Suriyeli kadın mültecilerde kültürel uyum, ruh sağlığı ve din
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmanın temel amacı, Türkiye'ye zorunlu olarak göç etmiş Suriyeli kadın mültecilerin ruh sağlığı durumlarını ve kültürleşme süreçlerini incelemektir. Bu amaçla, araştırmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Çalışma I'de nicel araştırma metodu kullanılmıştır. Demografik değişkenler ile çeşitli psikolojik ve konuyla ilgili değişkenler olan travma, depresyon, yaşam memnuniyeti, bütünlük duygusu, dindarlık, dini başa çıkma, Türkçe bilme, Türkiye'ye gelme yılı arasında bir ilişkinin olup olmadığı ve kadın katılımcıların bu ruhsal konularda erkeklere göre dezavantajlı olup olmadıkları araştırılmaktadır. Çalışma I, İstanbul, Kilis, Gaziantep ve Konya illerinde yaşamakta olan 2018 Suriyeli mülteciden veri toplanarak gerçekleştirilmiştir. Nicel araştırma için Depresyon Ölçeği (Center for Epedimiological Studies-Depression Scale-CES-D, Radloff, 1977), Yaşam Memnuniyeti Ölçeği (Diener vd., 1985), Bütünlük Duygusu-13 Ölçeği (Anthonovsky, 1993), ve İslami Dindarlığın Psikolojik Ölçeği olan PMIR'ni üç alt ölçeği (the Psychological Measure of Islamic Religiousness, Abu-Raiya vd., 2008) kullanılmıştır. Çalışma II'de nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Gerçek ortamında mültecilerin tecrübelerini anlamak için 100 katılımcı (her bir şehirden 25 katılımcı) ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Böylelikle risk altındaki Suriyeli kadın mültecilerin kültürleşme süreçleri tanımlanmıştır. Burada katılımcıların kültürleşme motivasyonları, kültürleşme öğrenimleri ile kültürel benzerlik ve farklılıklarının neler olduğuna odaklanılmıştır. Savaş ve ikinci kültüre uyum sağlama nedeniyle kadınların neden dezavantajlı olduklarına ilişkin bulgular yarı yapılandırılmış görüşme ve içerden katılımcı gözlemci olarak elde edilmiştir. Araştırma sonucunda Çalışma I'de elde edilen bulgulara dayalı olarak, Suriyeli kadınların erkeklere oranla daha yüksek depresif eğilimi, daha düşük yaşam memnuniyeti ve bütünlük duygusu puanına sahip oldukları görülmüştür. Yine Suriyeli kadınların erkeklere göre daha yüksek dindarlık ve olumlu dini başa çıkma puanına sahip oldukları sonucuna varılmıştır. Ayrıca uyum sağlama puanları daha düşük olan kadınların Türkçe bilme, Türklerle iletişim ve Türk kültürüne olan ilgileri ile ruh sağlıkları arasında anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Çalışma II'de ise savaş esnasında yaşanılan travmatik olaylar ve geri dönme umuduyla zorunlu olarak göç etmiş olmalarının, onların kültürel adaptasyonunun daha yavaş olmasına neden olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışma, dili daha iyi öğrenenler ile Türklerle daha iyi iletişim kuranların kültürleşme stratejilerinden entegrasyona yöneldiklerini ortaya koymuştur. Kültürleşme stratejilerinden özümleme (asimilasyon) ve marjinalleşmenin tercih edilmediği daha çok bütünleşmenin (entegrasyon) ve sonrasında ayrılıkçılığın (separation) tercih edildiği görülmüştür. Yani Suriyeli kadınlar Suriye kültürü ve Türk kültürünü bir arada tutmaya eğilimlidirler. Öte yandan Suriyeli kadın mültecilerin karşılaştıkları çeşitli zorlukların ve kültürel bariyerlerin olduğu anlaşılmıştır. Son olarak, hem ruh sağlığı hem de ikinci kültüre uyum sağlama sürecinde kadınlar içerisinde, dul, boşanmış, yaşlı ve engelli olanların daha riskli gruplar oldukları ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Dini Başa Çıkma, Dindarlık, Suriyeli Kadın Mülteciler, Kültürleşme Stratejileri, Entegrasyon, Özümleme, Ayrılıkçılık, Marjinalleşme, Depresyon, Yaşam Memnuniyeti, Bütünlük Duygusu, Psiko-kültürel uyum The main purpose of the research is to understand the mental health and acculturation processes of Syrian women refugees living in Turkey who faced forced migration due to war. For this purpose, quantitative and qualitative research methods were used in combination.Study I employed quantitative research methods. The relationships between demographic variables and various psychological and circumstantial variables such as trauma, depression, life satisfaction, sense of coherence, religiosity, religious coping, knowledge of Turkish, year of arrival in Turkey, and whether the participants were disadvantaged or not, were explored. Study I is based on data from 2018 Syrian refugees living in Istanbul, Kilis, Gaziantep, and Konya. The Quantitative measures included the Center for Epedimiological Studies-Depression Scale (Radloff, 1977), the Satisfaction With Life Scale (Diener et al., 1985), the Sense of Coherence-13 Scale (Anthonovsky, 1993), and three subscales of the Psychological Measure of Islamic Religiousness (Abu-Raiya et al., 2008). Study II employed qualitative research methods. In order to understand the refugee experience in its real context, in-depth interviews were conducted with 100 participants (25 from each city). These allowed for the identification of acculturation processes in Syrian women refugees who were at risk. Of special concern were their acculturation motivations, cultural learning during the transitional refugee experience, and the similarities and differences between their home and host cultures. Use of semi-structured interviews combined with insider participant observation revealed why women were especially disadvantaged because of the war and the process of psychological adaptation to a second culture.The findings of Study I showed that Syrian women refugees had a higher depressive tendency, lower life satisfaction, and lower sense of coherence scores than male refugees. The women also had greater religiosity and higher positive religious coping scores than the men. In addition, women with lower adjustment scores showed less mental health, knowledge of the Turkish language, communication with Turks, and interest in Turkish culture. The results of Study II showed that the traumatic events experienced during the war, the forced migrations, and the hope of return predicted a slower cultural adaptation for the refugees. In addition, those who learned Turkish better and communicated more with Turks tended toward integration as their acculturation strategy. Assimilation and marginalization were not preferred acculturation strategies; the refugees were much more inclined to acculturate by integration, and secondarily by separation. In other words, Syrian women were more inclined to keep their Syrian culture along with adopting Turkish, that is, they continued to protect their Syrian culture of origin. The women faced various difficulties and cultural barriers. Finally, although the women refugees experienced the most difficulties, certain categories of women faced special difficulties in both mental health and second culture adaptation processes. The widows, divorced, elderly, and disabled women were found to be the people at greatest risk.Key Words: Religious Coping, Religiosity, Syrian Women Refugees, Acculturation Strategy, Integration, Assimilation, Separation, Marginalization, Depression, Life satisfaction, Sense of Coherence, Psycho-cultural Adaptation
Collections