Mümtaz Turhan`da kültür ve medeniyet
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tez iki bölümden oluşmaktadır. îlk bölümde kültür ve medeniyet kavramları tarihsel bir perspektife de haiz olarak ortaya konmuş, Turhan'ın yaşadığı döneme damgasını vuran Türk ve yabancı kaynaklı bakış açılarından örnekler verilmiş,, bilhassa ülkemi?: sosyal bilimcilerinin, görüşleri ayrıntılı olarak sunulmuştur, İkinci bölümde, Mümtaz Turhan'ın kültür ve medeniyete yaklaşımı incelenmiş, konu `Geştalt Sosyolojisi`, `Fonksiyonalist Sosyoloji` ve `Gökalp Sosyolojisi` açılarından ele alınmış, ekoller çerçevesinde değerlendirilmiştir. Çalışmamız, Turhan'ın Batı medeniyetine bakışı ile son bulmaktadır,Turhan, -ilkel, az gelişmiş ya da gelişmiş- hangi seviyede olursa olsun, bütün toplumları kültür kavramı içinde değerlendirmektedir. Ancak belirli bilgi, bilim, yazı ile kanıtlanabilen birikim seviyesine ulaşmışları, daha doğrusu sosyal grupların, her bakımdan gelişmiş olanlarını `medeniyet` olarak algılamaktadır.Turhan'a göre, medeniyetin esası bilim, metodu; yeni bir bilim, zihniyeti (bir anlamda pozitivist zihniyet); teknoloji, kültürü büyük ölçüde etkileyecek, toplum kalkınacaktır; yeter ki, karmaşık organizasyonları yönetecek seviyede gerçek aydınlarımı?; olsun. Bilim zihniyeti toplumun her bir kurumuna, her bir parçasına aşılanmalıdır. Peki öyleyse, halk böyle bir şeye neden sıcak bakmıyordu? Çünkü, Türkiye'de birbirinden çok farklı yapılarda köyler ve kümelenmeler mevcuttu. Bu anlamda köy ve kasaba kültürlerinin hepsi değişmeye ya da yeniliğe aynı oranda açık değillerdi. Üstelik, Türk aydınına hiç itimatları kalmamıştı. Aydın, kendi özünden kopmuş, kendi kültürüne yabancılaşmıştı; yeterli uzmanlık seviyesinde de değildi. Öyleyse önce eğitimciler ve aydınlar yetiştirilmeliydi ki, halk da yönlendirilsin.Bu nedenle, işe eğitimden başlanmalıydı. Kültürün nesillerden nesillere aktarılması, eğitim sistemi ile gerçekleşiyordu. Memleketin kalkınması için iyi yetişmiş, nitelikli insan gücüne ihtiyaç vardı. Turhan, eğitime canlı yatırım gözüyle bakıyor, insan unsuru dışında kalkınmanın mümkün olamayacağına işaret ediyordu.Fertleri yeni bir zihniyete göre yetiştirmek, toplumun, yapışım değiştirmekten, daha kolay olduğundan, Turhan'ın çözümü, yetenekli gençleri Batı ülkelerine göndermek, döndüklerinde çalışabilecekleri araştırma enstitüleri kurmak ve bunların başına dalında otorite olan bilim adamlarım koyarak enstitülerde yetişenlerin kalitesini artırmak ve bu kaliteyi diğer kurum ve organlara kanalize etmektir. Türk toplumunun modern bir millet hâline gelebilmesi için Türk aydınlarının araştırıcı, geliştirici ve üretici düzeyde nitelikli olmalarım istiyordu The thesis consists of two parts. In the first part the concepts of culture and civilization are discussed partly from the historical perspective with examples of the dominating opinions of Turkish and foreign sources of the area of Turhan, whereby especially the views of Turkish social scientists are reviewed in detail. In the second part, the approach of Mümtaz Turhan to culture and civilization is examined in the context of `Geştalt Sociology`, `Functionalistic Sociology` and the `Sociology of Gökalp`, particularly adhering to schools of thought. The study finishes with the attitude of Turhan to western civilization.Turhan, evaluates all societies, -primitive, underdeveloped or developing-, in the framework of the culture concept. Only those social groups he regards as `civilization`, which are developed in all aspects and have accumulated sufficient experience testified by knowledge, science and writing.According to Turhan the basis of civilization is science; the new scientific method is a new paradigm (positivism). Technology will affect culture to a great extent and society will develop, if sufficient real intellectuals exist to manage complex organizations. The scientific paradigm has to be implemented in all institutions and parts of society. But why then the people did not accept this development? Because, very different structured villages and groupings existed in Turkey. The openness of village and small town cultures to change and progress was different. In addition, trust to the Turkish intellectuals had been lost. The intellectual was cut form his own heritage, aliened to his own culture and possessed no sufficient specialization. Thus, first lecturers and intellectuals had to be educated before the people could be influenced.For this reason, first education had to be developed. The transfer of culture from generation to generation was accomplished by the education system. The development of the country depended on the presence of qualified work power. Turhan interpreted education as an lively investment and pointed out that a development without the human factor was impossible As it seemed easier to educate the individual in the context of a new awareness than to change the structure of society, Turhan found a solution in sending gifted young to Western countries. At return these would be placed in new research institutes, headed by acknowledged scientists, thus raising the standards of education there; now this high quality could be channeled to other organizations of the society. For Turkish society to become a modern nation, Turhan wanted the Turkish intellectual to reach a high standard as a researcher, developer and producer.
Collections