Kayıp sonrası büyümeyi belirleyen faktörler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yas, en geniş anlamıyla, herhangi bir kaybın ardından gelişen duygusal, düşünsel ve davranışsal tüm tepkileri içinde barındıran süreçtir. Hemen tüm kuramcılar, yasın temel olarak bir yeniden toparlanma süreci olduğunu kabul ederler ve bu sürecin iyi işlememesinin patolojik yasla sonuçlanabileceğine dair genel bir kabul vardır. Bu noktada, tersinden bir bakışla, yas yaşamanın bir altyapı/kapasite gerektirdiği ve bu kapasitenin düzeyinin psikopatoloji geliştirme ihtimaliyle ters orantılı olduğu öne sürülebilir. Bu kapasitenin en önemli yansımalarından birisi psikolojik anlamda büyümedir. Yakın birisinin kaybını deneyimlemeden önce, bireyler kendi kişilik özellikleriyle ilişkili olarak, kendi dünyalarında çok sayıda farklı davranışlarda bulunabilirler. Bireyin öznel dünyasındaki inançları, çeşitli teoristler tarafından travma sonrası gelişiminin belirlenmesi için kilit unsur olarak düşünülmüştür. Özellikle travma sonrası büyüme üzerine geniş bir literatür mevcuttur. Eğer yas bir toparlanma süreciyse kaybın ardından bireyde gözlenen gelişim ve yaşamı olumlu anlamda yeniden değerlendirme yas yaşama kapasitesinin önemli bir yansıması olarak kabul edilebilir. Ve bu durumda, kaybı olan bireylerden psikopatoloji geliştirmiş olanlarda kayıp sonrası büyümenin olmayanlara göre daha düşük gözlenmesi beklenir. Bu çalışma bu hipotezi test etmeyi amaçlamıştır.Çalışmaya 47 kronik böbrek yetmezliği nedeni ile dialize giren hasta ile 49 kayıp yaşamış major depresif bozukluğu olan hasta alınmıştır. Kontrol grubu ise 49 sağlıklı gönüllüden oluşmuştur. Çalışmaya katılanlara travma sonrası büyüme(TSB) ölçeği ve Problem Çözme Envanteri uygulanmıştır. Bu çalışmada TSB skoru bağımlı değişken, grup ve cinsiyet bağımsız değişken ve eğitim, yaş, kayıptan bugüne geçen süre (ay olarak) ve problem çözme becerileri skoru eş değişken (covariate) olarak ANCOVA'ya sokulmuştur. Burada karşılaştırılan tüm gruplardaki bireyler kayıp yaşamış bireylerdir. Gruplar arasında kayıp tipi farkı olmakla birlikte bu zaten grubu tanımladığından ek değişken olarak kayıp tipi katılmamıştır. ANCOVA sonucunda gruplar arasında, PTB skorları açısından istatistisel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p‹0,001). En düşük PTB skoru major depresif bozukluk grubunda saptanmıştır. MDB grubu ile diğer iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Dializ ve kontrol grubu arasında PTB puanları açısından anlamlı fark saptanmamıştır. Kişinin bilişsel işlemleme tarzının gösteren Problem Çözme Envanteri (PÇE) puanlarının da neredeyse anlamlılığa yakın bir etkisi olduğu (p=0.079) gözlenmiştir. Bu sonuçlar yas ile ilişkili bireysel gelişim kapasitesinin psikopatoloji geliştirmiş bireylerde daha az olabileceğine işaret etmekle birlikte yas yaşama kapasitesi ile psikopatoloji ilişkisini gösteren daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bunu destekleyen çalışmalar ışığında yas yaşama kapasitesini ölçen bir ölçeğin geliştirilmesi psikopatolojiyi aydınlatmada katkı sağlayacaktır. The broadest sense of grief is the process, which contains emotional, intellectual and behavioral responses after any loss. Almost all theorists agree that grief is a recovery process and if not proceed properly it can be resulted with psychopathology. At this point, it can be argued that grieving is required a capacity and this capacity is inversely related to the development of psychopathology. One of the most important implications of this capacity is psychological growth. In literature, there has been a lot of study about the posttraumatic growth. Individual development and re-evaluation of the life positively that can be seen after the loss can be considered as an important reflection of the capacity of mourning viability. In this study, we hypothesized that growth after the loss is lower in subjects with psychopathology than without psychopathology.Forty four patients with chronic renal failure on dialysis and 49 patients with major depressive disorder who lived a loss were included to the study. The control group was consisted of 49 healthy volunteers. Posttraumatic growth [1] and Problem Solving [2] Inventory scales were applied to the participants who were involved to the study. The score of posttraumatic growth scale as dependent variable; groups and gender as independent variables and age, education, time from the loss (monthly) and the problem solving inventory scale score as covariate were analyzed with analysis of covariance (ANCOVA). It was found statistically differences between the groups (p‹0,001). The lowest posttraumatic growth scale score was found in the major depressive disorder group. Statistically significant differences between the Major depressive disorder group and two other groups were identified. Significant difference in posttraumatic growth scale scores between dialysis and control groups was not detected. In addition, It has been observed that problem solving style may have an effect on the PTG score if the study group would be enhanced.This result suggests that the capacity of individual growth associated with mourning may be less in individuals who have developed psychopathology.
Collections