Gelişmekte olan ülkeler kalkınma için tarım sektörünün yerine sanayi sektörünü ikame ederek ekonomide bir yapı değişikliğinin sağlanmasını istemektedirler. Bunun için ülkeler kalkınmak, millî gelirini yükseltmek, üretim faktörlerinin verimliliğini arttırmak için sanayileşme yoluna gitmektedirler. Sanayileşmeyi uyaran faktörler, savaşların meydana getirdikleri zorunluluklar, ekonomik sorunların sebep olduğu dış ödemeler dengesi güçlükleri, kalkınma planlarının yürürlüğe koyduğu bilinçli sanayileşme stratejileri, ekonomik gelir artışının uyardığı-150- efektif talep değişmeleri olmaktadır. İthal ikamesi, bi linçli sanayileşme politikası olarak yürürlüğe konabileceği gibi, özel sektörün faaliyetlerini genişletmek ve kâr sağlama imkânıda doğacaktır. İthal ikamesinin yararlarını aşağıdaki gibi şöyle sıralamak mümkündür. İthal ikamesi, tarım ürünleri ihracatçısı ülkelerin ihracat gelirlerinde dalgalanmaların etkisini azaltacaktır. -Üretilen malların iç talebi karşılarken yeni pazarların yaratılması sözkonusu olmayacaktır.- Ödemeler dengesi üze rindeki baskıyı azaltır. İthal ikamesi, ekonomik bağımsızlığa ve kendine yeterliğe doğru bir hareket olarak gö rülebilir.- Sanayi gelirlerini arttırarak kalkınma için yeni kaynakların yaratılmasını sağlayacaktır.- Sanayi sektöründe üretimin artması sermaye biriminin hızlanmasına ve yurt içinde talebin genişlemesine ve tarımsal sek törde işsizler için yeni iş imkânı sağlanacaktır. Ancak üzerinde en çok durulan ödemeler dengesi güçlüklerini giderme ve ekonomik yapı değişikliğidir. Gelişmekte olan ülekelerde hemen hepsinde dış öde me güçlükleriyle karşı karşıyadırlar. Bu ülkeler sanayi sorunları yanında uluslararası ekonomi açısından Ödeme ler dengesinin, sağlıklı olmaması durumu ortaya çıkmakta dır. Bunun için bu ülkeleri çeşitli tedbirler almaya sevk etmektedir. Bu ülkelerin, bir.çoğunda dış ödemeler denge sizliğin esas kaynağı, dış ticarette mevcut bulunan dengesizliktir. Bu ise, dış ödemede açık verme ile izah edi lebilir. Bu açığı kapatmak için, millî gelir ve iç toplam arzı azaltmadan ithalatı kısmak- ihracatı geliştirmek- it hal ikamesi, yoluna gitmek- ödemeler dengesi güçlüklerini giderici diğer bir yol ise ülkeye yabancı sermaye girişini özendirmektir. Yabancı sermaye yatırımlarının ülkedeki döviz gelirlerine bir katkıda bulunacağı ve gelişmekte olan ülkelerde sermaye ve diğer kaynaklarını arttırmak su retiyle sanayileşme politikası olarak ithal ikamesine da ha fazla olanak sağlayacaktır. Daha önce yurt dışından ithal edilen bir malın, ithal ikamesi ile yurt içinde üretilmesinin döviz tasarrufu sağlayacağı bir gerçektir. Ancak döviz tasarruf edici bir politika olarak uygulanan ithal ikamesi, kalkınma için gerekli olmayan dalların kurulmasına sebep olabilmektedir.-151- İthal ikamesinin kalkınma stratejisi olarak kullanılması karşılaştırmalı üstünlükler kuramına bağlı `bir uzmanlaşmanın gelişmekte olan ülkeler için yeterli bir `büyüme sağlayamayacağı düşüncesi, `bu ülkeleri ithal ikamesine yöneltmektedir. İthal ikamesine yönelik sanayi leşme, iç pazar ve dolayısıyla iç talebe yönelik bir sanayileşmedir. İthal ikamesi, ülkede hem var olan yapıyı değiştirmek hem de yatırımları harakete geçirmek sonucunu yaratacaktır. Kalkınma stratejisi olarak iki aşamada uygulanabilmektedir. İlki, kısa dönemde nihai tüketim mallarının üretimine dönük iç piyasa genişleme amacının güdülmesi, ikincisi ise, uzun dönemde ekonomik yapının değiştirilmesi, ileriye ve geriye bağ etkilerini ve dışa bağımlılığı azaltmayı gerçekleştirmektir. Kalkınma stratejisi olarak ithal ikamesi, ilk aşamada yurt içinde ta lebi karşılamak için tüketim malları üretimiyle başlamak tadır. Bu üretimde kullanılacak teknolojinin basit ve sermaye yoğunluğunun az olmasıyla gerçekleştirilecektir. Tüketim mallarının üretiminde kullanılan girdiler ithal edilerek iç piyasanın genişlemesiyle yeni yatırımlara ve kapasite genişlemişine yol açacaktır. Bu aşama tüketim mallarının kapasitesinin iç talebin sınırlarına varmasıy- la son bulacaktır. İkinci aşamada ise, ithal edilen malların yerli üretim ile karşılanması öngörülmektedir. Bu mallar sermaye yoğun ara mallarıdır. Grelişmekte olan ülkelerde iç piyasanın dar olması bu sanayilerin kurulması, yüksek korumacılık gerektirecektir. Dolayısıyla iç piyasa rekabeti azalırken bu durum mal ve tarım ürünleri ihracatı aleyhine olmaktadır. İkinci aşamada ithal ikame sinin özellikleri, aşırı değerlendirilmiş döviz kurları- ihracat aleyhine çarpıklık-sanayide yüksek korumacılık- fiyat kontrolleri-faiz oranlarının düşük tutulması şeklinde olmaktadır. Bir malın üretilmesi ancak o mala olan yeterli ta lebin olmasındandır. Pazarın üretilen mal için geniş ve istikrarlı olması gerekiyor. Bir malın pazarını ülke nü fusu ile nüfusa düşen gelirin tayin ettiği varsay ılırsa pazarın küçük olmasına rağmen kurulan bir sanayi yüksek bir maliyete sahip olacaktır. Buda yüksek koruma ile ol maktadır. Dolayısıyla iktisada elverişli olmayan sanayilerin kurulmasına neden olmaktadır. İthal ikamesiyle ilgili bir sınırlama, ithal edilen bir malın ithalat ınd-152- smırlandırarak ülke içinde üretilmesi ile mutlak olarak ithalat ihtiyaçları azalacağı sonucuna varılmaz. İthalat azalacağı yerde artabilirde, hu yüzden ithal ikamesinin `bir bütün olarak ithalat ihtiyaçlarını ne derecede azalacağını, değerlemek lâzım. İthal ikamesini sınırlayan diğer `bir etken ülke içinde doğal kaynaklardan ileri gelmektedir. Mesela her ülkede kahve yetiştirelemeyeceği gibi Gelişmekte olan ülkeler için ithal ikamesi yolu ile yeni sanayiler kurmak ilk aşamada kolay görünmesine rağmen daha sonraki aşamada zorluklar ortaya çıkmaktadır. İkame için daha çok sermaye ve teknik `bilgi isteyen sanayilere gelince, hu sanayilerin kurulması, ülkede yeter li pazarın bulunmadığı için sermaye israfına neden olmak ta ve istenilen verim alınamamaktadır. Kaldıki gelişmekte olan ülkelerde sermaye kıtlığı kendi kendine bir sorun halindedir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerden aynen alınan teknoloji sermaye kıtlığı, ithal güçlükleri nede niyle gelişmeyi takip edemez. Bu da ithal ikamesini sınırlayan etkenlerden biridir. Gelişmekte olan ülkeler, genellikle sanayileşme hareketine nihai tüketim malları üretimi ile başlamışlardır. Tüketim malları sanayi ilk önce iç piyasanın gereksinim lerinin giderilmesine yöneliktir. Nihai tüketim mallarına ağırlık verirken amaç döviz dar boğazı nedeniyle daha ön ce ithal edilmekte olan tüketim malları yerine daha çok yatırım malları ithal edilmesi ve verimliliğin arttırılmasıdır. Ve daha sonra ise, iç piyasayı genişletmek ve satın alma gücünü arttırmaktır. Ekonomide gelişme ve sanayileşme ile beraber fertlerin geliri artarak tüketim mallarına olan talepde artacaktır. Nihai tüketim malların oluşturulmasının ilk safhada nedenleri, piyasada o malla ra karşı talebin varlığı-tüketim malları üretimi ile katlanılacak maliyet, ara malı ve yatırım mallarının üreti mine göre daha azdır-tüketim malları üretiminde kullanılan teknolojinin daha basit ve çok yüksek bir sermaye gerektirmemektedirvtüketim malları, üretimi üreticiler için yüksek kârlar sağlayacak ve yeni yatırımlara gidi lerek yeni sanayilerin kurulmasına neden olacaktır. Tüketim mallarına olan talebin artması, tüketim piyasasının büyümesine neden olurken bu sektöre yapılan yatırımları arttırmaktadır. Ancak koruyucu gümrük politikası, nihai tüketim mallarının ithalatını kısıtlarken, onları üret--153- mek için gerekli olan girdilerin ithalatına kolaylık sağ lar. Bu korumacılıkta önemli olan net döviz tasarrufu sağlamaktır. Koruyucu dış ticaret politikası olarak uygulanan `bazı korumalar, bu sanayilerin gelişmesine ve ithal ikamesinin hu dallarda uygulanmasını uyarmaktır. Bu neden le kalkınmanın ilk safhalarında sanayileşmenin geniş ölçüde ithal ikamesi sanayine dayanması gerekmektedir. Hima ye ortamı altında gelişen ithal ikamesi sanayi daha sonra ki safhada ihracata dönüşebilecektir. Koruyucu dış ticaret politikasında uygulanan korumacılık, ithalatta kısıtlama ve gümrük vergileridir. İthalatta kısıtlama veya yasaklamada fiyat içtalehe göre belirlenir. Gümrük vergileri uygulandığında yurt içi; fiyat, ithalat fiyatına gümrük vergisinin eklenmesiyle bulunacak seviyenin altında olacaktır. Bunun seviyesi yine iç taleb tarafından belirlenecektir. İthalat kısıtlamaları nihai malların ithalatını kısarken, onları üretmek için girdilerin ithalatı yapıl makta ve bunun yanında millî paranın aşırı değerlendiril mesi, ithal ikamesini teşvik ve özendirici bir durum yaratmaktır. Ancak daha öncede denildiği gibi ekonominin dış girdiye ihtiyaç duyduğu ve dışarıya bağımlılığı artarken verimliliğin ancak ithalatla mümkün olan tüketim mallarına kaymasına neden olacaktır. Gelişmekte olan ülkeler kalkınma için sanayileşmeye yönelirken ekonomide gerekli değişikliğe gidilerek, geliş meyi engelleyen koşulların ortadan kaldırılması ekonomik yapıda kendini gösterecektir. Bu yüzden yapı değişimi eko nominin sektörlerarası iç ve dış ilişkilerini aynı doğrul tuda değişikliğe yol açacaktır. Yapı değişikliği üretim olanaklarını anlamlı bir biçimde değiştirecek nitelikte olmalıdır. Üretim olanaklarının değişmesi millî gelir için deki sanayi sektörü payının artması anlamına gelmektedir. Sanayileşmenin başlangıcında imalat sanayi içinde tüketim malları sanayi ile başlanan ithal ikamesi, tüketim malları sanayinden aramalları ve yatırım mallarına geçerken yapı değişikliğine neden olacaktır. Kurulan yeni sanayi yanında ekonomik gelişme meydana gelirken, kurulan sanayi ile bir likte ithal mala talep azalacaktır. Bu nedenle rekabet bakımından rekabet konusu olmayan ithal mallarında yerlileri üretilerek rakabet konusu olmaya başlar. Bu durum imalat sanayinin sattığı yatırım mallarının toplam yatırım için deki payını yükseltir. Bu sebepten bu sektörün ürettiği-154- yatırım mallarına nisbi olarak talep artar ve ithal edi len yatırım mallarına talep azdır. İthal ikamesi, uzun dönemde gelişmeyi istenilen doğrultuya çekmek için kul lanıldığına göre kalkınma süreci içinde bulunan ekonomi ler dış ticaret açısından statik karşılaştırmalı üstün lüklere bağlı yapıdan dinamik karşılaştırmalı üstünlük ler kuramına geçmek istemektedirler. Dinamik karşılaştır malı üstünlüklere bağlı olarak yapılacak kaynak dağılımı ekonomik yapıda değişikliğe yol açacaktır. Bu ülkelerde uzun dönemde gelir maksimizasyonu sağlamak için yapıyı dinamik karşılaştırmalı üstünlük ilkelerine göre değiş tirmek ve verimi arttırmak için yeni teknolojileri kul lanmak, ileriye ve geriye doğru bağlantıları güçlü, sek törlere ağırlık vermek gerekir. Tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini sağlayan ithalat kısıtlamaları ve döviz politikalarının meydana getirdikleri teşvik siste mi yatırımı geniş ölçüde ithalata bağlı ve verimli ola bilmesi ancak artan miktarlarda ithalatla mümkün olan mallar ve üretim tekniklerini seçmeye itecektir. Dolayı sıyla ekonomik yapı değişikliği sonucunda bazı malların ithalatı artacaktır. İthal ikamesi sağladığı faydalar yanında bazı eleş tirilere uğramaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde talebin yetersizliği nedeniyle kapasitelerin tam kullanımı sağla- namaz-ithal ikamesi kaynakların israfına sebep olmaktadır- ithal ikamesi, yapan endüstriler çok defa rekabete karşı korunmakta ve bu sebeplede tembellik ve rehavete girmek- tedirler-ithalat ikamesi, ithalat yapısını değiştirerek dışa bağımlılığı arttırır. -İthal ikamesi âtıl kapasiteye yol açmaktadır. -İ thai ikamesi, verim! iliğin artış hızını azalt ir. -İthal ikamesi, politikasının içe dönük bir poli tikadır. Ancak ihracat yapan ile ithalatı ikame eden en düstrilere aynı oranda teşvik edilmediği ve millî para nın aşırı değerlendirilmesi ihracatçı için ihracat cazip olmamaktadır. -İthal ikamesi politikası ithalatı azaltmada başarılı olmamıştır. Endüstrilerarası ilişkileri incelemek için girdi çıktı modeli kullanılmaktadır. Bu çalışmalar Leontief 'in çalışmalarıyla başlamış ve oldukça geliştirilmiş ve yay gın hale getirilmiştir. Oirdi-Çıktı modeli bir endüstri nin çıktılarını ekonominin diğer endüstriler ve sektör ler arasında nasıl dağıldığını ve aynı zamanda diğer en düstri ve sektörlerde her bir endüstriye girdileri gös--155- temektedir. Girdi çıktı modelini, endüstrilerarası akım tablosu, girdi katsayıları matrisi ve ters matris oluş- tirmaktadır. Sektörlerarası akım tablosu ekonomide üre tilen `bütün mal ve hizmetlerin ve bunların sektörlerara sı akımlarını kapsamaktadır. Ekonomide n tane sektör varsayılmış ve her sektör tabloda hem mal üreticisi hem de girdi tüketicisi olarak iki kere yer almaktadır. Buna göre herhangi bir sektörün sırasına ait elemanlar, o sek törün belli bir dönem içinde yaptığı üretimin diğer sek törlere dağılımını, sütun elemanları ise aynı sektörün üretim yapabilmek için diğer sektörlerden aldığı girdile ri göstermektedir. Girdi katsayıları matrisi veya teknik katsayıları yani aij bir j sektörünün bir birim mal üre tebilmesi için i malından alması gerekli miktarı göster mekledir. Toru ınnlriıı undüutriloruruu t (mn.Lbvlori.lc kulla nılmaktadır. Ters matris, nihai talep birimi başına sek törlerin doğrudan ve dolaylı olarak arttırmaları gereken üretim miktarını gösterir. Ters matrisin sütun toplamları, herhangi bir sektörün 1 birimlik nihai taleb artışını karşılamak için diğer sektörlerin yapmaları gerekli üre tim artışını gösterecektir. Sıra toplamları ise, nihai talepte bir birimlik artış meydana geldiğinde, herhangi bir sektörünü yapması gereken üretim artışını göstermek tedir. Girdi çıktı modelleri bir çok yerlerde kullanılmak la beraber, önemli kullanım alanlarından ithal ikamesinin ölçülmesi ve ekonomik yapı değişmelerini ortaya çıkarmak tadır. Ekonomide girdi çıktı tablolarının hazırlanmasından sonra bunların aracılığıyla ekonomik bünyenin daha iyi bir şekilde anlaşılması ve ekonomik kararlarda yardımcı olması yönünde bir çok çalışmalar yapılmıştır. İran'da girdi çıktı çalışmaları ekonomi bakanlığı tarafından 1962 içinde 24 sektörlü bir çalışma ile başla mıştır. 1965 yılı için 30 sektörlü ve 1972 içinde 10 sektörlü bir girdi çıktı tablosu hazırlanmıştır. İran mer kez bankası 1969 yılı için 25 sektörlü ve 1974 yılı içinde 101 sektörlü bir çalışma yapmıştır. Bilahare İran istatis tik merkezi 1977 de 1973 yılı için 59 sektörden oluşan bir tablo hazırlamıştır. Ancak 1978 de meydana gelen dev rim hareketleri ve gerçekleşmesinin ardından 1980 de pat lak veren İran-Irak savaşı bu çalışmalara engel olmuştur. Çalışmalarımızın sürdüğü sırada yeni bir tablonun hazır- lanmayışı, çalışmalarda 1969-1973 dönemine iktifa edilmiş tir. 1973 yılı.akam tablosu 1969 bazına indirgenmiştir.-156- Her iki tabloda da `bazı düzenlemeler® gidilmiştir. Genel olarak ithal ikamesi, daha önce ithal edilen bir kısım malların yerli üretim ile ikame edilmesi olarak tarif e- dilirken ithalatın arza oranından, sektörlerin nisbi bü yümelerinden ve endüetrilerarası ilişkilerden giderek hesaplama yönlemleri ile ölçülmektedir. İthal ikamesi ölçülmesi yöntemleri ile ithal ikamesi, ihracat artışı ve yurt için talebin üretim artışına etkileri başka bir değişle bunların büyümeye katkılarını açıklamaktadır. İthalatın arza oranından giderek hesaplama yönteminde herhangi bir sektör için ithalatın toplam arza oranı alı narak hesaplanmaktadır, (mio-mit) Zit Burda başlangıç yıl ile son yıl ithalatının arza oranları farkının son yıl toplam arzı ile çarpılması şeklinde olmaktadır. Eğer baş langıç yıl ile son yıl İthalat oranlarının farkını aldık tan sonra başlangıç yıl ithalat oranına böldüğümüzde it hal ikamesi o sektör için yüzde olarak elde edilir. Bu he saplama, da sonuç pozitif ise ithal ikamesi yapılıyor, negatif çıkarsa yapılmıyor demektir. İthal ikamesinin mevcut olup olmadığını direkt olarak iki dönem arasında ki ithalatın toplam arza oranlarına bakarak da bulunabi lir, mit-mio eğer sonuç negatif ise ithal ikamesi yapılı yor, pozitif ise yapılmıyor demektir. Sektörlerin nisbi önemlerinden giderek hesaplama yöntemi en çok kullanılanlardandır. Toplam arz içindeki iki dönem arasında yerli üretimin nisbi olarak artması ithal ikamesi olarak nitelindirilmektedir. Bu yöntemde sektörlerin arz ve taleblerinde meydana gelen değişmele ri de büyüme fonksiyonlarından giderek açıklamaktadır. Burada ithal ikamesi, hesaplanması yanında ithal ikame si, nihai talep, ara talebin büyümeye katkısını bulmak mümkündür. ^xi*(l-mo)Mi+(l-m£>)Ali:i+(l-mo)AEi+(mio-mit)Zit burada sağ terimler sırasıyla ara talep, ihracat dışın daki nihai talep, ihracat artışının ve ithal ikamesinin sektörlerin büyümelerine katkılarını ortaya çıkarmakta dırlar.-157- Endüstrilerarası ilişkilerden giderek hesaplama yönteminde nihai talep ithalatı yanında girdi olarak kullanılan ithalat ve dolayısıyla ara talep ithalatı göa önünde tutulmaktadır. Bu yöntemde toplam arz ile toplam ara ve nihai talep eşitliği varsayımı ile İnceleme konusu olan 1969-1973 döneminde pozitif ithal ikamesi gerçekleştiren sektörlerin başlzcaları petrol ve doğal gaz, gıda sanayi, demirçelik sanayi, elektrik siz makina sanayi, elektrikli makina sanayileri olmak tadır. Tarım sektörlerine bakıldığında ham petrol ve doğal gaz ithal ikamesi gerçekleştirilmiş, imalat sana yine ait sektörlerde tüketim malı üreten sektörlerde sadece gıda sanayinde ithal ikamesi gerçekleştirilebil miştir. Ara malları üreten sektörlerde ise demir çelik sanayinde, yatırım malları üreten sektörlerde elektrik siz ve elektrikli makina sanayilerinde ithal ikamesi gerçekleştirilmiştir. Tarım, madencilik, imalat sanayi ve hizmetler olarak bakıldığında madencilik sektörü ha riç diğer kesimlerde negatif ithal ikamesi gerçekleşti rildiği yani yerli üretimin ithalatla ikame edildiği görülmektedir. Bu dönemde imalatın alt sektörlerine yani tüketim malları, ara malları ve yatırım malları olarak bakıldığında bu alt sektörlerin yalnızca yatırım malla rında ithal İkamesi gerçekleşmiştir. Demir çelikde ithal ikamesi gerçekleşmesine rağmen ithalatın yüksek olduğunu görmekteyiz. Ancak yatırım malı üreten sektörlerden elek triksiz ve elektrikli makina sanayinde gerçekleştirilmiş tir. Ancak o dönem için montaja dayalı üretimin sözkonusu. olduğunu dikkate almak gerekir. Çünkü bu sektörlerde it halatın yapı hızlı bir şekilde artmıştır. 1969-1973 döneminde büyümeye en fazla katkı yurt içi piyasa genişlemesinden ileri gelmiştir. Bu dönemde ara ve nihai talep artışlarının büyümedeki payları yük sek olmuştur. Bu dönemde ithal ikamesinin büyümeye kat kısı i» - 7.11 olurken, ihracat artışının büyümeye katkı sı pozitif olurken oldukça yüksek gerçekleşmiştir. Bu değer $ 35 olmuştur. Ayrıca sektörler itibariyle iki sek tör hariç hemen hemen bütün sektörlerde ihracatın büyü meye katkısı olumlu olmuştur. İmalatın alt sektörleri-158- it idariyle de ihracatın büyümeye etkesi musibet olmuştur. Bu dönemde ara ve nihai talep artışlarının büyümedeki paylan sırasıyla İ» 14.7 ve $> 57 dolayında olmuştur. İt hal ikamesi gerçekleştirilen sektörlerde genellikle ge riye `bağ etkileride yüksektir. Sektörlerarası bağlantılar sektörlerin `birbirine sağlamış oldukları mal ve hizmetleri ile üretim miktarı arasındaki ilişkileri incelemektedir. Sektörlerin diğer sektörlerden almış olduğu ve onlara satmış olduğu girdi leri toplam üretim içindeki yeri sektörlerarası bağımlaş mayı göstermektedir. Herhangi bir sektörün kendisine gir di veren sektörlerle olan ilişkisine geriye doğru bağıntı ve bu sektörün ürettiği malları girdi olarak kullanan sektörle ilişkisi ileriye doğru bağıntıyı göstermektedir..Geriye doğru bağınlaşma, bir sektörün diğer sektörlerden almış olduğu girdi miktarını sektörün toplam üretimine bölünmesi ile bulunur. (Bj) İleriye doğru bağınlaşma ise sektörün ara talebin sektör arzı veya toplam talebe bö lünmesi ile ekte edilir. (Bi) Sektörlerin doğrudan ve do laylı toplam ileriye ve geriye doğru bağlantı katsayıları, ters matris satır ve sütun toplamlarından hesaplanmakta dır. Herhangi bir sektörün ters matris sütun toplamı o sektörde bir biria nihai talep artışı için diğer sekter- lerde ne kadar üretim artışı yapması gerektiğini göster mektedir. Bu ise, geriye doğru bağ endeksi (BjE) ve ters matrisin satır toplamları ise diğer sektörlerde bir bi rimlik üretim artışı için o sektörün ne kadar girdi üret mesi gerektiğini, ise ileriye doğru bağlantı indeksini (BiE) göstermektedir. Ters matrisin satır toplamları Hi o sektörün ekonominin genel şürtlarından etkilenme dere cesini ve sütun toplamları Hj ise o sektörün ekonomiyi etkileme potansiyelini göstermektedir. Etkilenme ve et kileme potansiyelleri yüksek olan sektörler `anahtar sektörler` olarak seçilirler. Toplam olarak değerlendirmek istersek imalat sana yinde geriye doğru bağ etkilerinin diğer sektörlere göre daha yüksek ve kuvvetli olduğunu söyliyebiliriz. Diğer bir değişle imalat sanayi sektörlerinde girdi kullanım ları daha fazladır. Tarım ve hizmetlerde ise sanayiye oranla daha azdır.-159- İmalat sektöründe hem geriye hemde toplam `bağ etki leri yüksek olan sektörler gıda sanayi, tekstil sanayi, giyim ve deri sanayi, kâğıt ve basım sanayi, kimya lastik sanayi, demir ürünleri sanayi ve demir çelik sanayi 1973 de îran imalat sanayinin gelişmesinde `anahtar` rolü ola bilecek sektörler olarak görülmektedir» Ekonomide meydana gelen gelişme ekonomik yapı deği şikliğini ortaya çıkarmaktadır. Ekonomik yapı değişmeleri iktisatçılar tarafından izlenmiştir. Ve ekonomi hakkında daha doğru ve daha geniş bilgi sahihi olmak için ekonomi nin yapısı ve hu yapıda meydana gelen değişmeleri incele meye başlamışlardır. Ekonomik yapı bir bütünü oluşturan parçaların nisbi payları ile bunların birbiriyle olan ilişkileri ve etkileşimlerini ifade etmektedir. Ekonomik yapının incelenmesi için daha önce ekonomik yapının ve buna uygun modelin ortaya konmuş olması gerekir. Ekonomik yapının incelenmesi ile o ekonomi hakkında elde edilecek bilgilerin kapsamı ve doğruluk dereceleri artacak ve eko nominin yapısını tanıma imkânı doğacaktır. Ekonominin mevcut yapısının bilinmesi ve incelenmesi gelecekteki du rum ve meydana gelecek gelişmeler hakkında daha isabetli ve bilinçli ekonomik politikaların alınmasına sebep ola caktır. Ekonomik gelişme ile beraber ekonominin yapısında meydana gelen değişmeleri bir çok yönlerden ele almak müm kündür. Ekonomiyi sektör seviyesinde ve toplu bir şekilde gözönünde tutup sektörlerin ekonomik gelişmeyle beraber nisbi önemlerinin değişmeleri ve teknolojik değişmeleri esas alınarak, teknolojik gelişme ve sanayileşme ile be raber meydana gelen yapı değişikliğini incelemek mümkün dür. Ekonomik yapının incelenmesinin en kolay ve kapsamlı yolu, girdi çıktı modelleridir. Ekonomik gelişme ile bir likte ekonominin ne yönde geliştiği, sektörlerin ilişki leri ve kullanılan aslî üretim faktörleriyle olan müna sebetlerinde meydana gelen değişmeleri, sektörlerarası bağınlaşma ve teknolojik değişmelerin hangi düzeyde oldu ğu tespit edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde endüstrilerarası mal alışverişleri çok düşük olduğundan bu ülkelerde endüstri lerarası bağlantılar zayıf olmaktadır. Ekonomide meydana gelen gelişme ile beraber bu endüstrilerarası bağınlaşma- da kuvvetlenmektedir. Karşılıklı bağlantıların derecesini primer ve endüstriyel girdilerin toplam üretime oranları P/x ve E/x ile endüstrilerarası akım tablosunda toplam-160- gözler içinde dolu gözlerin oranları ile biçmek mümfcün- dür. Gelişmekte olan ülkelerde primer girdilerin toplam üretim değerine oranx P/x endüstriyel girdilerin toplam üretime oranından E/x büyüktür, ancak ekonomide meydana gelen sanayileşme ve gelişme ile beraber sektörlerarası bağınlaşma kuvvetlenmektedir. Dolayısıyla primer mal girdileri nisbi olarak azalmaktadır. İran'da 1969 da primer ara malların nisbi önemi 1973 endüstriyel ara malların nisbi öneminden dana büyüktür. P/x oranı bu dö nem içinde azalma gösterirken E/x oranında bir yükselme göstermektedir. Endüstrilerarası akım tablosundaki dolu göz/toplam göz oranları aynı dönem içinde artış göstermiş 1969 da 0.42 1973 de 0.54 olmuştur. Bu oranlar ise, İran'da en düstrilerarası karşılıklı bağlantılar ve dolayısıyla sa nayileşmenin arttığını göstermektedir. Çünkü sanayileşme arttıkça endüstrilerarası ilişkiler ve sektörlerarası bağınlaşmada yükselmektedir. Endüstrilerarası karşılıklı bağlantıları daha yakından görebilmek için dolu olan sü tun sayısına göre sıraları ve dolu olan sıra sayısına göre sütunları da karşılaştırmak mümkündür. Böylece sek törlerarası satışları ve girdi alışları yönünden karşı lıklı bağlantılarını daha yakından görmüş oluruz. Ara satışlar yönünden bakıldığında tarımla ilgili sektörler de direkt bağınlaşma daha düşük olduğu görülmektedir. Ara satışlar, açısından imalat sanayinde direkt bağın laşma daha yüksek olmaktadır. Tarıma dayalı imalat sana- yileriyle, büyük nisbetle tarıma girdi veren imalat sa nayilerinde bağınlaşma imalatın diğer sektörlerine oran la daha düşüktür. Hizmetler sektöründe bağınlaşma yüksek olmaktadır. Girdi satın alma açısından sektörler arasın daki direkt bağınlaşmaya bakıldığı zaman, burada da i- malat sanayi sektörlerinin en yüksek olduğu görülmekte dir. Bu ise, imalat sanayi gelişmesinin diğer sektörle re oranla ekonomide doğurduğu etkilerin daha yüksek ol duğunu göstermektedir. Ters matris, sektörler arasında dolaylı ve dolay sız ilişkiyi göstermektedir. Ters matrisin sütun toplam ları ilgili sektörün üretimine karşı bir birimlik nihai talep artışını karşılamak için diğer sektörlerde ne ka dar üretim artışı olması gerektiğini göstermektedir. Sü tun toplamları ne kadar yüksek ise o sektörün ekonominin-161- uzerlndeki etkileme derecesi o kadar yüksek olacaktır. Bu yüzden imalat sanayine dahil sektörler diğer sektör lere oranla daha yüksektir. 1969-1973 tablolarında ni hai talepteki `bir `birimlik artış karşısında ekonomide en fazla duyarlık gösteren sektörler sanayi ve tarıma daya lı imalat sanayi sektörleridir. Buna göre gelişme seviye si yükseldikçe gelişen yeni imalat dallarının talep etti ği ara malları, tarımla ilgili sektörlerin ürünlerinden Çok gelişme gösteren hu sektörlerden talep etmektedir. Bu ise, hu sektörlerde bağınlaşmanın arttığını göstermek tedir. Üç sektöre indirgenmiş ters matrislerde sanayi mal larına karşı meydana gelen talep artışının ekonomide faz la üretime yol açtığı, hu arada sanayinin ve hizmetlerin ara talepleri, tarım ürünlerinden çok gelişen hu sektör lere ait ara mallar olmaktadır. îmalat sanayi içinde ta rım ürünlerine olan ara talep artmaktadır. Diğer yandan sanayi üretimleri içinde tarım üretimleri gittikçe önem kaybetmektedir. Bunun yerine gelişen imalat sanayi dal larının talep ettiği ara malları, tarımdan çok hu sektör lerin mallarına ait olduğudur. Ekonomide meydana gelen gelişme ile beraber sektör ler üretim yapabilmek için girdi olarak tanımlanan bir kısım mal ve asli üretim faktörleri kullanılmaktadır. Toplam girdi kullanımın toplam üretime oranı (Bj) sektö rün toplam üretim içinde kullandığı dolaylı faktör mikta rını gösterirse (1-Bj) ise dolaysız faktör kullanımı gös termektedir. Bir başka değişle (Bj) toplam üretim içinde girdi miktarı ve (1-Bj) ise toplam üretim içinde katma değer miktarıdır. Ekonomik gelişme ile beraber (Bj) ora nın değeri yükselmekte ve (1-Bj) değeri düşmektedir. (Bj) değerinin değişmesi bir anlamda gelişme ile beraber or taya çıkan teknolojik değişmeleride ifade etmektedir. (Bj) değerleri teknolojik matrisin sütun toplamları ile elde edildiğinden bu değerin değişmesi (aij) katsayıların değişmesini göstermektedir. 1969-1973 de ekonomideki gelişme ile beraber geli şen sanayi girdileri daha çok kullanan sektörlerde Bj değerleri giderek artmaktadır. Ayrıca bu sektörlerde (Bj)-162- değerleri daha yüksektir. Tarım faaliyetlerine dahil sek törlerde girdi kullanımının nishi payı azalmakla `beraber Ekonomik yapı `bağımlaşmasının artmakta olduğunu görüyoruz. Ekonomide meydana gelen gelişme ile `beraber `bu sektörlerin aldıkları tarım girdileri azalmaktadır. Tarım sanayinden girdi aldıkça kendi içinden aldığı girdi mikt arıda azal maktadır. Bu da hu sektörlerde teknolojik değişmelerin meydana geldiğini göstermektedir. Ekonomik gelişme ile heraher ara talep artmakta ve nihai talep ise azalmaktadır. Toplam talep içinde ara ta- lehin nishi payının yükselmesi sektörlerarası hağınlaşma- nm artması ile ortaya çıktığından hu oranın değişmesi ise ekonomik yapıda değişmeler meydana geldiğini göstermekte dir. (Bi) ara talehin toplam talehe oranı ve (1-Bi) ise nihai talehin toplam talehe oranını göstermektedir. İran' da imalat sanayine ait sektörlerde Bi değerleri 1973 de 1969 a göre hazı sektörler hariç yükselme göstermektedir. Tarım faaliyetlerinde ise (Bi) değerlerinin yüksek olması na karşın hayvancılık sektörü hariç 1973 de 1969 a oranla az `bir gerileme göstermiştir. Gelişme seviyesinin düşük olduğu ekonomilerde sektörlerarası ilişkilerin zayıf oldu ğundan tarımla ilgili ürünlerin üretildiği yerde tüketil diğinden diğer sektörlere ara mal olarak gitmemektedir; An cak gelişme ile heraher tarım kesiminde tarım ürünleri ü- retildiği yerde tüketilmekle heraher hir kısmı piyasaya çıkarak diğer sektörlere ara mal olarak girmektedir. Bu ise, sektörlerarası hağınlaşmanın arttığını gösterir. Nihai talehin dağılımı açısından `baktığımızda toplam dağılımında ve sektörel seviyede hir takım değişiklikler meydana gelmiştir. Toplam dağılım `bakamından özel tüketim payı azalırken kamu tüketimi payı artmaktadır. Kapital te şekkülü artış gösterirken, stok değişimi gelişme göster miştir. İhracatta ise f> 100 lük hir artış meydana gelmiş tir. Ayrıca 1973 de tahsis olunmamış ithalat $ 5.41 olarak yer almaktadır.
Collections