Sifilizli hastalarda spesifik IgM ve IgG antikorlarının, tedavinin izlenmesindeki önemi ve tanıda kullanılan diğer yöntemlerle karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
- 48 - ÖZET Çalışmamızda 111 hastanın serumları sifiliz serolo- jisi yönünden non-spesifik ve spesifik testlerle karşı laştırmalı olarak incelenmiştir. Tanıda VDRL, RPR, Kol- mer kompleman birleşmesi, TPHA, ELISA-IgM, ELISA-IgG ve TmpA-ELISA testlerine başvurulmuştur. Çalışma kapsamına alınan hastalar üç grupta toplan mıştır. Birinci grupta klinik olarak sifiliz tanısı ko nan ve tedaviye alınan 71 hasta yer almıştır. Bu hastala ra tedavi amacıyla Benzatin penisilin G, allerjisi olan lara eritromisin veya tetrasiklin uygulanmıştır. İkinci gruptaki 20 hasta ise sifiliz geçirmiş, tedavisi tamam lanmış ve üzerinden en az bir yıl geçmiş olguları içer miştir. Ayrıca seroloj'ik testleri yalancı pozitif sonuç veren, ancak klinik bulgu saptanmayan 20 olgu çalışmamı zın üçüncü grubunu oluşturmuştur. Tedavi uygulanan hastaların 25' ini primer, 33 'ünü sekonder, yedisini erken latent, beşini geç latent, biri ni konjenital sifilizli olgular içermiştir. Bu gruptaki hastaların tedavi öncesi ve tedavinin izlenmesi amacıyla tedaviden sonraki serumları belirli periyodlar halinde incelenerek, antikor titrasyonunda görülen değişim değer lendirilmiştir. Hastalar arasında en sık ve en fazla im- mün yanıt sekonder sifilizlerde görülmüştür.Spesifik IgM antikorları, tedavi sonrası geçen süreye bağlı olarak kaybolmuştur. Ayrıca diğer testlerde saptanabilen antikor titrelerinde tedavi sonrası düşüş görülmüştür. Tedavi ön cesi geç latent sifiliz tanısı konan hasta grubunun dışın daki olguların tamamında spesifik IgM saptanmıştır. Pri-- 49 - mer sifilizli altı olgu dışında tüm hastalarda spesifik IgG belirlenmiştir. Tanı amacıyla, ayrıca primer ve se- konder sifilize ait deri ve mukoza belirtileri olan has taların lezyonlarından hazırlanan preparasyonlarda T. pal lidum spiroketi aranmıştır. Spiroket aranan primer sifi lizli hastaların %75' inde, sekonder sifilizli hastaların %96.6'sında pozitif sonuç alınmıştır. Sifiliz geçirmiş, tedavisi tamamlanmış ve üzerinden en az bir yıl geçmiş olguların serolojik sonuçları olduk ça düşük titrede pozitif bulunmuştur.Ayrıca bu hastaların tamamında spesifik IgM araştırması negatif sonuç vermiş tir. Yalancı pozitiflik olarak değerlendirilen olgularda ise VDRL, RPR, Kolmer ve TPHA testleri çeşitli oranlarda pozitif bulunmuştur. Ancak bu hastaların tümünde TmpA- ELISA testi ve T. pallidum1 a karşı sepsifik IgM ve IgG araştırması negatif sonuç vermiştir. - 50 - SUMMARY `THE IMPORTANCE OF SPECIFIC IgM AND IgG ANTIBODIES IN FOLLOWING THE TREATMENT OF PATIENTS WITH SYPHILIS AND THEIR COMPARISON WITH THE OTHER METHODS USED IN THE SERODIAGNOSIS` Non-specific tests (VDRL, RPR, Kolmer complement fixa tion) and specific tests (TPHA, ELI S A- IgM, ELISA-IgG, TmpA-ELISA) in the serodiagnosis of syphilis were compared in this study ^ for this purpose the sera of 111 patients were examined. Three groups of patients were included in our study. The first group was composed of 71 patients with syphilis who were treated with Benzathin Penicillin G or, erytromi- cin. or tetracycline in case of hypersensitivity. In the second group 20 patients whose treatment had been completed at least one year ago were examined. 20 people without the clinical symptoms of syphilis were also included in this study because of the false positivity of the serological tests, as the third group. Of the treated patients 25 were primary, 33 were se condary, seven were early latent, six were late latent and one was congenital syphilis case. In this group in order to follow the treatment, antibody levels before the treatment and at certain intervals after the treatment were measured. Among the patients the strongest immune response was found frequently in the secondary stage.of syphilis. Reactivity of specific IgM antibody decreased and was lost depending upon the duration of the therapy. And reactivity detected by other tests also diminished after the treatment. In all- 51 - cases specific IgM was detected except in patients who were diagnosed as late latent syphilis before treatment. In all patients specific IgG antibody was found to be po sitive, except in six patients with primary syphilis. For the purpose of diagnosis, T. pallidum spirocheta were searched in the preparations made from the lesions of the patients who had the dermal and mucosal lesions of primary and secondary syphilis. Positive results were obtained in 75% of patients with primary syphilis, and in 96.6% of _ pa tients with secondary syphilis. In the sera of patients with syphilis who had comp leted their therapy at least one year agot Very low levels of antibodies were detected. Specific IgM antibody was not detected in any of these patients. In cases whose serological results were interpreted as false positivity with VDRL, RPR, Kolmer and TPHA tests different combinations of positivity were obtained. But in all these patients TmpA-ELISA and specific IgM and IgG tests were found to be negative.
Collections