A theoretical and historical analysis on the emergence, formation, and decline of hegemony
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Hegemonya Uluslararası İlişkiler literatüründe en önemli hususlardan biri olagelmiştir. Hegemonyanın ortaya çıkışıyla son yüzyıllarda dünya siyaseti bir değişime uğramış ve Uluslararası İlişkiler teorisyenleri bu yeni koşulları açıklamak üzere cevaplar sunmuşlardır. Teorik çerçeveler yararlı olsa da hegemonya anlayışımızı sınırlandırmaktadır. Bu çerçeveler göz önünde bulundurularak hegemonya tekrar tanımlanmış ve tahakkümden farkları ortaya konmuştur. Bu çalışmadaki liderliğe vurgu yapan hegemonya tanımı Neo-Gramsci'ci bir yaklaşıma daha yakınken, tahakküm daha çok hegemonyanın realist bir tanımına karşılık gelmektedir. Bunun yanında, İngiliz hegemonyası ile Amerikan hegemonyası arasındaki farklar iki farklı hegemonya tipini sunar: kısmi ve küresel. Kısmi hegemonya, büyük güçler üzerinde liderlik, fakat dünyanın geri kalanında tahakkümü gösterirken, küresel hegemonya tüm devletler üzerinde liderliğe işaret eder. Bu ikisi arasındaki farklar İngiliz ve Amerikan hegemonyası için ayrılan bölümlerde daha detaylı incelenmiştir. Bu çalışmada ayrıca, devlet düzeyinde ve sistemik açıklamalarla, dünya siyasetini etkileyen tek bir hegemon devletin varlığı sürecinin ortaya çıkışı ve çöküşünü de incelenmektedir. Hegemony has been one of the key aspects of the International Relations literature. The nature of global politics has changed in the recent centuries with the emergence of hegemony, and scholars of the International Relations theories have come up with answers to explain the new conditions. Despite their usefulness, the theoretical frameworks often limit our understanding of hegemony. Taking these frameworks into account, hegemony is redefined and is differentiated from dominance. While definition of hegemony in this study is closer to a Neo-Gramscian account with an emphasis on leadership, dominance refers to a rather realist account of hegemony. Furthermore, differences between the British and the American hegemony reflect two types of hegemony: partial and global. While former indicates a leadership over the great powers but dominance in the rest of the world, latter suggests a leadership over all states. The differences are further scrutinized in the chapters dedicated to the British hegemony and to the American hegemony. Using state-level and systemic explanations, this study also examines the emergence and future disappearance of one single hegemon influencing global politics.
Collections