Ülkemizde 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında dişhekimliği eğitiminin gelişimi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
60 - X. SONUÇ VE ÖZET Ülkemizde dişhekimliğinin tarihî gelişimine bakıldığında, bugüne kadar Türk- ler'in bu alanda da önemli bir bilgi birikimine sahip oldukları görülmektedir. Diş sağlığı nın insan sağlığı içindeki önemini bilen Türkler eskidenberi tıbbın bu dalı ile ilgilenmiş ler; komşu kavimlerle tıp sahasında bilgi alışverişinde bulunmuşlar, yetiştirdikleri doktor lar diş hastalıkları ve tedavi yöntemleri üzerinde de durmuşlardır. İslamiyetin doğuşundan sonra kaleme alınan Türkçe, Arapça ve Farsça tıp ki taplarında diş hastalıkları ve tedavilerine tahsis edilmiş bölümler mevcuttur. Hatta 16.yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman'ın saray hekimi Musa b. Hamun sadece dişhekim liğine ait bir Türkçe eser yazmış olup, bu alanda Avrupa'da yazılanların en eskileri ara sındadır. Önceleri değişik meslek sahipleri tarafından yapılan diş tedavileri, özellikle Os manlı medreselerinin Darüşşifa denilen hastanelerinde görevli cerrahlar tarafından ilmî yöntemlerle yürütülmüştür. Rönesans'tan sonra teknolojinin birçok sahasında görülen gelişmeye ayak uy- durulamadığı için dişhekimliği de Osmanlılarda kısır kalmıştır.Osmanlı İmparatorlu ğunda 17.yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları cerrahi alanında da 1839'da Galatasa ray'da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin tesisi ile büyük bir hız kazanmıştır. Ancak, 1909 yılında İstanbul'da Dişhekimliği Mektebi'nin açılışından sonra bağımsız dişhekimlerinin sayısı artış göstermiş; Cemil Topuzlu, Halit Şazi, Emrullah Bey gibi kişilerin gayretleriyle gerek öğretim üyesi yetiştirilmesi, gerekse bina ve modem araç-gereç sorunlarının çözülmesi yolunda Türk dişhekimliği yeni atılımlarda bulunmuş tur. 1933'te Atatürk'ün gerçekleştirdiği Üniversite Reformu ile İstanbul Tıp Fakültesi'ne bağlı Dişhekimliği Okulu'na Almanya'dan getirilen Ord.Prof.Dr.Alfred Kantorowicz'in sayesinde modern Türk dişhekimliğinin gelişmesinde yeni bir dönem başlamıştır.61 İstanbul Üniversitesi'nde 1 964'te Dişhekimliği Fakültesi'nin kuruluşundan sonra Ankara, İzmir ve diğer şehirlerde dişhekimliği fakülteleri tesis edilmiştir. 1933'ten itibaren Avrupa ve bilhassa Alman tıbbının bizdeki dişhekimliği eğitiminde de büyük tesirleri ba rizken, Ankara'da Hacettepe Dişhekimliği Fakültesi'nin tesisinden sonra A.B.D.'deki diş hekimliği eğitiminin tesirleri etkili olmaya başlamış ve hatta 1990'da Marmara Üniversi tesi Dişhekimliği Fakültesi'nde İngilizce eğitime geçilmiştir. 62 - XI. CONCLUSION AND SUMMARY When the historical development of dentistry in our country is inspected, it can be seen that Turks are highly acknowledged in this particular field. Turks have been interested in this branch of medicine, have exchanged information with neighbouring countries and the physicians they have raised have discussed dental diseases and their treatment procedures, because they knew the importance of dental health in general well-being. Turkish, Arabic and Persian medical books written after the birth of Islam have sections concerning diseases of teeth and their treatment procedures. Musa b. Hamon, a court physician who lived in the 16.th century during the reign of Kanuni Sultan Süleyman, wrote a book in Turkish concerning only dentistry. And that book is one of the oldest dental monographies written in Europe. Dental therapy was carried out by people of diverse occupations at first. Especially, surgeons working in the hospitals carried out dental therapeutics scientifically. Technological changes were not kept up with after Renaissance and thus dentistry was retarded in the Ottomans. The Ottoman Empire began to flourish in the 17th century. This flourishing effect was reflected in the surgical field by the foundation of Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane in Galatasaray in 1939. However, the number of independent dentists increased after the constitution of the Dental School in İstanbul in 1909. A forward step was made from the point of view of either raising of new faculty staff and of solving the problems of accomodation and modern instrumentation, by the zealous efforts of individuals like Cemil Topuzlu, Halit Şazi and Emrullah bey. A new era was opened in the development of modern Turkish dentistry by way of the University Reform by Atatürk in 1933, whereby Ord.Prof.Dr.Alfred Kantorowicz was brought from Germany to the Dental School which was then connected to İstanbul Medical Faculty.- 63 - The Faculty of Dentistry of Istanbul University was founded in 1964. Foundations of other dental faculties followed in Ankara, Izmir and other cities. While the effects of European, especially German medicine was influential in our dental education after 1933, the accomplishments of medicine in U.S.A. became effectual after the foundation of Hacettepe Dental Faculty in Ankara.ln addition, dental education is being carried out in English in the Faculty of Dentistry of Marmara University since 1990.
Collections