II. Abdülhamid dönemi Pan-İslâmist uygulamaları ekseninde Osmanlı-İran ilişkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tezde, II. Abdülhamid döneminde uygulanan İslâm Birliği Siyaseti'nin ve bu siyaseti desteklemek amacıyla İmparatorluk haricindeki Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen `Pan-İslâmist Uygulamaların`, Osmanlı-İran ilişkilerini nasıl etkilediği ve rekabeti artırarak ilişkilerin gerginleşmesine sebep olup olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla; Türkçe, İngilizce ve Farsça kaynaklar ile arşiv belgeleri kullanılarak, izlenen siyasetin diğer pan ideolojilerle karşılaştırması yapılmış, karakteristik özellikleri sorgulanmış ve Osmanlı-İran ilişkilerinin hangi yönde değiştiği (veya değişmediği) tespit edilmeye çalışılmıştır. Ulaşılan en önemli sonuç, realizmin bir dış politika paradigması olarak Hamidiye rejiminin en belirgin dayanak noktalarından birisi olduğu ve iki ülke arasındaki gelişmelerin şekillendiği zeminin bu paradigma üzerine inşa edildiği olmuştur. Krizlerle karşı karşıya ve siyasi açıdan bir çeşit ölüm kalım savaşı içerisinde bulunan bir İmparatorluğun başına geçen II. Abdülhamid'in başlıca gayesi, bütün kayıplara rağmen hala çok etnikli ve kimlikli yapısını korumakta olan devleti parçalanmadan ayakta tutmak idi. Yapılabilecek tek şey; dikkatli bir denge siyaseti izlemek ve eldeki kozları artırmaktı. İran'la olan ilişkiler de ana hatlarıyla bu genel siyasetin sınırları içerisinde devam etmiştir. Arada sorun kaynağı birçok mesele bulunmasına karşılık, ilişkiler temkinli bir tavırla sürdürülmüştür. Dolayısısyla, zaman zaman bazı gerginlikler yaşansa bile, gerilimi artıracak eylemlerden mümkün olduğunca kaçınılmıştır.Anahtar Kelimeler: II. Abdülhamid, İran, İttihâd, Pan-İslâm, Mezhep, Realizm The aim of this thesis is to study how the Policy of Islamic Unity implemented in the era of Abdulhamid II and `the Pan-Islamic Practices` carried out to support this policy toward Muslims outside of the Empire affected the Ottoman-Iranian relations, and, whether they caused the relations to become strained or not by increasing antagonism. In line with this aim, by using archival documents and Turkish, English, and Persian sources, the comparison of adopted policy with other pan ideologies was made, its characteristic features were questioned, and the direction of change (or no change) in the Ottoman-Iranian relations was attempted to be determined. The most significant result achieved is that realism is one of the most prominent points of Hamidian regime as a foreign policy paradigm and the ground on which developments between the two countries are shaped was constructed over this. Abdulhamid II inherited an empire faced with crises, and it was in a kind of life-or-death struggle politically. In this context, the principle objective of him was to keep the state, which was still preserving its multi-ethnic and multi-cultural identity in spite of all losses, alive. The only thing that could be done was to follow a careful balance policy and to increase the bargaining chips at his hand. Generally, relations with Iran also continued within the bounds of this policy. Although there were many source of problems in many issues, the relations continued in a balanced way. Therefore, even the relations became strained from time to time; actions that may increase the tension were avoided as much as possible.Key Words: Abdulhamid II, Iran, Unity, Pan-Islam, Sect (Madhhab), Realism.
Collections