Koroner bypass ameliyatı geçiren hastalarda erken postoperatif dönemde göğüs fizyoterapi kullanımının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
80 ÖZET İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde Koroner by-pass ameliyatı geçiren, yaş ortalamaları 53.95±7.49 yıl olan 20 hastaya insentif spirometre ve öksürme teknikleri, yaş ortalaması 57.15±5.8 yıl olan 20 has taya da solunum egzersizleri, perküsyon, vibrasyon ve öksürme tekniklerini içeren göğüs fizyoterapisi uygulanmış, bu iki yöntemin post-operatif akut dönemde arter kan gazlarına ve solunum fonksiyonlarına etkisi araştırılmış tır. Hastalar post-operatif birinci günde ekstübe edildikten hemen sonra ekstübasyonu takiben tedaviye alınmışlardır. Yöntemlerin kan gazla rına olan akut etkileri karşılaştırılmak istendiğinden ilk gün içinde her iki grubun birinci ve dördüncü seansta tedaviden önce, tedaviden hemen sonra ve 30 dk. dinlenmeyi takiben arteryal kan gazları ölçülmüştür. İnsentif spi rometre ve göğüs fizyoterapi grubundaki hastaların 1. seansta tedaviden önce alınan arter kan gazları değerleri karşılaştırıldığında, insentif spiro metre grubunun PaC02 değerleri göğüs fizyoterapisi uygulanan gruba göre istatistiksel olarak anlamlı ölçüde düşük bulunmuştur (p<0.02). Pa02, satt ve pH değerlerinde anlamlı farklılık görülmemiştir. İlk tedavi uygulandıktan hemen sonra bakılan Pa02 değerleri her iki grupta yükselmekle beraber göğüs fizyoterapisi grubundaki artış diğer gruba göre daha fazla olmuş ve bu farklılık istatistiksel yönden anlamlı81 bulunmuştur (p< 0.001). tnsentif Spirometre grubunda PaC02 değerlerinde artma, göğüs fizyoterapi grubunun PaC02 değerlerinde düşme görülmüş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı olmuştur (p< 0.005). Satürasyon değer lerine bakıldığında ise her iki grupta da artış gözlenmişse de, göğüs fizyote rapisi uygulanan gruptaki yükselme istatistiksel yönden anlamlı bulunmuş tur (p<0.01). Olgular 30 dk. dinlendirildikten sonra yapılan ölçümlerde Pa02 her iki grupta da artmış ancak göğüs fizyoterapisi grubundaki artış istatis tiksel olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.01). PaC02 ise her iki grupta yükselmekle birlikte bu yükselme istatistiksel olarak anlamlı bulunmamış tır. Satt değerleri her iki grupta artmış, göğüs fizyoterapisi grubundaki artış istatistiksel olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.01). 4. seansta tedavi öncesi her iki grubun arter kan gazları değerle ri karşılaştırıldığında hiç bir parametrede anlamlı farklılık görülmemiştir. Tedavilerin hemen sonrasında insentif spirometre grubunda Pa02'deki düş me anlamlı bulunmazken göğüs fizyoterapisi grubunda artış istatistiksel açı dan anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Diğer parametrelerdeki değişimler ve yarım saat istirahati takiben ölçülen arter kan gazları değerlerindeki deği şimler anlamlı bulunmamıştır. Fakat G.F. uygulanan grupta Pa02 ve Satt değerindeki yükselmeler 30' sonra da konulmuştur. Postoperatif olarak yapılan solunum fonksiyon testlerinde 2 grup arasında solunum fonksiyon değerleri açısından anlamlı fark bulunmamış tır. Olguların taburcu olmadan önce yapılan solunum fonksiyon testlerinde her iki grupta da pre-operatif olarak ölçülen VK, ZVK, ZEVİ, FEF, mVK/pZVK değerlerindeki azalmalar istatistiksel açıdan anlamlı bulun muştur (p< 0.001). FMFT değerine bakıldığında her iki grupta artma görül müştür, tnsentif spirometre grubu (p< 0.001) ve göğüs fizyoterapi grubu nun FMFT değerlerindeki bu artma istatistiksel yönden anlamlı olarak değerlendirilmiş (p<0.05), FMF değerindeki azalma insentif spirometre grubunda istatistiksel olarak anlamlı (p<0.001) bulunurken göğüs fizyote-82 rapi grubunda anlamlı bulunamamıştır. Her iki grupta ZEVj/ZVK değerel- rindeki değişimler istatistiksel açıdan anlamlı olmamıştır. îki grubun pre-operatif ve post-operatif solunum fonksyion test lerinde değerlendirilen obstrüksiyon ve restriksiyon parametreleri incelen diğinde, ki-kare testine göre anlamlı bir fark bulunmamıştır. însentif spirometre grubundaki hastaların hastanede kalış sürele ri göğüs fizyoterapisi uygulanan gruba göre istatistiksel açıdan daha uzun bulunmuştur. G.F. uygulaması hastanede kalış süresini kısaltmıştır. Çalışmamızda insentif spirometre ile göğüs fizyoterapisinin etki lerini karşılaştırdık. Post-operatif hastalara G.F. teknikleri uygulamasının arteryal kan gazları, solunum fonksiyonları üzerine olumlu etkileri ve has tanede kalma süresini kısaltması açısından I. S. 'ye göre daha etkili olduğu nu gözledik. 83 SUMMARY This study examined patients who had by-pass surgery in the Institute of cardiology, Istanbul University. One group of 20 patients witha mean age of 53.95±7.4 year was followed with incentive spirometry and cough exercise. The other group of 20 patients with a mean age of 57.15±5.8 year was followed with physiotherapy program which included respiration technics, percussion, vibration and coughing. In both group of patients arterial blood gas analysis and respiration tests were performed. All patients, following extubation, underwent the physiotherapy program starting from the first day. In order to detamine the effects of the techniques on arterial blood gases, samples were obtained before, just after and 30 minutes after the exercise for the 1st and 4th exercise sessions in eachgroup. PaC02 values before therapy for the first session in the incentive spirometry group were significantly lower when compared to those in chest physiotherapy group (p <.02) while no significant difference was observed with respect to Pa02, saturation and pH values. Just after first exercise program Pa02 was higher in all patients but in physiotherapy program group the difference was statistically84 significantly higher (p<.001). An increase in PaC02 values in spirometry group and decrease in chest physiotherapy group were observed and the difference was statistically significant (p<.005). The saturation values were elevated in both groups and the increase in saturation was found to be statistically significant (p<.01). Pa02 values and saturation were higher in both groups after a 30-minute rest and the increase in chest physiotherapy group were significantly higher (p<.01). Although PaC02 values rose in both groups they did not reach statistical significance. No parameter of arterial blood gas analysis gave statistically significant result in the 4th exercise session when both groups were compared. Just after treatment the decrease in incentive spirometry group was insignificant while the increase in chest physiotherapy group was statistically significant (p<.05). Changes in other parameters and values obtained after a 30-minute rest were not statistically significant. However, the increases in Pa02 and saturation values chest physiotherapy group remained stable. No significant difference was observed between the two groups in postoperative pulmonary function tests. The decreases in predischarge VC, FVC, FEVt, FEF, mVC/pFVC values compared to those obtained preoperative^ were found to be statistically significant (p<.001). FMFT values increased in both incentive spirometry group (p<.001) and chest physiotherapy group (<.05). The decrease in FMF values was found statistically significant (p<.001) in incentive spirometry group while it is not significant in chest physiotherapy group. The FEV1/FVC ratio changes were insignificant. With respect to obstructive or restrictive pulmonary disorder there was no difference between preoperative and postoperative values in pulmonary function tests in both groups. Patients in the incentive85 spirometry group stayed in the hospital longer than those in chest physiotherapy group. In this study, we compared incentive spirometry and chest physiotherapy. Postoperative chest physiotherapy seemde to have a greater beneficial effect on arterial blood gases, pulmonary function test parameters, duration of hospital stay than incentive spirometry.
Collections