Meme karsinomlarının modifiye bloom richardson derecelemesi ile immünohistokimyasal prognostik faktörlerin (c-erbB-2(HER-2/neıı), östrojen, progesteron, anjiogenezis) karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
VH-OZET İnsan kanserleri üzerinde yapılan birçok moleküler analizler, hücrelerin malign yönde progresyonunda onkogen ve tümör süpressör gen mutasyonlanmn rolünü açık bir biçimde ortaya koymuştur. Meme kanserlerinde konvansiyonel yöntemlerle saptanan prognostik özellikler, meme kanserlerinin tıbbi tedavisine ameliyat öncesi veya sonrası ışık tutabilir. Tümörün histopatolojik görünüşü, meme kanseri gibi birçok malignitelerin, biyolojik davramşlanmn ve klinik sonuçlarının tahmini için kullanılabilir. Buna ilave olarak immünohistokimyasal ve moleküler değerlendirmeler gibi farklı teknikler, tümörün diğer özellilerinin araştrnlmasmda yeni gelişmeler sağlamıştır. Bu gelişmeler sadece hastanın prognozu için olmayıp, yerilen tedaviye potansiyel cevabını belirlenmesinde de önem taşımaktadır. Meme kanseri tam ve muhtemel prognozunda histopatoloji laboratuarı büyük rol oynamaktadır. Şu anda rutin de kullanılan tespit, takip ve boyama yöntemleriyle elde edilen dokulara ait kesitlerle, histolojik grade, lenf nodu evresi, tümör hacmi, vasküler invazyon ve tümörün tipi gibi birçok değerli prognostik faktör beMenebilmektedir ve histolojik özelliklerin kombinasyonuna dayanarak hasta kişilerin yaşam şansı hakkında bir fikir verilebilmektedir. Ayrıca immünohistokimyasal yöntemler kullanılarak spesifik tedaviye muhtemel cevab belirlenebilmektedir. Özellikle östrojen reseptör durumunun saptanması hormon tedavisinden fayda görecek hastaların ayırd edilmesinde kuUanılmaktadır. Yine, c-erb B2 (HER 2/neu) 'nin fazla ekspresyonu, kemoterapotik ajanlara ve hormonal tedaviye dirençle birliktedir. Gelecekte spesifik tedavilere cevabı saptamak için başka markırlann ortaya çıkarılması ve bunlarla birlikte en iyi tedavi protokolünün uygulamaya konulması istenilen neticedir. Biz çalışmamızda meme karsinomlarmın histolojik dereceleri ile, immünohistokimyasal olarak prognostik faktörlerden östrojen ve progesteron reseptörleri, c-erb B2 (HER 2/neu) ve angiogenezis arasındaki ilişkiyi araştırdık. Bu çalışmada, östrojen ve progesteron reseptör boyanmasının tümörün histolojik derecesi arttıka azaldığını tespit ettik.. Yaptığımız istatistiksel 52olarak prognostic faktörlerden östrojen ve progesteron reseptörleri, c-erb B2 (HER 2/neu) ve angiogenezjıl arasındaki ilişkiyi araştırdık. Bu çalışmada, östrojen ve progesteron reseptör boyanmasının tümörün histolojik derecesi arttıka azaldığını tespit ettik. Yaptığımız istatistiksel çalışmada da tümörün histolojik derecesi ile östrojen ve progesteron reseptörleri arasındaki ters orantısal ilişkiyi Pearson korelasyon testi ile anlamlı olarak saptadık (p<0,05). Östrojen ve progesteron reseptör değerlerinin düşük histolojik dereceli tümörlerde yüksek, yüksek histolojik derecelerdeki tümörlerde ise düşük değerlerde olması östrojen ve progesteron düzeyleri ile tümörün histolojik derecesi arasında ters orantısal bir ilişki olduğu sonucuna ulaştırdı. * Yine çalışmamızda, c-erb B (HER 2/neu) fazla ekspresyonu ile ortalama mikrodamar sayısmm tümörün histolojik derecesi ile orantısal olarak arttığım tespit ettik ve yaptığımız istatistiksel çalışmada Pearson korelasyon testi ile anlamlı sonuçlara ulaştık (p<0,05). Bu sonuçlar, c-erb B2 (HER 2/neu) fazla ekspresyonu ve anjiogenezis ile tümörün histolojik derecesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu göstermektedir, Sonuç olarak, bu immün belirleyicilerin saptanması cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiye ek olarak, endokrinoterapi, immünoterapi veya anjiogenetik inhibitörlerin uygulanması açısından, hangi tedavi seçeneğinin daha yararlı olacağı hususunda yön gösterecek, ve ayrıca adjuvan sağaltım gereksinmesi olmayan hasta grupları daha doğru olarak saptanabilecektir. 53 VHI- SUMMARY Many o f the molecular analysis about human c ancers showed the role of oncogen and tumor supressor gene mutation on the malign cells proliferation. In primary breast carcinoma, using conventional methods to determine features of the prognostic factor may be usefull for treatment before and after the surgery. The histopathologic appearence of the tumour can be used for the guess of clinic results and biological behaviours of a good deal of magnites such as breast cancer. In addition to that, the different techniques such as immunohistochemical and molecular assesments have aduanced the field of investigation of the other features of tumour. This growth is not only for the prognosis of the patient, but also impofrtant for determination of potential respond to the applied treatment. Diagnosis with breast cancer and histopathology in possible prognosis laboratories has played a big role. Now a lot of important prognostic factors might bedetermined such as stabilization in routine, at dealing and being materials, histologic grade, node of lymph, tumour volume, vascular invatsion and the type of the tumour. Information about the chance of living of patients could be given by depending on the combinations of the histologic features nowadays. As additional information, the perfect answer to spesific treatment are able to be obtained by using immunohistochemical methods. Especially, alienation of estrogen reseptors situation has been used to divide the patients to be cured at hormone treatment. A overexpression of c-erb B2 (HER-2/neu) is restricted with the cemoterapy agents and resistant to hormonal cure. It is hoped the other markers to be recognised at establising the answer to spesific cures in future, as a result, to be applied the best treatment protocol We investigaded, in ourstudy, the histologic degree of the breast carcinomas, estrogen and progesterone reseptors from prognostic factors as immunohistochemical, the relationship between c-erb B2 (HER-2/neu) and angiogenesis. Throughout the study, we found that, histologic degree of tumour increases being painted of estrogen and progesterone decreases. We stated the reverse proportion, by applying to Pearson corelation test, between histologic degree of tumour and.54reseptors of estrogen and progesterone in our statistic study. We conclude that the reseptör degrees of estrogen and progesterone at the tumours with low histologic degree are high and at the tumours with high histologic degrees are high shows that there is a reverse relationship between the estrogen and progesterone levels and the histologic degree of the tumour. In another study, with the overexpression of c-erb B2 (HER-2/neu) we stated that the average microvessels number, rationaly with the histologic degree of tumour, has increased and with the statistic study, we got significantly result by appling the Pearson Corelation Test. îîıese results show that there is a correct relationship between c-erb B2 (HER-2/neu) 's overexpression and the histologic degree of tumour and angiogenesis. As a result, fixing these irnrnun determinations will assist for operations, in addition to t radiotheraphy and chemotherapy, for practice of endocrinotherapy, immunotherapy or angiogenetic inhibitors, on the topic of which cure way will be fine. The patient groups not needing adjuvan cura will be defined truely and correctly. 55
Collections