Bartın yöresinde arazi kullanım sorunları ve çözüm önerileri (Iskalan deresi yağış havzası örneği)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bartın Yöresinde Arazi Kullanım Sorunları ye Çözüm Önerileri (Iskalan Deresi Yağış Havzası Örneği) Arazinin farklı amaçlarla kullanılması ve arazi kullanma şekillerinde meydana gelen değişimler doğal kaynaklar üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Arazinin yanlış kullanılması doğal kaynaklar arasındaki dengeyi bozmakta, arazi bozulması, erozyon, sel, fakirlik vb. diğer sosyal problemlere yol açmaktadır. Şimdiki ve gelecekteki nesillerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için arazinin yeteneğine göre kullanılması ve ekosistemde devamlılığın sağlanması için akılcı bir arazi kullanım planlaması gerekmektedir. Ülkemizde yanlış arazi kullanımı nedeniyle, geniş alanlarda önemli sorunlarla karşılaşılmasına rağmen, bu konuda pratiğe yansıtılmış çalışmalar oldukça azdır. Bu sorunlar arasında yer alan erozyon, sel ve taşkm olayları Karadeniz bölgesinde yaygın olup hemen her yıl önemli zararlar meydana getirmektedir. Bu olayları önleme çabalarına katkı sağlayacak bir çalışma yapmak üzere tez konusu olarak Batı Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini yansıtan Bartın İli, Iskalan Deresi yağış havzası seçilmiştir. Çalışmanın amacı, havzadaki erozyon, sel ve taşkın olaylarının nedenlerini ortaya koyacak ve çözüm yollarına ışık tutacak, toprak, bitki ve su gibi doğal kaynakların uygun bir şekilde kullanımını sağlayarak sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir havza arazi kullanım modelinin geliştirilmesidir. Arazi kullanımı ve yönetimi ile ilgili olarak toprak özelliklerindeki değişimlerin değerlendirilmesi, farklı ekosistemlerde uygun sürdürülebilir uygulamaların seçimi ve yapımı için hayati öneme sahiptir. Araştırma amacına ulaşmak için, araştırma alanını temsil edecek şekilde 100 noktada toprak örneklemesi yapılmıştır. Örneklemede 3 farklı arazi kullanım şekli (tarım, açıklık ve orman), 2 farklı bakı (doğu, batı), 3 farklı yükselti kademesi (150-350 m; 350-550 m. ve >550 m.) dikkate alınarak açılan toprak profillerinden arazi koşullarına bağlı olarak 0-30 cm, 30-60 cm. ve 60-90 cm. olmak üzere üç derinlik kademesinden doğal yapısı bozulmuş 281 adet torba örneği ile doğal yapısı bozulmamış 522 adet silindir örneği alınmıştır. Toprak örnekleme noktalarının 48 adedi doğu bakılarda, 52 adedi ise batı bakılarda bulunmakta olup, 32 adedi orman, 34 adedi açıklık ve 34 adedi de tarım alanlarında yer almaktadır. Bu toprak örnekleri üzerinde laboratuvarda yapılan analizler ile toprağın bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri saptanmıştır. Elde edilen veriler SPSS istatistik paket programında varyans analizi, Duncan ve Tukey testleri uygulanarak (% 95 güven düzeyinde) değerlendirilmiştir. Sel olayları ile ilişkisi açısından araştırma havzasını kapsayan hidrolojik sistem Bartın Meteoroloji İstasyonu verilerinin, havza yükseltisi ve alanına göre enterpole edilmiş 11 yıllık yağış ve akış değerleri kullanılarak zaman serisi xnanalizleriyle incelenmiştir. Havzadaki belli bir yağışın oluşturacağı hidrograf USD A Toprak Koruma Servisi' nin SCS birim hidrograf modeli yardımıyla sentetik olarak belirlenmiştir. Ayrıca araştırma alanının bazı fızyografik özellikleri saptanmış, arazi yetenek sınıflaması yapılmış ve elde edilen bütün bulgular ilişkilendirilerek aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır: 1. Havza eğiminin büyük bir bölümü çok dik ve sarp olup, erozyona ve hidrolojik olaylara etki edebilecek niteliktedir. Bu nedenle alanda yürütülecek her türlü faaliyet eğim faktörü göz önünde tutularak planlanmalıdır. 2. Araştırma alam topraklarında incelenen 22 hidrofıziksel toprak özelliğinin 17'si arazi kullanma şekillerindeki değişimden, 10'u toprak derinliğindeki değişimden, 10'u da yükselti kademelerindeki değişimden etkilenmektedir. Arazi kullanma şekilleri alandaki toprak özelliklerinin değişimi üzerindeki en önemli faktör olarak görülmektedir. Araştırma alanında güncel arazi kullanma şekli orman olan yerlerdeki toprakların kum oranı, kök oranı, <2 mm. fraksiyon oranı, gözenek hacmi, ateşte kayıp, organik madde miktarı, toprak geçirgenliği, su tutma kapasitesi ve faydalı su kapasitesi değerlerinin diğer arazi kullanma şekillerine göre daha yüksek, buna karşın, hacim ağırlığı, iskelet miktarı, pH, nem ekivalanı ve solma noktası değerlerinin ise daha düşük olduğu saptanmıştır. 4. Araştırma alanında güncel arazi kullanma şekli tarım olan yerlerdeki toprakların iskelet miktarı, hacim ağırlığı, pH, nem ekivalanı ve solma noktası değerleri diğer arazi kullanma şekillerine göre daha yüksek, ince toprak kısmı, kök oram, ateşte kayıp ve faydalı su kapasitesi değerleri ise daha düşüktür. 5. Araştırma alanı topraklarının gözenek hacmi, geçirgenlik ve su tutma kapasitesi ise diğer arazi kullanma şekilleriyle karşılaştırıldığında en düşük değerleri açıklıklardaki topraklarda vermiştir. Bu da açıklıklardaki hayvancılık uygulamalarının topraklarda sıkışmaya neden olduğunu göstermektedir. 6. Araştırma alanı toprakları genellikle dispersiyon oranı, kolloid/nem ekivalanı oranı ve erozyon oranı indekslerine göre erozyona duyarlı bulunmuştur. İstatistiksel değerlendirmeler dikkate alınarak araştırma alanı toprakları için arazi kullanma şekilleri, bakı, yükselti ve toprak derinliğine ilişkin erozyona duyarlılık değişimlerini kolloid/nem ekivalanı indeksinin diğer indekslere göre daha iyi aksettirdiği düşünülmektedir. Ancak yükseltiye bağlı değişimler incelenirken xındispersiyon oranı ve erozyon oranı indekslerinin de güvenilir sonuçlar vereceği söylenebilir. 7. Araştırma alanındaki hidrolojik sistemin 6 aylık bir hafızaya sahip olması havzanın depolama haznesinde yılın önemli bir bölümünde su olduğunu işaret etmektedir. Dolayısıyla meydana gelen bir sağanağın depolama kapasitesini aşıp, yüzeysel akış oluşturma süresi kısalmaktadır. Bir başka ifadeyle havzada sel olayının gerçekleşme riski artmaktadır. 8. Iskalan deresi yağış havzasının toplam alanı 5498,5 ha. olup, güncel arazi kullanım şekilleri incelendiğinde, alanın % 18,70'i tarım (1028,42 ha.), % 8,08'i açık alan (444,74 ha.) ve % 73,22'si orman (4025,34 ha.) olarak kullanılmaktadır. Araştırma alanında Amerikan Sınıflandırma Sistemi uygulanarak (eğim ve erozyon sınıfları ülkemiz koşullarına göre seçilmiştir) arazi yetenek sınıflaması yapılmıştır. Havzada 3'ü tarıma uygun (160,45 ha), ve 3'ü de tarıma uygun olmayan (5330,05 ha.) 6 değişik arazi yetenek sınıfı saptanmıştır. Buna göre havza alanının % 0,29' u H. Sınıf arazi (16,16 ha.), % 0,32'si IH. Sınıf arazi (17,75 ha.), % 2,30'u IV. Sınıf arazi (126,54 ha.), % 3,29'u V. Sınıf arazi (180,85 ha.), % 4,59'u VI. Sınıf arazi (248,55 ha.), % 89,27'si ise VII. Sınıf arazidir (4908,65 ha.). Güncel arazi kullanım şekilleriyle karşılaştırıldığında 867,97 ha.'lık alanın yeteneğine uygun olmadığı halde tarımsal amaçlı olarak yanlış kullanıldığı ortaya çıkmaktadır. Hayvan otlatma amacıyla kullanılan açık alanlarda da toprak koruyucu önlem alınmamaktadır. Yetenek sınıflamasına göre tarıma uygun olan alanlarda da erozyona karşı önlem alınmadan tarım yapılmaktadır. O halde bu alanlar da aslında yanlış kullanılmaktadır. Havzada değişik boyutlarda olan erozyon ve sık rastlanan sel olaylarının azaltılabilmesi için arazinin belirlenen yetenek sınıflarına göre ve gerekli toprak koruma önlemleri alınarak kullanılması bir zorunluluktur. Bu önlemler toprağın infıltrasyon kapasitesini artırıcı, organik madde durumunu düzenleyici ve erozyonu önleyici nitelikte olmalıdır. Bu konuda hem az masraflı hem de kolay uygulanabilir olan eş yükselti eğrilerine paralel sürüm, şerit ekimi, rotasyon ve malçlama önerilebilir. Yamaç eğiminin kırılması ve fazla suyun uzaklaştırılması amacıyla, nemli bölgeler için uygun olan akıtıcı tipte teraslar tesis edilmelidir. Halkın sosyo-ekonomik durumu iyileştirilmeye çalışılmalı, orman ve toprak kaynakları üzerindeki baskısını azaltıcı yönde yöre halkı farklı alanlara yönlendirilmelidir. Bu çalışma İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yürütücü Sekreterliği tarafından 1541/16012001 no'lu proje ile desteklenmiştir.. SUMMARY Land Use Problems and Recommended Solutions in the Vicinity of Bartm (A Case Study of Iskalan Creek Watershed) Land use for various purposes and the temporal changes on the land use types could have essential effects on natural resources. Inappropriate land use is generally the main reason of the deterioration of the natural resources erosion, torrents, poverty and other social problems. For this reason, a sophisticated land use planning is essential to supply the human needs and maintain the ecosystem continuity. Despite many environmental problems in our country caused by inappropriate land use, the number of studies with practical applications are far from being sufficient. Among these problems, torrents are widespread in Blacksea region causing significant damages almost every year. Bartin Iskalan Creek Watershed typical for Western Blacksea region is selected as the study area to support these studies. The aim of this study is to develop a watershed land use model that will be used to identify the erosion, torrent and flood events, the possible solutions and determine appropriate use of soil, plant and water resources for sustainable development. Evaluation of the soil properties have vital importance in the selection of sustainable treatments in various ecosystems. To reach the objectives of the study, soil sampling was done at 100 different sampling points that will represent the study area. Three different land use types (agriculture, forest and rural area), and three different elevation steps (150-350 m., 350-550 m. and >550 m.) were considered in the sampling of soils from depths of 0-30 cm., 30-60 cm., and 60-90 cm. 522 of them were bulk soil samples taken with steel cylinders in addition to the other samples (281). The distribution of the sampling points were as follows: 48 of them on east aspect, 52 of them on west aspect while 32 of them in the forest, 34 of them in the rural area and 34 of them in the agricultural areas. Some physical and chemical soil properties were determined with laboratory analyses. Data processing metods were ANOVA, Duncan and Tukey tests (% 95 confidence limits). Climatological data from Bartın Meteorological station have been interpolated to the study watershed and 1 1 years of rainfall-runoff data were evaluated using appropriate time series analysis techniques. Design hydrograph of a XVcertain rainfall event have been plotted with USDA Soil Conservation Service synthetic unit hydrograph method. Furthermore, physiographic features of the study watershed have been computed and land capability classification have been done. The following results have been derived from the whole findings: Steep slopes have significant importance in erosion and other hydrological processes. Thus, human activities should be planned considering the slope factor. 17 of the 22 soil hydrophysical properties in the research area was affected from the changes in land use, 10 from the changes in soil depth, and 10 from the changes in elevation steps. Land use changes seemed to be the main factor affecting the soil properties. Soils of the forestlands in the study area had higher sand, root fraction ratio, less than 2 mm. fraction ratio, total porosity, loss on ignition, organic matter, permeability, water holding capacity and available water however, lower bulk density, skeleton, pH, field capacity and wilting point values compared to other land use types. Soils of the farmlands in the study area had higher skeleton ratio, bulk density, pH, field capacity and wilting point but, lower fine fraction, root ratio, loss on ignition, and available water than the other land use types. Lowest total porosity, permeability, and water holding capacity values were found at the soils of rural areas which is attributed to the grazing. Soils of the research area were susceptible to erosion according to dispersion ratio, colloid-moisture equivalent ratio and erosion ratio. Colloid-moisture equivalent ratio indice is thought to be more accurate according to statistical evaluations. However, dispersion ratio and erosion ratio indices were also good in investigating the changes according elevation. As the hydrologic system under consideration had a 6 month of history it could be stated that the retention capacity of the soil and geologic material of the watershed was quite high. Thus, the possibility of a storm to cause a surface runoff is high. In other words, torrent and flood hazard is high. XVIIskalan Creek Watershed had a total area of 5498,5 ha and it consists of 18,70 % farmlands (1028,42 ha), 73,22 % forest (4025,34 ha.) and 8,08 % rural area lands (444,74 ha.). Land capability classification has been performed acccording to American System (Slope and erosion classes were selected according to our country). 6 different land capability classes were determined in the watershed, 3 of them suitable for agriculture (106,45 ha.), 3 of them nonsuitible (5330,05 ha.). The area of these classes were 16,16 ha.(0,29 % of total area) for H Class, 17,75 ha. (0,32 %) form. Class, 126,54 ha. (2,30 %) for IV. Class, 180,85 ha. (3,29 %) for V. Class, 248,55 ha. (4,59 %) for VI. Class and 4908,65 ha. (89,27 %) for VE. Class. When compared to actual land use it is found that 867,97 ha. land area not suitable for agricultural purposes is used as farmlands. Furthermore soil conservation measures are not implemented in both rural and agricultural areas. To avoid the erosion and torrent events, actual land use should go with land capability classification and soil conservation measures should be taken. These measurements should be towards increasing the infiltration capacity, increasing soil organic matter content and disabling erosion. Soil preparation on the contours, rotation and mulching are the easy and cheap methods that can be proposed. Sloped terraces could be suitable in the region as precipitation is plenty. Socio-economical measures should be also considered in order to decrease public pressure on the forest and soil resources. This work was supported by Istanbul University Scientific Research Project Center with the Project number: 1541/16012001. xvn
Collections