Psoriazisli hastalarda staphylococcus aureus kolonizasyonu ve stafilokokal süperantijen varlığının hastalıkla ilişkisi ve hastalık şiddeti üzerine etkilerinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Psoriazis, remisyon ve alevlenmeler ile seyreden kronik inflamatuvar bir hastalıktır. Psoriazis patogenezi multifaktöriyel olup genetik bir komponenti ve tetikleyici çevresel faktörleri içerir. Streptokokal ve stafilokokal enfeksiyonlar, psoriaziste tetikleyici ve hastalığı alevlendirici faktörler olarak düşünülmektedir. Staphylococcus aureus'un (S.aureus) bazı suşları süperantijen ismi verilen toksinler üretmektedir. Süperantijenler çok sayıda T hücresini uyarabilme özelliğine sahiptir. S.aureus süperantijenlerinin atopik dermatitte hastalığı alevlendirici rolü iyi bilinmekle birlikte, psoriazisteki etkisi henüz çok açık değildir ve tartışmalıdır. Bu çalışmaya 61 psoriazis hastası yanında yaş ve cinsiyet olarak benzer özelliklerdeki 48 sağlıklı kontrol dahil edildi. Psoriazis hastalarında burundan, lezyonlu deriden ve lezyonsuz deriden; sağlıklı kontrollerde burundan ve normal deriden S.aureus izole edildi. Stafilokokal enterotoksin (SE) A-D ve toksik şok sendromu toksin 1 (TSST-1) üretimi revers pasif lateks aglütinasyon yöntemi ile araştırıldı. Psoriazis hastalarına ait kültürlerde lezyonlu deride lezyonsuz deriye göre daha fazla sayıda S.aureus suşları izole edildi (%32.8'e karşılık %19.7) ve iki grup arasındaki bu fark anlamlı bulundu (p=0.039). S.aureus, 61 psoriazis hastasının 24'ünde (%39.3) ve 48 sağlıklı kontrolün 3'ünde (%6.3) burundan izole edildi (p<0.001). Psoriazis hastalarında lezyonlu deriden izole edilen 20 suşun 7'si (%35), lezyonsuz deriden izole edilen 12 suşun 3'ü (%25) toksijenikti (p>0.05). Psoriazis hastalarında burundan izole edilen 24 suşun 9'u (%37.5) toksijenik iken, kontrol grubunda burundan izole edilen 3 suşun hiçbiri toksijenik değildi. Lezyonlu deride kültür pozitif hastalar, kültür negatif hastalardan daha yüksek PASI skoruna sahipti (18.30±8.03'e karşılık 9.40±5.51), (p<0.001). Burunda kültür pozitif hastalar, kültür negatif hastalardan daha yüksek PASI skoruna sahipti (16.13±8.95'e karşılık 9.85±5.49), (p=0.004). Toksin üretimi ile PASI skoru arasında ise anlamlı bir ilişki saptanmadı. Lezyonlu deride ve burunda en sık saptanan toksinler sırasıyla SE-A ve TSST-1 olup her iki toksini de birlikte sentezleyen suşlar bulundu. Bu çalışmadan elde edilen bulgular, S.aureus'un derideki ve burundaki kolonizasyonunun psoriazis ile ilişkili olduğu görüşünü desteklemektedir. Süperantijenler, psoriazis aktivitesinin devamı için gerekli değildir ancak hastalığı alevlendiren veya ortaya çıkışını tetikleyen faktörlerden olabilir. Psoriasis is a chronic inflammatory disease characterised by remissions and acute exacerbations. Pathogenesis of psoriasis is multifactoriel and includes the genetic components and environmental factors. It is thought that streptococcal and staphylococcal infections may be triggering and exacerbating factors in psoriasis. Some strains of Staphylococcus aureus (S.aureus) produce toxins that are called superantigens. Superantigens are characterised by their capacity to stimulate a large number of T cells. It is well known that S.aureus superantigens have a role of exacerbating the disease in atopic dermatitis. However, their role in psoriasis is not clear and controversial. In the present study, 61 psoriasis patients and 48 age and sex matched healthy controls were included. In psoriasis patients, S.aureus was isolated from nares, lesional skin and non-lesional skin regions. In healthy controls S.aureus was isolated from nares and normal skin regions. Staphylococcal enterotoxin (SE) A-D and toxic shock syndrome toxin 1 (TSST-1) production were analysed by using reverse passive latex agglutination method. A greater number of S.aureus strains were isolated from lesional skin compared to the non-lesional skin in patients with psoriasis (32.8% versus 19.7%) and the difference between these two groups was significant (p=0.039). S.aureus was isolated from the nares in 24 of 61 (39.3%) psoriasis patients and in 3 of 48 (6.3%) healthy controls (p<0.001). In psoriasis patients, 7 out of 20 (35%) strains isolated in lesional skin and 3 out of 12 (25%) strains isolated in non-lesional skin were toxigenic (p>0.05). In psoriasis patients 9 out of 24 (37.5%) strains isolated in the nares were toxigenic whereas none of the 3 strains isolated in the nares of the healthy controls were toxigenic. Patients with positive culture results in lesional skin had a significantly higher PASI score than patients with negative culture results (18.30±8.03 versus 9.40±5.51), (p<0.001). Patients with positive culture results in nares had a significantly higher PASI score than patients with negative culture results (16.13±8.95 versus 9.85±5.49), (p=0.004). There was no relation between the toxin production and PASI score. The most frequent toxins in lesional skin and nares were SE-A and TSST-1 in order. In addition, some strains that produce both toxins together were also found. The data of our study suggests that the colonisation of S.aureus in skin and nares is associated with psoriasis. Superantigens are not essential in sustaining disease activity but may be exacerbating or triggering factors for some psoriasis patients.
Collections