Kronik böbrek yetersizliğine bağlı sekonder hiperparatiroidinin tedavisinde değişik dozlarda 1,25 dihydroxycholecalciferol ve renal transplantasyonun karşılaştırmalı etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Kronik böbrek yetersizliğine bağlı sekonder hiperparatiroidinin teda visinde değişik dozlarda calcitriol ve renal transplantasyonun etkilerini kar şılaştırmayı amaçlayan prospektif bir çalışma düzenlenmiştir. Bunun için, çalışma kapsamına alınan 70 hasta, kronik düzenli hemodiyaliz tedavisi gö renler (n=24), ve canlı vericiden veya kadavradan böbrek transplantasyonu yapılanlar (n=46) olarak iki ana gruba ayrılmıştır. Her iki grup hastada ay rıntılı anamnez alınarak klinik muayeneler yapılmış, bazal ve tedavi uygu lamalarının değişik aşamalarından sonra serum iPTH, Ca, P, AP, Mg, CT parametreleri tayin edilmiş, ortalama ve standart sapmalar hesaplanmıştır. Kronik düzenli hemodiyaliz tedavisi gören hastalarda klinik düzelme ancak 1 jıg/gün dozunda calcitriol uygulamasından sonra gözlenmiştir. Biyo kimyasal parametrelerin incelenmesinde 0.25 jıg/gün dozunda calcitriol teda visi parametrelerde anlamlı değişiklik meydana getirmemiş, 0.5 jıg/gün do zunda uygulama ortalama serum iPTH ve P düzeylerinde anlamlı azalmala ra yol açmış, 1 jıg/gün dozunda calcitriol ise, bir önceki değişikliklere ek olarak ortalama serum Ca düzeylerini de anlamlı şekilde yükseltmiştir. Bulguların açıklamasında, 0.25 jıg/gün dozunda calcitriolün yetersiz kaldığı varsayılmıştır. 0.5 jıg/gün dozunda calcitriol uygulamasının kabul edilebilir düzeyde tedavi edici etkiye sahip olduğu düşünülmüş, I jıg/gün do zunda calcitriolün ise en etkin doz olduğu kanısına varılmış, ancak bu has taların kan biyokimyasının yakından takib edilmesinin gerekli olduğu vurgu lanmıştır. Kadavradan transplantasyon yapılan ve haftalık peryodik biyokimya sal kontrolları yapılan hastalarda, ortalama serum iPTH ve CT düzeylerin de, allograftın ekskresyon fonksiyonundan bağımsız, P ve Mg düzeylerinde ise allograftın ekskresyon fonksiyonuna bağımlı anlamlı azalmalar saptan- mıştır.Söz konusu değişikliklerin canlı vericiden yapılan transplantasyonlarda- 67 daha erken ortaya çıktığı dikkati çekmiştir. Transplantasyon öncesi bazal değerler ile transplantasyon sonrası değerlerin karşılaştırılmasında ortalama serum iPTH, Ca, P, Mg ve CT düzeylerinin transplantasyondan sonra tama men normal düzeylere geldiği veya normale çok yaklaştığı gözlenmiş ve transplantasyonun etkin bir tedavi metodu olduğu kanısına varılmıştır. Uzun süreli poliklinik izlemelerinde, ortalama serum iPTH düzeyleri dışında, can lı vericiden ve kadavradan böbrek alan hastalar arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Non-fonksiyone allograftları bulunan hastaların ortalama se rum iPTH düzeyleri, transplantasyon öncesi bazal değerlere göre anlamlı o- larak düşük bulunmuş, ve bu bulguya dayanılarak, allograftların D vitamini veya PTH metabolizmasındaki rolünün ekskresyon fonksiyonu ile tamamen paralellik göstermediği kanısına varılmıştır. Kronik düzenli hemodiyaliz tedavisi gören ve 1 ^ıg/gün dozunda cal- citriol alan hastalar ile, transplantasyon uygulanan hastalara ait biyokimya sal parametrelerin karşılaştırılmasında, 2. grup hastalara ait verilerin daha fizyolojik düzeylerde olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak; kronik böbrek yetersizliğine bağlı sekonder hiperparati- roidinin tedavisinde, transplantasyonun, calcitriol uygulamasına göre daha etkin bir tedavi metodu olduğu kanısına varılmıştır.
Collections