Kompleks, monozomal ve normal karyotipe sahip akut myeloid lösemili olguların kemik iliği materyallerinde 17p13.1 (TP53) delesyonunun floresan in situ hibridizasyon (FISH) yöntemiyle incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Akut miyeloid lösemi (AML) klinik, morfolojik, immünofenotipik ve sitogenetik özellikler bakımından hematopoietik sistemin heterojen bir hastalığıdır. AML'nin prognozu hem hastaya özgü faktörlerden hem de hastalığa özgü faktörlerden etkilenmektedir. Yaş hastaya özgü risk faktörlerinden en önemlisiyken, kromozom anomalileri hastalığa özgü en önemli risk faktörüdür. Hastalar sahip oldukları sitogenetik anomaliye göre düşük, orta ve yüksek risk grubu içersinde değerlendirilirler. Düşük risk grubundaki hastalar sadece standart kemoterapi alırlarken orta ve yüksek risk grubundaki hastalar hematopoietik kök hücre transplantasyonu için potansiyel adaydırlar. Kompleks ve monozomal karyotipli hastalar yüksek risk grubunda yer alırken normal karyotipli hastalar orta risk grubu içerisindedirler. Kompleks karyotip uzun süre kötü risk faktörü olarak kabul edilse de monozomal karyotipe sahip AML hastalarının prognozu, kompleks karyotipe sahip AML hastalarına göre daha kötüdür.Yapılan çalışmalarda kompleks karyotipli AML hastalarının büyük çoğunluğunun TP53 geninin delesyonuna sahip olduğu gösterilmiştir ve bu delesyona sahip hastaların tam remisyon oranlarının önemli derecede düşük olduğu belirtilmiştir. Benzer şekilde monozomal karyotipli hastalarda da TP53 delesyonu görülmektedir.Bizim çalışmamızda da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Sitogenetik Laboratuvarında, konvansiyonel sitogenetik yöntemiyle karyotip analizi yapılmış 40 AML hastasının kemik iliği aspirasyonuna ait kültür materyallerine 17p13.1'de lokalize olan TP53 geninin kaybını incelemek amacıyla floresan in situ hibridizasyon tekniği uygulandı. Yapılan FISH analizi sonucunda kompleks ve monozomal karyotipli olguların büyük çoğunluğunda TP53 delesyonu görüldü. Ayrıca TP53 kaybı görülen olguların tam remisyon oranlarında da düşüklük saptandı. Yaptığımız çalışma, kompleks, monozomal ve normal karyotiplere sahip olgularda konvansiyonel sitogenetik analizin yanı sıra TP53 geninin FISH ile analizinin yapılmasının, kemoterapiye verilecek yanıtı ön görebilme ve uygulanacak tedaviyi belirleyebilme açısından önem taşıdığını düşündürmektedir. Acute Myeloid Leukemia (AML) is a heterogenous disorder of the hematopoietic system with regard to clinical, morphological,immunophenotypic and cytogenetic features. Prognosis of AML is affected by patient spesific factors as well as disease specific factors. While age is the most important patient spesific risk factor, chromosome abnormalities are the most important disease spesific risk factors. Patients are classified into three risk groups according to the cytogenetic abnormalities: favorable, intermediate and unfavorable. While patients in the favorable risk group receive only standard chemotherapy, patients in the intermediate and unfavorable risk group are potantial candidate for hematopoietic stem cell transplantation. Patients with complex karyotype and monosomal karyotype are considered in the unfavorable risk group, while patients with normal karyotype are evaluated in the intermediate risk group. Complex karyotype for a long time recognized as poor risk factor, but prognoses of patients with monosomal karyotype are worse than patients with complex karyotypes. In the previous studies, it has been shown that the majority of AML patients with complex karyotype carried TP53 deletion and complete remission rate in these patients was significantly lower. Similarly, TP53 deletion has been seen in the patients with monosomal karyotype. In our study, culture materials of 40 AML patients' bone marrow samples that had been examined with conventional cytogenetics method at Cerrahpaşa Faculty of Medicine cytogenetics laboratory, tested with fluorescence in situ hybridization (FISH) method for TP53 deletions. At the results of FISH analyzes,TP53 deletion was shown in the majority of patients with complex karyotype and monosomal karyotype. Furthermore, patients with TP53 deletion had low complete remission rates. This study suggest that, analyzing patients with these karyotypes by FISH for the TP53 deletion as well as conventional karyotyping, is important for predicting response to chemotherapy and choosing treatment strategy.
Collections