Osmanlı Garp Ocaklarından Trablusgarp eyaleti: Karamanlılar Dönemi (1711-1835)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı Devleti, 16. yüzyılda Kuzey Afrika'da Garp Ocakları adıyla üç idari birim (eyalet) kurmuştur. Cezayir, Tunus ve Trablusgarp eyaletlerinden oluşan Garp Ocakları, diğer Osmanlı eyaletlerinden farklı olarak devletin Akdeniz sınırlarını muhafaza temelinde örgütlenmişlerdi. Bu açıdan her eyaletin aktif bir donanması ve her an Akdeniz'de düşman saldırılarına mukabele etme potansiyeli vardı. Bununla irtibatlı olarak eyaletin idaresi, örgütlenme ve savaşçılık düzeyleri yetersiz görülen yerli halk yerine, merkezden gönderilen askerlere emanet edilmişti. Fakat zaman içerisinde ortaya çıkan idarî yapıdaki bozulma, eyalet yönetiminde ve toplumsal yapıda büyük dönüşümleri beraberinde getirdi. Türk askerlerinin yerli ailelerin kızlarıyla evlenmesi neticesinde oluşan ve Kuloğlu denilen melez toplumsal sınıf, 17. yüzyıl sonlarında artık iktidar talebinde bulunmaya başlamıştı. Kuloğlu soyundan gelen Karamanlı Hanedanı böyle bir süreçte ortaya çıktı ve hanedana mensup valiler 124 yıl gibi uzun bir süre Trablusgarp'ın idaresini üstlendi. Günümüzde Libya olarak bilinen Trablusgarp'ta dört asırlık Osmanlı hâkimiyeti dört ayrı safha geçirmiştir. Bu hâkimiyetin üçüncü safhasını teşkil eden Karamanlılar Dönemi'ni merkeze alan bu çalışma, aynı zamanda mezkûr dönemde Trablusgarp Eyaleti'nin Osmanlı Devleti, Avrupa Devletleri ve yerel halkla ilişkilerine de ışık tutmaktadır. 1711'den 1835'e kadar süren eyalet yönetiminde Karamanlı Hanedanı'na mensup valiler, takip ettikleri siyasetin bir gereği olarak idarî yapıda farklı uygulamaların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu farklı uygulamaların, kendilerinden önceki Dayılar Dönemi'nde (1603-1711) temelleri atılmış olmakla beraber esasen Karamanlılar Dönemi'nde yerleştiği bilinmelidir. Yabancı devletlerle müstakil bir devlet gibi antlaşmalar imzalama ve yerel halkı yönetime ortak etme gibi hususî uygulamalar, eyaletin gücünü pekiştirmek bir yana çok daha hızlı bir şekilde yabancı nüfuzuna kapı aralamıştır. 1830 yılında Fransa'nın Cezayir işgalinin ardından ise hem Fransızların hem de diğer Avrupa Devletleri'nin eyalet üzerinde tahakküm kurma ve Trablusgarp'ı (Libya'yı) sömürge hâline getirme niyetleri, Osmanlı Devleti'nin müdahalesini (1835) zorunlu hale getirmiştir. Böylelikle Karamanlılar Dönemi kapanmış ve Trablusgarp Eyaleti'nin doğrudan İstanbul'dan yönetimine geçilmiştir. Yabancı kaynaklar, Karamanlılar Dönemi'nde Trablusgarp'ı her ne kadar müstakil bir krallık olarak görme eğilimdeyseler de burası aslında bir Osmanlı eyaletidir. Bu açıdan Osmanlı arşiv kaynakları merkeze alınarak Karamanlılar Dönemi, yarı-bağımsızlık denebilecek farklı hususiyetleri göz ardı edilmeden Trablusgarp'taki Osmanlı idaresinin bir parçası olarak incelenmiştir. The Ottoman Empire established three administrative units (eyalets) with the name of `Western Odjacks (Garp Ocakları)` in North Africa in the 16th century. The Garp Ocakları, which consisted of Algeria, Tunisia, and Tripolitania eyalets, unlike other Ottoman eyalets, were organised on the basis of protecting the Mediterranean borders of the empire. In this regard, each eyalet had an active navy and had the potential to counteract to the enemy attacks in the Mediterranean at any moment. In connection with this, the administration of the eyalet was entrusted to the soldiers sent from the centre, instead of the native people who were regarded to have insufficient levels of the organisation and combative skills. However, deterioration in the administrative structure in due time brought along huge transitions in the eyalet administration and social structure. The hybrid social class named Kouloughlis which emerged as a result of marriages of Turkish soldiers with the daughters of the native families already began to claim authority at the end of the 17th century. The Karamanlı Dynasty originating from the Kouloughlis lineage emerged in such process and the governors belonging to this dynasty undertook the administration of Tripolitania for a long period of 124 years. The four-century-old Ottoman domination in Tripolitania, which is known as Libya in the modern day, passed four different stages. This study which centres upon the Karamanlis Period, constituting the third stage of this dominance, also sheds light on the relationships of the Eyalet of Tripolitania with the Ottoman Empire, European States, and native people in the aforementioned time. During the eyalet administration lasting from 1711 to 1835, governors from the Karamanli Dynasty laid the basis for different practices in the administrative structure as a necessity of the policy they followed. While the foundation of these different practices was laid in the period before them, the Dayılar Period (1603-1711), it should be known that it actually settled down in the Karamanlis Period. The peculiar practices such as signing treaties with foreign countries as an autonomous government, and making the native people partners of the administration, rather than reinforcing the power of the eyalet, opened the doors to the foreign population in a much faster way. After France's occupation of Algeria in 1830, both France and other European States' intentions to tyrannize the eyalet and turn Tripolitania (Libya) into a colony made the Ottoman intervention (1835) necessary. Thus, the Karamanlis Period ended, and the administration of the Eyalet of Tripolitania was directly changed into an administration from Istanbul. Although foreign resources tend to regard Tripolitania in the Karamanlis Period as an autonomous kingdom, it is actually an Ottoman eyalet. In this regard, by taking the Ottoman archive resources into the centre, the Karamanlis Period was examined as a part of the Ottoman administration in Tripolitania without ignoring different peculiarities which can be called semi-autonomous.
Collections