Kızılçam (Pinus brutia Ten.)`da bazı önemli fidan karakteristikleri ile dikim başarısı arasındaki ilişkiler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
- 99 - ÖZET Bu çalışmada 1-0 yaşlı çıplak köklü Kızılcam fidanlarının bazı önem li morfolojik ve fizyolojik karakteristikleri ile dikim başarısı arasında ki ilişkiler incelenmiştir. Çalışmanın sera denemeleri Bahçeköy Fidanlığı (İstanbul), fidanlık denemeleri Bursa Fidanlığı ve dikim denemeleri de Yenişehir'de gerçekleştirilmiş ve tüm denemelerde Çamkonak orijinli fidanlar kullanılmıştır. Morfolojik karakteristikler kapsamında, öncelikle dikime obje bir fidanın daha detaylı tanınması için morfolojik fidan karakteristikleri ve bu karakteristikler arası ilişkiler incelenmiştir. Bu amaçla 250 adet fi dan üzerinde ölçülen 12 değişken ile basit korelasyon analizi ve fidan boyu ile kökboğazı çapının oluşturduğu küme ile diğer karakteristiklerin oluşturduğu küme arasında kanonikal korelasyon analizleri uygulanmıştır. Kanonikal korelasyon analizi sonuçlarında, her iki küme arasında kuvvetli bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Bu sonuca göre fidan boyu ve kökboğazı çapı, uygulamalarda genellikle ölçülmeyen diğer karakteristikleri yeterli ölçüde temsil edebilme yeteneğine sahip bulunmaktadırlar. Karakteristikler arasındaki basit korelasyon katsayıları da, genel olarak fidan boyunun Kızılcam fidanlarının morfolojisinde belirleyici bir rolü olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer bir deneme ile, fidanların fidanlıktaki yetiştirme süreci sonunda morfolojik olarak farklılaşmalarının nedenleri ele alınmıştır. Bunun için tohum iriliği (3) ve genotip (4) faktörleri ile kurulan ekim deneme sinin sonuçları, 1. yıl sonundaki boy ve kökboğazı çapı ölçüleri bakımından değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlarda, fidan boyu üzerinde her iki faktörün, kökboğazı çapı üzerinde de yalnızca tohum iriliğinin etkili oldukları belirlenmiştir. Değişik büyüklüklerdeki bu fidanların araziye dikimlerinden sonra gösterdikleri gelişme performansları, bir dikim denemesi ile incelenmiş tir. Bu amaçla fidanlar önce 4 boy sınıfına ayrılmış ve her boy sınıfı da kendi içinde kökboğazı çapı değerleri bakımından iki alt sınıfa ayrılarak deneme alanına dikilmişlerdir. Elde edilen sonuçlarda, l.yıl sonundaki tutma başarısı üzerinde fidan boyunun etkili olduğu, kökboğazı çapının ise etkisinin bulunmadığı saptanmıştır. Bulgulara göre fidan boyu arttıkça tutma başarısı azalmaktadır. 3. yıl sonundaki boy büyümesi bakımından yapı lan değerlendirmede de fidan boyunun etkili olduğu, kökboğazı çapının ise- 100 - etkili olmadığı belirlenmiştir. Dikilen fidanların boy gelişmesinin, tutma başarısının tersine fidan boyu ile pozitif bir ilişkisi olduğu görülmüştür. Diğer taraftan aynı deneme üzerinde dikim yılından itibaren her yıl ölçülen boy değerleri ile fidanlar arasındaki hiyerarşik pozisyonlar belirlenmiştir. Yıllara göre hiyerarşik pozisyonlar arasında yapılan korelasyon analizleri sonunda, dikim sırasında fidanlar arasında mevcut olan hiyerarşinin dikimi izleyen ilk yıl sonunda önemli ölçüde değiştiği saptanmıştır. Dikim şokunun etkisiyle oluşan bu bozulmanın sonrasında ortaya çıkan yeni hiyerarşi, dikimi izleyen 2 ve 3. yıllarda önemli bir değişim göstermeksizin devam etmiştir. Fidan boy sınıflarının bu değişimlerdeki etkilerini belirlemek üzere ilk 3 yıllık büyümelerine ait varyasyon yüzdeleri ile yapılan homojenlik testi sonuçlarında da, tüm boy sınıflarının homojen bir gelişme gösterdikleri saptanmıştır. Çıplak köklü fidanlarda büyük önem taşıyan kök sistemlerinin yan köklerce zenginliği, ayrı bir denemeye konu edilmiştir. Toprak üstü kısımları bakımından benzer morfolojik yapıdaki fidanlar, kök sistemlerinin yan köklerce zenginliklerine göre iki gruba ayrılarak deneme alanına dikilmişlerdir. 1. yıl sonunda elde edilen verilerle yapılan değerlendirmeler sonunda, büyük köklü fidanların daha yüksek tutma başarısı gösterdikleri, boy geliş meleri bakımından ise iki işlem grubu arasında fark olmadığı belirlenmiştir. Fidanların fizyolojik karakteristikleri kapsamında fidan tazeliği konusu detaylıca ele alınmıştır. Bunun için fidanların hem sürgün, hem de kök örnekleri üzerinde aylık tekrarlarla 1 yıl boyunca kritik su potansiyeli (sıfır turgor noktasındaki ozmotik potansiyel) değerleri belirlenmiştir. Su potansiyeli ölçümleri Scholander basınç odası tekniği ile gerçekleştirilmiş ve tazelik sınırını oluşturan kritik değerleri saptamak için basınç-hacim eğrisi yöntemi uygulanmıştır. Sonuçlarda, sürgün örnekleri üzerinde belirlenen kritik su potansiyeli değerleri yıl içinde mevsimlere bağlı bir değişim seyri göstermiş ve dikimlerin yapıldığı ekim-mart peryodunda -27 ile -34 bar düzeyinde değerler almıştır. Kökler üzerinde belirlenen kritik değerlerin ise, sürgün örneklerine göre 10-15 bar daha yüksek olduğu, yıl içinde daha az değişen bir seyir izlediği ve dikim peryodunda -18 ile -22 değiştiği saptanmıştır. Her iki kritik değerin dikilen fidanların tutma başarısı ile ilişkilerini deneysel olarak ortaya koyabilmek amacıyla ayrı bir deneme gerçekleştirilmiştir. Denemenin sonuçlarında dikilen fidanlar için -10 bar' dan itibaren kuruma riskinin ortaya çıktığı, kök örneklerine- 101 - alt kritik su potansiyeli değerine yaklaşıldıkça (şubat ve mart ayları ortalama değeri -20,43 bar) ölen fidan yüzdesinin arttığı ve bu değer aşıldığında tüm fidanların kuruduğu belirlenmiştir. Buna göre dikilecek fidanların su potansiyeli değerleri -10 bar' in altına düşürülmemeli ve fidan tazeliği, sürgünler yerine daha hassas olan köklerin tazeliği ile denetlenmelidir. Bazı fizyolojik kök karakteristiklerini incelemek üzere gerçekleştirilen bir dizi deneme ile köklerin potansiyel rejenerasyon değerlerinin yıl içindeki değişimi, kuraklıkla koşullandırmanın kök rejenerasyonuna etkileri ve meristematik kök uçlarının dikim esnasında fidanların kök sistemlerinde mevcut olup olmamalarının dikim sonuçlarına etkileri ele alınmıştır. Elde edilen sonuçlarda, fidanların kök rejenerasyon potansiyeli değerleri son bahardan itibaren gittikçe artarak kış sonunda (mart) maximuma ulaşmakta dır. Nisan ayında tomurcukların patlaması ile birlikte ani bir düşüş göste ren bu değer, sürgünlerin büyümede olduğu vejetasyon peryodu boyunca genel olarak düşük düzeyde kalmaktadır. Bu sonuç Kızılcam ağaçlandırmaları için kış ve erken ilkbahar dikim mevsimlerinin önemini ortaya koymaktadır. Kök rejenerasyon potansiyelinin çıplak köklü fidanların dikim başarısında be lirleyici bir role sahip olması, bu değerin artırılması olanaklarını da gündeme getirmektedir. Bu amaçla araştırma çerçevesinde fidanların dikim öncesinde kuraklıkla koşullandırılmalarının kök rejenerasyonuna etkileri üzerinde de durulmuştur. Gerçekleştirilen denemeler sonunda Kızılcam fi danlarında kuraklıkla koşullandırmanın oldukça kuvvetli ve erken bir kök re jenerasyonu sağladığı belirlenmiştir. Diğer bir deneme ile de, çıplak köklü Kızılcam fidanlarının dikimleri sırasında kök sistemlerinde meristematik kök uçlarına sahip olmalarının dikim başarısındaki etkileri ele alınmıştır. Ekim-mart aylarını kapsayan 6 aylık dönemde, aylık tekrarlar la meristematik kök uçları korunmuş ve elimine edilmiş fidan grupları denemelere alınmıştır. Elde edilen veriler, işlem gruplarına ait fidanların su alımı, uyanma hızı, tutma başarısı ve 1. vejetasyon yılı sonundaki boy büyümesi bakımından karşılaştırılmıştır. Sonuçlar tüm kriterler bakımından meristematik kök uçları korunarak dikilen fidanların genel olarak daha üstün olduklarını göstermiştir. Bu sonuç aynı zamanda rejenere ol muş kök uçlarının rollerini de belli ölçüler içinde yansıtmaktadır. - 104 - des jeunes plants. Pour raesurer les potentiels hydriques on a utilise la technique de la charabre â pression, et pour determiner le potentiel hydrique critique (potentiel osmotique â turgescence nulle), la methode de courbe de pression-volume. Les potentiels hydriques critiques determines sur les pousses ont montre une periodicite saisonale, et pendant la periode entre Octobre et Mars ou les plantations sont accomplies, ont change entre -27 et -34 bars (Tableau 19, figure 9). On a defini que les potentiels hydriques critiques determines sur les racines sont plus eleves 10-15 bars que sur des pousses, moins de variation dans l'anne et â la periode de plantation changent de -18 â -22 bars (Tableau 19, figure 10). Pour montrer leur relations avec les taux de survie des jeunes plants chaqu'une des deux potentiels hydriques critiques, on a realise un autre essai. Au resultats on a observe qu'il existe le risque de dessechement â par tir de - 10 bar pour les jeunes plants en plantation, que la mortalite augmente tant qu'on s'approche â valeur de potentiel hydrique critique appartenant aux racines, que touts les jeunes plants sont dessechees lorsqu'on depasse cette valeur de potentiel hydrique critique des racines (Figure 11). Selon les resultats obtenus dans cet essai, le potentiel hydrique d'un jeune plant ne doit pas s'abaisser de -10 bar au moment de plantation et la fraicheur des jeunes plants doit se contrâler sur les racines au lieu des pousses. Avec une serie des essais pour examiner certaihes caracteristiques physiologiques des racines; on a etudie la variations mensuelles du potentiel regeneration des racines, les effets de preconditionnement par le stress hydrique sur la regeneration des racines, et les relations entre 1' exis tence des extremites racinaires meristematiques sur les sytemes racinaires des jeunes plants au moment de la plantation et reussite de plantation. D'aprâs les resultats, les valeur s des potentiels regenerations des racines des jeunes plants atteignent le maximum â la fin d' hi ver en augmentant â partir d'automne. Ça descend en Avril correlative par de debourrement et reste stable pendant la periode de vegetation (Tableau- 20, figures 12 et 13). Que le potentiel de reneneration des racines aie un role determinant sur la reussite de plantation, met en jeur les possibilites d' augmentation de ce potentiel. Pour cela on a etudie les effets de preconditionnement par le stress hydrique avant plantation sur la regeneration de racine. En consequence des essais on a vue que 1* utilisation des contraintes hydriques- 105 - pour le preconditionnement des jeunes plants donne une regeneration de racine plus forte et t8t (Tableau 21, figures 20-22). Dans un autre essai on a examine les effets de l'existance des exremites racinaires meristema- tiques sur les sytemes racinaires des jeunes plants au moment de la planta tion sur leurs reuissites de plantations. Au cour de 6 moi (Octobre- Mars) avec les repetitions mensuelles le groupe des jeunes plants conserves leurs extremites racinaires meristematiques et le groupe des jeunes plants ete excisees leurs extremites racinaires meristematiques ont ete essayes. Les obteues sont comparees en function de l'absorbtion en eau, le taux de debourrement, le taux de survie et la croissance en hauteur â la fin de premiâre annee. Les resul tats montrent d'aprâs tous les criteres que les jeunes plants plantes avec extremites racinaires meristematiques sont clairement superieurs aux autres (Tableaux 22-24, Figures 15-19). Ces resultats presentent en m@me temps les roles des racines regenerees.- 104 - des jeunes plants. Pour raesurer les potentiels hydriques on a utilise la technique de la charabre â pression, et pour determiner le potentiel hydrique critique (potentiel osmotique â turgescence nulle), la methode de courbe de pression-volume. Les potentiels hydriques critiques determines sur les pousses ont montre une periodicite saisonale, et pendant la periode entre Octobre et Mars ou les plantations sont accomplies, ont change entre -27 et -34 bars (Tableau 19, figure 9). On a defini que les potentiels hydriques critiques determines sur les racines sont plus eleves 10-15 bars que sur des pousses, moins de variation dans l'anne et â la periode de plantation changent de -18 â -22 bars (Tableau 19, figure 10). Pour montrer leur relations avec les taux de survie des jeunes plants chaqu'une des deux potentiels hydriques critiques, on a realise un autre essai. Au resultats on a observe qu'il existe le risque de dessechement â par tir de - 10 bar pour les jeunes plants en plantation, que la mortalite augmente tant qu'on s'approche â valeur de potentiel hydrique critique appartenant aux racines, que touts les jeunes plants sont dessechees lorsqu'on depasse cette valeur de potentiel hydrique critique des racines (Figure 11). Selon les resultats obtenus dans cet essai, le potentiel hydrique d'un jeune plant ne doit pas s'abaisser de -10 bar au moment de plantation et la fraicheur des jeunes plants doit se contrâler sur les racines au lieu des pousses. Avec une serie des essais pour examiner certaihes caracteristiques physiologiques des racines; on a etudie la variations mensuelles du potentiel regeneration des racines, les effets de preconditionnement par le stress hydrique sur la regeneration des racines, et les relations entre 1' exis tence des extremites racinaires meristematiques sur les sytemes racinaires des jeunes plants au moment de la plantation et reussite de plantation. D'aprâs les resultats, les valeur s des potentiels regenerations des racines des jeunes plants atteignent le maximum â la fin d' hi ver en augmentant â partir d'automne. Ça descend en Avril correlative par de debourrement et reste stable pendant la periode de vegetation (Tableau- 20, figures 12 et 13). Que le potentiel de reneneration des racines aie un role determinant sur la reussite de plantation, met en jeur les possibilites d' augmentation de ce potentiel. Pour cela on a etudie les effets de preconditionnement par le stress hydrique avant plantation sur la regeneration de racine. En consequence des essais on a vue que 1* utilisation des contraintes hydriques- 105 - pour le preconditionnement des jeunes plants donne une regeneration de racine plus forte et t8t (Tableau 21, figures 20-22). Dans un autre essai on a examine les effets de l'existance des exremites racinaires meristema- tiques sur les sytemes racinaires des jeunes plants au moment de la planta tion sur leurs reuissites de plantations. Au cour de 6 moi (Octobre- Mars) avec les repetitions mensuelles le groupe des jeunes plants conserves leurs extremites racinaires meristematiques et le groupe des jeunes plants ete excisees leurs extremites racinaires meristematiques ont ete essayes. Les obteues sont comparees en function de l'absorbtion en eau, le taux de debourrement, le taux de survie et la croissance en hauteur â la fin de premiâre annee. Les resul tats montrent d'aprâs tous les criteres que les jeunes plants plantes avec extremites racinaires meristematiques sont clairement superieurs aux autres (Tableaux 22-24, Figures 15-19). Ces resultats presentent en m@me temps les roles des racines regenerees.
Collections